RÖNESANSLAR

Jack Goody

Kitap Analiz: Rahime EDİBALİ

Batı’da rönesans nasıl oluştu? Bunu sağlayan sosyal mekanizma nasıl işledi? İşte Jack Goody bu konuda elde ettiği cevpların örgüsünü kitabında sunuyor. İslam Dünyası’nın alimlerinin katkısını ve objektif analiz metodunun tesirini kitaptan rahatlıkla anlayabiliyoruz. Kitapta diğer medeniyetlerin katkılarını ve Batı dünyası ile etkileşimini de görüyoruz.

Jack Goody’nin üzerinde durduğu, cevabını aradığı bir soru vardı ki bu minvalde elde ettiği cevapları kitap çerçevesinde bizlere sunar. Kapitalizmin, modernleşmenin, sanayiileşmenin başarılı olması nasıl mümkün oldu?

Goody, bu soruya cevap aramaya tunç çağından itibaren meydana gelen gelişimlere bakarak cevap arar. Tunç Çağı’nın meydana gelen çeşitli değişikliklerde madenlerin kullanılmasıyla, saban ve tekerlekle birlikte, tarımda ve ekonomide sağlanan ilerlemelerle ilgilidir. Bu değişimler, tarımsal kentsel değişimin ortaya çıkmasına sebep olur.[1]

Yazar, 14. yüzyıl ilk ışıklarıyla başlayan Rönesansı modernitenin ya da kapitalizmin kilit noktası olarak görmez. Kapitalizmi, Tunç Çağı’ndan itibaren mali alışverişleriyle doğal olarak diğer medeniyetlerin etkisinde hazırlandığını iddia edebilir.[2] Toynbee’nin “A study of history” ciltlerine göre, rönesans yinelenen bir olgu örneğidir.[3] Goody’e göre hem Marx hem de Weber, ekonomik ve toplumsal dönüşümüyle “modern” dünyayı meydan getirmiştir.[4]

Rönesans seküler modernizmin doğum yeri “olarak tanımlanır.[5] Seküler tarzda tiyatro, Kuzey Fransa’da “yazıcı oyunları” biçiminde ortaya çıktı. Aziz Nikolas loncasıyla bağlantılı bu oyunlarda, 10. yüzyılda Aziz Nikolas’ın işleri övülüyordu.[6]

 

SKOLOASTİK DÜŞÜNCE İKİLEMİ

Luther, reformasyon ve rönesans ile birlikte güç kazandı. Hıristiyanlara göre Tanrı’nın ya da İsa’nın (A.S), kelamını yazmak rönesansın temel hedefiydi.[7] Rönesans ya da reform okur yazarlık toplumla ortantılıydı. Ortaçağda eğitim ölü dillerde verildiğinden daha muhafazakardı.

Kilise babaları döneminde, Yunan ve Roma’nın pagan mirası konusunda kararsızlık vardı. Hieronius gibi kişiler klasik eserlerin çalışılmasını yararlı buluyorlardı. [8] (İsa’dan sonra 354-430) Augustius’a göre, insan günahla doğmuştur ve ona rehberlik edecek bir hükümdara ihtiyacı vardır.

İskenderiyeli Clemens bütün Yunan yazısının Yahudi kaynaklarına dayandığını ve bundan dolayı kutsal yazı geleneğine katkıda bulunduğunu düşünüyordu. 7. yüzyılda yüksek öğretim kilisenin denetimindeydi. Ancak 8. yüzyılda ikona kırıcı hareketinin yükselişi hem Hıristiyanlığa hem de Helenizme yorum getirdi.

  1. yüzyılda Aristo’nun kitapları Paris’te yasaklandı.[9] Hıristiyanlık geri döndüğünde “pagan “birikimi dışlandığında Latince’yi Avrupa’nın batısında kilisenin İnguo Franca’sı olarak korudu. Bu geçmişle bir tür bağlantı sağlıyordu. [10] Platon’un öğrencisi de Euckledes Mısır’da bulunmuş, buradaki doğu matematiğinden etkilnemişti. Aritmetik, geometri, müzik ve astronomiden oluşan Blogna süreci, Chartes, Paris, Rhems gibi üniversitelerin temelini oluşturdu. 1000-1150 yılları arasında klasik metinlere yöneliş görüldü.

