19 Mayıs 1919 Türkiye’nin Zalim batı emperyalist canavarların zulüm ve işgaline karşı uyanan milli istiklal ve isyan hareketinin unutulmaz günüdür. Bazı tarihi anların değerini sonra, hatta pek çok sonra anlayabiliriz. Bugün 19 Mayıs gününü değerlendirmek için neredeyse bir asra yakın bir süre geçmiş. Bu tarihi objektif ve tartışmasız olarak değerlendirme imkanına sahibiz. Yeter ki tarafsız, objektif, adil, dürüst ve gerçekçi olalım. Türk tarihinin o karanlık gününü hatırlayalım.
Birinci olarak; vatan işgal altındadır. İkinci olarak Osmanlı Devleti’mizin başkenti, yani hilafet ve saltanat makarrı, İngiliz işgali altına düşmüştür. Batıdan İngilizlerin tahrik ve yönlendirmesiyle Yunan işgal kuvvetleri İzmir’den başlayarak Ege ve Marmara’yı işgale başlamakta, hedefleri Ankara… Doğuda Ermeni çeteleri Müslümanları Türk Kürt ayırt etmeksizin katletmekte, ırza, namusa saldırmakta. Karadeniz’de Fener Kilise’nin tahrik ve teşvikiyle Pontus Rum Devleti kurma hayali ile Rum çeteleri isyanda ve halkı katletmekte.
Asayişsizlik yaygın, millet sahipsiz. Türk silahlı kuvvetlerinin elinden silahı alınmış… Ülkenin aydınları çıkış yolu olarak galip devletlerden birine sığınmayı çare olarak görmekte. İngiliz mandası veya Amerikan mandası hayali, aldatıcı bir kurtuluş beklentisi olarak tartışılmakta. Ümitsizlik, karamsarlık, korku yayılmakta… Bu şartlar altında Padişah Mehmed Vahdeddin yaveri Anafartalar galibi Gazi Mustafa Kemal Paşayı Anadolu’ya görevle gönderir. Padişah yaptığı istişare sırasında, Anadolu’ya gönderilmesi düşünülen askerler arasında Mustafa Kemal Paşa’yı tercih eder. Kendisine Mustafa Kemal’in cumhuriyet taraftarı olduğu söylenmesine rağmen, “Olsun, vatanı kurtarsın da…” der. Kısaca 19 Mayıs’ın değerini hakkıyla değerlendirmek için karanlık günleri hatırlamak ve ülkenin düşman işgalinden kurtulması için gayret etmiş emeği geçmiş olanları başta Mustafa Kemal Paşa olmak üzere rahmetle anmalıyız. Kurtuluşun öncüsü 19 Mayıs gününüz kutlu olsun.