SİNCAN

Sincan; Ankara’da merkez ilçe sayıldığında merkeze en uzak, taşra sayıldığında ise merkeze en yakın ilçe. Sincan, Ankara’nın başkent olmasıyla birlikte büyüme trendini hızlandıran bir yerleşim birimi. Tren yolu hattında bulunması, gariban kesimin ulaşımını kolaylaştırmış sayılabilir.

Sincan’daki Zir Vadisi, iki Türk Devletinin vuruşma alanı olmuş 1402 Ankara Savaşında Timur’un fillerinin hangarı olmuş.  Yıllar sonra Sincan, sanki tekrar bir vuruşma alanı olarak gündeme dâhil edildi. 90’lı yıllarda Sincan… Kudüs’ün kurtuluşuna sahne oldu, tiyatro sahnelerinde. Bunun üzerine pek çok şey oldu ama Kudüs’ün makûs gidişatında bir gelişme, olumlu en ufak bir şey olmadı.

Kudüs gibi, bizim mukaddeslerimiz arasında yer alan bir mübarek beldenin Müslüman Türk Milleti tarafından tartışma konusu haline getirilmesinden daha dramatik ne olabilir? Kudüs’ten rahatsız olan bir beyin, ne kadar beyin olabilir, onun Türk Milleti ile ne kadar ilgisi olabilir. –İhtimal vermiyoruz ama- Kudüs’ü istismar eden bir yaklaşımın başka hangi yaklaşımını ciddiye alır ve samimi bulabilirsiniz?

Sonra tanklar yürüdü Sincan’da. Oysa o tanklar, caddelerde yürümek için değil; Müslüman Türk Milletinin haklarını korumak için dağlarda, bayırlarda düşmanın yüreğine korku, dostun yüreğine güven ve umut tohumları serpiştirmek için kaydedilmişlerdi Türk Silahlı Kuvvetlerimizin kayıtlarına.

Bu tartışmalar uzun süre sürdü gitti. Yeni tartışma konuları çıktıktan sonradır ki unutulmaya yüz tuttu.. Yeni tartışmanın odağında bu kez Zir Vadisi vardı. Düzmece olduğu daha o gün belli olan bir operasyon gerçekleştirildi.  Muhayyel bir düşmana karşı, muhayyel güçler yığınak yapmışlardı. Bu muhayyel konu, ülkenin gündemini uzun yıllar meşgul etti, gerginlik hat safhaya ulaştı. Ergenekon, Balyoz, kozmik oda vs. senaryoların merhum Ömer Muhtar’ın deyimiyle söylersek “kâğıt üzerindeki bir takım hikâyelerden ibaret olduğu” anlaşıldı, ama yıllar sonra.

Sonra bir garip uygulama daha oldu Sincan’da. Tutuklulara tek tip elbise giydirildi. 22 Mayıs 2018 Pazartesi günü Sincan’da bir kısım tutuklular mahkeme salonuna tek tip elbiseleriyle yürüdüler. Hukukun en temel ilkelerinden biri; “Sanık masumdur.” ilkesidir. Sincan’da birileri tankları, birileri tek tipleri yürüttü.

Yollar yürümekle elbette aşınmaz ama insanlar ve insanların umutları aşınır. İşte olan da aynıyla budur. Aradan bir hayli zaman geçti. Bugün dönüp baktığımızda ne Kudüs’ün durumunda bir olumlu gelişme var, ne de yollarda yürümenin ve yürütmenin sonucunda…

Ne Sincan olağandışı yürüyüşlerin mekânı kılınmalı, ne de Türk Milleti kendi dinamiklerinin meyvesi olmayan görüntüleri izlemek zorunda bırakılmalı.

Muhteşem Türkiye’nin inşa sürecinde Sincan, ülkemin her bir karış toprağı gibi yükselme ve yücelme hamlesinin mutena güzergâhlarından biri olacaktır. Allah, bu gayrete zeval vermesin.

*

Bir başka “Sincan” daha var ki ondan söz etmezsek olmaz. O “Sincan”, Çinlilerin Sinkiang/Xinkiang dedikleri “Sincan” Uygur Özerk Bölgesidir; Çin’in 1949 yılında işgal ettiği bölge. Bilindiği gibi Çinliler, bu kelimeyi yeni sınır, yeni ülke, sömürge ülkesi anlamında kullanıyorlar. Özerk bölgeymiş! Her türlü insanlık dışı tutumu olağan hale getir; sonra da özerk bölge de… Yunanistan’daki Batı Trakya, Rusya Federasyonu’ndaki Çeçenistan ve Çin Halk Cumhuriyeti’ndeki Doğu Türkistan esasen aynı kaderi yaşıyorlar; kuklalar nezaretinde “özerklik”. Ama Çin’de yaşanan; bir insanlık dramı ve insanlık ayıbı. Bütün bunlar ve gönül coğrafyamızda olup bitenler hep gönlünüzde ve gündemimizdedir.

Andolsun ki; insanlık, yeni bir diriltici soluğa muhtaç ve hasrettir. Onun adı, Muhteşem Türkiye’dir. Allah, bu gayreti muzaffer kılsın.

Yorum Yapın

Navigate