Hıristiyanlığın bilimsel düşünce üzerindeki olumsuz etkileri, 10. yüzyılda tarihçisi Mesud tarafından vurgulanmıştır. [11] Kilise babaları, Aristo’nun kaynağını alıp tevil ediyorlardı. Çünkü orijinal Aristo mantığı “üç tane Tanrıyı” kabul etmez. Bu yüzden skolostik mantığı kendilerine göre yorumluyorlardı. İncil’i çarpıtabilmek için böyle yapıyorlardı.

Hıristiyanlık başlangıçta klasik çağ geleneğini reddetti. Bundan dolayı Bizans’ta klasik kültürün devamlılığı açısından seküler yayınların üretimine duyulan ilgi ortadan kaybolmuştur. İkonoklasm döneminde seküler hiçbir elyazması ortadan kaybolmadı.[12] Kuşkuculuk sekülerizme doğru atılan bir adımdı. [13]

Rönesansta düşüncenin bir ölçüde özgür olmasına imkan verilmiştir. Max Weber bu durumdan, “efsunun bozulması” olarak söz ederken Keith Thomas “büyünün çöküşü” olarak söz eder. [14]

  1. Yüzyılın ikinci yarısında bu eğitime tepki oluştu ve bunu skolastizm çağı takip etti.[15]

Oxford Üniversitesi, “Arap bilginlerin eserlerinden öğrenmiş olduğı matematik ve fiziği dinin hizmetinde kullanmakta daha özgürdü. [16] Hatta Cambridge St. John’s Colledeg’e ruhban olmayan birinin atanması 1908’leri buldu.[17]

 

İSLAM’IN OKUMA YAZMAYA VERDİĞİ ÖNEM

Araplar, Platon ve Aristotales’e geri döndüler. Ancak sonraki Avrupa geleneği, İbn-i Rüşt’ün Arap felsefesinin ya da İbn-i Maimonides’in İbrani felsefesini hiç içermedi. Sadece dolaylı etkileri oldu. [18]

Arapların yaptıkları ilk iş, camii inşaa etmek, bir hastane kurmak, büyük ölçekli okuma yazma için bir eğitim merkezi kurmak, ücretsiz bir okul açmaktı. Buna kütüphane denir. Cordoba’da II. Hakem’in babası III. Abdurrahman (912-61), tüm bunları da yapmakla kalmayıp, belli başlı kütüphaneler de kurdu ve kendi başkentinde de bütün bilim adamları, ozanları ya da üst kesimden kadınların da aralarında bulunduğu alimlerin evlerinde yani akademilerde bir araya gelip, müzakerlerde bulunudular.[19]

İran’da 11. yüzyılda ortaya çıkan medreseler, camiiden bağımsız İslami bilgiye odaklanan, özel olarak vakıftan okullardı. Bununla birlikte, işlemi bilgiye odaklanan öze vakfedilmiş okullardı. Bununla birlikte İslami bilgiye odaklanan özel vakfedilmiş okullar vardı. Yabancı bilimler kurumsal olmaktan çok gayri resmi bir şekilde başka başka yerlerde devam etti. [20]

Goody’e göre ise, tehlikeli olan red edilmesi değil, “ussallık” alanının genişletilmesi ve araştırmanın arttırılmasıydı. Arap etkisi Avrupa’da İbn-i Maimonides (832) zamanında Bağdat’ta Beyt’ül Hikme’yi kurdu. Basra’da kitapevi vardı. Musul’da öğrencilere kağıt satıyordu. [21]

Müslümanlarla Hindular, Hindularla Budistler, Konfüçyüsçülerle alışverişte bulunuyorlardı. Bu etkileşim tıp bilgileri alanında da oluyordu. [22]

 

KAĞIT NE ZAMAN İCAT EDİLDİ?

