KIBRIS’TA SERBEST GEÇİŞ ÜZERİNE DÜŞÜNCELER

Dünyanın en önemli stratejik, coğrafi, sosyoekonomik ve sosyokültürel noktalarından birinde yer alan Türkiye; bu özellikler bakımından kendisinden geri kalmayan bir toprak parçasıyla da yakından ilgili bulunuyor. Bu toprak parçası Kıbrıs’tır.

Kıbrıs, ata yadigârıdır. Atalarımızdan torunlarımıza bırakılan emanettir. Kıymetini yeterince anlayamadığımız emanettir. Ya da bir avuç mutlu azınlığın, hakkında kandırıldığı ve kandırmaya çalıştığı bir konudur.

Kıbrıs hakkında hiç bilgimiz olmasa bile, onun önemini bize anlatacak yığınla hadise cereyan etmektedir. Dünyayı parselleme ve yönetme gayretindeki devletlerin ve güçlerin Kıbrıs’a yoğun ilgileri ve Kıbrıs’la ilgili planları vardır.

Belki de ilgisi ve planı olmayan bir biz kaldık.  “Nereden de aldık bu işi başımıza.” Tezimiz yok. Kuyruk politikalarının takipçisi olduk. Misyonu ve kimliği olanların tezi olur. Misyonu ve kimliği olmayanların, ya da misyon ve kimliğinden uzaklaşanların ve utananların tezleri olamaz. Onlar, kuyruk politikalarının takipçisi olurlar ancak ne yazık ki.

Dünyanın üç ana kıtasının kavşak noktasında bulunan Kıbrıs, sıradan devlet adamlarının dahi es geçemeyeceği kadar ehemmiyeti bariz bir konudur.

Stratejistlere göre; Boğazlara hâkim olan, dünyaya hâkim olur. Bunu Kıbrıs için söylemesek de, dünya hâkimiyeti hedefi olan bir gücün, Kıbrıs’ı gözardı etmesi elbette düşünülemez.

SERBEST GEÇİŞ

Serbest geçiş, 2003 yılında Türkiye’nin çıkışıyla gündeme geldi. Türkiye, hiçbir koşul aramaksızın Güney Kıbrıslı Rumların Kuzey Kıbrıs’a (ve Türkiye’ye) geçişlerine yeşil ışık yaktı. Bu, Rumlara ve dünya kamuoyuna bir jest olarak takdim edildi. Sonraki yıllarda Türk yönetimince bazen tek taraflı bazen iki taraflı bir serbest geçiş izni gündeme getirildi.

En son 23 Nisan 2020’de KKTC Bakanlar Kurulu’nun günübirlik iki taraflı serbest geçiş hakkı verdiği görüldü. Rum tarafı, kararı tanımadığını ama engel de olunmayacağını ifade etti.(*) Rum tarafı, her zaman olduğu gibi, Kuzey’in adının geçmesinden ya da Denktaş’ı çağrıştıracak her hangi bir eylemden uzak durmak için özel bir gayret gösteriyor.

Her iki tarafın serbest geçişe yaklaşımları konusunda arada önemli farklar var. Türk tarafı bir kayıt aramaksızın serbest geçiş hakkı verirken Rum tarafı önemli kriterlerin yerine getirlmesini zorunlu kılmaktadır. Öncelikle serbest geçiş hakkından yararlanarak Güney’e geçebilmek için Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti vatandaşı ya da Avrupa Birliği vatandaşı olmanız gerekiyor. Kuzeyli olmanız geçişe imkân verse de Kuzey Kıbrıs’ta n kiraladığınız bir araçla giriş yapmanıza izin verilmiyor. T.C. vatandaşlarının Güney’e geçişleri ise bir hayli zorlaştırılmışa benziyor.

Bir T.C vatandaşından Kuzey Kıbrıs’tan Güney Kıbrıs’a geçerken istenecek evraklar:

Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının Güney Kıbrıs’a geçiş yapmak istemeleri halinde Atina Kıbrıs Rum Kesimi Konsolosluğu’na müracaat etmeleri gerektiğini biliyor muydunuz? Yunanistan’ın Schengen vize (Avrupa Birliği vize politikası olup kapsama dâhil ülkelerde 90 günlük seyahat iznine sahiptir.) başvurusu için istediği evrakların aynılarının sizden istenmesine hazır olmalısınız.

Güney Kıbrıs seyahatinizle ilgili olarak işte sizden istenecek olanlar; seyahatiniz için yeterli gelirinizin olduğuna dair banka mevduat beyanı, Seyahat Sağlık Sigortası ki 30.000 Euroluk bir teminatı muhtevi olmalıdır, seyahatiniz süresince faydalanacağınız yol ve konaklamalara dair rezervasyon belgeleriniz, Güney’e bir davet üzerine gidiyorsanız davet mektubunuzun yanınızda bulunmasını unutmamalısınız.

