SALİH ALEYHİSSELAMIN MUCİZESİ OLAN HARİKA DEVESİ VE KAVMİNİN KORKUNÇ DEPREMLE YOK OLMASI

BU YAZI AVUSTURALYA’DA MASUM DEVELERİN KATLİAMA TABİ TUTULMASI ÜZERİNE HAZIRLANMIŞTIR

Allah-u Teala Hazretleri yüce kitabı Kur’an-ı Kerim’de imandan, ibadetten, ahlâktan, ahkamdan (hukuktan) ve tarihte geçmiş milletlerin acı tatlı hatıralarından ibret alınması için bütün insanlara bildirmektedir.

Evet, beşeriyet geçmişte başına gelen musibetlerden ibret alıp ders çıkarsaydı bugünkü faciaları yaşamazdı.

Meşhur atasözümüz tarihi “Tarih tekerrürden ibarettir. İbret alınsaydı hiç tekrar eder miydi?” diye tarif eder.

Allah-u Teala Hazretleri yarattığı, ibret alınması gereken, önemli varlıklar arasında bize develerden de bahsetmiştir. Hem de birinci sırada: “İnsanlar hâlâ (ibretle) bakmazlar mı? O deve nasıl yaratılmıştır. O, o göğe, nasıl yükseltilmiştir. O , o dağlara, nasıl dikilmiştir. O, o yere, nasıl yayılıp düzeltilmiştir. (El-Ğaşiye S.17-21)

Allahüteala Hazretleri, Salih (AS)ı kavmi Semud’a peygamber olarak göndermişti.

Semud kavmi; “Sen bizim gibi bir beşersin. Bize üstünlük sağlamak için peygamberlik davasında bulunuyorsun. Şayet sen peygambersen bize bir mucize göster.” dedi.

Salih (AS) da “Nasıl bir mucize göstermemi istiyorsunuz?” dedi.

Onlar da; “Şu karşıki dağdan yavrusuyla beraber bir deve çıkaracaksın” dediler.

Salih (AS) da “Ben Rabbime dua yaparım, rabbimde dağdan istediğiniz deveyi yaratarak çıkarır.” cevabını verdi.

Bu mucize NAKATU’LLAHTIR. Yani Allah’ın dişi devesidir. (Bütün develerin yaratıcısı Allah’tır. Bu mucize deveyi anasız babasız yarattığı için böyle anılmaktadır.)

Salih (AS); “Buyurun işte bu deve benim mucizemdir. Sakın ona bir kötülük yapmayın, aksi takdirde Cenab-ı Hakk sizi çok şiddetli bir şekilde cezalandır da tamamınız yok olursunuz. Ey kavmim dikkat edin su pınarınızdan bir gün deve su içecek bir gün de siz içeceksiniz.” Der.

Bundan sonraki gelişmeleri ve yaşananları Allah’ın yüce kitabı Kur’an-ı Kerim’den hep beraber okuyalım.

Semud (kavmine) de kardeşleri Salih’i (gönderdik)de. De ki :

“Ey kavmim, Allah’a kulluk edin. Sizin ondan başka hiçbir tanrınız yoktur. Size Rabbinizden apaçık bir mucize gelmiştir. İşte size bir alamet olmak üzere Allah’ın şu dişi devesi! Onu (kendi haline) bırakın. Allah’ın arzında otlasın. Ona bir fenalıkla dokunmayın. Sonra sizi acıklı bir azap yakalar.” (Araf suresi: ayet: 73)

“Ey kavmim, işte size bir ayet (bir mucize) olmak üzere Allah’ın şu dişi devesi! Artık onu (serbest ) bırakın. Allah’ın arzında yesin. Ona fenalık edip dokunmayın. Aksi takdirde yakın bir azap yakalar.”

Derken, onu, ayaklarını keserek öldürdüler. Bunun üzerine Salih dedi ki: “Memleketinizde üç gün daha yaşayın. İşte bu, yalanı çıkarılamayacak bir tehdittir.” Vakta ki (azap) emrimiz geldi. Salih’i de, onun maiyetinde iman etmiş olanları da tarafımızdan bir esirgeme olarak (azaptan ve) o günün rüsvalığından kurtardık. Şüphesiz ki senin rabbin, O, çok kuvvetlidir, mutlak galiptir.”

“O zalimleri ise korkunç bir sesten ibaret olan (deprem) yerle bir etti de yurtlarında diz üstü çöken (canları çıkan) kimseler oluverdiler.”

“Sanki orada onlar hiç oturmamışlar gibi yok oldular. Haberiniz olsun ki Semud kavmi hakikaten Rablerini inkâr ettiler. Böylece de Rahmeti İlahiyeden uzaklaştırıldılar.” (Hud suresi, Ayet: 64- 68)

“Semud kavmi de gönderilen Peygamberi (ve Salih Aleyhisselâm)’ı da tekzib ettiler. Kavmi “Sen bizim gibi bir beşerden başkası değilsin. Bununla beraber eğer (Peygamberlik davasında) doğrulardan isen haydi bir ayet (bir mucize) getir” dediler. Salih (AS.) da şöyle dedi: “İşte bu dişi deve. Su içme hakkı (bir gün) onundur. Belli bir gün içme hakkı da sizindir.” “Ona bir kötülükle ilişmeyin. Sonra sizi büyük bir günün azabı yakalar” derken onu kestiler. Azap gelince pişman oldular. (Şuara suresi, ayet: 141,154-157)