Kağıt üretimine ilk defa Endülüs’te başlandı. Bundan dolayı kağıt “pergomane gracea” olarak adlandırılır. Kağıdın üretimine ilk defa Endülüs’te başlanır. Jaime Valancia(1238) de Jatiav’yı istila ettiğinde, Katalonya’ya ve sonrasında İtalya’ya geçti. Burada kağıt üretimi suyun da bolluğuna bağlı olarak daha da arttı.[23]

 

MATBAALAR ORTAYA ÇIKIYOR

  1. yüzyılın sonlarına gelindiğinde, kitap basıcılığının merkezi olan Fujian’da gelişmekteydi. 18. yüzyılda ABD Başkanı Jefferson’ın “matbaacılar olduğumuz yerde kalmamıza asla izin vermeyecekti. Seri platformlarda ya da ağaç oyması atölyelerde yanlız başına yapılan atölyelerde çalışmalarda farklılık olacaktır”[24]

 

İSLAM’DA TİCARET SERBSETLİĞİNİN RÖNESANSA ETKİSİ

Ege ekonomisini canlandıran, Yunanistan ekonomisinin en başta gelen destekçisi olan kölelik değil, zanaat malları ticaretine ve maden arayışına dayanan ticari ekonomidir. Doğu Akdeniz’in büyük bölümünde hatta bu iç denizin tamamındaki ekonomiyi yine bu tarz ekonomi canlı tutumuştur. Fenike’yle Marsilya’daki genişleyen bölgedeki, pek çok teması Phokius’un bu kentten Kuzey Denizi’ne 5. yüzyılda yaptığı yolculukları deniz kültürüne dayalı bir ticari kültürdü. Başta Doğu’yla olan ticari ve finansal alışverişteki hızlı artışla birlikte bu devrim, kentlerin ve hükümdarlıkların görece bağımsızlaşmasına imkan tanıdı. [25] Tarihçi Goiten, ortaçağ Akdeniz bölgesindeki başlıca sanayiinin bu alışverişte, kullanılan tekstil olduğunu belirtir. İlk zamanlarda en önemlisi Mısır’daki kent üretimiydi. Bu ülkenin Tolunoğulları (868-903) ve daha sonra Fatımıler dönemindeki altın çağlarındaki ekonomik zenginliğin temelini oluşturdu. [26]

Selahaddin Eyyübi (Hük. 1174-93) Karimiler desteği ile topluluğunu, doğu ile batı arasındaki ticaret yollarına hakim olmaya başladı. Neredeyse bir borsa işlevi gören, yol boyunca kurulmuş olan hanlar sayesinde riskli faaliyetleri, Batı Afrika’da Gana’ya dek uzanıyordu. Aile işletmelerini yöneten bazı tüccarlar, Hindistan ve Çin’in en zengin tüccarları kadar büyük bir servet elde ederek, sultanlara kredi veren bankalar kurdular. Ticaret İslam dünyasının her yerinde yaygın olarak yapılıyordu. İç kesimlerde İpekyolu üzerinden, deniz yoluyla da Hindistan, Güneydoğu Asya ve Çin ile ticaret yapılabiliyordu. 19. yüzyılda yapılan bütün alışverişin merkezi, Irak ve İran’dan, Mısır ve Hint Okyanusu’na kaydı. [27]

 

AVRUPA’DA BİLİMİN GELİŞMESİ’NDE İSLAM’IN KATKISI

Ne var ki Katolik Kilisesi hala bu girişimlerin bir kısmına karşı çıkıyordu. 1516’da çıkan bir fermanla güneş merkezli evren görüşünü yasakladı.[28]

Şii Büveyhoğulları, Hazar Denizi’nin güneyinden paralı askerlerle birlikte çöküş sırasında pek çok küçük hanedanın yaptığı gibi yavaş yavaş kendilerine ait bir krallık kurdular. Bağdat’a girer girmez Sünni halifeyi görevden aldılar. Büveyhiler döneminde yeni bir Yunan etkisi altında, “ilimde bir yeşerme meydana geldi.”[29]

