İRAN KİMİN DOSTU VEYA DOSTUMUZ MU?

İran rahatsız

Türkiye’nin Azerbaycan ile iki devlet tek millet sözünü fiilen hayata geçirmesinden en çok kim rahatsız olmuştur diye sorsak? Cevap ne olur? Pek çok okuyucumuz, dostumuz pek çok farklı cevap vereceklerinden eminim. Elbette söylenilen bütün ülkeler için rahatsız olmaları için bir sebep vardır ve doğrudur.

Bugün dünya üzerinde İslam dediğimizde esas olarak iki kesimden bahsetmek mümkündür. Bu iki ekolün birisi Ehlisünnet dediğimiz ve yaşayan dört hak mezhebin temsil ettiği ekoldür. Diğeri Şia’dır ki bu kolda kendi arasında İmamiye ve Zeydiye diye ikiye ayrılmakla birlikte genellikle liderliğini İran’ın yaptığı Şia İmamiye kolunun merkezi İran, Ehlisünnet ile tarih boyunca çekişerek gelmiştir.

Şah İsmail ve Yavuz’un Çaldıran savaşına sebep olan da iki kolun liderlik çekişmesinin bir neticesidir. O günden bu yana tarih boyunca kendini Pers İmparatorluğu’nun varisi olduğunu unutmamış ve İran Müslüman olduğu halde; İslam dünyasını bir türlü içine sindirememiştir. İran’ın tarih boyunca savaştığı tek devlet Osmanlı’dır. Tarih boyunca Osmanlı Devleti ile kim savaşırsa İran’ı yanında bulmuştur. Enteresandır ki, İran, Osmanlı’nın haricinde herhangi bir devletle bugüne kadar savaşmışta değildir.

 

Müslüman İran Ermenilerle birlikte!

Azerbaycan’ın Rusya’dan hürriyetini kazandığı günden beri İran, Azerbaycan ile ilgili olaylarda hiçbir zaman Azerbaycan’ın yanında olmamıştır. Kardeş ülke Azerbaycan vatan topraklarını Ermenilere kaptırdığı günden bugüne İran Müslüman olduğu halde açık veya gizli hep Ermenilerin yanında yerini almıştır. Yani Azerbaycan’ın Karabağ’da kazandığı zafer, Azerbaycan’ın güçlenmesi en çok İran’ı rahatsız etmiştir. Neden?

Azerbaycan güçleri İran sınırındaki topraklarını kurtarmaya başladığı günlerde İran hemen sınırına asker ve silah sevkiyatına başladı. Üstelik dost ve kardeş olması gereken Azerbaycan dururken Ermenistan’a silah ve mühimmat desteği verdi. Gönderdiği TIR’ların bir kısmı yine İran içinde azatlık (HÜRRİYET) bekleyen Türkler tarafından yakılarak engellendi.

İran’ın en büyük korkusu, içinde yaşayan ve kuzeyle birleşme bekleyen Türklerin azatlık- hürriyet istemesidir.80 milyon nüfusunun yarısının ayrılarak Büyük Azerbaycan devleti olması ve elindeki petrol ve zenginliklerin elinden gitmesi ve küçük bir devlet haline gelmesidir. İki yanında iki büyük Türk Devleti ve ortasında küçülmüş bir İran!

Onun içindir ki iki devlet tek millet kavramının fiilen hayata geçmesi en çok kimi korkutur? İran’ı! Elbette 130-140 milyonluk iki Türk devleti dostlara umut, düşmana korku ve endişe verir.

 

Uykuları kaçan İran

Karabağ zaferi ile ilgili yapılan kutlamalar sırasında Erdoğan’ın okuduğu şiir elbette İran’ın uykularını kaçırmıştır. Şiiri okuduğu için iyi mi yaptı, kötü mü yaptı o da tartışılmalıdır. İran istese de istemese de ilerleyen zamanda İran’da Güney Azerbaycan Türk’ü gereğini yapacaktır.

İran Dışişleri Bakanı Cevat Zarif; “Cumhurbaşkanı Erdoğan’a, Bakü’de kötü anlattığı şeyin, Aras’ın kuzeyindeki bölgelerin İran anavatanından zorla ayrılmasına atıfta bulunduğu bilgisi verilmedi. Azerbaycan Cumhuriyeti’nin egemenliğine zarar verdiğinin farkında değil miydi? Kimse sevgili Azerbaycan’ımız hakkında konuşamaz.” Ne diyor Cevat Zarif? “Kuzey Azerbaycan bizden zorla alınmış toprağımızdır; siz kim oluyorsunuz da bizim toprağımız ile ilgili siyaset güdüyorsunuz. Kuzey Azerbaycan’ın güçlenip kuvvetlenmesine omuz veriyorsunuz?” demeye getirerek Kuzey Azerbaycan’da hak iddia ediyor zavallı.

 

40 milyondan fazla…

Güney Azerbaycan 220 bin kilometre kareden fazla bir Azerbaycan toprağı, halen İran Farisler’in işgali altında ve ne acı ki kendi dilleri ile eğitim hakkından kendilerini ifade hakkından mahrumlar. Şu anda 2012 yılı rakamlarına göre 34 milyon Azerbaycan Türkü, 2.5 milyon Kaşgay Türkü, 2.5 milyon Türkmen Sahra Türkü, 1.5 milyon Horasan Avşar Türkü olmak üzere 40.5 milyondan fazla bir Türk bu topraklarda haklarından mahrum bir halde yaşıyor. Muhalefet edenleri ya hapis ediyor veya sürgün. En son muhaliflerden Habib Chaab’ı İran ajanları vasıtası ile gözlerimizin önünden alıp götürdüler.

