Lozan Konusunda İfratla Tefritin Kavgası

Lozan’ı Putlaştırmak da Sevr’e Benzetmek de Yanlıştır!

Lozan’ı yok mu sayalım? Buna benzer garip yakıştırmalar da var. Düşünmeden “İngilizler, Fransızlar neden bir tek kurşun bile atmadan İstanbul’u terk ettiler, bize teslim ettiler?”, diye sorabiliyor. Cevaplar ise çeşitli imalarla Düvel-i Muazzama teslimiyetini konu alarak kuşkuların karanlığına bırakılıyor.

Gelelim Lozan hakkında söylenmesi gerekenlere… Lozan, Türkiye’nin ve Türkiye Cumhuriyeti’nin hukuki temelidir. Türk Milleti bu hakkını kanla yazmış ve kazanmıştır.

Milli Mücadele Hayal Değil, Gerçektir!

Bu ölüm kalım mücadelesi, on binlerce Müslüman Türkün canı ve kanı pahasına kazanılmıştır. İzmir’e çıkardıkları Yunan ve doğudan salıverdikleri Ermeni çeteleri, binlerce Müslüman kadın ve erkeği canavarca katletmiş, tecavüz etmişti. Millet evlatları, bu tecavüzler karşısında her yörede “redd-i ilhâk toplulukları” oluşturup savaştılar.

Afyon’da kurulan Demir Alaylar, Maraş’ta Sütçü İmam, Antep’te Şahin Bey… Denizli’de Çelik Alaylar, yüzlerce mücahit âlimin fetvaları ile tüm vatandaşların milli cihada çağrılmamış, bir ölüm kalım savaşı yaşanmamış gibi… Sevr’i dikte eden İngiliz, Fransız, İtalyan, Yunan ve Ermeni çetesinin savaşacak bir damla gücü kalmış gibi… “Sevr’i gösterdiler Lozan’a razı ettiler” lafının gerçekle, insafla zerre kadar alakası yoktur. Böylesi bir sözü, bir ülkenin cumhurbaşkanı söylerken bin ölçüp bir biçmek zorundadır. Çünkü ağzından çıkan her söz koskoca bir cumhuriyeti ve mazlum bir milleti bağlar.

Lozan Ne Tabudur Ne de Sevr’in Benzeridir!?

Lozan ne CHP muhalefetinin yutturmaya çalıştığı gibi bir tabudur ne de Tayyip Bey veya danışmanlarının zannettiği gibi serapa hezimet ne de Sevr’in benzeridir! Lozan’ı Türkiye’nin idam fermanı olan Sevr ile aynı kefeye koymak vahim bir yanlışlıktır. Sevr Osmanlı İmparatorluğu’nu yok ediyor ve Türkiye’yi de paramparça ediyordu. Lozan hiç olmazsa yekpare ama maddi ve manevi kaynakları koparılmış bir Türkiye kurtarılabilmişti.

Şu soruyu sormak da gerekli: “Lozan eksiksiz, mükemmel ve tamamlanmış bir eser midir?” Hiç bir insan eseri mükemmel değildir.

Bir insan eseri olarak müspet, muhafaza edilmesi gereken hususları tutmalı, eksikleri gidermeli yanlışlar düzeltilmelidir.

Lozan’ın Kurduğu Düzenleme Sürekli Olarak Düzeltilmiştir!

Hatırlamalıyız ki Lozan Gazi meclis tarafından çok ciddi ve haklı eleştirilere uğramıştır. Mesela denmiştir ki, “Lozan’da misakı milli hedeflerine ulaşılamamıştır. 12 adalar, Kerkük sınırlarımız dışında bırakılmıştır. Koskoca bir imparatorluğun tasfiyesi Sevr gibi dört aya sığdırılıvermiştir!” Ancak Lozan, imzalandıktan sonra sürekli tadil de edilmiştir.

Mesela; Musul ve Kerkük’ün misakı milli hudutları içinde olmasına rağmen Lozan’da kazanılamamıştır. Keza Hatay’ın Türkiye’ye katılması mücadelesinde İngiltere’nin ve Fransa’nın sürekli muhalefeti sürmüş ve hatta Türkiye’nin elinin zayıflaması amacıyla Türkiye’de karışıklıkların çıkarılması için de çaba göstermişlerdir. Ayrıca bu anlaşmanın uygulanması sırasında çok önemli bir Türk topluluğu olan “Gökoğuzlar” Yunanistan’da kaybolmaya terk edilmiştir. Ege Türk adaları Yunanistan’a bağışlanmıştır. Ayrıca Montrö Anlaşması ve Hatay’ın da yıllar sonra ilhakı gösteriyor ki Lozan’ın kurduğu düzenleme sürekli düzeltilmiştir.

Lozan’dan
Bir Adım Geri Atmayız!

Sonuç olarak Lozan Anlaşması sonrasında bu anlaşmayı düzelten, düzenleyen çalışmalar yapılmıştır. Lozan mükemmel, eksiksiz bir eser değildir, tabu hiç değildir. Türkiye’nin bölünmez bütünlüğünü, bağımsızlığını tescil eden Lozan’dan bir adım geri atmak Türkiye için asla mümkün değildir. Eksiklerini gidermeliyiz. Binlerce şehidin kanı pahasına kazanılmış, tescil ettirilmiş Lozan’ın bir adım gerisine düşemeyiz. Ancak eksiklerini tamamlamak, yanlışlarını ortadan kaldırmak şarttır. Buyurun Lozan’ın eksiklerini tamamlamaya, yanlışlarını düzeltmeye…

Ne yazık ki Kıbrıs Lozan’da ihmal edilmiştir. Ve yıllar süren millet mücadelesi sayesinde Türkiye, Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin garantörü olabilmişti. Ama bu kazancın neler pahasına gerçekleşebildiğinin şuur ve idrakinde olmayanların, Kıbrıs’ın mücahid Lideri merhum Denktaş’ın davasını Türkiye’de anlatmasına bile dayanamayanların, Lozan’ı akıl, insaf ve milli vicdan ölçüleriyle değerlendirmesi, milli-tarihi emanetlere sahip çıkması ne yazık ki mümkün değildir. Lozan bir nihai eser değildir. Temin ettiği bağımsızlık temelini gözümüz gibi koruyarak yeni anlaşmalar ve kazançlarla mükemmelleştirmemiz gereken bir eserdir.

 

 

 

 

 

Yorum Yapın

Navigate