  1. yüzyılda Toledo ele geçirilmeden önce, İslam ve Hıristiyanlık karşı karşıya geldiler ve bu karşılaşma bilginin kuzeye akmasına neden oldu. Avrupa düşünce dünyasının başta Aristoteles olmak üzere antikçağın önemli askerleriyle tanışması ilk defa bu şekilde mümkün oldu[30]. İstila edilen Toledo, gelenekçi Aşer Ben Jehiel ile hahamlık mahkemesindeki meslektaşı İsmail bin Yusuf arasında kültürel çatışma yaşandı. İspanyol mağribi kültürel temsilcisi olan İsmail bin Yusuf dinin yasaklarına karşı aklın yasaklarını savunuyordu. Yunan etkisi çok barizken Aşer Ben Jehiel’in tutumunu değiştirmemişti. [31] 1140’da berberi Murabitlerin ikinci istilasıyla birlikte Endülüs ve Kordoba’da ele geçirildi. Ortodokslar her türlü bilim ve felsefe çalışmasının “din ve hayır işleri açısından sakıncalı” görüyorlardı. Zira başta İbni Maimonides olmak üzere bazı Polonyalı hahamlar kuşkuculuğu teşvik ediyorlardı.[32]

İslam, iletişim kanallarının berrak temiz olmasına önem verir. 13. yüzyılda postacılık modeli Kahire’de Memluk sistemi, Baybars tarafından benimsendi. Avrupa’da Roma İmparatorluğu yıkıldıktan sonra, uzun mesafe haberleşme sistemi, 1586’da kuruldu.[33]

 

İSLAM’IN TIBBA KATKISI

İskenderiyeli Oribasius ve Aeginah Paulus İskenderiye’de sınırlı bir eğitim sürdürmesini sağladılar ve bu Müslümanlar tarfafından devr alınarak Halife Memun tarafından geliştirildi. Bu insan olmasaydı, antikçağın bütün ilimleri unutulacaktı. Daha fazla özgürlüğün elde edilmesi için 14. ve 15. yüzyıllarda ekonomi devrimini beklemek gerekti. [34]

 

HİNDİSTAN’IN RÖNESANSI

Goody, yaygın kanaatin aksine tek rönesansın Avrupa’ya özgü olmadığını vurgular. Hint tarihine ait veriler, Rig-Veda i.Ö. 1500- 1300 tarihlerinde “Veda Çağı”nda muhtemelen Pencap civarındaki bulgulara aittir. Hinduizimin Vişnu ve Şivacı kolları arasında bölünme ortaya çıktıktan sonra, Türk hakimiyeti döneminde Türklerin etkisi kuzey Hindistan’da değil de güneyde Delhi’de Memluk Hanedanı’yla birlikte etkisini gösterdi.[35]

Hindistan’da ateşli silahlar 15. Yüzyılın ikinci yarısında kullanılmaktaydı. Hint Rönesası olarak bilinen (İ.Ö. 240-550) Gupta döneminde bilim ve özellikle tıpta gelişme oldu. Yine gök bilim ve matematik alanlarında da gelişme oldu. [36] İ.Ö. 4. yüzyılda kayıtlara geçen uygulamalarda, askeri amaçlı olarak dumanı kontrol altına alma becerisinden bahsediliyordu. Bu buluşlar Avrupa’ya İslam dini sayesinde aktarıldı. 1248’de Endülüs’ü bilimci İbn’ül Batur, güherçileden “cin karı” olarak bahsediyordu. [37] Hindistan, Basra Körfezi’yla Arabistan’da, Mısır, Anadolu ve Kızıldeniz’le Etiyopya’yla de Afrika’nın kıyılarıyla çok canlı bir ticaret yapıyordu.[38]

 

