İnsanın Kendisiyle Çelişmesi

Sosyal ölümler ki yürekleri Karacaahmet mezarlığına çevirir. Bağına gazel düşürüp, yazını kışa döndürür. Yukarıda tarifi yapılan birisi için ağlamaya değer mi, demeyin, gidiş sıradan bir gidiş değildir. Tırnağın etten ayrılışı, bir dağın tipiye tutulması, ellerin boşa gelmesi, tutunduğun dalların kırılmasıdır yaşanan. Bir umudu sekteye uğramak, cepheye mühimmat taşıyan arabanın tekerine çomak sokmak, aşığın kolunu kanadını kırmak, bir sevdayı ören çabanın, dökülen terin, çıkılan seferin, verilen emeğin hakkını, hukukunu bir kalemde çizmektir.     

Geride kalanlar ise yaşadıkları bu sarsıntıyı kendi meşreplerince dile getirirler. Kimileri öfkelenir Hüseyin Nihal Atsız gibi “Yufka yüreklilerle çetin yollar aşılmaz / Çünkü bu yol kutludur gider Tanrı Dağı’na / Hâlbuki yoldaşını bırakıp da gidenin / Değişirim topunu bir sokak kaltağına” derken, kimileri “Haziran’da ölmek zor” diye ah u zar eder “kardeş” bildiğinin arkasından. Kimileri de Erendüz Atasü gibi hayretler içinde kalır: “Bir ideolojiye derinden inanan, her şeye rağmen onun peşinden koşan; bu uğurda onulmaz acılara, acımasız işkencelere maruz kalan insanların gün olup savundukları tüm değerlere sırtlarını çevirmesini aklım almamıştır hiç. Üstelik sadece sırtını çevirmekle kalmayıp, o güne dek savunduğu düşüncelerin karşı safına geçenler de vardır. Peki aklı eren, yetişkin bir insan nasıl olup da bir anda inandığı tüm değerleri çöpe atıp başka bir yöne savrulur?”

Bunun bir sosyopsikolojik bir durum olduğunu söylemiştik. Dünkü çizgisini değiştiren insanın halet-i ruhiyesi de merak konusudur. Gerekçeleriyle kalmaz giden. Çoğu zaman çekilmez köşesine. Aksine mazisine savaş da açabilir. Bir konuşmacıya böyle bir insanın nasıl bir psikolojiye sahip olduğu sorulunca, “Dönek ister ki herkes dönsün. Bu yüzden o, geride kalanlardan nefret eder.” demişti. “Dönek kimse hayatından memnun olduğunu ve dönekliğinden pişman olmadığını göstermek için bütün gücüyle geçmişini unutmaya çalışır. Dönmeyenleri gördükçe de kırmızı görmüş boğa gibi olur.”

Elbette hepsini aynı kefeye koymamak lazımdır. Onları da kendi aralarında sınıflandırmak mümkündür. Umudunu yitirip, sessiz sedasız bir köşeye çekilenler vardır ki onlara ancak saygı duyulur. İkincisi ikbal ve maişet kaygısıyla “benden bu kadar” demeyi beceremeyip, eften püften bahanelerle, kırıp dökerek sıyrılanlardır ki bunlar pragmatistlerdir. Bunlara ancak acınır. Bir de düne kadar savunduğu değerleri külliyen inkâr edip karşı tarafın safında el bağlayanlar var ki bunlara “Hain” sıfatı çok yakışır. Nitekim insan uzmanlığı, toplum mühendisliği konusunda hakları inkâr edilmeyecek (!)” ABD istihbarat dünyasının en önemli analizcilerinden Richards Heuer, durumsal mantık (situational logic) yöntemiyle kişilik analizleri yapmanın zorluğundan bahsediyor. Ama iş döneklere gelince durum hiç de öyle değil. Çünkü dönek kimseler, dünyada kişilik analizi en kolay yapılabilen ve analizlerde kullanılan yöntemlerdeki kalıplara birebir uyan kişilerdir, der.

Bunlardan biri bir gün çıkıp da “Biz adam olsaydık, bu ocağın ateşini harlardık” deme erdemini gösterirse, bilin ki o gün idealistler için sabah yakındır.

Selam olsun ahde vefa gösterenlere!

facebook-paylasim-icin-1281-syildirim

Yorum Yapın

Navigate