İSLAM COĞRAFYASINDAKİ MİSYONERLİK FAALİYETLERİ

 

1858’lerde Osmanlı matbaalarında basılan misyonerlik faaliyetlerinde kullanılan İncil vb. materyallere el koyarak palyatif çözümler bulma yoluna giderken, misyonerlik teşkilatının verdiği tahribatla kökten mücadele edebilmek üzere zikredilen köklü çözümler arasında Ahmet Mithat Efendi’nin İslam’ı Yayma Cemiyeti görülebilir. Bununla birlikte Ahmet Mithat Efendi’nin misyonerlik örgütleri ile mücadele etmek için kurulmasını istediği İslam’ı Yayma Cemiyeti hakkında bu kurumun göstermelik olup için boş olma korkusu (1) içinde bulunduğu dönemi düşündüğümüzde hiç de mesnetsiz korkular olmadığı, kendisinin boş evhamlara kapılmadığı rahatlıkla anlaşılabilmektedir. 19. yüzyılda Osmanlı Devleti misyonerlik teşkilatları ile kökten mücadele veremezken, Amerikan misyonerlerini destekleyen Amerikan Hükümeti de Osmanlı Devleti’ne doğrudan doğruya karşı çıkma yoluna gitmeyip, misyoner teşkilatları yoluyla Osmanlı Devleti’ni yıkma çabalarını desteklemeyi tercih ediyordu.   

Misyonerlik faaliyetleri Selçuklular döneminden itibaren başlayan Haçlı Seferlerinin form değiştirmiş halidir. Hıristiyanlık için önemli dini anlamlar taşıyan Osmanlı topraklarının yeniden ele geçirilmesi önemliydi. Bununla birlikte tarihi ve siyasi sebepler de bu emellerine ulaşmak için diğer bir motivasyon kaynağı olmuştur. (2)

 

Doğu Sorunu ve Misyonerlik

Viyana Kongresi’nde özellikle Rus delegeleri “Doğu Sorunu” terimini, Osmanlı İmparatorluğu’ndaki Hıristiyan halkların durumuna dikkat çekmek için kullanmaya başladı. Doğru Sorunu terimi, 1774 Küçük Kaynarca Anlaşması’ndan sonra daha fazla önem kazanmaya başladı. (3)

1784 yılında John Adams, Benjamin Franklin ve Thomas Jeferson’dan oluşan bir komisyon, ABD’nin görüşmeler yapmak istediği ülkeler listesine Osmanlı Devleti’ni de almıştı. (4) Misyonerlik, Hıristiyanlığın çıkışından beri belirli dönemlerde dalgalanmalar halinde dünyaya yayılmışken, bu dalgalanmaların en büyüğü XVIII. yüzyıl sonu ile XIX. yüzyıl başından itibaren gelişen ve XX. yüzyıl başında doruğa ulaşan “çağdaş misyonerler” dönemi olmuştur. 1886 yılında dünyada 80’in üzerinde Protestan örgüt bulunduğu bunların 32’sinin Amerikan, 24’ünün İngiliz, 24’ünün ise Kıta Avrupası kökenli olduğu belirlenmiştir. Yüzyılın sonuna gelindiğinde ise dünyadaki tüm Protestan misyoner örgütlerinin sayısı 150’leri bulmakta, bunlarda toplam 11.574 misyoner faaliyet gösterirken, yılda 15 milyon dolara yakın para harcamaktaydı. Dünyadaki tüm Protestan misyoner örgütleri içinde gelir ve misyoner sayısı yönünden ABD’nin payı yaklaşık olarak üçte bire karşılık geliyordu. Amerikan Protestan misyoner örgütlerinin içinde ABCFM olan ya da çoğu kez olduğu gibi yalnızca BOARD diye anılan “American Board of Commisioners For Foreign Missions” adlı örgüttü. İkinci örgüt ise 1870 yılından itibaren Suriye ve Lübnan’daki çalışmaları devralan “Board Of Foreign Missions of The Pressbyterian Church(BFMPC)” idi.

 

Hıristiyan Mezheplerinin Osmanlı Topraklarından Rant Kapma Yarışı

Katolik Misyonerler:

Osmanlı topraklarına ilk gelen misyonerler Katoliklerdir. Amaçları, Ortodokslar ve Doğu Hıristiyanları arasında faaliyet göstererek Katolikliği güçlendirmekti. Filistin Bölgesi’nde 19. yüzyılının başlarında Karmalitler ve Fransiskenler haricinde diğer Katolik tarikatları veya cemaatları bulunmuyordu. (5)

1534’te Kanuni Avrupa’daki birliği parçalamak için kapitülasyonları Fransa’ya vererek Katolikler için önemli imtiyazlar sağladı. Yapılan anlaşmaya göre, Fransız yurttaşlarına tam olarak dini özgürlük tanınıyor, Fransa’ya kutsal yerleri koruma ve bakma hakkı tanınıyordu. (6)

Osmanlı topraklarında faaliyette bulunan diğer bir Katolik misyoner grup Cizvitlerdi. 1583’te Osmanlı’dan izin alan Cizvitler, Papa Clement XII. tarafından lağvedilinceye kadar St. Benoit Kilisesi merkezli olarak Rumlar ve Ermeniler arasında faaliyet gösterdiler.7 Katolik misyonerler, Osmanlı topraklarında, ağırlıklı olarak İstanbul, İzmir, Halep, Suriye, Filistin, Mısır ve Irak’ta faaliyet gösterdiler. (8)

Katolik misyonerleri, Ermeniler başta olmak üzere, Suriyeliler, Melkit Hıristiyanlarını, Nasturileri ikiye bölerek Katolik Ermeni, Katolik Süryani, Katolik Melkit, Katolik Keldani ve Katolik Maruni kiliselerini tesis ederek Roma’ya bağlamışlardır. (9)

1875’lerde Alman Katolik Fransiccan Ladislaus Schneider Kudüs’te toprak satın aldı. Aradan çok geçmeden Köln başpiskoposu başkanlığında kutsal topraklarda Katolik çıkarlarını arttırmak üzere bir kurum kurdular “Society for Holy Spelchure For the Promotion of Chatholic Interests In the Holy Land” (10)

Fransızlar Kudüs’te Katolik okullarındaki monopollerini sürdürmenin yollarını arıyorlardı. Ancak bu işe yaramadı, çok geçmeden diğer gruplar da Kudüs’e girdiler. 1914’lerde Roma Katolikleri, Ürdün Nehrinin kıyısında okullar, yetimhaneler yapmışlar, tarım alanında (11) mesafe kat etmişlerdi. Kardinal Charles- Martial Allemand Lavigerie(1825-1892), 1856’da “Society Oeuveres des ecloes d’orient’in” liderliğini kabul ettikten sonra, Suriye’ye gitti ve 1860’da Suriye’de yaşanan olaylar sonrasında Müslüman karşıtı (12) bir kimliğe büründü.

