ŞANLI MÜCADELENİN ELLİ YILI

Onlar bir avuç kahraman gençtiler. Yaşları 18-22 arasındaydı. Afyon’da, Konya’da ülkenin sorunlarıyla, dertleriyle kavruldular. Ekmeklerini paylaşıp, acılarıyla acı, sevinçleriyle sevinip sahabe misali kardeş oldular. Ayrılmaz bir bütün sevgi yumağı, itimat edilen bir yüce topluluk oldular. 

Okudular, öğrendiler, İslam’ın temellerini yutarcasına okuyup ruhlarına gömlek, zihinlerine kaftan yaptılar. Kısa zamanda Edirne’den Van’a, Muğla’dan Erzurum’a yayıldılar. Binlerce Anadolu yiğidini kardeş yaptılar. Düşüncede, fikirde birlik oluşturdular. Ve 1968 de başlayan anarşi olaylarından tereyağından kıl çeker gibi kendilerini çekip uzaklaştılar. Kırmadılar, dökmediler, Yunusun dilinden konuşup kardeş oldular…!

İmamı Azamı, örnek alıp İmam Maturidi’yi genç nesillere anlattılar. Günün birinde bu düşüncelerini yazılı hale getirmek için dergi çıkarmaya karar verdiler. Ve dergiye isim olarak “Yeniden Millî Mücadele” dediler.

Aykut Edibali, Yavuz Aslan Argun, Mevlüt Baltacı, Necmettin Erişen, İrfan Küçükköy, Kemal Yaman ve diğerleri tek vücut olup “Milletim Uyan” dediler.

Büyük gayretlerle 1970 Şubat’ında yayın hayatına başlayan Yeniden Milli Mücadele Dergisi bugün Bayrak ismiyle 51. yaşına girmiş bulunuyor. 1323 sayı yayınlanan dergi Türk Kültür ve Medeniyetine önemli katkılar sunmuş, sunmaya devam etmektedir. İlk sayısında ‘Neden Çıkıyoruz’ sorusuyla başlamış, 1683 yılından beri devam eden mağlubiyetlere çare aranmış, her alandaki çöküşün durdurulması, yücelme ve ilerlemenin yolunun açılması için yapılması gereken fikirler ortaya konmuş, yüzbinlerce genç bu konuda eğitilmiş, İnkılap İlmi, İlmi Sağ, Millî Mücadelemizin Stratejisi, Gerçek Emperyalizm, Akaid, Kadroların Vazifeleri adlı kültür çalışmalarından geçerek ‘Türk Milletinin Varlık Ve Beka Davasında’ şerefli yerlerini almışlardır.

Binlerce kahramanın gayretleriyle YMM’nin öncülüğünde; Çanakkale Şehitleri, Akif Geceleri, Fetih Mitingleri, İstiklal Marşının kabulü, İller bazında kurtuluş geceleri düzenlemiş, millete örnek olunmuştur. Pınar, İlim Kültür Sanatta Geçek gibi dergiler yanında iller ölçeğinde örnek dergi çalışmaları ile ciddi bir aydınlanma sağlamıştı.

Aykut Edibali “Geleceğin organizasyonu nasıl olmalıdır”?  Sorusuyla Türkiye’nin düşünen, aksiyoner hareket edebilecek, hayatın her alanına yerli ve milli düşünceyi hâkim kılacak, hukuku üstün tutacak, insanlara ihtiyaç vardır. Bunun için gönlü yüreği, beyni, vicdanı bu soylu soruya cevap verebilecek ‘Yunus’ gibi söyleyecek insan topluluğuna ihtiyaç vardı. İşte bu insan topluluğu milletin dertlerine çare, mazlum milletlere rehber olacak “Milli Devlet’i kurabilecekti.

