ESKİ BİR AŞI ÜRETİM MERKEZİ: DR. REFİK SAYDAM HIFZ-I SIHHA ENSTİTÜSÜ Yeniden Açılsın!

İlk Sağlık Bakanının Adı Verildi

Hıfzıssıhha Enstitüsü, Türkiye’de koruyucu hekimliğin gerektirdiği tahlil, kontrol, üretim ve araştırma görevlerini yürütmek üzere, 27 Haziran 1928 yılında kuruldu. Kurumun adı, 14 Aralık 1983’de “Refik Saydam Hıfzıssıhha Merkezi Başkanlığı” olarak değiştirilmiş ve Sağlık Bakanlığı’na bağlı kuruluş haline getirilmiştir.refik saydam

Refik Saydam Hıfzıssıhha Merkezi Başkanlığı, Kanun Hükmünde Kararname’nin 02.11.2011 tarihinde yürürlüğe girmesi ile Türkiye Halk Sağlığı Kurumu’na devir olunmuştur. Türkiye Halk Sağlığı Kurumu da, daha sonra T.C. Sağlık Bakanlığı Halk Sağlığı Genel Müdürlüğü olarak adlandırılmıştır. Bu müdürlük altında Refik Saydam isimli herhangi bir birim artık bulunmamaktadır. Yani Refik Saydam Hıfzıssıhha Ensitütüsü evrile evrile, ad değiştire değiştire sonunda kapatılmıştır.

Milli Aşı Üretim Merkezi

Milli aşı üretim merkezimiz Hıfzıssıhha Enstitünün 1928’deki ilk kadrosu, 14 uzman ile 40 yardımcı personelden oluşmaktaydı. Kimyahane ve Bakteriyoloji (Aşı Üretim) Binası’nın yapılması tartışılırken TBMM’deki konuşmalarında Refik Saydam ileriyi görerek şöyle demiştir: “İşte ben bu imanla üzerime aldığım vazifeyi yürütmeye çalıştım ve çalışıyorum. Kurduğum tesisleri göze büyüterek ‘acaba Refik Bey bu binalarda cirit mi oynatacak?’ diyenler oluyor. Hâlbuki ben, yakın bir gelecekte bu tesislerin ihtiyaca kifayet vermeyeceğine inanıyorum.”

Amerikan Rockefeller Vakfı’nın yardımıyla meydana getirilen Hıfzıssıhha Enstitüsü, modern cihazlarıyla ilk dönemin sağlık hizmetleri alanındaki önemli girişimlerindendir. Başlandığı 1928 yılında “Kimya”, “Bakteriyoloji”,” İmmünabiyoloji” ve “Farmakodinami “olmak üzere dört şubeden oluşuyordu ve çalışanların sayısı sınırlıydı.

Mimarisiyle de Ankara’nın Simge Kurumlarındandı

Avusturyalı mimar Theodor Jost tarafından tasarlanan yapı, 1928-30 yılları arasında “Redlich und Berger” adlı bir Alman firması tarafından inşa edilmiştir. Theodor Jost tarafından tasarlanan Hıfzısıhha Enstitüsü Bakteriyoloji Binası’nın dışbükey duvarında bulunan kabartmanın, Avusturyalı heykeltıraş Wilhelm Frass’a ait olduğunu belirtir. İlk yapılan ve Theodor Jost’un tasarımı olan Bakteriyoloji Kimyâhane (Aşı Üretim) Binası, sonra inşa edilen Robert Oerley’in projelendirdiği Hıfzıssıhha Okulu ve T biçimli Merkez Bina (Serum Binası) büyük bir orta avlunun üç yanına yerleşmişlerdir. Merkez Bina’nın arkasındaki 16 daireli lojman ile Aşı Üretim Merkezi’nin arkasındaki ahırlar da Oerley tarafından tasarlanmış ve aynı yıllar içinde gerçekleştirilmiştir.

Hangi Hizmetleri Üretti?

Görevde bulunduğu süre zarfında kurumda gerçekleştirilen çeşitli ilklerden bazıları şunlardır:

1931: Ağız yoluyla uygulanan BCG Aşısı üretimi.

1932: Serum üretiminin ülke ihtiyacını karşılayacak düzeye gelmesi sonucu, dışarıdan serum ithali durduruldu.