 

Protestan Misyonerlik Faaliyetleri:

Katoliklerden sonra gelmelerine rağmen, Osmanlı Devleti’nin topraklarının dört bir yanında hastaneler, okullar, yetimhaneler, matbaalar açmışlardır. Protestan misyonerliği sistematik olarak XIX. Yüzyıl öncesi faaliyetlerde bulunmak üzere Osmanlı topraklarına ayak basan ilk Protestan misyoner, bir İngiliz misyoner örgütü olan CMS tarafından 1815’te Mısır’a gönderilen bir papazdır. Daha sonra CMS Williams Jowet adlı bir misyoneri Doğu Kiliseleri araştırıp bunlar hakkında rapor hazırlaması için görevlendirmiştir. Jowet, Yunanistan, İran, Suriye, Filistin, Mısır ve Habeşistan’daki Osmanlı Devleti’nin egemenliği altında yaşayan çeşitli azınlıklara Protestanlığı yaymaya çalıştı. (13) Her ne kadar Jowet yaptığı misyonerlik faaliyetlerinden o dönem için sonuç alamadıysa da kendisinden sonraki misyonerler için Osmanlı Devleti’nde yaşayan Müslüman, Hıristiyan, Yahudilerin dini, sosyal ve ekonomik durumları hakkında önemli bilgiler temin etti. (14)

Anadolu’ya ilk gelen misyonerler, İngiltere kökenli “British and Foreign Bible Societies” adlı misyoner örgüttür. İlk icraatları Ermeniler arasında Kitab-ı Mukaddes’i dağıtmak oldu. Faaliyetlerini, Mezopotamya, Suriye, Filistin bölgelerinde yoğunlaştıran İngiliz misyoner örgütleri, bunun yanı sıra İstanbul, Antakya, Harput, İzmir, Erzurum, Bursa, Antep gibi dönemin büyük şehirlerinde misyonerlik faaliyetlerini yaptılar. 1856’daki Islahat Fermanı’nın gayrimüslimlere tanıdığı özgürlüklerden yararlanarak faaliyetlerini yoğunlaştırdılar. (15)

Osmanlı mülküne ayak basan ilk Protestan misyoner 1815 yılında Mısır’a gönderilen bir İngiliz papazdı. Onu 1820 yılının ocak ayında İzmir’e ayak basan Pliny Fisk ve Levy Parsons adlı Amerikan misyonerler izledi. Bu iki misyoner o tarihten itibaren Osmanlı İmparatorluğu’nda yoğun faaliyet gösterecek olan ABCFM’nin misyonerleriydi. (16)

 

Fransızların Halep’te Misyonerlik Faaliyetleri

  1. Ali Paşa döneminde Avrupalıların kışkırtması ile başlayan Maruni-Dürzi çekişmesi sonucunda 1841’de çatışmalar başladı. Fransızlar Marunileri desteklerken, İngilizler de Dürzileri desteklemiştir. Böylece bölgedeki din ve mezhep farklılığı körüklenmiştir. Osmanlı Devleti her ne kadar kargaşalık ve çatışmaları durdurmuşa da aradaki düşmanlığı giderememiştir. Bunun üzerine 1845’de ikinci defa çatışmalar çıkmıştır. Bu kargaşalıkları Suriye’ye müdahale için fırsat bilen Fransızlar bu yönde Osmanlı’ya baskı yapmışlardır. İki küçük çaplı 1841 ve 1845’teki Maruni-Dürzi çatışmasından sonra, Fransa ve İngiltere’nin kışkırtması sonucunda 1860’ta daha büyük bir çatışma çıkmıştır. Bilhassa bu çatışmanın çıkışında din kisvesi altında yabancı devlet ajanlığı yapan misyonerlerin faaliyetleri etkili olmuştur. Önce Hıristiyanların Dürzilere saldırılarıyla başlayan mücadele kısa sürede Şam’a karar yayılmıştır.(17)

Halep dini çekişmeler yönünden en problemli bölgedir. Amerikalılar Halep’te misyoner grubu oluşturdular. (18) Özellikle Protestan faaliyetleri etkindi. Halep’te Latin, Ermeni- Katolik Rum Ortodoks ve Rum Katoliklerin tepki ve şikâyeti başladı. Osmanlı yöneticileri bu huzursuzluğu ve protestoyu dindirmek için teşebbüse geçtiğinde, Amerikalı misyonerleri, Britanya konsolosları himaye etmeye başladı. İngilizler, Dürziler arasında Amerikalıların rahatça çalışmasını da temin ettiler. Antakya Rum-Ortodoks Patriği’ne bağlı cemaatler de Rusların himayesini gördü. (19)

Bölgedeki dini cemaatler aralarında 19. yüzyıldaki modern kurumsallaşma ve dış devletlerin müdahalesiyle çatışma yaratacak bir ayrımcılık başladı. 1860’lardan itibaren yeni vilayet nizamnamesi ile başlayan idari örgütlenme, liva, kaza, idare meclislerinde ikişer tane gayrimüslim nüfusun temsilciliğini yapacak seçimli üyeler bulunmasını öngörüyordu. Bundan başka o yerin reisleri de idare meclislerinde tabii üye olarak bulunacaktı. (20)

Hamidiye Dönemi’nin Halep-Lübnan’ın bütünlüğünü sağlamak için yaptığı en önemli girişim eğitim alanında olmuştur. Mevcut isyan mekteplerinin ıslahı, kız ve erkek rüştiyeleri açmak idadiyye ve sultaniyeler kurmak bu politikanın sonucudur. Bunların yanı başında sanayi mektepleri de açılmıştır. Özellikle Mithat Paşa bu sonuncuların yayılmasına, diğer valiliklerinde olduğu gibi gayret göstermiştir. Gayrimüslim cemaatlerin kurmuş olduğu eski geleneksel okullar üzerinde de resmi kontrol kurulmuştu. Ama böyle bir kontrol, kapitülasyonlardan yararlanan yabancı misyon okulları için söz konusu değildi.