ÇİN’DE RÖNESANS

Goody, Çin’deki rönesanstan da bahseder. 5. yüzyıldan sonra Sun Tzu’nun savaş sanatları geliştirdiği ortaya çıktı. Konfüçyüs feodalizmin zayıfladığı dönemin Mengzi (İ.Ö. 371-289), Mozi (İ.Ö. 5. yy) ve Xun-zi (İ.Ö. 298-230) önemli düşünürlerindendi.[39]

Çin’deki yazı sisteminin zorluğuna rağmen, kendi alfabe sistemi olan Batı’daki okur yazar kitlesinden daha büyük bir okur yazar kitlesi vardı.[40]

Güney Liang Hanedanı döneminde (İ.Ö. 502-57) kısmen deniz ticaretinin büyük ölçüde yayılmasının ve Güney limanlarının etkisiyle zenginleşti. [41]

Asya’yla entellektüel alışveriş tek yönlü değildi. Batı ve Orta Asya’dan gelen gökbilimsel, maddi ve matematiksel bilgi, mamul ürün, müzik ve zanaat çıkışı kültüre belirli bir kozmopolit çehre kazandırdı.[42]

  1. yüzyılda kağıt para vaktinden önce ortaya çıktı. Aşırı banknot kullanımı, 12. yüzyılın başlarına gelindiğinde ve 13. yüzyılda yeniden enflasyona yol açtı. Bunun sonucu olarak da banknot piyasadan çekildi. Bununla birlikte ticari kredi sanat olarak ve diğer başka araçlar, biçiminde mevcuttu. Çin’in özellikle güney eyalatlerinde ve Hint Okynanusu’na doğru ticari etkinliği, 10. yüzyıldan 13. yüzyıla kadar, her alanda büyük çaplı büyüme olduğu anlamına geliyordu.[43]
  2. yüzyıldan itibaren Çin’in bilim ve teknolojide bir devrim yaşadığı aşikar. Sistematik bir deneysel doğa araştırmasının eşiğine yaklaşmış, demircilik ve ipekçilikte dünyanın ilk makinalaşmalarını sağlamışlardı. 7. yüzyıla gelindiğinde icat edilen bu yöntem 11. yüzyılda hala kullanılıyordu. Hareketli hurufat 11. yüzyılda ortaya çıktı ama hala hiçbir zaman kullanımı yaygınlaşamadı. [44]

İsa’dan sonra 1200 yıllarından itibaren Çin dünyanın en büyük donanmasına sahipti. Özellikle de ülkenin güneyi, dünyanın geri kalanında görülmemiş çapta ticareti destekleyen kentleri vardı. Binlerce kitap basılıyor, okur-yazarlık oranı artıyordu. Bu dönemdeki okur-yazar oranı belki de Batı’dakinden daha fazlaydı.[45]

 

ÇİN RÖNESANSI NEDEN SÜREKLİ OLMADI?

Başarılarını sürdürememelerinin sebebini, Song Hanedanının Çürcelere karşı, daha önce kendileriyle ittifak etmiş olan Moğolların Cengiz Hanını (1167-1127) liderliğinde 1215’te Co’suna Jin Hanedanı, hakimiyetinde Pekin’i istila etmiş olmalarına bağlarlar. Güneyde Moğollar (1211-1368), 1276’da Hangzhou’da Songları yenilgiye uğrattılar ve 1279’da Çin’in fethini tamamladılar. [46]

Müslümanların da Çin’inki gibi gökbilim kurumları vardı. Tıpta da aynısı geçerliydi. Gua Shuajing’in (1213-1316) çalışmaları örnek olarak gösterilebilir. [47]

Çin, Song ve Yuan dönemlerinde, en önemli deniz gücü haline gelmişti. Mote kapitalizmin Batı Avrupa’da ortaya çıkan örneğe göre tanımlanması durumunda, Çin’in yörüngesinin girişimcilik ve hukuk bakımından gerçekten de farklı olduğunu öne sürer. Balaz da neden Çin’de kapitalizmin hiç gelişmediğini sorar. Çin tarihi boyunca, sürekli olarak bürokratik bir bilgin devlet görevlisi mevcuttu. Bu sınıfın üyeleri İsa’dan sonra 221’den itibaren, devlet yönetiminde bulundular ve eğitim sistemlerine hakim olarak, kendilerini bir topluluk olarak idame ettiler.[48]