Edibali, Milli devlet idealinin gerçekleştirebilmek için ‘Halkın Çağrısı Nasıl’ olmalıdır, başyazısıyla bu soruya cevap bulmaya çalışmıştı. “Bunun için hiçbir dost bizden bu umudu satmayı beklemesin. Hiçbir sevmeyenimiz kalemlerimizi kendilerini karalamak için çamurlaştırmayı beklemesin“. (5 Şubat i974) derken bir başka yazıda “Milletin dostları ve düşmanları nasıl belli olacak” sorusunu sorup cevap olarak da “bugün Türk aydını, Türk halkı son derece müşahhas ve o ölçüde hayati problemi çözmesi gerekir. Halkın çocukları, halkın imtiyazsız öncüleri, kendi iş deneyimleri ve aksiyonları ile bugün kristal berraklığında, taş katılığında, çelik disiplininde dış deneyi ve aksiyonu birleştirmek başarıları ortaya çıkaracaktır. (12 Şubat 197

Fikir hürriyetinin anlamına gelince objektif, sosyal hayatta uygulanmasıyla hayatiyet kazanır. Ölü bir medeniyeti ancak meraklıları öğrenir. Belki sempatik bulabilir. Topluma yayılmamış fikirler böyledir. Yani ölüdürler. O halde savunulan fikri anlatmak, topluma yaymak ve buradan yeni bir medeniyet tasavvuru çıkarmak, Türk milletinin evlatlarının en önemli görevidir. (19 Şubat 1974)

Fikri hareketler toplumda karşılaşırken önüne çıkacak engellerden biri de zamlardır. Zam ekonomik bir olaydır. Arz edilmiş emek, hizmet ve meta’ya dahi yüksek bir rayiç biçmektir. Millet evlatlarının bunun önüne geçe bilmesi için üretimin artırılması, yükte hafif pahada ağır ürünleri çok sayıda üreterek bu olayın önüne geçmesi elzemdir. Yani arz-talep ilişkisi mutlaka bilmin ışığında, hayatın gerçeklerinde ortaya çıkarılmalıdır. Eğer bu yapılmazsa ekonomi iflas ederken hayallerde iflas eder. 

26 Mart 1975 sayılı dergi nüshasında ‘Batı Trakya, Kıbrıs, Irak özelde Barzani’ olayını izah ederken alınacak tedbirleri sıralamış, dış politikada aczi yet içine düşmenin kabul edilemeyeceğini vurgulamıştır. Türkiye’nin kanayan yarasından biri de “Esir Türkler” davasıydı. Sovyetler yıkılmamış, büyük bir Türk yurdu Esir hayatı yaşamaktadır. Günümüzde Kerkük, Musul, Batı Trakya, Halep ve Doğu Türkistan’ın hale esir iller içinde olması ayrı bir hüzün konusuydu. (2 Nisan 1974)

Öğrenci olayları tırmanırken, çıkarılacak bir affın ülkeyi yeniden kanlı bir boğuşmaya sürükleyeceği ifade edilirken, Anadolu da toplanan yüz binlerce imza basın önünde ilgili ve yetkililere verilerek bu konuya dikkat çekiliyordu. Buna karşılık, iktidarı elinde tutanlar millet evlatlarının bu soylu çalışmasını engellemek için ellerinden gelenide yapıyorlardı. 

TRT Millileşmeli, TRT yöneticileri değişmeli kampanyaları amacına ulaşıyor, Meslek Liseleri Üniversiteye girmeli, kampanyası sonucunda öğrencilere üniversite yolunun açılması ayrı bir başarıydı.

Fatih ve Fetih konusunda yazılan yazılarda soylu, insani, adil bir medeniyetin geri kalmış, çağını doldurmuş, çürümüş, sosyal sitemler karşısındaki galibiyeti olarak ifade ederken Türk Milletinin adil, kahraman tarafını öne çıkaran fikirleri insanlara anlatıyorlardı… 

Günümüzde tartışılan partiler arası ittifaklar 1974 yılında Milli Cephe sloganıyla ortaya koyulmuş, neden doğru düşünenlerin bir araya gelmesi gerektiği ifade edilmiştir. Bu fikir temellerinde 1991 ittifakı yapılmıştır.