1899’da Halep’te bir idadi, 20 rüştiyye (kız ve erkek) ve askeri rüştiyye vardı. Ama Ermeni, Rum, Protestan Katolik mektepleri daha eskiden açılmıştı. Şam ve kazalarına idadi 3 erkek 1 kız rüştiyye açılmıştı.

19.yy’ın başında Halep, belli başlı yerleşme merkezlerinde rüştiyye ve idadiler ve Araplara orduya girme fırsatı veren askeri rüştiyeler hatırı sayılır bir sayıya ulaşmıştı. ABD’li misyonerlerden Rusya Çarlığına kadar, yabancılar da aynı süratle okul açmaktan geri kalmıyorlardı.

Osmanlı Yönetimi aşiret reislerinin, yerleşik eşrafın çocuklarını İstanbul’daki eğitim kurumlarına çekmek için 11 Temmuz 1885’de kuruluna Aşiret Mektebi dışında, Mekteb-i mülkiyede bu gibiler için bir sınıf kurmuştu. 1901-1907 yılları arasında bu sınıfta Arap ülkelerinden 167 öğrenci okumuş ve diploma almıştı; bunların 21’i Halep ve Lübnan’dan geliyordu. Bu öğrencilerin uzun yıllar Arap bürokrasisinde Türkçe bilen ve bazen yüksek mevkilere çıkan kimseler oldu. Bir kısmı ülkesine dönemedi ve Türkleşti. Arap vilayeti dışında görev aldılar.

Şam’da yayını yasaklanan gazete veya risale, İngiliz işgalindeki Mısır’dan başlayarak kolayca diğer bölgelere sokuluyor ve dağıtılıyordu. Basın ve yayındaki sansür dolayısıyla Sultan Hamid Yönetimi’nin ve resmi İslamcılık ideolojisinin Batı’ya açık Arap aydınlarıyla(!?) diyalog kuramadığı ve onların bu nedenle daha çok dışarının etkisinde kaldığı açıktı.

Halep “Protestant College” ve “Cizvit Koleji” Modern Arap tarihçiliği ve edebiyat araştırmalarının daha çok bu laik veya yabancı eğitim görmüş Hıristiyan Araplar tarafından gerçekleştirilmişti. (21)

 

Fransız-Rus Savaşının Ardından

1870’deki Fransız-Rus Savaşı’nın ardından, Fransız Misyonerler Cezayir’de Fransız otoritelerine karşı Müslüman uyanışı nedeniyle Paris’e döndü, tüm dikkatini Tunus’a verdi. Lavigiere’nin Metodolojisi, “white father and white sisters’ı” yeni bir tarz Haçlı Seferini (22) başlatmaya sevk ediyordu. Misyonerler bir kez, hayır amaçlarını (eğitim, sağlık) başlattılar mı bireysel dini araştırmaları da başlatmak için izin alabileceklerdi. 1830’lar ile 1840’lar arasında, Fas’ta “London Jews Society” kuruldu. 1890’larda Fransız Metodistler, İsveçli Lutheranlar ve vaftizciler Cezayir’e girdilerse de bu gruplar çok az yol kat edebildiler. Amaç Ortadoğu’yu Katolik hale getirmekti ve Levigiere bunu Fransız emperyalizmi yoluyla gerçekleştirmek istiyordu. (23)

Fransız Katolikler, Fransız misyonerlerin sayısının dramatik olarak azalmasından hatta yok olmasından endişe duyuyorlardı. 1902’lerde, 304 Fransız rahibesi varken, 1914’te bu sayı 216’ya düşmüştü. Hatta Saint Joseph gönüllü rahibelerinin sayısı 1900’lerde 80 iken 1914’lerin sonlarında 24’e düşmüştü. 1904’ten sonra, Fransız misyonerler doğrudan doğruya Vatikan’ın kontrolüne girdiler. (24)

Kuzey Afrika’da 1905’lerde Almanlar, Fransız hegemonyasını tehdit etmeye başladılar. Fransızlara yardım için gelen İtalyan misyonerler beş yıl içinde Suriye’de etkin hale geldiler. (25)

YMCA (Young Men’s Christian Assosistion) 1844’te kentleşmeye verilen dini bir reaksiyon olarak kuruldu. YMCA, üniversiteler arasında liderlik programları ve eğitimleri ile birlikte yaptığı sosyal bağlantılarla, Sofya’da, Atina’da, Selanik’te, İstanbul’da, Beyrut ve Kudüs’te etkin hale geldi.

 

Osmanlı Devleti’nde Amerikan Misyonerlik Faaliyetleri

Amerikan misyoner örgütleri Osmanlı topraklarına İngilizlerden hemen sonra geldiler. Osmanlı Devleti’ne ilk gelen Amerikan misyoner örgütü, Amerikan Board olarak isimlendirilen ABCFM’dir. 1810 yılında Boston’da kurulan bu örgütün misyonu, Hıristiyan inancına göre kutsal kabul edilen topraklarda misyonerlik faaliyetlerini yürütmekti. (26) Kuruluşundan dokuz yıl sonra 1819’da Osmanlı Devleti’nde çalışma yapma kararı alan Amerikan Board, aynı yıl Plisky Fisk(1792-1825) ve Levi Persons(1792-1822) adlı iki misyonerini çalışma merkezi Kudüs olmak üzere Filistin topraklarında bulunan Yahudiler arasında misyonerlik faaliyetlerinde bulunmaları için Osmanlı Devleti’ne göndermiştir. Parsons ve Fisk’in topladığı bilgiler Amerikan misyoner örgütleri için önemli bilgiler sağlamıştır. (27)