Kingler, Ming serbestliği olarak gördükleri bir tutum yerine, Ortodoks Konfüçyüsçü ahlakı yeniden hayata geçirme çabasıyla, 1778’de bazı kitapları yakmaya başladılar. [49]

  1. yy. Çinliler açısından refah dönemiydi. Mançurlar büyük toprak sahiplerine, küçük köylüden yana oldular. Tarımda ve diğer teknolojik gelişmeleri meydana getirdiler. Ekonomide sağlanan başarı, çekirdek bölgedeki nüfusun aşırı artmasıyla ve imparatorluğun, kurulma sürecinde Han Hanedanı’nın kuzeyde ve güneydeki daha küçük nüfuslu topraklara gönderilmesiyle sonuçlanmıştır.[50] 1911’de Cumhuriyet devriminin gelişinden sonra, Batılılaşmanın yine geleneksel yaklaşımlarla savaştığı bir dönem oldu. [51] İtalyan rönesansında olduğu gibi bir kesintiden sonra beklenmedik bir atılım olmadı.[52]

 

SONUÇ

Goody’nin kitabında, Darvinist bakış açısıyla insanlığın tek, doğrusal bir artış ivmesiyle neandertal ilkel adamdan, New York’taki astronota doğru gelişim evresini izlemez. Rönesansların pek çok toplumda belirli zamanlarda görülebildiğini ve bu gelişim seyrinin takip edilmemesiyle, adaletsizlik nedeniyle de toplumlarının geriledğini, dağıldığını gösterir. İnb-i Haldun’un ortaya koyduğu toplumsal gelişimin, medeniyetlerin pek çok durumda ve zamanda görülebileceğini, medeniyetin tek bir doğrultuda ilerlemediğini gösterir. İbn-i Haldun’un Kur’an-ı Kerim’deki “her ümmetin bir eceli vardır” ayeti kerimesini tefsir ederek formüle edişini bu kitapta da fark etmemek mümkün değildir.