Hukuk, bir toplum için olmazsa olmazdı. Konuyla ilgili pek çok başyazıda hukuk üzerinde durulmuş, hukukun zaafa uğradığı zaman toplumun karşılaşacağı sıkıntıları ayrıntılarıyla ortaya koymuştu.

Kıbrıs’ta Rum- Yunan ikilisi darbe yapınca, soydaşlarımız yok olmakla karşı karşıya kalmış, Yeniden Millî Mücadele dergisi tüm gücüyle Kıbrıslı soydaşlarının yanında yer almış, çözümler sunmuş “Türkiye’nin Kıbrıs Politikası Ne olmalıdır” adlı kitap siyasilerin imdadına can simidi gibi yetişmişti. Tek Çare ‘Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Kurulmalıdır’ tezi ısrarla savunulmuş, ancak bu arzu 1983 yılında gerçekleşebilmişti.

Özellikle 1974-1980 arasında meydana gelen koalisyonlar döneminde, Hükümet Buhranlarının sebepleri analiz edilerek çareler üretilmiş, binlerce genç, yiğit delikanlı bu fikirleri Anadolulun en ücra köşelerine kadar götürerek anlatmışlardı.

Buhran Nedir? Bunalım nedir? Hükümetler neden kurulamıyor ve bunun çaresi nedir, fikirlerini bu yiğitler durmadan bıkmadan anlattılar.

Türk-Amerikan ilişkileri bozulmuş, Amerika Türkiye’ye ambargolar uygulayarak ekonomiyi batırmak, Türkiye’yi bu yolla sıkıştırmak istemesi 6 yıl boyunca ülkede ciddi sıkıntılara sebep olurken Edibali ve arkadaşları bunlara karşı alınacak tedbirleri anlatmakla meşgul olmuşlardı. 

Kendini Milli olarak tarif eden partilere uyarı üzerine uyarı yapılmış, fikirler üretilerek kullanımlarına sunmuş olmasına karşılık, onlar bireysel ve parti çıkarları için bu gerçekleri duymak bile istememişlerdi. Bu gelişmeler olurken ağır bir yazı kaleme alınmış ve “Çanlar Kimin İçin Çalıyor” denmişti.

Ülkede afla dışarı çıkan sol militanlar ülkede yeniden kavgayı başlatmış, karşı cephede bunlara karşılık vermişti. Bunların karşısında aklı ve sağ duyuyu öne çıkaran Mücadeleciler, Aykut Edibali’nin “Gençler Silahlı Mücadeleyi Durdurun” ikazıyla toplumu aydınlatmaya çaba harcarken ne yazık ki bu sese kulak veren olmamış, bunun sonucu 1980 yılına kadar 5000’den fazla insanımızı kaybetmiştik.

Edibali Ocak 1975 yılındaki baş yazıda “gençler böyle bir kör döğüşten, medeni ve insani bir mücadele ortamına kavuşmalarına yardım etmek hepimizin görevidir” demek suretiyle tüm ilgili ve yetkilileri göreve çağırıyordu.

Tüm bu acıların çaresi olarak 21 Ocak 1975 yılında ki baş yazıda çözüm ve çarenin “Milli Devlet” fikri topluma deklare ediliyordu. Yıllar önce Milletim Uyan sedalarıyla insanları uyaran bu gençler 104 sayıda “Büyük Devlete Doğru“172 sayıda “Milli Politika Özlemi” 156 sayıda “Milli ve Gerçek demokrasi” özlemlerini dile getirdiler. 

Şubat 1978 yılında ağırlaşan ekonomik durumlar üzerine nasıl tedbirler alınacağını açıklayarak rehberlik görevini devam ettirmişti. Çok tartışılacak, bugün de etkisini devam ettiren Dış Borçlar konusunda yazılan “Düyun-u Umumiye” hortluyor mu? yazısı bugünde geçerliliğini koruyor. Devalüasyon tehlikelerine dikkat çekilerek ciddi, uygulanabilir ekonomi politikalarını idare edenlere bildiriyordu. Devalüasyon bir zaferi temsil etmez. Bu bir yenilginin temsilidir deniliyordu.