1933: Simple Metodu ile kuduz aşısı üretimi.

1934: İstanbul Aşhanesinin enstitü bünyesine nakli ve çiçek aşısı üretimi ülke ihtiyacını karşılayacak düzeye gelmesi.

1942: Tifüs aşısı ve akrep serumu üretimi.

1948: Boğmaca aşısı üretimi. İnfluenza virüsü, New-Castle virüsü ve tavuk vebası üzerine araştırmaların başlaması.

1950: İnfluenza Laboratuvarı’nın Dünya Sağlık Örgütü tarafından Uluslararası Bölgesel İnfluenza Merkezi olarak tanınması, influenza aşısı üretimi.

1958: Frenginin modern yöntemlerle teşhisi.

1965: Kuru çiçek aşısı üretimi.

1970: Fibrinojen, albumin ve gamma globulin üretimi.

1983: Kuru BCG aşısı üretimi.

1987: AIDS Araştırma ve Doğrulama Merkezi’nin açılması.

1992: Kan ürünlerinin viral inaktivasyonu.

Hıfzıssıhha Enstitüsü Kütüphane ve Müzeye Dönüştürülüyor

2009 yılında Refik Saydam Hıfzıssıhha Merkezi Başkanlığı tarafından yapının, Cumhuriyetin kuruluşundan günümüze kadar geçen süreçteki sağlık çalışmalarını sergileyen bir Sağlık Müzesi ve sağlık alanında akademik bir kurum kütüphanesine dönüştürülmesi kararlaştırılmış ve bu doğrultuda eserin koruma ve onarım projeleri hazırlanmıştır. Kimyahane ve Bakteriyoloji Binası’nın Sağlık Müzesi ve Kurum Kütüphanesi’ne dönüştürülmesi amacıyla rölöve, restitüsyon, restorasyon ve tesisat projeleri 2009-10 yılları arasında bir mimarlık şirketi tarafından hazırlanan proje, Ankara Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu Müdürlüğü’nün 12.02.2010/4862 ve 26.02.2010/4899 tarihli kararlarıyla onaylanmıştır.

Ölümcül “Corona” Virusu Sebebiyle Yeniden Hatırlandı

2020 yılının son aylarında Çin’in Wuhan kentinden dünyaya yayılan CoViD-19 virüsünün, Mart ayında ülkemizde de görülmesiyle başlayan olağanüstü sağlık tedbirleri sebebiyle koruyucu sağlık hizmetlerinin önemini yeniden gündeme geldi. Tabii olarak bu işlerin merkezi olan ve 2011 yılında kapatılan Dr. Refik Saydam Hıfzıssıha Enstitüsünü de yeniden hatırlamış olduk. Çünkü sorun hayati idi ve bu ölümcül virüsle baş edebilmek için acil aşıya ve ilaca ihtiyaç vardı. Ama bunları karşılayacak milli sağlık kurumumuz Hıfzıssıhha Enstitüsü ortada yoktu.

Hıfzıssıhha Enstitüsü Yeniden Açılsın

Devlet, kurumları olan yapıdır. Kurumlarıyla ayakta durur, kurumlar sayesinde her güçlüğün üstesinden gelir. Kurumlarında biriktirdiği tecrübe ile bekasını sürdürür. Devlet; işlemeyen, işe yaramasa bile kurumlarını kapatmaz; onları ıslah eder, geliştirir ve iyileştirir. Yani devlet, ıslahatçı olmak durumundadır Bir kurum ortaya çıkarılırken harcanan emek, para, tecrübe ve gelenek silinip gitmesin. Arakadan gelenler nereden nereye geldiğimizi somut olarak görsün. Yani Kapatma, ıslah et. Bu kural her kurum için geçerlidir. Eğitimde, kültürde, siyasette, sağlıkta, mimaride vs. Biz, Şeyh Edebali’den esinlenerek diyoruz ki kurumlarını yaşat ki devlet yaşasın. Bunun için diyoruz ki; milletimizin koruyucu sağlık hizmetlerinin milli ocağı Hıfzıssıhha Enstitüsü yeniden açılsın.

 

KAYNAK: 1) Mimarlık Dergisi, Eylül-Ekim, Sayı: 361

2) Wikpedia

1 Comment

Reply To Alev Cancel Reply

Navigate