Amerikan Board’un yanı sıra Osmanlı Devleti’nde teşkilatlanmış olarak faaliyet gösteren yirmiye yakın Amerikan kökenli misyonerlik teşkilatı vardı. Amerikan misyoner örgütleri, Osmanlı Devleti’nde merkez kuracakları zaman diğer Amerikan misyoner örgütlerinin çalışma alanlarının dışındaki bölgeleri tercih etmeye özen göstermişlerdi. Mesela Presbiteryen Board Örgütü, Amerikan Board’un idaresinde olan Suriye-Filistin misyon bölgesini 1870 yılında bölgede bulunan Amerikan Board misyonerleri ve kurumları ile birlikte devralmıştır. Bunun yanı sıra aynı bölgede faaliyet gösteren Amerikan misyoner örgütlerinin de bölgedeki çalışma metotları çoğunlukla değişik alanlarda olmuştur. Mesela, Presbiteryen Board Örgütü, basın yayın faaliyetlerinde bulunurken, Genç Kadınlar Hıristiyanlar Birliği, kadınlar arasında çalışmalar yürütmüştür. (28)

 

Sözde Ermeni Soykırımı İddiaları

Bryce Raporu’da misyonerlerin ve Ermenilerin isimlerinin nadiren açıklanmasına rağmen, rapor genelde Amerikalı misyonerlerin ve Ermenilerin hikâyelerinden esinlenerek yazılmıştır. Amerika’daki misyoner kurumları da Ermenilerden ve misyonerlerden gelen raporları yayımlıyorlardı. Misyoner kuruluşları okuyucularını ikna edebilmek için İngiliz raporlarından aldıkları bilgilere dayandıklarını söylüyorlardı. (29)

“Armenian Atrocities” isimli kitabında Bryce Raporu’nda kullandığı delil ve kanıtları özetlemiş ancak iddialarını doğrulamak için “Kahire’den telgraflar” veya “New York’taki Ermeni yayınlarına gelen mektuplar” gibi kanıtlar kullanarak tüm suçu Almanların üstüne yüklemeye çalışmıştır. (30) “Turkey: A Past and A Future” kitabında ise Almanları Ermenilerin ölüm emrini vermekle suçlamış ama tüm kargaşayı yaratanların onlar olduğunu ifade etmiştir. Kitapta yer alan bir harita Toynbee’nin akademik kalitesini göstermesi açısından ilgi çekicidir. Söz konusu haritada Doğu Anadolu nüfusunun tümünün Ermenilerden müteşekkil olduğu iddia ediliyordu. Ama aslında bölgede yaşayan halkın dörtte üçü Müslüman’dı. (31)

 

Misyonerlerin Yayın Faaliyetleri

Amerikan misyonerleri 1820’den itibaren on yıl boyunca yöreyi, halkı, devleti tanımak, yerel dilleri, adetleri değerlendirmek, değerleri öğrenmek amacıyla sondaj faaliyetlerinde bulunmuşlardır. Bu arada misyoner faaliyetlerine yayın desteği sağlayacak misyoner matbaasının temelleri 1822 yılında Malta’da atılırken, bir grup misyoner de Beyrut’ta çalışmalara başladı. Bu ilk çalışmalar sonunda Osmanlı Devleti’ndeki ilk Amerikan misyoner okulu (1824-Beyrut) kurulmuş oldu. Malta’da kurulan misyoner matbaası, 1833’de İzmir, 1853 yılında İstanbul’a taşınmış ve bu arada Antep ve Beyrut’da da ayrıca matbaalar kurulmuştu. Bu matbaalarda Türkçe’nin yanı sıra Arapça, Ermenice, Rumca, Bulgarca ve Ladino (Yahudi İspanyolcası) pek çok yayın yapılmıştır. 1876’da yaklaşık olarak dört yüz milyon, 1898’de 28 milyon ve 1908’de 45 milyon sayfaya yakın ürün bu misyoner matbaalarından üretilmiştir. Meşrutiyetin ilan edildiği 1908 yılına kadar toplam 900 milyon sayfayı aşkın kitap, risale, dergi/gazete yayımlanmıştır. (32)

1831 yılı Mart’ında açılışını izleyen iki ay içinde Amerikalı misyonerler de Osmanlı başkentine ayak bastılar. Bu tarihten itibaren biri İstanbul’dan yönetilen “Türkiye Misyonu” diğeri Beyrut’tan yönetilen “Suriye Misyonu” adlı iki yönetsel birim içinde faaliyetler hızlandırıldı. Amerikan misyoner faaliyetlerinin hedefe kitlesi olarak Anadolu’daki Ermenilerin belirlenmesinden sonra, Türkiye Misyonu, “Batı Türkiye” “Merkez Türkiye” “Orta Türkiye” adı verilen üç ayrı misyona ayrıldı. 1870 yılında Suriye Misyonu, bir başka Amerikan Misyoner örgütüne devredildi. 1871 yılında “Avrupa Türkiyesi Misyonu” adıyla imparatorluğun Avrupa kıtasındaki topraklarında esas itibariyle de Bulgaristan’a yönelik faaliyetleri yönetecek bir misyon kuruldu. (33) ABCFM’nin faaliyetlerini besleyen finansman, büyük ölçüde dışarda olduğu için, Boston’daki genel merkezin her konuda onayı alınıyordu. Yine de ABCFM’nin tüm dünyadaki misyonlarının sayısı hiçbir zaman 22-23’ü geçmemiştir. Tüm XIX. yüzyıl boyunca Osmanlı İmparatorluğu’ndaki misyonlardaki istasyon sayısı da hiçbir zaman 7’yi aşmamıştır. Bu örgütlenmenin en alt basamağında ise uç istasyonlar yer alıyordu. Bunlar, karar almaktan, politika belirlemekten çok alınan kararları uygulayan birimlerdi. Kasaba ve köylerde, yerli Hıristiyan ahaliden bir yardımcı misyoner istasyonlarına bağlı olarak çalışıyorlardı. (34)

