28- 30 Temmuz tarihlerinde Akdeniz ve Ege bölgemizde 3 gün içerisinde çıkan orman yangını sayısı 71. Yangının biri söndürülüp diğeri başladığından bu sayı her geçen gün artarak devam ediyor. Yangınların eş zamanlı olarak çıkması akla sabotaj ihtimalini getirmektedir. Ülkemiz gerçekten ormandan kaynaklanan bir yangınla mı (böyle olmuş olsa da yönetim ve insan unsurunun ihmali göz ardı edilemez) yoksa terör örgütlerinin planlı bir saldırısı ile mi karşı karşıyayız araştırılmalıdır.
Son çıkan orman yangınları göstermiştir ki yangınlara karşı hazırlıklı değiliz. Yetkililerin birbirinden farklı açıklamaları, daha önce orman yangınlarında kullanılan THK uçaklarının devre dışı bırakılarak hangarlarda çürümeye terk edilmesi, siyasetin kurumlara müdahalesi(THK) ve siyasi mülahazalarla kurum ile bakanlık arasında yaşanan tartışmalar ormanlarla beraber acılarımızın katmerlenerek artmasına sebep olmaktadır. Devletin zirvesi kavga yeri değil çözüm üretme yeridir.
Envanterimizde yok diyerek uçak kiralamak çözüm mü?
Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli, Türk Hava Kurumu’nun uçaklarını kullanmak yerine Rusya’dan uçak kiralandığı eleştirileri üzerine “Biz ihale sistemi ile alım yapıyoruz. Yani envanterimizde yangın söndürme uçağımız yok, envanterimizde yangın söndürme helikopterimiz yok. Bu ezelden beri böyle… Ancak envantere de uçak alımı ile ilgili, Sayın Cumhurbaşkanı’mızın talimatlarıyla çalışmalara başladık. İhalesini de inşallah bu sene içerisinde tamamlıyor olacağız” diyor. Açıklamayı dinleyince sanki 19 yıldır devlet yönetiminde başkaları varmış da onlar uçakları almamış gibi bir anlayış çıkıyor. Orman yangınları ülkemizde bu yıl patlak vermiş değil yıllardır yangın felaketleri yaşıyoruz. 19 yıldır yönetimde olanlar uçak alımını neden düşünmemişlerdir?
THK eski yöneticileri uçakların hangarda bekletildiğini bakım masrafları ile rahatlıkla yangın söndürmeye müdahale edebileceklerini söylüyorlar. Elimizde 4 bin 900 litre su kapasiteli uçak olmasına rağmen ihale şartnamelerine minimum 5 bin litre şartı konularak kendi uçaklarımızı kendi ellerimizle devre dışı bırakmak hangi aklın eseridir?
Yangınlara Rusya’dan 153 gün için 203 milyon liraya kiralanan 3 yangın söndürme uçağı ile müdahale edilmektedir. Kiralama yöntemi yerine bu paralarla hangarda çürümeye terk edilen uçaklarımızın bakımları yapılarak kullanılır hale getirilemez miydi veya kiralama yerine her yıl bir uçak alamaz mıydık?
Yaşanan felaketler sonrası devletin mağdur olan vatandaşlarımızın yanında yer alması ve yaraların devlet eliyle sarılması takdir edilecek bir durumdur. Felaketler sonrası yaraları sarmak için harcanan paraların felaketler öncesi alınacak tedbirler için harcanmasının daha ekonomik olduğu düşünülerek hareket edilmelidir.
Ülkelerin yangın söndürme filosu
“- Yunanistan’da 18 yangın söndürme uçağı var. Yakıt tankları geliştirilen uçakların 2 buçuk saatlik uçuş süresi 4 buçuk saate çıkmış bulunuyor.
– Fransa’da 29 yangın söndürme uçağı var.
– İspanya’da 17 yangın söndürme uçağı var. Ayrıca, uluslararası bir firma yangınlarda İspanya’ya 57 araçla destek sağlıyor.
– İtalya 19 uçaklık yangın söndürme filosuna sahip”.
Yunanistan’ın sahip olduğu alan ile bizim ormanlık alanlarımız arasında büyük fark olmasına rağmen bizim yangın söndürmeye dönük filo oluşturmamamız büyük bir ihmalin eseri olsa gerek.
İş yeri açarken ve araba vizelerinde yangın söndürme tüpleri şart koşulurken ülke geneli için gerekli olan yangın söndürme araçlarına aynı hassasiyet neden gösterilmemektedir?
Yangınlardan erken haberdar olmak ve müdahale etmek için terör operasyonlarında kullandığımız insansız hava araçları kritik orman bölgelerinde kullanılarak gerekli tedbirler alınmalıdır.
Millet olarak yaşadığımız bu felaketlerin biran önce son bulması temennisi ile orman yangınlarında hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet, yaralılarımıza acil şifalar, milletimize de sabrı cemil niyaz ediyoruz.