Kadir Mevla; günlerin, gecelerin, ayların aralarına, bizi debelendiğimiz yerden alıp kaldıracak, kendimize getirecek, sarsacak zaman dilimleri yerleştirmiş. Bunlar; Cumalar, kandiller, üç aylar, Ramazan günleri, bayram günleridir. Bu mübarek gün ve geceler, insanın adeta resetlendiği zaman dilimleri olmalıdır. İnsan kendini bir sarsmalı, yoklamalı, başını iki eli arasına alıp düşünmeli, sonra başını kaldırıp durduğu yeri idrak etmeli bir, sonra secde-i Rahman’a kapanıp kulluğunu idrak etmeli. İnsanın ana vatanı kulluktur, Yaradan’a iltica etmektir. İnsan ana vatanına iltica edince işte o gece mübarek, o gün kutludur. Bizim böyle kutlu bir güne ihtiyacımız var, o kutlu günü kutlamaya, ihya etmeye ihtiyacımız var.
Rasülullah döneminde, şimdilerde olduğu gibi ”Hayırlı Cumalar” ve kandil kutlamaları yoktu. Müminler, Kurban Bayramında kurban, Ramazan Bayramında iftar ederlerdi. Onların bayramı, paylaşmak idi. Onlar sevinçlerini ve tasalarını paylaşıyorlardı. İşte o zaman bayram oluyordu.
Geceleri ise ihya ediyorlardı. Hemen her geceyi ihya ediyorlar, kandil gecelerini/mübarek geceleri daha çok ihya ediyorlardı. Bugün kandil diye kutlanan gecelerden Mevlid Kandili’nin zaten dini bir yönü olmayıp, müminlerin peygamberimiz Hazreti Muhammed Aleyhi’s Selam’a olan sevgi, saygı ve bağlılıklarının doğal bir sonucu olarak onun dünyayı teşriflerini sevinçle ve coşkuyla yadetmelerinden başka bir şey değildir. O güne has ibadet de başka bir dini görev de yoktur. Bizim dini görevimiz, Muhterem Peygamberin getirdiği insanlığı ihya edecek olan hayat pınarının gönülleri yeşertmesi için ceht göstermektir.
Şimdilerde dini gün ve geceleri tebrik etmek, adeta dini bir görev haline geldi. Bu nevzuhur adet, o kadar yaygınlık kazandı ki, insanlar, bu önemli görevi yerine getirmezlerse, sanki büyük günah işlemiş bir insan gibi huzursuz olmaktadırlar.
İnsanları arayıp sormak, hal hatır sormak, elbette yerinde bir duyarlılık ve mübarek dinimizin güzel gördüğü, teşvik ettiği bir davranıştır. Ama bunu, o gün ve gecenin vazgeçilmez bir uygulaması olarak görmek, ne kadar doğrudur?
Tanıdıklarınla telefon mesaisine geçsen, o gün hepsine ne kadar ulaşabilirsin? Ya da her gelen telefon iletisine (sesli/görüntülü/yazılı) karşılık vermek istesen, ne kadar başarılı olabilirsin? İşi kolaylaştırmak için o konuda da bir sektör oluşmuş aslında. Hiç girmediğim ve girmeyi hiç düşünmediğim çeşitli alternatifler sunan siteler kurulması, işi kolaylaştırmış gibi. Bütün bunlarla zamanımız dolarken, biz, o gün veya geceyi nasıl ihya edeceğiz? Aslolan tebrik mi, ihya mı? Bu, üzerinde düşünülmesi gereken bir konu.
Elbette hiç kimseyi hedef tahtasına koymak gibi bir kastımız olamaz. Ama biraz düşünsek, diyorum. Bu işin orta yolu her halde vardır.
***
Üç Aylar 25 Şubat’ta Başlıyor
Bu yıl üç aylar 25 Şubat 2020 Salı günü başlıyor. Üç aylarla ilgili güncel takvim aşağıdaki şekildedir:
25 Şubat Salı Recep ayının 1. günü,
27 Şubat Perşembe Regaib Kandili,
21 Mart Cumartesi Miraç Kandili,
25 Mart Çarşamba Şaban ayı 1. gün,
7 Nisan Salı Berat Kandili,
24 Nisan Cuma Ramazan ayının 1. günü,
19 Mayıs Salı Kadir Gecesi,
24 Mayıs Pazar üç günlük Ramazan Bayramının 1. günü.
Kadir Mevla’m; arınan ve arınmış bir duruşu hayata amil kılmak için ayağa kalkan razı ve mansur kullarından eylesin inşaallah.
*
“Allahümme barik lena fi Racebe ve Şa’ban ve belliğna Ramazan”
Allah’ım, Recep ve Şaban’ı bize mübarek kıl ve bizi Ramazan’a ulaştır.