Osmanlı imparatorluğundaki ilk Protestan Kilisesi 1846 yılında İngiliz ve Amerikalıların katkılarıyla kurulmuş ve Protestan Ermenilere ayrı bir millet statüsü verilmesi 1850 yılında olmuştur. Bu oluşumun perde arkasında ise misyonerler yer almıştır. 1846 yılında Anadolu’da yalnızca dört olan Protestan Kilisesi 1870’de 73’e, 1900 yılında ise 112’ye yükselmiş, bu kiliselere kayıtlı olan Protestanların sayısı da 1870’de 20.000’den 1900’de 45000’e ulaşmıştır. (35)

 

Amerikan Misyonerlerinin Kurduğu Okullar:

İstanbul’daki Robert Koleji(1863’te), Beyrut’taki Suriye Protestan okulu(1866), Antep’teki merkezi Türkiye Koleji(1876), Harput’taki Fırat Koleji(1878) ve Merzifon’daki Anadolu Koleji(1886) bu okulların önde gelenlerindendir. XIX. yüzyılın ilk çeyreğinde, İncil okuma, yazma ve dört işlemden ibaret olan Amerikan misyoner eğitimi, hızla gelişmiş ve daha 1870 yılında bir düzineden fazla orta öğretim kurumunu bünyesinde barındırır bir hale gelmiştir. Bu kurumlara öğretmen, kiliselere papaz yetiştirilmesi ihtiyacı, yüksek öğretimi zorunlu kılmaya başlamıştır. (36)

Amerikalı misyonerlerin hakları 1830 yılı anlaşmasıyla Türkiye’de belirlenmiştir:

  1. Yasalarla dini özgürlüklerin garantisi
  2. Muhtıraların kaldırılması
  3. Yabancıların özel dini ibadetlerini yapabilmeleri
  4. Son uluslararası anlaşmalardan Amerikalı katılımcıların yararlanabilmesi (37)

1878 Berlin Anlaşması ile bütün milletlerin misyonerleri Türkiye’de seyahat etme avantajını elde etmişlerdir. 1889’da vezir tarafından verilen programa göre, Amerikan okullarında sertifikalı öğretmenler vilayetlerde çalışabilirlerdi. (38)

  1. Abdülhamit Döneminde 25 Ekim 1892’de Board Teşkilatının bazı çalışanları tutuklanmış, misyonerler de bu durumdan rahatsız olmuşlardır. (39) 11 Şubat 1893’te II. Abdülhamit, Amerikalı misyoner faaliyetlerinin yasaklanmasını istemiş, 4 Mayıs 1898’de de misyonerlerin Amerika’ya geri dönemlerini (40) sağlamak üzere girişimlerde bulunmuştur. Ancak 1902-1903 yılında Amerikan Başkanı Roosvelt, Board kuruluşlarının Türkiye’de Fransızlar kadar ayrıcalıklı olması için toplantı yapmış, bu kurumlar için teminat almıştır. Amerikan elçiliğini de devreye sokarak okullar ve diğer kurumlar için ayrıcalık alınmış, bu konuda Osmanlı Devleti’ne iradeler yayınlatmıştır. (41)

Balkan Savaşları sırasında Protestan misyonerler Bursa’daki faaliyetlerini arttırmışlardır. (42) İttihat ve Terakki Partisi, 1914’te yayınladığı fermanla misyonerlerin faaliyetlerini denetim altına almaya çalışmıştır. (43) Birinci Dünya Savaşı sırasında da 29 Eylül 1915’te yayınlanan genelge ile yabancı okulları yasaklanmıştır. (44)

1840’larda Kudüs Toplumu’nun(Jerusellam Society) kurucusu olan Friedrich Strauss, Kudüs’teki Protestanların çoğunun Almanca konuştuğunu ve Yahudi topluluğunun yarısından fazlasının Almancayı anladığını fark eder. 1880’lerde Protestan Reich’ı(Alman üçüncü imparatoru) destekleyen Morovalıların (bugünkü Çek Cumhuriyeti Halkı), Alman İmparatorluğu’nu desteklemenin kurutuluş ve milliyetçilik için bir adım olduğunu düşündüler. Öte yandan Alman Katolikleride daha da milliyetçi hale geldiler. 1880’lerde kadar Ortadoğu’daki misyonerleri milletlerine bakmaksızın desteklediler. (45)

1914’lerde Batılı Protestanların %75’i Anadolu’da ve Balkanlar’da ABCFM’nin kontrolü altında bulunuyorlardı. ABCFM’nin diğer misyonları, Suriye’de, İran’da ve Mısır’daki istasyonları, 19. yüzyılın ortalarından itibaren buralarda aktif hale gelen Presbiteryen kiliselerine geçmişti. Anadolu’da 20 istasyonda 150 ABCFM personeli yanı sıra 1.000 kadar yerel personeli de bulunuyordu. İşlerinin çoğu Ermeni nüfus ile görülüyordu ve Ermeni misyonundan etkilenen Ermeni Protestan kilisesinin 15.000 üyesi bulunuyordu. Suriye’de 50 yabancı ve 200 kadar da yerli personeli bulunan Presbiteryenlerin 200 istasyonu bulunuyordu. Buradaki yerel Protestan kilisesinin 3.000 kadar üyesi bulunuyordu. Mısır’daki Ermeni Protestanların 1914’lerde 50 kadar okulu bulunuyordu. (46)

Protestan misyonerlerin 19’un yüzyılın başlarında Ortadoğu’daki misyonunun, Müslümanları ve Hıristiyanları Protestan Hıristiyanlığa çevirmek olduğu düşünülebilir ki gerçekten de asıl niyet bu idi. Ancak, Müslümanların ve Yahudilerin gösterdikleri tepki, misyonerleri bu niyetlerinden soğuttu. (47)

Suriye Protestan Koleji ve Anadolu’daki bazı kolejler gibi Robert Kolej, doğrudan doğruya kiliselere veya misyoner örgütlerine bağlı olmayıp, Fransız Hükümetine bağlı idiler.

