İmralı Sürecinde Esrarengiz Gelişmeler

EMS 158 Başyazı

ERDOĞAN VE DEMİRTAŞ HASTALANDI, GRUP TOPLANTILARINI İPTAL EDİLDİ, KAÇIRILAN VATANDAŞLARIN TESLİMİ GERÇEKLEŞMEDİ.

Öyle etnik mensubiyetler biliyoruz ki,  “sizin bu tavizkar Kürtçülük politikalarını” okşama gayretleriniz , Türkler’ den daha çok, onları rahatsız etmekte ve Kürt ayrılıkçılarının şımarıklık, hatta terbiyesizliğinden daha çok onlar rahatsız olmaktadırlar. Ve sayın başbakan iyi biliniz ki şimdiye kadar hiç ses çıkarmayan büyük ekseriyet, yani Türkler’in de sabrının sonuna geldiğini ciddi olarak bilmeniz gerekir. Sabır taşı çatlarsa Allah korusun bunun altında pek az kişi kalkabilir. Bu vebali insan olan bir oy uğruna yüklenemez. Bu millete, devlete ve bölgeye düşmanca emeller besleyen mihraklar bu ayırım işini bilerek okşamaktadırlar ama bize ne oluyor? Başbakanımıza ne oluyor Allah aşkına?

AKP’nin analar ağlamasın, kan dökülmesin sloganıyla herkesi katılmaya ve destek vermiştik.  Barış gibi mübarek bir kelime, “analar ağlamasın, kan dökülmesin” gibi herkesin katılacağı bir dua ve dilek herkesin dileği değil miydi? AKP’nin İmralı çocuk katili üzerinden gerçekleştirmeyi planladıkları silah bıraktırma çabaları AKP’ye göre İmralı belgelerinin sızdırılıp yayınlanması sonucu kesilmişti. AKP bu sızdırma işini süreci sabote etmek amacıyla tapılmış bir sabotaj olarak yorumluyordu. Sızdırmayı kimler ne amaçla yapmıştı? Ama garip o sızdırma işinin İmralı açılımında önemli aktörlerden biri sayılan BDP tarafından yapılmış olmasıydı. Tartışılmakta olan sızdırma konusunda açıklamaların yapılacağı iki partinin grup toplantısı da Sayın Erdoğan ve Demirtaş’ın ani rahatsızlıkları sebebiyle ertelendi. Geçmiş olsun diyoruz. Aynı şekilde İmralı sürecinde planlanan ve muhtelif vesilelerle teröristler tarafından kaçırılan vatandaşlarımızın teslimi gerçekleşmek üzere Erbil’e giden heyet eve dönüşü gerçekleştirememiş ve teröristlerle yakışıksız ilişkileri ve propaganda kokan davranışları milleti rahatsız etmişti.

ALMANYADA 8 VATANDAŞIMIZI KAYBETMENİN ÜZÜNTÜSÜ İÇİNDEYİZ

Bu arada Almanya’da bir kundaklama sonucu 7 çocuk ve anasının kundaklama sonucu yangın dumanı sonucu ile vefat etmesi, 8 Afyonlu hemşehrimizin acı kaybı sebebiyle üzüntümüzü belirtmek isteriz. Kederli yakınlarına baş sağlığı dileriz.

Sosyal medyada dolaşan, sızdırılan İmralı tutanakları ve Terörist elebaşının yayınlanan garip mektuplarını bilgi kaynağı kabul etmek durumundayız. İktidar sızdırılmayı barış sürecine sabotaj olarak yorumlamıştı. Ve sızdırma işinin kim tarafından yapıldığının bulunmasını istiyordu. Ama şurası apaçıktır ki İmralı’da konuşulanlar, nelerin planlandığı, nelerin beklendiğini öğrenmek millet için daha önemli.

EĞER PARTİLER DEMOKRASİSİ OLSAYDI…

Çünkü Türkiye’de demokrasi, özellikle partiler demokrasisi diye bilinen, batı demokrasilerinde yaşanan demokrasi Türkiye’mizde bulunmadığı için ne vatandaşa ve ne de partilere, ülkenin problemleriyle ilgili bilgi verilmesi adeti maalesef bir süreden beri yoktur. Çünkü bizde istişare edebi diye bir şey kalmamıştır. Onun için hakikatleri haberlerden değil, emarelerin analizinden elde edeceğiz. Yani doktorun muayene, labaratuvar  tahlili  sonuçları ve benzeri bulguları, dedektifin delilleri, emareleri gibi “İmralı tutanaklarını” da milletin elinde kalan tek hakikati açıklayan belge olarak ele alacağız.  Neredeyiz, neyle karşı karşıyayız, ne yapmalıyız sorularının cevabını vermek için politikanın figürlerine güvenmek mümkün değil.

ANLARIN GÖZYAŞINI DİNDİRELİM DENMİŞ AMA GEREKEN YAPILMAMIŞTIR!

