HALİFE HARUN-İ REŞİD (170-192 H.)

Halife Hadi’nin vefatı üzerine kardeşi Harun Reşid tahta çıktı. İlk iş olarak lalası (mürebbisi) Yahya İbn-i Halid Bermeke’yi vezir tayin edip bütün işlerini ona havale etti. Hicri 148 de Yahya Bermaki’nin Fadıl ismini verdikleri oğlu dünyaya gelmişti. Harun Reşid’in annesi Fadılı emzirdi böylece ikisi sütkardeş oldular. Fadıl büyüyünce babası dedesi gibi çok zeki ve güçlü bir idareci oldu. Böylece halifenin en yakın dostu ve yardımcısı oldu. Fadıl’ın kardeşi Cafer de Harun’un samimi dostu ve sırdaş idi. Böylece Bermeke ailesi Abbasi devletini ele geçirerek her istediklerini yapar hale gelmişlerdir.

(Ahmet Cevdet Paşa-Kısas-ı Enbiya Cilt:2 sayfa:48-56)

 

Abbasi devletinin yüz akı olan 5. Halife Harun-i Reşid Süveyş kanalını açmak istedi. Vezir-i azam Yahya İbn-i Halid Bermeki Bizanslılar Akdenizden gelip Süveyş  kanalını geçerek Hicaz’a saldırırlar tehlikesini bahane ederek Süveyş kanalının açılmasına mani olmuştur.

Hz. Ömer (RA) zamanında Mısır valisi Amr İbnü’l -As, Hz. Ömer’e Süveyş kanalının açılmasını teklif etmişti. Hz. Ömer, Bizans’ın buradan Hicaz bölgesine saldırabilirler diye kanalın açılmasına müsaade etmemiştir.

(Ahmet Cevdet Paşa-Kısas-ı Enbiya Cilt:2 sayfa:48-49)

 

Harun Reşid dönemi, Abbasi devletinin en parlak devri idi. O ilim, hikmet aşıkıydı. Edebiyata ve sanata da çok büyük değer verirdi. Dünyada ilk defa çalar saat onun zamanında yapıldı. Harun Abbasi devletini dünyanın en zengin ve en varlıklı devleti haline getirdi. Onun zamanında Bağdat’da 2 milyon insan yaşardı. Sadece Bağdat’da 6 bin hamam ve 20 bin mescid vardı. Harun Reşid Bizans elçilerini elleri kılıçlı 180 bin askerle karşıladı.

Abbasi devletini bu zirveye taşıyan Harun Reşid gerçekten Salih ve takva sahibi bir adamdı. Oğlu EMİN ve ME’MUN’la, Medine-i Münevvere’ye giderek İmam-ı Malik’ten “MUVATTA” isimli hadis kitabını okumuşlardır.

8 Yaşında K.Kerimi ezberleyen (hafız olan) 400 den fazla eser yazan büyük alim İmam Suyuti; Harun Reşid ve Selehaddin’i Eyyübi’yi anlatırken   tarihte  Harun Reşid ve Selehaddin’i Eyyübi den başka  İslam’ı  öğrenmek için sefer yapan başka bir hükümdar yoktur diyor.   Harun Reşid Bağdat’tan Medine-i Münevvere’ye , Selehaddini Eyyübi de Şamdan İskenderiyye ye  gitmişlerdir. Bu ikisinden başka İslamı öğrenmek için sefere çıkan üçüncü bir hükümdar yoktur. (Ömer Nasuhi Bilmen, Büyük Tefsir Tarihi, C. 2, Sayf: 624-627, Ali Tahtavi, Tarihdeki Kahramanlar, Sayf: 100-108)

İmam-ı Azam hazretlerinin birinci talebesi İmam-ı Ebu Yusuf u Kadı’l- Kudat (Adalet Bakanı) makamına getirdi. Harun Ebu Yusuf’tan İslam’ın siyaseti ve idaresi hakkında bir kitap yazmasını istemiş, Ebu Yusuf’ da KİTAB’UL-HARAÇ isimli çok değerli kitabı yazmıştır. Bu değerli kitabı İstanbul Üniversitesi İktisad fakültesi öğretim üyesi Pr. Dr. ALİ ÖZEK dilimize çevirmiştir.