Mısır’daki CSM, yerli Kıptilerin kalkışmasını teşvik etmeye çalıştı. (48) 1882’de Mısır’da İngilizler, İngiliz-Fransız eğitim sistemini Mısırlı elite İngiliz Kolonial sistemini anlatmak için kuruldu. (49)

 

Balkanlarda Protestan Misyonerlik Faaliyetlerinin Başlaması

Osmanlı topraklarında Protestan faaliyetler, 18. yüzyılda Moravya Kilisesi olarak bilinen “Brethen’s Society For The Furtherance Of The Gospel Among The Heathern” (daha sonra da “Trust Society For The Furtherance Gospel”) adlı cemiyete mensup misyonerlerin 1740 yılında İstanbul ve Romanya prensliklerindeki Fener Patrikhanesi ile temas kurmalarıyla başlar. Söz konusu cemiyetin üyeleri 1747-1750 yıllarında İran’da, 1768-1783 yılları arasında Mısır’da faaliyet göstermişler ancak başarılı olamamışlardır. Moravya Kilisesi’ni sonraki yıllarda İngiliz Protestan misyoner örgütleri Balkanlar, Doğu Akdeniz, Ortadoğu, Afrika ve Asya ülkelerinde faaliyet gösterilerken bu misyoner örgüt ile temas halinde olmuşlardır. (50) Bu İngiliz Misyoner örgütlerinin isimleri şöyledir:

*British and Foreign Bible Society(daha sonra Londeon Church Missionary society, congretional council For World Mission)

St. George Training Home

*British Syrian Mission

*Church Of Scotland Jewish Mission

*Scothish Galilie Mission fo the Use End Free Church of England

*London Society Of Promting Among The Jews

*Jerusalem At East Mission

*London religious Tract’s Society

*Jerusalem Christ Union Mission

*The Frends Foreign Mission Association

*Free Church Scotland Society

*Irish Presbytrian Mission

*The Edinburg Medical Misionary Society

*The Babtist Missionary Society

*The Christian Alliance

*Smyrna Rest

*Society For Promotion Of Female Education In The East

*Society For Relief Jews

 

Yunan İsyanında Misyonerler

Bu örgütlerden “Congretional For The World Mission” Yunanistan ve bölgesindeki çalışmalarıyla öne çıkmıştır. Yine bir başka İngiliz Protestan misyoner örgütü olan Church Missionary Society(CMS) Yunan Yarımadası’nda belki de Balkan coğrafyasında önemli tahribatları olan bir misyoner örgütüdür. CMS, 1800 yıllarından itibaren bir ikmal ve organizasyon merkezi haline getirdikleri Malta Adası üzerinden Osmanlı ve bütün Doğu Akdeniz ülkelerine yönelik olarak misyonerlik çalışmalarını, kurdukları matbaada bastıkları İncil ve materyalleri dağıtarak yapmışlardır. (51) Balkanların genelinde olduğu gibi Yunanistan’da da İngiliz misyonerlerin attıkları tohumu yeşerten Amerikalı misyonerler olmuştur. (52)

1821-1829 yılları arasındaki Yunan ayaklanmasının ardından ABCFM misyonerleri Malta’da üstlenmişler, 1830’da Atina’da, 1834’te Argos ve Kıbrıs’ta, 1835’te Scios’ta ve 1837’de Ariopolis’te misyon istasyonları kurmuşlardır. ABCFM’nin 1838’de Yunanistan’da çalışan sayısının 112’i bulduğu anlaşılmaktadır. Board’un verdiği tahribat kadar olmasa da Episcopal Church of Amerikan ve American Baptist rahipleri tahribatta bulunmaya devam etmişlerdir. Ancak Amerikan misyonerleri Yunan Kilisesinin ve hükümetinin sıkı takibine maruz kalmıştır. Buradaki misyonerler Yunan hükümetinin izini olmaksızın okul açma bir tarafa resmi izin olmadan ailede bile özel ders verememişlerdir. Yine de Amerikan misyonerleri Atina, Pire, Patras, Larissa, Yanya ve Selanik’te küçük Protestan cemaati oluşturabilmişlerdir.

 

Bulgaristan’da misyonerlik faaliyetleri:

Bulgaristan’da ilk önce bir İngiliz misyoner örgütü olan “British and Foreign Bible Society(BFBS)” misyonerlik faaliyetlerinde bulunduktan sonra, Amerikan misyonerlik örgütleri de Bulgaristan’da faaliyette bulunmaya başlamışlardır. 1834 yılında Amerikalı misyonerlerden H.G. Otis Dwight ve W.G.Schauffer’in Osmanlı Devleti’nin Avrupa topraklarına yapmış olduğu incelme gezisi sonrasında verdikleri raporun ardından Amerikalı misyonerlerin Bulgaristan’a olan ilgisi artmıştır. (53)

1840’lı yıllarda Amerikan misyonerleri hedeflerine ulaşmak için Bulgar dili ve edebiyatına önem vermişler bu alanda Bulgar edebiyat dergisi yayımlamışlardır. (54)

5 Şubat 1895’te Ermeni ayaklanmalarını ABCFM’nin haftalık yayın organı olan Christian Herald Gazetesi’nde destekler mahiyette yazılar yayımlayarak, Ermeni ayaklanması için propaganda faaliyeti görevini yerine getirmiştir. (55) Protestan misyonerleri tüm Balkanlarda 19. yüzyılın ortalarında bağımsızlık hareketlerini desteklemişlerdir, yaptıkları yayınlarda ayrılıkçı hareketleri destekler mahiyette yazılar yazdırmışlardır. (56)

Amerikan misyonerlik faaliyetleri 1830-1840 yılları arasında yoğunlaşmış. 1856 Islahat Fermanı’nın ardından okullar açmaya başlamışlardır. (57) 1876 Bulgaristan ayaklanmasının başta İngiltere olmak üzere Avrupa kamuoyunu infial derecesinde harekete geçiren haber Daily News muhabiri olan Avukat Edwin Pears’ın kendi gazetesinde 23 Haziran 1876 tarihli sayısında çıkan mektubu olmuştur. Gerek Pears’in gerekse İstanbul’daki diğer Batılı gazetecilerin mektuplarına konu olan Bulgaristan olaylarının haber kaynağı Robert Koleji idi. (58)

 

Ermeni İsyanlarında Misyonerler

Ermeniler arasında misyonerlik faaliyetinde bulunanlardan özellikle “British and Foreign Bible Society(BFBS)” misyonerleri öne çıkar. BFSB, Ermenilere yönelik çalışmalarında “Russian Bible Society” ile işbirliği yapmıştır. (59)

