BAŞÇAVUŞ RAŞİT

1976 yılının kasım ayında Yedek Subay öğrenci olarak Tuzla Piyade Okuluna gittim. Okul komutanımız rahmetli Tümgeneral Sabri Demirbağ’dı. Generalin Kıbrıs harekâtında Beşparmak dağlarına paraşütle atlayan ilk üst rütbeli asker olduğunu duymuştum. Öğrenci Alay Komutanı ise P.Albay Cahit Holaş’tı. Albay Cahit Holaş çok disiplinli bir kişilikti. Her sabah saat sekize beş kala Alay Karargahına giriş yapardı. Onun gelişine göre saatlerinizi ayarlayabilirdiniz. Bizim Alayın içtima alanına biz Po ovası derdik. Zaman zaman komutanlarımız içtima alanında bizlere konuşma yaparlardı. Yine bir gün sabah ictimasında Albay Cahit Holaş konuşuyordu; “DÜNYADA İNANMIŞ VE DİSİPLİNLİ BİR İNSANDAN DAHA MÜKEMMEL VE GÜÇLÜ BİR SİLAH YAPILAMAMIŞTIR. NE ATOM NEDE HİDROJEN BOMBASI İNANMIŞ VE DİSİPLİNLİ BİR İNSANDAN DAHA GÜÇLÜ DEĞİLDİR” diyerek konuşmasına devam etti. Bu sözler tabir yerinde ise kitabın tam ortasından söylenmiş sözlerdi. Hakikatın ifadesiydi. Tabi bizimde bu arada okul dönemimiz bitti ve torbadan kuraları çektik. Önümüzdeki ve yanımızdaki arkadaşlar Kıbrıs’ı çekti. Bizde torbadan 10. Hudut Taburu-Damal’ı çektik. Heyecanla Damal’ın nerede olduğunu çevremizdekilere sorduk ama pek bilen yoktu. Yanlış hatırlamıyorsam bir Yüzbaşı Kars’ın oralarda bir yerlerde olacak diye cevap verdi. Mehil iznini kullandıktan sonra ver elini Damal. Ver elini Damal dedikte…

Kütahya-Eskişehir-Ankara-Kırıkkale-Yozgat-Sivas-Erzincan-Erzurum-Kars ve Ardahan. Neredeyse yurdu bir baştan bir başa katettik. Şairin; Edirne’den Ardahan’a benim güzel bir yurdum var dediği gibi. Bu arada Rahmetli dedemin askerlik yaptığı Sarıkamış’a da uğradık tabi. Ardahan’dan bir minibüsle Tabur merkezinin bulunduğu Damal’a geldiğimizde bizi taburun nizamiye girişinde merasim mangası karşıladı. Oldukça sıcak bir karşılamadan sonra tanışma faslı başladı. Tabur komutanımız Yarbay Sedat Tüfekçibaşı Eskişehirliydi. Daha önce Mamak askeri cezaevinde müdür muavinliği yapmış. Hatta Uğur Mumcu; Sakıncalı Piyade isimli kitabında kendisinden bahsediyor. Ciddi ve prensip sahibi bir askerdi. Yardımcısı Binbaşı Salim’di. Salim binbaşıya taburda zalım binbaşı lakabının verildiğini daha sonra öğrendim. Hatta bir defasında taburun içindeki bekar subay odalarını dolaşırken benim seccadeyi görmüş ve kime ait olduğunu sormuş. Tabip Asteğmen Ali bu durumu bana söyledi. Bende Zalım Binbaşıya İnanç ve ibadet özgürlüğünün anayasanın teminatı altında olduğunu, bu konuda kimsenin baskı yapamayacağını söyledim ve mesele böylece kapandı. Tabura vardığımdan bir hafta sonra 4.cü bölük komutanı Yüzbaşı Serbülent Boztaş kursa gittiği için taburdan ayrıldı. Tabur komutanı bizi bölük komutan vekili olarak görevlendirdi. Sabah ictimasındaki ilk tekmilimizi verirken; dikkat komutan solda diyecekken sağda deyişimi ve mahcubiyetimi unutamam. Allah’tan bizim Bölük Assubayı Servet’in dışında kimse fark etmedi. RAŞİT BAŞÇAVUŞ Taburun lojistik sorumlusuydu. Babacan, inançlı ve disiplinli bir askerdi. Adeta Albay Cahit Holaş’ın tarifini yaptığı kişiydi. Zamanla samimiyetimiz artınca bazı ülke meselelerini de konuşmaya başlamıştık. Kendisinin bir ara Kıbrıs’ta bulunduğunu söyleyince bizde sebebini sorduk biraz kenarından köşesinden anlattı. Adeta ağzından kerpetenle laf alınıyordu; TÜRK MUKAVEMET TEŞKİLATI’nın kuruluş çalışmaları için Kıbrıs’a gittiğini, bir köyde GÜRBEY takma ismiyle muhtarlık yaptığını anlattı. İlk zamanlar her türlü adamın teşkilata kabul edildiğini ancak zaman içerisinde disipline olmayanların bir şekilde ayıklandığını ifade etti. Belliki büyük sıkıntılar yaşanmıştı. Görüşme ve bilgi alışverişi için bir hastahaneyi seçmişlerdi. Yine bir gün görüşmek için hastahaneye geldiğinde bir hemşire; Merhaba Raşit bey deyince beyninden vurulmuşa dönüyor. Israrla kendisinin GÜRBEY olduğunu söylüyor ama nafile. Üzerinde hiçbir iz olmadığı halde nasıl olmuştu da hemşire gerçek ismini öğrenmişti? Bavulunun kenarında unutulan küçük bir ayrıntı deşifre olmasına yetmişti. DEŞİFRE olunca Türkiye’ye döndüm dedi Başçavuş Raşit. Anladımki KIBRIS davasının isimsiz kahramanlarından biriside O’ydu. Ama tevazuyu da elden bırakmıyordu. Bir evetle dünyaya bağlan diyenler “, Kıbrıs davasını yıllarca yük olarak görenler bu günlere nasıl gelindiğini, yaşanan kahramanlıkları ve bu isimsiz kahramanları nerden bilecek? Milletin davasına hizmet eden isimsiz kahramanlara ve mücadele erlerine kucak dolusu selam olsun. Şehitlerimize rahmet, gazilerimize minnet dilek ve dualarımızı sunuyoruz.

Yorum Yapın

Navigate