Atatürk, 22 Eylül 1924’te akşamı, Samsun’daki İstiklâl Ticaret Okulu’nda öğretmenlerle yaptığı toplantıda şu konuşmayı yapmıştı:
“Saygıdeğer Hanımefendiler ve Beyefendiler! Söz alan arkadaşlar, bana yönelik çok güzel sözler söyleme inceliği gösterdiler. İçten gelen bu güzel sözlerden dolayı şüphesiz çok mutluyum, duyguluyum ve onlara teşekkür borçluyum. Ancak sizden olan bir kişiye, sizden fazla önem vermek; her şeyi milletin bir ferdinde toplamak, geçmişe, bugüne, geleceğe, bütün bu zamanlara ait meselelerin açıklanmasını, çözümünü, böyle yüksek bir toplantı meclisinin alçak gönüllü bir ferdinden beklemek uygun ve doğru değildir.
Saygıdeğer kardeşler! Memleket ve milletin hayat ve geleceğine olan sevgi ve saygımdan dolayı, önünüzde gerçek bir noktayı açıklamak zorundayım. Herhangi bir kişiyi istediğiniz gibi sevebilirsiniz. Kardeşiniz gibi, arkadaşınız gibi, babanız gibi, çocuğunuz gibi, sevgiliniz gibi sevebilirsiniz. Fakat bu sevgi sizi akıl yolundan ayırmamalıdır. Ne kadar çok severseniz
Sevin, milli varlığımızı bir kişiye vermemelisiniz. Bunun tersine hareket kadar büyük hata olamaz. Bir milletin varlığı, onuru ve geleceği için bundan büyük bir yanlış olamaz. Geçmişte milletimiz bunun doğurduğu felaketleri çok yaşadı. Ben ait olduğum büyük milletimin, böyle bir hatayı artık yapmayacağına inanıyorum.
Efendiler ilham ve kuvvet kaynağı milletin kendisidir. Milletin müşterek arzusu, gerçek temayüldür. Varlığımızı, istiklalimizi kurtaran bütün teşebbüs ve hareketler milletin müşterek fikrinin, arzusunun, azminin yüksek tecellisinden başka bir şey değildir. Efendiler! Dünyada her şey için; uygarlık için, hayat için, başarı için en hakiki mürşit ilimdir; fendir. İlim ve fennin dışında rehber aramak aymazlıktır (gaflet), cahilliktir, sapkınlıktır (dalalet)…
Beni dinlemek zahmetine katlandığınızdan dolayı hepinize teşekkür ederim.”
Bu konuşmanın özü: “Hayatta en hakiki mürşit ilimdir”
Aradan yıllar geçti.
“Hayatta en hakiki mürşit ilimdir” sözü rafa kaldırılmaya başlandı.
İşte son örnek:
Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) Talim ve Terbiye Kurulu, eğitim sistemindeki bütün ahlak yapısını yeniden şekillendirmek amacıyla “Eğitim ve Ahlak Kongresi” düzenleme kararı aldı.
Kongrede “milli ve manevi değerlerimize uygun bir ahlak anlayışı” oluşturmayı planlayan MEB, yönetici, öğretmen, veli ve öğrenci ahlakını sorgulayacağını duyurdu. Kongrenin, Demokrat Parti dönemindeki “Ahlak Terbiyesi Kongresi” ile benzerlikleri de dikkat çekti. DP dönemindeki kongrede, karma eğitimin kaldırılması, ahlak için müfredatta dinsel dönüşüm ve üniversite özerkliğinin kaldırılması konuları tartışılmıştı. MEB ise yeni “ahlak anlayışı” için hazırlanan kongreyle, 70 yıl sonra yeniden DP çizgisine döndü.
Bakanlıktan bütün il ve ilçe milli eğitim müdürlükleri, üniversiteler ve eğitim alanında faaliyet gösteren kuruluşlara gönderilen yazıda, eğitimde başarının tek ölçüsünün sınav sonuçları olmadığı vurgulandı.
Yazıda, “Yapılan bu türden değerlendirmelerin sonucu olarak toplumun geldiği nokta ortadadır” denildi.
Kongre için de “Eğitim sistemi milli ve manevi değerlerimize uygun bir ahlak anlayışı ile taçlandırmalıdır” hedefi belirlendi.