TÜRK DÜNYASINDA MİSYONERLİK

OKTAY FAKIOĞLU

Misyon, (Latince) görev-yetki, misyoner; görevli, yetkili kişi, misyonerlik ise; İncil’i Hristiyan olmamış insanlara, toplumlara yaymak, ulaştırmak anlamına geliyor. İlk misyoner olarak havarilerden Petrus kabul edilir. Buna sebep, onun Roma’ya kadar ulaşıp oralarda Hristiyanlığı anlatmasıdır. Miladi 325 yılında Roma imparatoru Konstantin’in Hristiyanlığı resmi din olarak ilanı, Batı dünyasında bir dönüm noktasıdır. Bu tarihten itibaren Batı dünyası için yeni din, hem yaşam modeli hem de dünyanın yeni coğrafyalarına ulaştıracakları bir inanç sistemi olur. Petrus, Roma Katolik kilisesinin kurucusu, papalar da onun vekili kabul edilir 

Roma, Katolik Hristiyanlığın bu şekilde ilk merkezi olurken kilise yoluyla dini anlatma ve yaymak üzere zaman içinde Fransisken, Dominiken ve Cizvit tarikatları bu uğurda önemli çalışmalar yürütür. Ancak Misyonerlik bir teşkilat olarak 13. Yüzyılda Mayorkalı Ramon De Lull tarafından kurulacaktır.

Hristiyanlık içinde 1054 yılında Doğu Roma-Bizans imparatorluğunda yeni bir mezhep-kilise olarak Ortodoksluk ortaya çıkar. Bunu 1517 yılında Alman papaz Martin Luther’in protestan anlayışı takip eder. Protestanlık; Lutheryanizm, Kalvinizm ve Anglikanizm olarak yeni yorumlarla ortaya çıkarken İngiltere’de Anglikanizm’i eleştiren Pürütenlerin Amerika’ya göçleriyle bu akım içinden ‘’Siyonist Hristiyanlar’ denilen (Evanjelizm) Evanjelistler (Neoconlar) ortaya çıkar.

 

Örgütlü Misyonerlik Çalışmaları

1-Papalar ve Hristiyan Krallar-Haçlı Seferleri

Papaların yönlendirdiği Haçlı seferleri (1096-1270) ile misyonerlik çalışmaları Ön Asya-İslam coğrafyasında örgütlü olarak şekillenir; Hristiyan tarikat ve şövalyeler bu konuda önemli görevler üstlenir.

 

2-Doğu Roma/Bizans Misyonerlik Çalışmaları

Bizans-Ortodoks kilisesi Balkanlara inen Hun, Avar, Macar, Bulgar, Uz, Peçenek ve Kuman-Kıpçak Türklerine yönelik Hristiyanlık propagandası neticesinde bu toplulukların zaman içinde Hristiyanlık kültürü içinde milli kimliklerini kaybettiği görülür.

 

3-Rus Misyonerlik Çalışmaları

Bizanslı misyonerlerin uzun süren çalışmaları sonucu Ruslar, 988 yılında Ortodoks Hristiyanlığa girdiler. 1552 yılında Kazan Hanlığının Ruslar tarafından yıkılmasıyla Türk illerinde Hristiyanlaştırma-misyonerlik çalışmaları başladı. Bu şekilde Çuvaşlar, Hakaslar, Altay Kişiler ve Yakutlar zaman içinde Hristiyanlaştırıldı.

 

Yeni Zamanlara Yönelik Global Misyoner Örgütlenme

1-İngiliz (Protestan) Misyoner Teşkilatı: Coğrafi keşifler ve arkasından gelişen sömürgecilik çalışmalarında öncü ve yardımcı güç olarak parlamento kararıyla Hristiyanlığı yaymak üzere 1646 yılında kuruldu.

2- ABD Misyoner Teşkilatı: ABD’nin deniz aşırı ülkelerde etki alanı oluşturmak üzere 1810 yılında kurduğu American Board of Commissioners for Foreign Missions isimli Protestan Hristiyan Misyoner örgütü.