ABCFM misyonerleri ilk istasyonlarını, Türkiye’deki bütün misyon çalışmalarının merkezi olarak görülen İstanbul’da açmıştır. ABD ile imzalanan Seyr-i Sefain ve Ticaret Anlaşması’nın(1830) akabinde kurulan İstanbul istasyonunu, 1833’te açılan İzmir (2. kez daha önce 1825’te), Trabzon (1835) ve Bursa(1848) istasyonları izlemiştir. (60)

1895-1900 yılları arasında Amerika’ya göç eden Ermenilerin (61) de tesiri ile Amerika’da Osmanlı-Türk düşmanlığı yapmayı, lobicilik faaliyetlerini kullanarak politikada nüfuz sahibi olmayı kendilerine meslek edinmişlerdir. Özellikle 19. yüzyılın son çeyreğinde Amerika’daki Ermeni Lobisi, Amerikan misyonerlerinin desteğiyle mitingler yapılıyor, yardım organizasyonları düzenleniyor, Amerika’daki Müslümanlara ve Türk yanlısı olanlara karşı suikastlar yapılıyor, kiliselerde vaazlar veriliyor, basında Anadolu Ermenilerini ayaklanmaya teşvik eden ve Osmanlı Devleti’ni ağır bir şekilde suçlayan yazılar yazılıyordu. Hatta devrimci komiteler askeri taburlar oluşturarak talimler yaptırılıyor, eylem için hazırladıkları üyelerini Türkiye’ye gönderiyorlardı. (62) 1893’teki Merzifon ayaklanması diğer Ermeni ayaklanmaları için önemli bir dönemeç olmuştur. Buradaki ayaklanmanın merkezi ve propaganda merkezi Amerikan misyonerlik okulları olmuştur. (63) Bu dönemde Amerikan Hükümeti, Osmanlı’ya karşı doğrudan bir tavır almamakla beraber, misyonerleri de gücendirmemiştir. (64)

 

İngilizlerin Sudan’da Misyonerlik Faliyetleri

1885’te Hortum’da İngiliz sömürgeci General Gordon’un Hortum’un Mehdi Hareketi’nin lideri tarafından öldürülmesini Sudan’daki misyonerlikler misyonerliğin şehidi, kahramanı (65) ilan ederek propagandalarına ağırlık verdiler. Avrupalıların Ön Asya’da nüfuzlarını arttırışı ile misyonerlik faaliyetleri de bölgede yoğunluk kazanmaya başladı. İngiltere’nin 1875’te Süveyş Kanalı’ndan hisse satın alması ve Mısır ekonomisinde ortaya çıkan ekonomik krizler İngilizlerin Mısır’daki nüfuzunu 1882’de iyice arttırmış oldu. 1882’den bir sene öncesinde de Fransa Tunus’u ele geçirmişti. İngiltere Mısır’a girer girmez, Müslümanlar ve Kıptiler arasındaki misyonerlik faaliyetlerini yoğunlaştırdı. Devam eden 20 sene içerisinde de Muskat’tan Bahreyn’e kadar bölgenin idarecileriyle müzakereler yaparak Basra Körfezini, İngiliz ve Osmanlı sempatizanları olarak ikiye ayırdı. (66) Portekizliler Umman’da Hintlilerle yaptıkları ticaret sebebiyle 150 yıl kadar kaldılar. 19. yüzyılın başlarında İngiltere Protekizlilerin Hindistan’daki gücüne takviye yaptılar.

1839’larda İngiltere Aden Limanını da Hindistan’a giden gemileri için kömür istasyonu olarak kullanmak üzere bünyesine kattı. Bununla birlikte, Protestanlar Arap Yarımadası’nda misyonerlik faaliyetlerine başlayana dek İngiltere için 19. yüzyılın sonuna kadar yerel halk arasındaki misyonerlik faaliyetleri öncelik arz etmedi. 1886’da Ion Keith Falconer, Aden’de yerel halka misyonerlik faaliyetlerinde bulunmak üzere Scoltland Free Church’e bağlı bir misyoner istasyonu kurdu. Arap Misyonu 1886’da şirketleştirildi(cisimleştirildi). Körfez Bölgesi’nin CMS adına 1886’da ziyaret eden General Haig, genç Amerikalılara Umman, Bahreyn ve Necd’in misyonerlik faaliyetleri için uygun olduğunu söylediyse de faaliyetlerine Mekke’ye giden hac yolu üzerindeki Basra’da başladılar. Ertesi sene de Basra’da bir misyon istasyonu kuruldu. (67) Tüm körfez kıyıları kademeli olarak İngiltere’nin kontrolüne girdi. Bu durum Amerikan misyonerlik faaliyetlerinin de koruma altına girmesine yarıyordu. Her ne kadar CMS İsfahan’da faaliyetlerine 1869’da başladıysa da Anglikan keşif misyonunun bölgeye gelişi 1876’dan önce olmadı. (68)

  1. yüzyılın sonlarında Anadolu’daki Ermeni Misyonu hala aktifti. ABCFM’nin Yunan misyonu, Yunanistan bağımsızlığını ilan edince ve Yunan Ortodoks Kilisesi Protestan Kiliseleri ve okulları için sorun oluşturdukça kademeli olarak nihayet buldu. Filistin misyonu, 1850’lerda İngiltere’ye teslim edildi. Suriye-Lübnan misyonu, 1870’lerde Piresbiteryenlere geçti. Yahudilere yönelik misyonu 1850’lerde kapatıldı.