Her fırsatta demokrasiden bahsedenler, partileri demokratik hayatın vazgeçilmez unsuru olduğunu söyleyen anayasa gerçeğine kulaklarını tıkamışlardır. Türkiye’nin en önemli meselesi olduğu çok aşikar olan bu meselede, yani anaların gözyaşı dinsin ve kan dökülmesin “duasına canla başla amin dedik. Katıldık ve destek verdiğimiz söyledik. Ama bir Allah’ın kulu çıkıp ne düşünüyorsunuz, ne yapmamızı bekliyorsunuz, ne yapalım diyen bir devletli(?) çıkmadı. Demek ki bu da laf olsun diye söylenmiş? “Ben herkesi çağırırım ama kimseyle konuşmam, kimseye tezimi anlatacak birikimim veya cesaretim de yok, aklıma eseni veya mecbur olduğum şeyleri yaparım, sizde alkışlarsınız..” denmiş olmuyor mu? Bu mudur anaların gözyaşını dindirme politikasının kapsamı, ciddiyeti ve samimiyeti?

 

İMRALI BELGELERİ ACZ, GAFLET VE İHANETİ İLAN ETMEKTEDİR!

Maalesef “sızdırılan İmralı tutanakları ve terörist elebaşının yayınlanan garip mektupları bilgi kaynağı kabul etmek durumundayız. Bu hal Türkiye siyasetinin ne halde olduğunu gösteriyor. Her fırsatta demokrasiden bahsedenler, partileri demokratik hayatın vazgeçilmez unsuru olduğunu söyleyen anayasa gerçeğine kulaklarını tıkamışlardır. Türkiye’nin en önemli meselesi olduğu çok aşikar olan bu meselede, yani anaların gözyaşı dinsin ve kan dökülmesin “duasına canla başla amin dedik. Katıldık ve destek verdiğimiz söyledik. Ama bir Allah’ın kulu çıkıp ne düşünüyorsunuz, ne yapmamızı bekliyorsunuz, ne yapalım diyen bir devletli(?) çıkmadı? Demek ki buda laf olsun diye söylenmiş? Ben herkesi çağırırım ama kimseyle konuşmam, kimseye tezimi anlatacak birikimim veya cesaretim yok, aklıma eseni veya mecbur olduğum şeyleri yaparım” denmiş olmuyor mu?

 

TÜRK MİLLETİ BİR KAVİMLER TOPLAMI DEĞİLDİR! MİLLETTİR

Sn Erdoğan, Kurtalan’da “tek bayrak, tek vatan ve tek milletten” bahsediyor, seviniyoruz. Önemsiyoruz ama millet diye, “Kürdüyle, Romanıyla…” diye başlayan bir etniseteler toplamını millet sayması, sanması o kadar komik hale getiriyor ki… Türk Milleti kavramını bir etnik kavram sanarak, kendince Türkiye’de yaşayan etnik kökenleri çok farklı tüm etnistelerin şahsiyetsiz toplamı sayıyor. Tüm etnisiteler yanına bir Türk etnisitesi ilave ediyor… Sayın başbakan ne yazık ki, Türkiye’ yi emperyalistlerin ileri karakolu oryantalizmin düşündüğü gibi bir etnisiteler toplamı olarak kabul ediyor.

 

HANGİ ÜLKENİN BAŞBAKANI KENDİ MİLLETİNİ BÖYLE ANLATIR?

Hiç bir Alman Şansölyesi, Fransız Başbakanı veya Amerikan başkanı kendi toplumunu sayın başbakan gibi bir ırklar, kavimler toplamı olarak sunmaz! Almanlar  50 devletçik ve etnisiteyi kabul eder mi? Büyük Britanya başka bir değişle İngilizler kendilerini norman, angıl, sakson diye isimlendirir mi? Fransızlar, Frank kökenli insanların sayısı çok küçük rakama indirgenmiş olmalarına rağmen kendilerine Fransız olmaktan başka bir isim seçiyorlar mı? Bak kapkara derisiyle Mr. Obama kendini bir Amerikalı olarak görmüyor mu? Bir Amerikan vatandaşı kendisine sorulsa ve eşelense nihayet Alman, İngiliz, İtalyan kökenli Amerikan vatandaşı olarak tanıtmaz mı kendisini? Kaldı ki bunlardan Amerika daha dünkü topluluk… Bütün gayretiyle millet olmaya çalışıyor. Ama biz beş bin yıllık bir milleti etnisitelere ayırmaya bayılıyoruz. Artık bu bölücülük yetmedi mi?

 

KÖKENLERİ FARKLI VATANDAŞLARIMIZA IRKDAŞLARINIZIN YANINA MI DİYORSUNUZ?