 

Şark Meselesi ve Misyonerlik

1789 Fransız ihtilalinin Avrupa’da meydana getirdiği kaos ortamında oluşan sorunları görüşmek üzere toplanan 1815 Viyana kongresinde dile getirilen ‘Şark Meselesi’, siyasi literatüre ‘Türk Sorunu’ olarak yansıyacaktır. Batılı ülkeler burada, Osmanlı Türk Cihan İmparatorluğunun topraklarını nasıl dağıtıp paylaşacaklarını; bu uğurda neler yapıp hangi yolları izleyeceğini görüştüler. Alınan karar gereği bir dizi organize çalışmalara giriştiler.

 

Misyonerlik Türleri ve Faaliyetleri

Temelde ve görünürde dini amaçlarla başlayıp yürütülen misyonerlik çalışmaları ekonomik, kültürel, askeri ve tüm bunları içeren siyasi bir maksat içerir. Bu konuda öncelikli olarak kurumsal yapılanmalara gidilecektir. Batılı devlet-Kilise ve üniversiteler işbirliği ile Oryantalist yapılanmalar oluşturulur. Doğu-İslam ülke ve toplumları tüm yönleriyle inceleme altına alınır; bu coğrafyalara gönderilen özel görevliler eliyle bilgi ve belge toplanır, araştırma-inceleme eserleri yayınlanır.

 

Osmanlı Coğrafyasında Misyonerlik Çalışmaları ve Yabancı Okullar

1710- İngiltere Sömürgeler Bakanlığı tarafından Ajan-Misyoner Humper’in İstanbul’a özel görevle gönderilmesi.

1820- ABD’li Misyonerlerin İzmir’e gelişi.

1824- İlk Amerikan okulunun Beyrut’ta açılması.

1830- ABD ile ilk Ticaret Antlaşması. Sivas, Harput(Elazığ) ve Erzurum’da Konsolosluklar kurulması.

1831 yılında Antep,1839’da İzmir’de İncil dağıtmak üzere matbaalar kurulması.

1852- Harput (Fırat) Amerikan Kolejinin açılması.

1863- İstanbul Robert Kolejin açılması.

1871- Kayseri-Talas Amerikan Kolejinin açılması.

1871- ABD’li misyonerlerin Anadolu’yu üç faaliyet alanına ayırması; 1. Bölge: İstanbul, 2.Bölge: Antep, 3.Bölge: Harput.

1883- Merzifon Amerikan Kolejinin açılması.

 

3 Milyon İncil Dağıttılar, Ayrılıkçı Çalışmaları Teşkilatladılar

ABD’li misyonerler 1820-1893 yılları arasında üç milyon İncil dağıtırken, 1893 yılına gelindiğinde Osmanlı coğrafyasında 463 kilise açmış ve buralarda 1317 misyoner görev yapıyordu. Tüm bunlara ek olarak,1886 yılında ise Osmanlı sınırları içinde açtıkları okul sayısı 400’ü buluyordu.

Osmanlı coğrafyasında ABD okulları dışında İngiliz, Fransız, İtalyan ve Alman okullarında da hem misyonerlik yapılıyor hem de değişik gayrimüslim Osmanlı vatandaşları için ayrılıkçı çalışmalarda bulunuluyor; azınlık okullarıyla işbirliği içinde onlara maddi-manevi desteklerde bulunuluyordu.

Açılan Amerikan okullarında Ermeni, Rum ve Arap ayrılıkçı hareketleri için eğitim çalışmaları yapılıyor; onlar isyana kışkırtılıyordu. Doğu bölgelerinde Ermeni, Beyrut ve Şam okullarında Arap; İzmir, İstanbul ve Merzifon kolejlerinde Rum isyan hareketleri şekilleniyordu. 1. Dünya savaşı öncesi ve yıllarında yaşanan Ermeni, Rum ve Arap isyan ve ayrılıkçı hareketleri işte tüm bu okul ve misyonerlik çalışmalarının eseri idi.

