Ankara’nın ortasında eski GATA’nın olduğu yerde Türk-Amerikan birliği diye bir birlik vardı. Halen var mı, varsa misyonu nedir, 28 Şubat, Ayışığı, Balyoz, Ergenokon ve 15 Temmuz gibi olaylarda herhangi bir rolü olmuş mudur? Bu hususları bilmem elbette mümkün değil. Son derece korunaklı hattâ nükleer bir saldırıya karşı bile dayanıklı olduğu ifade ediliyordu. Başkentin ortasında böyle bir unsurun varlığı son teknolojik gelişmelerde dikkate alındığında gece uykudayken bile tansiyonumuzun ölçülebileceği endişesini bende uyandırdı. Aslında konumuzda bunlar değil.
Bu birlikte bir miktarda Türk askeri görev yapıyordu. Yakın bir arkadaşımın oğlu bu birlikte askerlik görevini ifa ediyordu. Ankara seyahatlerimizde bir kaç defa kendisini ziyaret etme fırsatımız oldu. Resmi araçla ziyarete gitmiş olmamıza rağmen nizamiye girişinde tepeden tırnağa aracımızın arandığına şahit olmuştum. Ziyaretlerimizden birisinde nizamiyedeki bekleme salonunda otururken bir kaç metre yanımızdan bir ABD askeri geçti. Rütbeli birisi olduğu anlaşılıyordu. Kendisinin ABD birliğinde görev yapan Papaz Yüzbaşı olduğunu söylediler. Askerlerin moral ve motivasyonunu yükseltmek için görevli oldukları bilinen bu Papaz-Subayların dünyanın bütün modern ordularında bulunduğu bilinen bir gerçek. Üstelik laiklikte elden gitmiyor! Bizde de bir dönem askerin moralini yükseltmek için birliklerde dansöz bile oynatıldığı haberleri gazete manşetlerine bile çıkmıştı. Bir dönem Kenan Evren babasının Alay Müftüsü olmasıyla öğünüyordu. Her neyse…
Bu asker ziyaretlerimizden birisinde Türk birliğinin komutanı olan subayımız bizimle tanışmak ve çay ikram etmek istediğini söylemiş. Memnuniyetle kabul ettik ve makamına çıktık. BORDO BERELİ komutanla tanıştık. İnsana güven veren aslan parçasıyla çaylarımızı yudumlarken birazda sohbet etme imkanımız oldu. Kendisinin Prizren’de Türk birliğinde görevli olduğunu, geçirdiği bir ameliyat sonrası dönüş yaptığını söyledi. Bende kendisine Kosova halkının birliklerimizi günlerce yollarda beklediğini, askerimizin miğverini, tanklarımızın paletlerini öpüşlerini televizyonlarda izlediğimizi söyledim. Dünyada sevinç gözyaşlarıyla karşılanan başka bir milletin askerinin bulunmadığını ifade ettim. Bordo bereli; Ecdadımız Balkanlar’dan çekilirken “bir gün muhakkak geri geleceğiz” sözünü verdiği için, halkın “bu gidişin o dönüş” olduğunu düşündüğü için bu kadar sevinçli olduğunu anlattı. Bende kendisine vatan nöbetini ibadet olarak gören bir inancın sahibi olduğumuzu, dünyada peygamberinin adını askerine veren başka bir millet olmadığını söyledim. Buna rağmen bazı çevrelerin ordumuzla milletimizin arasını açmak için özel gayret gösterdiğini ,giyilen eteğin boyu ve takılan eşarbın şeklinden sevimsiz bir psikolojik savaş yürütüldüğünü anlatmaya çalıştım. Bordo Berelide asker bu hatasını anladı ve telafi etmek için çalışıyor dedi.
Prizren’de başından geçen bir olayı anlattı. Ameliyat olduğu hastanende ziyaretlerde bulunan asker üniformalı birisi kendisini de ziyaret ediyor. Tanrı şifa versin dedikten sonra bir kitap bırakıp ayrılıyor. Kitaba baktığında arkasında parçalanmış bir Türkiye haritasının bulunduğu İncil olduğunu görüyor. Ziyaretçinin kim olduğunu sorduğunda Alman birliğinde görevli Papaz Yüzbaşı olduğunu öğreniyor. Müttefikimiz bile olsa adamlardaki haçlı ruhu dipdiri duruyor. Hatta sürekli güncelleniyor. Birinci dünya savaşında Almanlar müttefikimizdi ve İngilizlere karşı birlikte savaşıyorduk. İngiliz komutan Allenby Kudüs’e girince Almanlar sevinçlerinden bayram yapmışlardı. Çünkü Haçlılar Kudüs’e girmişti! O günden bu güne ne değişti? Şark Meselesi müttefiklerin hayallerini süslemeye devam ediyor. Değişmeyen “Yahudi ve Hristiyanları dost ve velî edinmeyin” ilahi hakikatidir. İlahi hakikatleri unutmamak temennisi ve duasıyla…
Selam ve muhabbetle Allah’a(c.c) emanet olunuz.
1 Comment
En güzel yorumu yazarımız yapmıştır.Aynen katılıyor ve destekliyorum.Allah Ordumuzu korusun.Ismail Can.