Bugün İran’ın hâkimiyeti altındaki Türk illerinde Türkçe eğitim imkânı var mı? Türkler Devletin üst kademelerinde bir yerlerde görev alabiliyorlar mı? Ne yazık ki bu sorulara müspet cevap vermek mümkün değil. İran’da Türkler için böyle bir hürriyet düşünülemezken 80.bin nüfusa sahip Ermeniler için her türlü imkân ve hürriyet var. Ana dilde eğitimden devletin bütün imkânlarından sonuna kadar istifade etmekte…

 

Dengeler bozulursa…

Elbette bölgede Türkiye ve Azerbaycan arasında başlayan iki devlet tek millet kavramının fiilen hayata geçmesi İran’ın dengelerini bozarda başkalarının bozmaz mı? Başta Rusya olmak üzere bölgede hesabı olan herkesin yürek atışlarını hızlandırır. Çünkü Rusya bölgede bünyesinde en çok Türk ve Müslüman nüfus barındıran bulunduran Rusya’dır. Rusya’dan Türkleri alınsanız geriye çok fazla bir şey kalmaz.

Tahmini rakamlara göre 40 milyonun üzerinde Müslüman Türk’ü barındıran ve 2.milyon Kilometre kare büyüklüğünde yüz ölçüme sahip ve yine bu günlerde Çin’in yeni doğalgaz ve petrol kuyuları açtığı ve Doğu Türkistan’ın böyle bir birliğin içinde olduğunu düşünün! Hali hazırda Doğu esir Türkistan, Çin’in % 30 dan fazla hububat ve pamuk olmak üzere tarım ve enerji ihtiyacını karşılamaktadır. Bu imkanları kaybetmiş Çin, Rusya ve İran’ın bütün sömürü imkanlarını kaybetmiş olarak  düşünebiliyor musunuz? Karşılarında 300 milyonluk bir Müslüman Türk birliği…

İran, Rusya ve benzeri birçok devlet endişe etmekte haklıdırlar. Elbette Müslüman Türk birliğinin sağlanması ve başarılı olması bölgemizde bulunan diğer Türk illerinin de birliğe sıcak bakması ve birlikte olmak istemesini hızlandıracaktır. Politikalar gerçek anlamda ve eşit kardeşler arasında olursa kimse yüksünmeden birlikte yer almanın kendini güvende hissetmesine sebep olacaktır.

 

300 milyonluk Türk birliği

Türk dünyası 300 milyonu aşan nüfusu ve ticari, ekonomik imkânları, askeri gücü ile dünyada bugün sömürenlerinin bile önünde şapka çıkardığı ve çıkarmak zorunda olduğu bir güç düşünün! Bu söylediklerimiz bugün hayal olmakla birlikte nihai hedefte bilgili, idealist devlet adamları elinde mümkündür. Bu hedefi belki bizim görmeye ömrümüz vefa etmeyebilir, mümkün olmayabilir lakin Müslüman Türk Milletinin hedefi bu olmalıdır. Rus Çarı Deli Petro’nun sıcak sulara inme hayali asırlar sonra da olsa yine bir Deli Putin vasıtası ile gerçekleşti. Rusya’nın bugün Suriye’de tane adet askeri üssü var. Hedef belli sizde ona odaklanmışsanız…

Bizim devlet adamlarımızın her konuda ekranlardan söyledikleri gibi kazan-kazan mantığı ile işi ticari birlik olarak görmek ve böyle bir beklenti içinde olmak hem güven duygusunu hem de birlik fikrini kaybettirir. NATO’da bile kazan-kazan mantığı yoktur. Adamlar işlerine gelmediği zaman hemen milli ve dini menfaatlerinin gereği için harekete geçiyor ve size yaptırımları dayatıyorlar.

 

Birlik nasıl olmalıdır?

Bu birliğin temelleri ekonomik olduğundan daha çok, milli, askeri, kültürel temeller üzerine oturmalıdır. Liderlik değil kardeşlik esas olmalıdır. Gerektiğinde birimiz hepimiz, hepimiz, birimiz için olmalıdır. Rusya bölgede hiçbir ekonomik faydası olmayan Ermenistan’ın Karabağ’dan sökülüp atılmasını nasıl önledi. Hem arkasında durmuyormuş gibi yaptı hem de Karabağ’da kalmasını sağladı hem de Ermenistan ile Lâçin Koridoru açarak!

Yunanistan AB’nin ve ABD’nin sırtına yük olduğu halde batı dünyası 80. Küsün milyonluk Türkiye ile olan menfaatlerini bir kenara bırakarak hem askeri hem de ekonomik yardımlarını yapmaya devam ediyor. Türkiye’ye karşı da koruyup kollamaya devam ediyor. Bu ülkeleri bir araya getiren ne? Bize karşı birleştiren ve tabir yerinde olursa birkaç milyonluk Yunanistan ve Ermenistan’ın arkasında durduran inanç ve kültür birliği o kadar.

Kim ne derse desin kim ne kadar korkarsa korksun ne için endişe ederse etsin ufukta Müslüman Türk birliği, Müslüman Türk devletler topluluğu, bölgesel Türk birliği adına ne derseniz deyin yalanının kurulması bile hem dünyada hem de bölgede dengeleri değiştirecektir. Türk devletlerinin arkası olacağı gibi Türkiye’nin de arkasında kardeşleri olacaktır. Yani arkamız olacaktır. Hayal mi olabilir. Ama ufukta böyle bir hayal belirmiştir. Ham hayal kurmadan gerçekleri görerek olabilecekleri yapmak gerekir.

 

Yorum Yapın

Navigate