Dış politikada her zaman milli ve realist politikaları savunurken Türk-Amerikan ilişkileri büyük yer tutuyordu. Yine Türk- Amerikan ilişkilerini konu alan uzun bir inceleme ve sonuçları her aklı başında vatandaşın okuyup bilmesi gereken tarihi gerçeklerdi.

Türk-Yunan ilişkileri üzerine onlarca makale kaleme alınmış, diş politikanın temellendirilmesi yönünde ciddi katkılar sağlanmıştı. Bu bağlamda Kıbrıs olayları konusunda son derece çok araştırma, makale yayınlanarak ülke yöneticilerine nasıl davranmaları konusunda birçok fikir serdedilmiş, alın kullanın denilmişti.                                                              Türk-Fransız ilişkileri ve Fransa’nın Ermeni teröristleri korumasına yönelik uyguladığı politikalar eleştirilmiş, yapılan yanlışlar gözler önüne serilmiş, vicdanlı Türk aydını bu konuda uyarılmıştı.

İslam Konferansı ve bu birlikteliğin faydaları dergi sayfalarında yer bulurken, Türkiye İslam Ülkeleri ilişkilerinin gelişmesi yönünde fikir üretmeye devam edilmişti.                                  Türk-Çin ilişkileri ve Doğu Türkistan Davası ve İsa Yusuf Alptekin birlikteliği de önemli konular arasında yer almıştı.

İstanbul un Fethi, Fatih ve Fetih, konuyla ilgili mitingler Mücadelecilerin öncelikli konuları arasında yer almış, Ayasofya’nın zincirleri mutlaka kırılmalıdır denmiş, ‘Patrikhane Yurt Dışına’ Sloganları İstanbul semalarında göğe yükselmişti.”Ordu- Millet El Ele, Düşmana vurduk sille, tarihten güç aldık biz Yaşasın Mücadele” şiirleri yüreğimizde karşılığını bulmuştu.

Ankara, Trabzon, İzmir, Samsun toplantılarıyla mücadelecilerin aldıkları kararlar tüm dünyaya ilan edilmiş, kardeşlik bayrağı dalgalandırılmaya devam edilmişti. Artan bölücü, anarşik olaylara karşı devleti ve devletin meşru güçlerini göreve çağırmış bu konuda asla taviz verilmemişti.

Tarihin Akışı, Köy odaları, Örnek İslam Alimleri, İmamı Azam, Akaid ve Ömer Nesefi dergide yayınlanan yazılarla birlikte, milli hikayelerden demetler de dergiyi süsleyen yazılardan idi. Fetih toplumu nasıl olmalıdır? Bu konuda biz ne yapabiliriz, anlayışı hayata geçirilmesi gereken fikirler demetiydi.  

Millet hayatına kasteden, kökü dışarıda olan, Leninci, Maocu, Enver Hocacı, Mason, Yehova Şahidi gibi sözde fikir akımlarıyla mücadele etmekten, fikri anlamda asla vaz geçilmemişti.                                                                                                                                               İMF nedir ve Türk Milleti için ne ifade eder bilgileri önemli konular arasındaydı

Diyarbakır’da Şehit Edilen Musa Akın, Tunceli’de şehit Edilen Zeki Keleş, Ankara’da şehit edilen Zeki Yılmaz da üzüntülerimizi katlamış ama asla olaylara bulaşmayarak, Aykut Edibali’nin “Aman ha gençler silahlı mücadeleye katılmayınız. Silahlı Mücadele vatan ihanettir. Bunun kazanı karanlık güçlerdir” nasihatleri hayat bulmuş ve asla kavgalara girilmemiş, arkadaşlarımız ölmeyi değil hayatta kalıp, millete hizmet etmeyi benimsemişlerdi.