19’uncu yüzyılın son on yılında, Müslümanlara yönelik misyonerlik faaliyetleri yoğunlaştırıldı. Mesela 1909’da Kahire’de Protestan misyoner acentelerinden 29 delege, Müslümanlara ulaşmanın yollarını aramak için bir araya geldiler. Samuel Zwemer ve Osmanlı’daki misyonerlik faaliyetlerinden sorumlu olan James Baton, misyonerlik faaliyetlerini yaymak için gönüllü öğrenci hareketinin başlatılmasını önerdiler. (69)

Burgleigh Lordu Balfour öncülüğünce Josep Oldham’ın organize ettiği Hristiyan İngiliz Öğrenci Hareketi, Kuzey Amerika’dan kuzey Avrupa’ya kadar 1200 Protestan temsilcinin bir araya geldiği toplantıda, amaçlarını “tüm dünyada bu kuşağın evanje edilmesi” olarak açıkladılar. (70)

 

Sonuç

Ortadoğu ve Afrika’da emperyalist güçler, din kisvesi altında batıl mezheplerini yayma bahanesiyle, okullar açarak, hastaneler kurarak sempati kurmaya çalışmışlar ve kazanımlarını da ilk fırsatta isyan ve savaş çıkarmak üzere kullanmışlar, hatta Hıristiyan mezheplerinin rant yarışının çaktığı kıvılcımlar I. Dünya Savaşı’nın yangınını başlatmıştır. Misyonerlik faaliyetlerinin sadece sırıtan bir maske olduğu maalesef I. Dünya Savaşı öncesinde, esnasında ve akabinde acı acı tecrübe edilmiştir.

 

………………………………………………….

1 Ahmet Hamdi Bey, Bir Misyoner Nasıl Yetiştirilir? İslam Alemi ve İngiliz Misyoneri, Yeditepe Yayınları, 2007, s. 99

2 Uğur İnan, Osmanlı Devleti’nde Almanlar’ın Protestan Misyonerlik Faaliyetleri, Türk Tarih Kurumu, s. 42, 2015

3 Uygur Kocabaşoğlu, Türkiye’nin sorunları Sempozyumu, Doğu Sorunu Çerçevesinde Amerikan Misyoner Faaliyetleri, Türk Tarih Kurumu, s. 65

4 age, s. 66

5 Uğur İnan, Osmanlı Devleti’nde Almanlar’ın Protestan Misyonerlik Faaliyetleri, Türk Tarih Kurumu, s. 44

6 age, s. 44

7 age, s. 45

8 age, s. 49

9 age, s. 50

10 Elenor h. Tejirian and Reeva Spector Simon, Conflict, Conquest and Conversion, Colomia university Press, 2012, s. 117

11 age, s. 118

12 age, s.119

13 age, s. 51

14 age, s. 52

15 age, s. 52

16 Uygur Kocabaşoğlu, Türkiye’nin sorunları Sempozyumu, Doğu Sorunu Çerçevesinde Amerikan Misyoner Faaliyetleri, Türk Tarih Kurumu, s. 67-68

17 C.Tevfik Karasapan, Filistin ve Şark’ül-Ürdün, C.I, İstanbul, 1942

18 İlber Ortaylı, Osmanlı imparatorluğunda İktisadi ve sosyal Değişim Makaleler, 19. Yy. Sonunda Halep ve Lübnan Üzerine Bazı notlar, 2000, Ankara

19 C.Farah, Protestanism and Brtish Ddiplomacy In Syria, 1981, s.93-110

20 İlber Ortaylı, Osmanlı imparatorluğunda İktisadi ve sosyal Değişim Makaleler, 19. Yüzyıl. Sonunda Halep ve Lübnan Üzerine Bazı Notlar, 2000, Ankara

21 PPA, G.B: Parl Papers, Damascus, Consul Rogers, 1861, s.105

22 Elenor h. Tejirian and Reeva Spector Simon, Conflict, Conquest and Conversion, colomia university Press, 2012, s. 120

23 age, s.122

24 age, s.122

25 age, s.122

26 Uğur İnan, Osmanlı Devleti’nde Almanlar’ın Protestan Misyonerlik Faaliyetleri, Türk Tarih Kurumu, s. 53

27 age, s. 54

28 age, s. 55

29 Yeni Türkiye Dergisi, Ermeni sorunu Özel Sayısı 1 37, 2001, s. 482

30 age, s. 482

31 age, s. 482

32 Uygur Kocabaşoğlu, Türkiye’nin sorunları Sempozyumu, Doğu Sorunu Çerçevesinde Amerikan Misyoner Faaliyetleri, Türk Tarih Kurumu, 1995, s. 70

33 age, s. 68

34 age, s. 69

35 age, s. 70

36 age, s. 71-72,

37 Özgür Yıldız, Misyonerlik ve Amerikan Boarda Teşkilatı, IQ Kültür Sanat yayınları, 2009. S. 43

38 age, s. 44

39 age, s. 42

40 age, s. 45

41 age, s. 47

42 age, s. 49

43 age, s. 50

44 age, s. 51

45 Elenor h. Tejirian and Reeva Spector Simon, Conflict, Conquest and Conversion, Colombia university Press, 2012, s. 116

46 age, s. 138

47 age, s. 139

48 age, s.140

49 age, s. 141

50 Mithat Aydın, Bulgarlar ve Ermeniler arasında Amerikan misyonerleri, Yeditepe yayınları, 2008, s. 31

51 age, s. 32

52 age, s. 33

53 age, s. 36

54 age, s. 37

55 age, s. 73

56 age, s. 74

57 age, s. 91

58 age, s. 116-117

59 age, s. 135

60 age, s. 141

61 age, s. 173

62 age, s. 175

63 age, s. 202

64 age, s. 261

65 Elenor h. Tejirian and Reeva Spector Simon, Conflict, Conquest and Conversion, colomia university Press, 2012, s. 126

66 age, s. 126

67 age, s. 127

68 age, s. 129

69 age, s. 136

70 age, s. 137

1 Comment

  1. Abdülkadir TÜRK Reply

    Rahime hanımefendi, ellerinize ve emeklerinize sağlık. Allah razı olsun kardeşim.
    Harika bir analiz/araştırma olmuş.
    Misyonerlik çalışmalarının kronolojik seyrini bağlam kaynaklarıyla ve konu bütünlüğü içerisinde ele almışsınız.
    Misyoner faaliyetleri özelde Türk Milleti’nin, genelge masum ve mazlum milletlerinin ideolojik terbiye mektepliği misyonu üstlenmiş adeta.
    Düşünüyorum da, devlet yönetimine ve kamu diplomasisine talip siyasilerin tarih birikimi tam olmalı, ki dikkatli ve tedbirli olabilsin.
    Başarılarınız daima olsun inşallah.

Reply To Abdülkadir TÜRK Cancel Reply

Navigate