“İşte Semud kavmi zulümleri çokmuş ıpıssız boş kalan evleri (nin enkazı)! Şüphe yok ki bilecek ibret alacak bir kavim için (önemli) bir ikaz vardır”. (Enneml s.52)

“O deve katili zalim Semud kavmini ise korkunç bir deprem alıp götürdü de yurtlarında diz üstü çöken (canları çıkan) kimseler oluverdiler.” (Hud s.57)

“Semud kavmi azgınlığı yüzünden (peygamberlerini) tekzib etti. (O kavmin) en şakisi ayaklandığı zaman , (Hâlbuki daha evvel) Allah’ın Peygamberi (Salih) onlara “Allah’ın dişi devesine onun su içme (Nevbetine) dikkat edin.” demişti. Fakat onlar onu tekzip ettiler derken (o deveyi) sinirlerini kesip öldürdüler. Alemlerin Rabbinin ( azabı) da onları günahları sebebiyle hepsini korkunç bir yıldırımla çarpıp yok etti.” (Şems S.11-14)

ŞUAYB (AS)’ın, peygamberlerine iman etmeyen, imansız kavmi de depremle yok olmuştur. (Hud Suresi, Ayet:94-95)

Avusturalya’daki deve katliamını yapan zalimlerin cezalandırılmaları bir ilk değildir. Nitekim Salih Aleyhisselam’ın deve katili zalim kavmini depremle cezalandırdığı bir gerçektir.

Semud kavminin depremle tamamının yok edildiğine dair geniş bilgi için; Hud Suresi 61-68, Neml Suresi 45-53, Şems Suresi 11-14, Araf Suresi 73,75-79, Eşşuara Suresi 141-158 ayetlerine bakınız.

Allah-u Teala Hazretleri, çağımızda yaşanan üzücü olayların faciaların daha büyüğünü geçmiş milletlerin bazılarının yaşadığını ibret almamız ve ders çıkarmamız için Kur’an-ı Kerim’de bizlere haber vermektedir.

Miletler, geçmişte yaşanan olaylardan ibret almazlarsa Allah-u Teala Hazretleri tarihte olduğu gibi suçlu kabul ettiği toplumları tamamen yok etmemekle beraber yine de benzeri şekillerde cezalandırarak uyarır. Tıpkı Avusturalya’da deve katillerini cezalandırdığı gibi.

Nedir Avusturalya’da masum develerin katledilmesinden başlarına gelenler? Aylarca devam eden 5 milyon hektar ormanın yanması, ceviz büyüklüğünde su yerine yağan dolu ve her tarafı istila eden örümcekler.

Avusturalya’da yaşanan dehşet verici olayların daha büyüğü Mısır’da yaşanmıştır. Şöyle ki Allah-u Teala Hazretleri Hz. Musa’yı Medyen’den (kayın babası Şuayb Peygamber (AS.)’in yurdundan) Mısır’a iki önemli görevi gerçekleştirmesi için göndermiştir.

1- Tanrılık iddiasında bulunan Firavun’a Allah Teala Hazretlerini tanıtmak ve imana davet etmesi.

2- Köle olarak kullanılan erkek çocukları katledilen Ben-i İsrail’in Mısır’dan çıkarılmasını sağlamak.

Mısır’a giden Hz. Musa orada yaşayan ağabeyi Harun (AS.) ile beraber Firavun’a giderek tebliğe başladı. Yapılan iman davetine ve Ben-i İsrail’in Mısır’dan çıkarılması teklifine kafir ve zalim olan Firavun ve ekibinin cevaplarını yüce Mevla’nın kitabı Kur’an-ı Kerim’den dinleyelim.

“(Ey Musa)! Bizi büyülemek için (o zaman Mısır’da büyücülük meşhurdu.) her ne mucize getirsen de biz sana inanacak değiliz.” dediler. Allah-u Teala Hazretleri de ayrı ayrı alametler olmak üzere (aşikar olan mucizelerle) başlarına tufan, çekirge, haşerat, kurbağalar ve kan gönderdi. (böyle iken) o günahkarlar yine (iman etmeyi) kibirlerine yediremediler. Üzerlerine o azap çökünce “Ya Musa! dediler; “Bizim için Rabbine – ana olan ahdi hürmetine- dua et, eğer bu azabı bizden ayırıp sıyırırsan, andolsun, sana kati olarak iman edeceğiz. Ve İsrail oğullarını serbest bırakıp seninle beraber mutlaka göndereceğiz.” Ne zaman ki biz, kendilerinin erişeceği (su da boğulup helak olacakları) bir müddete kadar, onlardan azabı giderdik, bir de ne bakarsın. Onlar yeminlerini bozuyorlar bile. Artık biz de bunca (gösterdiğimiz yaşattığımız) alametlerimizi (ikazlarımızı) yalanladıkları, onları umursamadıkları için kendilerinden intikam almak istedik de hepsini denizde boğduk.” (El-Araf Suresi, 132-136)

İşte tanrılık davasında bulunan Firavun, zalim ve kafir ekibinin acı sonu budur.

 

Yorum Yapın

Navigate