İran’da meydana gelen devrimden hareket kendini korumuş, asla İran olaylarında taraf olmamış ve Edibali “İran’a, Humeyni’ye verilecek en doğru cevap minberden verilmelidir” diyerek arkadaşlarını hataya düşmekten korumuştu.

1980 yılında Yeniden Millî Mücadele yerine çıkan Bayrak dergisi, edinilen birikimi daha ilerilere taşıma görevini üstlenmiş, 12 Eylül’de arkadaşlarının hapishanelere düşmemesi için gösterdiği rehberlikte, Türkiye’de bunu sağlayan lider Aykut Edibali olmuştu.

Partiler yeniden kurulurken Edibali’nin yazdığı başyazılar, demokrasi, hürriyet, inkılap gibi kavramlar 12 Eylül sonrasında pek çok eleştiriye muhatap olmasına karşılık, bugünün iktidarda bulunanları o gün yazılanları eleştirseler bile, bugün o kavramları kullanan insan durumuna gelmiş olmaları Aykut Edibali ve arkadaşlarının fikirlerinin doğruluğunu teyit ediyordu.

Dergilerin sayılarında Milli Eğitim üzerine yazılanlar da önemli bir yer tutmaktaydı. Eğitim önemliydi. Okul önemliydi. Çocuklarımız geleceğimizdi. Bu konularda ortaya konulan konular ne yazık ki iktidarların hışmına uğramış, hep olmayacak işlerle nutuk çekmişlerdi.

Tarımda, hububatta, hayvancılıkta ortaya konulan fikirler ve yazılar aydınlatıcı olmanın ötesinde ileriye ışık tutuyordu. Ne yazık ki bu fikirlere yönetenler kulaklarını tıkamıştı.

Irak, Suriye, Filistin, Azerbaycan, Kosova, Balkanlar konularında dergi yine görevini yapmış yarınlara aydınlatıcı ve çözümleyici fikirler ileri sürmüştü.

1984 yılında Aykut Edibali ve 50 arkadaşının kuruculuğunu üstlendiği “Islahatçı Demokrasi Partisi” çıkarılan tüm engellemelere karşılık teşkilatlanmasını tamamlamış, çalışmalar derginin sayfaları arasında yerini almıştı. 1985 sonrası IDP’nin teşkilatlanmasında iktidar tarafından çıkarılan zorlukları o günleri yaşayanlar iyi bilirlerdi. 1991 ittifakı, kim ne derse desin bu yiğit insanların marifetiyle kurulmuştu.

Islahatçı Demokrasi Partisi 1990’ların ortasına doğru ismini değiştirerek ‘Millet Partisi’ oldu. Millet Partisi, geçen 25 yıllık sürede pek çok engelle karşılaşmış, nasıl zorlamalara muhatap olmuştu…? Bunların yazılması ve gelecek kuşaklara miras olarak bırakılması bir borç ve bir görev olması da önemlidir…!

Evet 56 yıllık bir mücadele ve fikir hayatı böyle bir makalenin sınırlarına sığmayacak kadar büyük olması elbette zordur. 

1964 yılında Aykut Edibali ve dava arkadaşları tarafından fikri temelleri atılan, 1970 yılında yayın hayatına başlayan, yüzbinlerce gencin göz nuru, alın teri ve el emeğiyle büyüyen, gelişen, engellerle karşılaşan Yeniden Millî Mücadele Hareketi, Bayrak Dergisi, Pınar, Gerçek, Çınar gibi kardeş dergilerle, Vakıflarla, derneklerle en nihayet Millet Partisiyle varlığını devam ettirmektedir.

Bu güzel yolda ahrete intikal etmiş kahraman millet evlatlarına Allah’tan rahmetler dilerim. Halen tüm zorluklara karşı, fikri temelleri sağlam olan harekete hayatlarını vakfederek yürüten yiğitlere sağlık, başarı ve zihin açıklığı vermesini Yüce Rabbimden niyaz ederim…

Yorum Yapın

Navigate