Pasaport konusunun dahi çok sıkı tutulduğunu görmek şaşırtıcı olmamalıdır: Pasaport son geçerlilik sürenizin Güney Kıbrıs’tan çıkış tarihinizden en az altı ay sonra olması gerekmektedir, pasaportunuz on yılı aşkın tarihli ya da yıpranmış olmamalıdır. Eski ya da yıpranmış pasaportların Güney Kıbrıs’a geçiş başvurularından önce yenilenmesi gerekmektedir.

TAKIM OYUNU VE TAKIMDA SÖZ SAHİBİ OLMAK

Dünya arenasında geçerli olan kural artık şudur: Oyunlar takımla oynanacak. Bu, uygulama olarak yeni değil. Yeni olan şu ki, oyunla hiç ilgisi olmayan oyuncular; takımda ve oyunda yer alabiliyorlar ve birinci derecede söz sahibi olabiliyorlar. O kadar ki takımın ve oyunun asıl oyuncuları geri plana itilerek silikleştiriliyor ve oyun asıl mecrasından başka bir mecraya çekiliyor. Kıbrıs’ta olan budur.

SINIR VE SERBEST GEÇİŞ

Devlet olmanın gereklerinden biri de sınırlara sahip olmaktır. Sınır o kadar önemlidir ki, basit sayılabilecek sınır ihlalleri veya sınır problemleri yüzünden ciddi krizler olabilmektedir. Hatta bu krizler, uluslararası camiayı dahi meşgul edecek boyutlara ulaşabilmektedir.

Sınırlar, devlet hâkimiyetinin ifadesidir. Sınırlar ve giriş kapıları, devletin yapısı ve karakteristikleri hakkında fikir verir.

Avrupa Birliği; Gümrük Birliği Antlaşmasına rağmen Türkiye’ye karşı yükümlülüklerini yerine getirme konusunda pek istekli davranmamaktadır. Sınırları kaldırmak bir tarafa, sınırları yükseltme eğilim ve gayretindedir. Sözgelimi; vize uygulamasının kaldırılması, protokol gereği iken, bunun lafının edilmesi, vizenin kaldırılmasından daha çok yürürlüktedir.

Avrupa Birliğinin, Türkiye’ye ve Kıbrıs’a (KKTC) karşı var olagelen ve son zamanlarda daha belirgin hale gelen olumsuz yaklaşımına karşı Türkiye’nin, diplomatik ve artistik bir jesti olmuştur: Serbest geçiş. Serbest geçişin reelpolitik bakımından bundan öteye bir anlamı olmamıştır, olamaz.

Avrupa Birliği; hedefleri, yöntem ve metotları, organları, kurum ve kuruluşları, ilkeleri, hassasiyetleri, öncelikleri… belli bir organizasyondur. Politikaları da bellidir. Bu, o kadar nettir ki, Türkiye’nin jest veya çıkışlarına karşı alternatif politikalar ve tezler ileri sürmeyi dahi lüzumsuz görmektedir.

Olayın, başka boyutu yok mudur, denilirse; elbette vardır. Bir defa, sosyal olayların çok yönlü olduğu, bilinen bir gerçektir.

Bir başka yönüyle, serbest geçişle Rumlar; nostalji yaşamış, Megola idea dürtüsünü depreştirmiş oluyorlar.

Serbest geçişle, ata topraklarını görme imkânını da elde ediyor Rumlar.

BELLİ OLMAYAN

Serbest geçişle Türkiye’nin bir sonuç alamayacağı açıktır. Belli olmayan husus şudur. Aşağıdaki soruların cevabı nedir? Serbest geçişin süresi nedir? Bir sefere mahsus olmak üzere mi yürürlüğe konulmuştur? Uygulama ile nasıl bir sonuç hedeflenmiştir? Hedefe ne oranda varılmıştır? Alternatif politikalar var mıdır? Varsa nelerdir?

KENDİ DİNAMİKLERİMİZ

Kendi dinamiklerimiz hem problemlerimizin kaynağı hem de problemlerimizden çıkış kaynağıdır. Kompleksli, ısmarlama, yama, yapay ve iğreti politika, ya da politikasızlıkları bıraktığımızda; çıkış yolları belirmeye başlayacaktır.

Kendi dinamiklerimiz devreye girmeye başladığında ilk önce kendi insanımıza jest yapma aklımıza gelecektir. Kimlik, onur ve özgüven; kendi dinamiklerimizi harekete geçirecektir. İşte o zaman şunu demenin zamanıdır: Beni kimse tutamaz! Bizi kimse tutamaz!

 

(*)23 ve 24 Nisan 2020 tarihli basın yayın organları.

 

Yorum Yapın

Navigate