Kutlu Zafer Destanı

Secdeler kılındı Rahman’â… Gül’ün kokusu yayıldı cihana. Ezan sesleri ta Viyana’da duyuldu. At kişnemeleri, nal seslerine, ok gıcırtılarına karıştı. Alperenler birbiriyle yarıştı. Nice melek, askerlerin arasına karıştı. Yol belli, menzil uzun. Hedef sevgi ırmağı. Bu çileli bir tırmanıştı.

Üç kıtada benim sesim gürledi. Aşkımızdan dağlar taşlar terledi. Gök, mahmuzlu süvariler atlarına hız verdi. Zulüm sona erdi. Kararan gönüllere yaz geldi, yetimler sevindi, garipler güldü…    

Malazgirt’te Alpaslan’dı ışık olup parlayan, Söğüt yaylasında bir kara Osman. Edebali soylu, kutlu kahraman. “Allah birdir” sözüydü doruklarda şahlanan. Bu imandı şefkatiyle cihanı saran. Gönüllerde O’ydu tahtını kuran…

Derken… Bir kara kış, amansız tufan. Yumak yumak çile, ızdırap, buhran…

Üstümüze bir ölü toprağı serpildi, donduk kaldık cansız mumyalar gibi…

Bir kasırga esti yüreğimize. Kem gözler mi değdi bileğimize? Ne oldu haykıran gür sesimize?

Cadıların kazanları kaynadı. Büyücüler düğümleri bağladı. Kör şeytanlar kıs kıs gülüp oynadı. Sağır sultan işitti de benim canım duymadı. Ateş düştü ocağıma yine özüm aymadı. Aç nefisler ne çare ki doymadı…

Düşmanların yüreğine korku salan Şamil edalı kartallarım vuruldu. Şahin’lerim dönmez oldu yuvaya. “Uyan şahin Uyan!” Ocağında yarasalar tünedi. Toprağında cirit attı tilkiler. Fatih’lerin mirasını hoyratça tüketti mirasyediler. Ulubatlı’nın taşıdığı sancak indirildi burçlardan. Selahaddin-i Eyyubi’siz Kudüs’tü mahzun kalan. Şehitlerin kemikleri sızladı. Şairin yüreğinden mısralar kanatlandı :

“Mezarda kan terliyor babamın iskeleti

Ne yaptık, ne yaptılar mukaddes emaneti?”

Nerde Zülfikâr’ın dolunay şavkı? Aslan yürekli, çelik bilekli yiğitlerin neydi bizlerden farkı? İçimize nerden düştü bu korku? Gün olur feleğin kırılır çarkı. Dilimizde çağa destan, nağme nağme bir şarkı:

“Kırılır da bir gün bütün dişliler

Döner şanlı şanlı çarkımız bizim

Gökten bir el yaşlı gözleri siler

Şenlenir evimiz barkımız bizim…”

Filizlenir gönlümüzün baharı. Bize rahmet kılar yârların yâri. Anadolu’m ezan tekbir diyarı.İşte budur yiğitlerin kararı…

Vatan ufuklarını sardı ılık bir nefes. Yiğitlerin yüreğinde soylu bir ses:
“Bir Millet ızdırap içinde inlerken onun evlatları rahat edemez.”
Bozkırda güller açtı, kutup yaza kavuştu.

Çöllerden su fışkırdı, dünyaya rahmet taştı.

Tatlı bir rüzgâr eser, nefesler ılıklaştı.

Sevgi yeşerdi yurtta, insanlar kucaklaştı.

Güneş doğdu doğacak, zafer vakti yaklaştı.

Uyandı büyük millet, yalnız değil doğrular

Uğrunda yandı canlar, şafakta aydınlık var.

Atılıyor yürekten bir bir kara kaygılar

Gümrah ırmaklar gibi coştu kalpte duygular

Kutlu bir sevda gibi gönüllerde bu erler

Bu sefere katıldı gaziler ve erenler

Bilenler doğru söyler; duysunlar bilmeyenler;

Artık son umuttur bu, belki haklı son sefer…
Çorak toprakları yeşertmek için, çatırdasın diye zulmün çatıları tutuştular el ele… Zifiri karanlığı boğdular. Nurdan bir hayata doğdular. Gökyüzünden küme küme yıldızları sağdılar. Muhteşem bir destan yazan, yepyeni bir çağ onlar. Yeryüzü dar gelse de başlarına, “o erler ki” gönüllere sığdılar…

Heyhat! Yüreğinizdeki buzlar erimez mi? Kapıya dayanan tehlikeyi sezmez misiniz? Yangın evimizi sarmışken gönüllerdeki Frenk ipinden halatlara ne demeli?

Şafak ağardığında zafer çiçekleri dermeli.

Yağmur sıcağıyla kavrulurken çağlar, serin dağ başlarına kuruluyor otağlar. Şahit olun insanlar! Şahittir dağlar taşlar! Muhteşem bir yürüyüş bu topraklarda başlar. Elleri böğründe yetimler bekler. Gelecek elbette özlenen günler. Maveradan ışık yüklü müjdeler. Bahçemizde en nadide çiçekler. Ravzasından gülümsüyor peygamber…

Yeni çağa yeni sefer… Hakkın ve Hakka inananların olacaktır elbet zafer…

Yorum Yapın

Navigate