[1] Jack Goody, Rönesasnlar, İş Bankası Yayınları, 2010, Sy. 3

[2] Jack Goody, Rönesasnlar, İş Bankası Yayınları, 2010, Sy. 9

[3] Jack Goody, Rönesasnlar, İş Bankası Yayınları, 2010, Sy. 10

[4] Jack Goody, Rönesasnlar, İş Bankası Yayınları, 2010, Sy. 12

[5] Jack Goody, Rönesasnlar, İş Bankası Yayınları, 2010, Sy. 13

[6] Jack Goody, Rönesasnlar, İş Bankası Yayınları, 2010, Sy. 21

[7] Jack Goody, Rönesasnlar, İş Bankası Yayınları, 2010, Sy. 22

[8] Jack Goody, Rönesasnlar, İş Bankası Yayınları, 2010, Sy. 24

[9] Jack Goody, Rönesasnlar, İş Bankası Yayınları, 2010, Sy. 26

[10] Jack Goody, Rönesasnlar, İş Bankası Yayınları, 2010, Sy. 46

[11] Jack Goody, Rönesasnlar, İş Bankası Yayınları, 2010, Sy. 98

[12] Jack Goody, Rönesasnlar, İş Bankası Yayınları, 2010, Sy.79

[13] Jack Goody, Rönesasnlar, İş Bankası Yayınları, 2010, Sy. 83

[15] Jack Goody, Rönesasnlar, İş Bankası Yayınları, 2010, Sy. 98

[16] Jack Goody, Rönesasnlar, İş Bankası Yayınları, 2010, Sy. 105

[17] Jack Goody, Rönesasnlar, İş Bankası Yayınları, 2010, Sy. 115

[19] Jack Goody, Rönesasnlar, İş Bankası Yayınları, 2010, Sy. 40-41

[20] Jack Goody, Rönesasnlar, İş Bankası Yayınları, 2010, Sy. 41

[21] Jack Goody, Rönesasnlar, İş Bankası Yayınları, 2010, Sy. 73

[22] Jack Goody, Rönesasnlar, İş Bankası Yayınları, 2010, Sy. 74

[23] Jack Goody, Rönesasnlar, İş Bankası Yayınları, 2010, Sy. 28

[24] Jack Goody, Rönesasnlar, İş Bankası Yayınları, 2010, Sy. 44-45

[25] Jack Goody, Rönesasnlar, İş Bankası Yayınları, 2010, Sy. 86

[26] Jack Goody, Rönesasnlar, İş Bankası Yayınları, 2010, Sy.327-328

[27] Jack Goody, Rönesasnlar, İş Bankası Yayınları, 2010, Sy. 119

[28] Jack Goody, Rönesasnlar, İş Bankası Yayınları, 2010, Sy. 100

[29] Jack Goody, Rönesasnlar, İş Bankası Yayınları, 2010, Sy. 131

[30] Jack Goody, Rönesasnlar, İş Bankası Yayınları, 2010, Sy. 156

[31] Jack Goody, Rönesasnlar, İş Bankası Yayınları, 2010, Sy. 161-162

[32] Jack Goody, Rönesasnlar, İş Bankası Yayınları, 2010, Sy. 186

[33] Jack Goody, Rönesasnlar, İş Bankası Yayınları, 2010, Sy. 252

[34] Jack Goody, Rönesasnlar, İş Bankası Yayınları, 2010, Sy. 99

[35] Jack Goody, Rönesasnlar, İş Bankası Yayınları, 2010, Sy. 229

[36] Jack Goody, Rönesasnlar, İş Bankası Yayınları, 2010, Sy. 238

[37] Jack Goody, Rönesasnlar, İş Bankası Yayınları, 2010, Sy. 247

[38] Jack Goody, Rönesasnlar, İş Bankası Yayınları, 2010, Sy. 332

[39] Jack Goody, Rönesasnlar, İş Bankası Yayınları, 2010, Sy. 250

[40] Jack Goody, Rönesasnlar, İş Bankası Yayınları, 2010, Sy. 253

[41] Jack Goody, Rönesasnlar, İş Bankası Yayınları, 2010, Sy. 259

[42] Jack Goody, Rönesasnlar, İş Bankası Yayınları, 2010, Sy. 265

[43] Jack Goody, Rönesasnlar, İş Bankası Yayınları, 2010, Sy. 268

[44] Jack Goody, Rönesasnlar, İş Bankası Yayınları, 2010, Sy.269

[45] Jack Goody, Rönesasnlar, İş Bankası Yayınları, 2010, Sy. 277

[46] Jack Goody, Rönesasnlar, İş Bankası Yayınları, 2010, Sy. 278

[47] Jack Goody, Rönesasnlar, İş Bankası Yayınları, 2010, Sy. 280

[48] Jack Goody, Rönesasnlar, İş Bankası Yayınları, 2010, Sy. 284

[49] Jack Goody, Rönesasnlar, İş Bankası Yayınları, 2010, Sy. 287

[50] Jack Goody, Rönesasnlar, İş Bankası Yayınları, 2010, Sy. 288

[51] Jack Goody, Rönesasnlar, İş Bankası Yayınları, 2010, Sy. 289

[52] Jack Goody, Rönesasnlar, İş Bankası Yayınları, 2010, Sy. 290

1 Comment

  1. Hüseyin kaya Reply

    Rönesanslarla ilgili yazınızı okudum bilgi edindim çok teşekkürlerimi sunuyorum ellerinize sağlık yüreginize beyninize sağlık selam ve saygılarımı sunarım

Reply To Hüseyin kaya Cancel Reply

Navigate