Tayyip Bey bu ülkenin başbakanı!.. “Türküyle, Lazıyle, Çerkezi ve Romanı ile” diye başlayan ve hiçbir ilmi dayanağı olmayan kavimler sıralamasını yaparken düşünmeli ki, saydığı etnisitelerin her birinin Türkiye sınırları dışında devleti de var. Arapların, Çerkezlerin, Arnavutların, Boşnakların devletleri var. Türkiye’ deki bu unsurlar gerçekten Türk Milleti veya kavmiyle et ve tırnak gibi aynı vücudun parçası haline gelmediyseler, neden Türkiye, Türk Milleti ve Türk Devleti desinler? Şu apaçık ki Türkiye’ ye son yüz elli sene boyu eklemlenmiş olan insanlar dahi kaderlerini Türkiye’ye bağlamış ve Türk milletine mensup olmaktan da gurur duymakta değil midirler? Ve bu tür etnik farklılıkların ortaya konmasından, öne sürülmesinden, kaşımasından rahatsızdırlar.

 

KÜRTÇÜLÜK POLİTİKASINA NEREYE KADAR TAVİZ VERECEKSİNİZ?

Öyle etnik mensubiyetler biliyoruz ki,  “sizin bu tavizkar Kürtçülük politikalarını” okşama gayretleriniz , Türkler’ den daha çok, onları rahatsız etmekte ve Kürt ayrılıkçılarının şımarıklık, hatta terbiyesizliğinden daha çok onlar rahatsız olmaktadırlar. Ve sayın başbakan iyi biliniz ki şimdiye kadar hiç ses çıkarmayan büyük ekseriyet, yani Türkler’in de sabrının sonuna geldiğini ciddi olarak bilmeniz gerekir. Sabır taşı çatlarsa Allah korusun bunun altında pek az kişi kalkabilir. Bu vebali insan olan bir oy uğruna yüklenemez. Bu millete, devlete ve bölgeye düşmanca emeller besleyen mihraklar bu ayırım işini bilerek okşamaktadırlar ama bize ne oluyor? Başbakanımıza ne oluyor Allah aşkına?

 

İMRALI BELGELERİ NEYİ İSPATLIYOR?

İşin doğrusu sosyal medyada yayılan İmralı belgeleri deyeceğimiz iki belge( mektuplar ve tutanak) şimdiye kadar inkar  edilen şeylerin var olduğunu ve Türk milletine yalan söylendiğinin belgelediğini ortaya koyuyor, ayıp olan da bu değil mi? Terörist başı ile 2011 yılı temmuz ayında müzakereler yapıldığı ve İmralı canisinin istek, kaprislerine bile katlanıldığı ortaya çıkıyor? Temmuz tarihli mektuplarda ne istenmişse kabul edildiğini, 2013 tarihli tutanaklar göstermekte. Mektuplar “AKP’yi iktidarda tutan, Tayyip Bey’in başbakanlığını sağlayan, Mit Başkan ve görevlilerinin görevde kalmasını sağlayan kişinin terörist başı olduğunu” iddia ediyor. Devlet, Kandil, KCK tarafından kullanıldığını söylüyor ve pratik liderlik yapmak için yetki istiyor. Yoksa yapamazmış... Ve başka inanılmaz istekler ve tespitler de yapılıyor. Saidi Nursinin Ermeni olduğu,Türkiyenin Kandile karşı İranla müşterek bir askeri harekata girdiğini, İranın niyyetlerinin ortaya çıkarılması gerektiği, bu İran politikasını Türkiye’de kimsenin görmediği, AKP’nin seçimle vs ile meşgul olduğunu anlatıyor.

KANDİLİ TÜRKİYE KULLANIRKEN BAŞKALARIDA KULLANIYOR VE TÜRKİYE İLE OYNANIYOR!

İşte Türkiye’nin barış ve silahlı terörün sona erdirilmesi amacıyla katlandığı akıl dışı, saçmalık, keşke deyse… Kendisinden keramet umulan figür gücü, kapasitesi ve yapabilecekleri ortada… Kendisini devlet, örgütü, Kandil kullanıyormuş.. Durum ne yazık ki bu merkezde… Mit’in hangi parlak buluşu sebebiyle Öcalan’ı aracılığı ile mili birlik ve kardeşlik kurulması hayali ne yazık ki Öcalan’ı kullanmakta olan iç ve diş mihrakların Türkiye ile oynamasına imkan sağlıyor. Öcalan’ı hem Kürtçü terör mihraklarının, hem de Yunan büyükelçiliğinden Türkiye’ye getirilmesinde aracılık eden ülkelerin,  Apo üzerinden Türkiye’yle oynamasına izin vermemek gerekiyor. Acaba AKP iktidarı bu vasıta ve bu anlayışla bir sonuca ulaşamayacağını neden görmek istemiyor? Umutlar bir defa daha genel başkanları hastalandıracak ve grup toplantılarını ertelenecek kadar sabote edilmedi mi?

Yorum Yapın

Navigate