HAVA NASIL TARİH YAZAR?

İnsan nefes alıp vermezse yaşayamaz. Aldığı her nefes bir umut yeşertir içinde. Hava olmasa halimiz ne olurdu acaba? Cahit Sıtkı Tarancı “Gün eksilmesin penceremden”, Necati Cumalı “Güneşli bir günü hiçbir şeye değişmem” derken bu gerçeği ifade etmiyorlar mı?

Soluduğumuz hava karakterimize de etki eder. Sıcak iklim bölgelerinde yaşayan insanlar daha sevecen, daha mutlu bir görüntü verirken, soğuk bölgelerde yaşayan insanlar daha donuk, içe kapalı, asabi bir çehreyle dolaşırlar. Yağmurun, karın, fırtınanın, yıldırımın, dolunun, sisin, pusun hatta bulutların renginin bile insan psikolojisini etkilediği, ruhunda derin izler bıraktığı bilinen bir gerçektir.

Öykülere, masallara bakın, istediğiniz, sevdiğiniz bir şairin şiirini okuyun; yakan güneş, batan ay, bardaktan boşanırcasına yağan yağmur size eşlik edecektir. Elbette hayat her zaman tozpembe değildir. Hava olayları sadece romantizmin kaynağı olmakla kalmamış, tarihin seyrinin değişmesinde de önemli rol oynamıştır.

Dünyanın öbür ucundaki Dorian kasırgası gündemi altüst etmedi mi? En güçlü sandığımız insanları çaresiz bırakmadı mı? Sınır tanımadan yıkmadı mı geçtiği her yeri?

Tarihi sadece siyasi olaylardan ibaret zannetmek doğru değildir. Hatta siyasi olayların şekillenmesindeki en büyük etken de coğrafya ve hava olaylarıdır.

İnsan yeryüzüne ayak bastığı günden beri tabiat şartlarıyla çetin mücadeleler vermemiş midir? Onu giyinmeye, ev yapmaya, daha korunaklı barınak sahibi olmaya sevk eden hava olayları değil midir? Gündelik bir işi yapmak için bile o günkü hava şartlarına bakmıyor muyuz? Bir toplantının açık havada ya da kapalı salonda yapılıp yapılmamasını yağmurun yağıp yağmaması belirlemiyor mu? Uçağın havalanması da, tekrar piste inmesi de hava durumuna bağlı değil mi? Umutla tarlasına bakan çiftçinin gözü neden havada? Hayatımızda bu kadar etkili olan hava olayları tarihin akışını nasıl değiştiriyor, nasıl tarih yazıyor acaba? Konuya biraz daha yakından bakalım isterseniz:

On binlerce yıl sürdüğü söylenen Buzul Çağı’nda insanlar nasıl yaşadılar? Hayatta kalmak için nasıl mücadele ettiler? Holosen devri de denen milattan önceki asırlarda hava neden aşırı ısındı? Milattan sonra 3. 4. Yüzyıllarda neden geri soğudu?Vikingler niçin İzlanda ve Grönland’a yerleşmişlerdi? Daha pusula icat edilmemişken denizlerdeki efsanevi başarıları nasıl gerçekleştirmişlerdi? Milattan sonraki ilk iki yüzyılda Roma İmparatorluğu’nun altın çağında neden kimse sisten ve yağmurdan şikâyet etmiyordu? Hava nasıldı o zaman?Mayaların sonunu savaşlar, salgın hastalıklar mı yoksa ormanları tahrip ederek davet ettikleri kuraklık mı getirmişti?Cengiz Han’ın torunu Kubilay Han 1268’de Japonya’ya elçiler gönderip 900 gemi ve 30.000 askeriyle Hakata koyunda neden bekledi? Koan Savaşı’nda neden ağır kayıplar verdi? İki gün iki gece süren Tayfun Kubilay’ın ordusunu nasıl darmadağın etti? Fırtınayla, dalgalarla savaşmak insanlarla savaşmaktan daha zordu anlaşılan.Dolu, Fransa kralını Versay’a dönüş yolunda nasıl perişan etmişti?  Rejimin sonunu getiren fırtına ve dolu muydu? Talleyrand “Yağmur Devrime karşı!”(Gerste, 2017: 128) sözünü niçin söylemişti?Napoléon’un 1812’deki Rusya’yı işgal denemesinde dondurucu soğuklar savaşın kaderini değiştirmiş ve 600.000 askerle taarruz eden Napoléon’un sadece 100.000 askeri hayatta kalmıştı. Olumsuz hava şartları Napoleon’un sonunu getirmişti.1815 yılındaki Waterloo savaşında Napoléon savaş alanından kaçmış, ordusu yağmur altında ve balçığa saplanarak mahvolmuştu.1941 yılında Hitler Rusya’yı işgal etmek istediğinde yine olumsuz hava koşulları yolunu kesmişti:“Yağmur, kar ve sulusepken her şeyi inanılmaz bir bataklığa, binlerce asker çizmesinin, tekerleğin ve panzer zincirinin yoğrulduğu siyah bir hamura dönüştürdü. Alman Nazi kuvvetleri ne sonbaharın balçığına, ne de kışın soğuğuna hazırlıklıydı. Askerlerin üzerinde yazlık kıyafetler vardı. Ordunun kışlık donanımının olmaması ‘yenilgiyi kabul etmek’ anlamına geliyordu… Sovyetlerin yaklaşık bir milyon askerden oluşan bir yedek gücü vardı. Bu güç 1945 yılı 9 Mayıs’ında Almanları kayıtsız şartsız teslim alacaktı… 6. Alman ordusunu çökertecek saldırı yaşanacaktı. Bu şehir; Stalingrad’dı. Aralık 1941’deki savaştan farklı olarak, Nazi güçlerini mağlup eden hava değil, daha donanımlı ve daha arzulu düşmanlarıydı.” (Gerste, 2017: 171)4 Kasım 1979’da Bir gurup İranlı öğrenci Amerikan Büyükelçiliğine akın ederek konsolosluk çalışanlarını rehin almıştı.  Diplomatik görüşmeler sonuçsuz kalında Jimmy Carter İran’ın ABD’deki mal varlığına el koyarak savaş seçeneğini gündeme getirdi ve “Kartal Pençesi” harekâtı düzenlendi. Özel bir birlik olan Delta Force icra etti bu harekâtı. Filmlere konu olan bir çalışma yapıldı ancak çölde “8 Amerikan askeri öldü ve tam bir fiyaskoyla sonuçlandı.” (s.210) Bunun en önemli sebebi “Habub” adı verilen kum fırtınasıydı. 2005 yılındaki “Katrin Kasırgası” da 1800’den fazla insanın ölümü ve 100 milyar dolardan fazla ekonomik zarara sebep olmuştu.El Dorado olarak bilinen altın (Golden State)  ve petrol yatağı ancak su fakiri olarak Kaliforniya’nın gittikçe kuraklaşıyor olması dikkat çekici değil mi?Kısacası İklim Değişikleri konusuna kafa yoran uzmanların hemfikir olarak söyledikleri gibi;  “Bir iklim felaketine doğru sürükleniyoruz ve bunun suçlusu insanoğlu.” (s.221) Bu konuya gereken önem verilmez ve tedbir alınmazsa şimdi değilse bile gelecek kuşakların büyük bir felaketle karşı karşıya olduğunu söylemek kehanet olmayacaktır.KAYNAKÇAGERSTE, Ronald D. (2017) “Hava Nasıl Tarih Yazar?”, (Çev.Meltem Karaismailoğlu), Kolektif kitap, İstanbul.

Yorum Yapın

Navigate