HARUN REŞİD VE HANIMI ZÜBEYDE

Harun Reşid’in hanımı Zübeyde, amcası şehzade Cafer Bin Mansur’un kızıdır. Devlet içinde Zübeyde’nin de fermanı, Harun’un fermanı gibi geçerli idi. Devlet üzerindeki bu etkisi yanında Zübeyde değerli Saliha hayırsever şanlı bir sultandı. Emevi ve Abbasi imparatorluklarında Harun Reşid’in hanımı Zübeyde kadar meşhur olan tarihe geçen bir başka hükümdar hanımı yoktur. yaşadıkları meşru güzel hatıralar dillere destan olmuş ve tarihe geçmiştir. Harun ile hanımı kendi aralarında hoş sohbetler, güzel espiriler tatlı şakalar yapan ve bazen de üzücü, kırıcı tartışmalar olmuştur. Bir defasında bir tartışma esnasında Zübeyde kocasına “Sen takva sahibi  bir adam değilsin, günahkarsın, Cennete de giremezsin” deyince öfkelenen Harun “Ben cennetlik bir kimseyim, Eğer ben cennetlik değilsem sen benden üç talak ile boş ol” demiştir. Harun Reşid İslam alemindeki ileri gelen hocaları toplayarak konuyu müzakereye açmıştır. Uzun uzadıya konuyu tartışan alimler konuyu çözüme kavuşturamamışlardır. İmam-ı Malik değerinde olan Mısır ülemasının en değerli alimi LEYS BİN SA’D’e soruldu.(doğumu H.94) Sa’d, Harun Reşid’e toplantıda bulunanların tamamının dışarıya çıkarılmasını ve bir Kur’an getirilmesini istedi. Harun Reşid’e Rahman suresini okumasını istedi. Harun okumaya başladı. Tam 46. “Rabbının makamından ve azametinden korkan kimseye iki cennet vardır.” Ayetine gelince; “Dur dedi. Allah’ın makamından ve azametinden korktuğuna dair yemin et.” dedi. Harun Reşid: ” Ben Vallahi ve Billahi Allahın azametinden korkarım.” diye yemin etti. Bunun üzerine büyük alim LEYS, “Müjdeler olsun sen cennetliksin. Allah sana bir cennet değil iki cennet verecektir, Zübeyde de boş değildir” deyince perde gerisinde bulunan hanımı Zübeyde ve beraberindekiler bu müjde karşısında tekbir getirerek Allah’a şükrettiler.

Zamanımızda olsa bu kabil hayırlı ve mutlu olaylardan sonra alkış tufanını koparırlardı. Alkış konusunda Enfal Suresinin 35. Ayetinin okunması tavsiye olunur. İslamda alkış yerine tekbir okunarak mutluluklar kutlanır.

Harun Reşid LEYS’e “Dile benden ne dilersen, ne istersen arzunu yerine getireceğim, istersen seni Mısır valisi tayin edeyim” dedi. Leys: “Şahsım için bir şey istemiyorum, hele maddi mükâfat da beklemiyorum. Çünkü benim yıllık gelirim 80 bin altın civarındadır. Gelirimi bir yıl içinde tasadduk ederim, böyle olunca da bana zekat farz olmaz” Demesi üzerine Harun Reşid: “Madem Mısır valiliğini kabul etmiyorsun o halde Dürüst ve muktedir bir kimseyi tavsiye et de onu Mısır valisi olarak tayin edeyim:” dedi. LEYS’ de: “O halde Osman Bin Hakem Cüzam’ı tavsiye ederim.” dedi. LEYS Harun Reşid’e “Mısır halkının refahını ve mısır halkının Nil nehrinden daha çok istifade etmesini sağlamanı istiyorum.” Diye cevap verdi.

Harun Reşid Mısır valisine ve idarecilere Leys’in emrinde olmalarını ve ona danışarak çalışma yapmalarını emrederek Leys’i mükâfatlandırmış oldu.

(Ali Tantavi-Tarihi Kahramanlar.Say fa: 100-108)

 

Yorum Yapın

Navigate