 

Modern Zamanlarda Misyonerlik:

  1. Dünya savaşı sonrasında Batılı ülkelerin Türkiye ve İslam ülkelerine yönelik Misyonerlik faaliyetleri dışında siyasi temelli sivil toplum kuruluşu görünümlü çalışmaları yeni şekil ve boyutlarıyla kendini gösterecekti. Hedef hep aynı idi, değişmeyecekti, Batı, ‘Şark Meselesini’ artık nihayete erdirecekti; hedef coğrafyayı tamamen teslim almaktı. Bu uğurda bugünlere de yansıyan, onlar adına sonuç veren çalışmalar olarak 1962-1970 yılları arsında ülkemizde görülen ‘Barış Gönüllüleri’nin çok boyutlu faaliyetleri önemlidir. Sekiz yıl içinde ABD’den 1585 özel eğitimli-görevli kişilerin meydana getirdiği çalışmalar, rapor halinde ilgili birimlere ulaştırılmış ve buna göre yeni taktik ve stratejiler geliştirilerek ülkemiz üzerinde yeni oyun ve operasyonlara girişilmiştir.

Misyonerlik faaliyetleri dışında ancak sonuçta aynı hedefe odaklanmış başka oluşumları da unutmamak gerek. Türk ve İslam dünyasının sosyal yapı ve inanç sistemini tahrip ve tahriş ederek, başkalaştırıp dönüştürerek kimlik değişimini hedef alan çalışmalarda Batı aleminin farklı yapılanmalarla da bu emelini gerçekleştirmeye çalıştığını görüyoruz. Bunlardan en dikkat çekenlerin ikisi, masonluğun yan kuruluşu (yumuşak yüzlü-sivil toplum kuruluşu olarak) ülkemizde şubeleri bulunan ABD merkezli Rotary ve Lions kulüpleridir.

1965 yılında yapılan 2. Vatikan Konsülünde, varılan karar uyarınca, ülkemizi de doğrudan ilgilendiren ‘Dinlerarası Diyalog’ projesi ile Müslüman milletimizin akidesini tahribe yönelik çalışmalar ve bu doğrultuda yaşanan üzüntü verici gelişmeler yakın tarihin en acı olaylarından biri oldu. Bunun bir misyonerlik faaliyeti olduğu açıkça belli iken bu meşum akıma kapılan ve hizmet eden kişi ve oluşumları tarih kara bir leke olarak kaydetti.

 

Çözüm: Ne Yapmalı?

1- Diyanet İşleri Başkanlığı, Türkiye’de, Türk ve İslam Dünyasında ve bütün dünyada İslam dini konusunda otorite olacak şekilde Kur’an ve sahih sünnet bağlamında ilmi bilgi, araştırma, inceleme yapmak üzere insan kaynakları, doküman, teknoloji ve ekonomi imkanlarıyla donatılmalı ve özerk hale getirilmeli…

2- Üniversitelerimizin ilgili birimleri -İlahiyat Fakülteleri, İslam Enstitüleri-Akademileri- İslam hakkında Kur’an ve sahih Sünnete dayalı ilmi çalışmalar yapmalı.

Üniversitelerimizin ilgili birimlerinde Yahudilik, Hristiyanlık ve mezhepleri üzerinde, Siyonizm, misyonerlik vb. hakkında bölümler açılmalı bunların İslam dini ve Türk Milleti üzerindeki zararlı, yanlış, sinsi-kirli propagandaları ve yıkıcı çalışmaları araştırılmalı bunlara karşı ilmi cevaplar verilmeli…

3- Sivil toplum kuruluşları halka ulaşmada daha etkin ve anlaşılır yollar izleyerek sosyo-kültürel ve ekonomik merkezli misyoner çalışmalarının etkisini kıracak gerekli tedbirleri alabilmeli.

4- Tüm dini cemaat ve grupların Diyanet İşleri Başkanlığı bünyesinde organize olunarak, özgün bir yapılanma ve belirlenen bir görev dağılımı ile yurt içi ve dışında Kur’an’a ve sahih sünnete uygun bir İslami irşad ve sosyal etkinliklerde bulunması bir program dahilinde gerçekleştirilmeli ve değerlendirilmeli…

5- Tüm medya organları milletimizin İslami-millî bilgi ve kültürlenmesinde üzerine düşen sorumluluğu özel bir titizlik ve hassasiyetle yerine getirmesi ve bunun sonuçlarının değerlendirilmesi için gerekli takip yapılmalı.

6- Milletimizin bütün fertleriyle tüm bu milli meselede bir ve bütün olarak yer alması, emek ve çaba göstermesinin milli varlık ve bekamız için hayati bir konu ve öneme sahip olduğunun bilinmesi.

Yorum Yapın

Navigate