AHDE VEFA VE VEFASIZLIK

Ahde Vefa Hususunda Allah’ın Rasulü Bütün İnsanlara En Güzel Örnektir

Bugün Müslümanların ne yazık ki varlıkları ile yoklukları belli değildir. Dünyada meydana gelen hızlı gelişmeler, değişmeler ve önemli olaylarla ilgili olarak hiçbir belirleyici tesirleri yoktur. Milli bir idareye sahip olamamaları yüzünden, cehalet, gerilik, fakirlik, adaletsizlik, hayâsızlık, tembellik içinde yüzmekteler. Bununla birlikte ahde vefasızlık, yani anlaşmalara uymamak, verilen sözleri yerine getirmemek, iyilik yapanlara kötülük yapmak, beraber başladıkları çalışmada dava arkadaşlarını yarı yolda bırakmak, bazen de düşmanların bile yapmayacağı şekilde ihanet içinde olmak gibi bir Mü’min’e yakışmayacak eylemler içinde bulunuyorlar. Allah, Kur’an’ı ve Resul Muhammed (sas)’i bu hastalıklı yapıyı tedavi için göndermiş ve Peygamber bu kötü hasletlerle cihad etmiştir. 

 

Vefalı Olmanın Mükâfatı, Vefasızlığın Cezası Vardır

Allah ve Rasülü Ahdinde Sadık Olanları Övmektedir

“Sana indirilenin hak olduğunu görüp bilen kimse; görmeyen gibi olur mu? Bunu ancak akıl sahipleri anlar. O akıl sahipleri Allah’a verdikleri sözü yerine getirirler. Yeminlerini de asla bozmazlar.”(1)

 

Allahu Teâla Hazretleri Ahdinde Sadık Olanları Övmüş; Olmayanları da Kötüleyip Zemmetmiştir

“… Kim ahdini bozarsa, ancak kendi aleyhine bozmuş olur; kimde Allah ile olan ahdine vefa gösterirse Allah ona büyük bir mükâfat verecektir.”(2)

Ahdinde vefalı olmak, antlaşma yaptığı zaman verdiği sözü yerine getirmek Allah’ın emri ve Mü’min olmanın da gereğidir. Yüce Rabbimiz Allah’ü Teâla Hazretleri bu konuda şöyle buyurmuştur:

“Ey iman edenler! Sözleşmeleri (akitleri) yerine getirin…” (3)

“Yetim mallarına da rüştüne erinceye kadar ancak en güzel bir şekilde yaklaşabilirsiniz. (Koruyup çoğaltabilir ve onlar için harcamaları da dengeli ve ölçülü yaparsınız.) Ahdi de yerine getirin. Çünkü verilen sözde sorumluluk vardır. (4)

“Antlaşma yaptığınız zaman Allah’a verdiğiniz sözü yerine getirin; Allah’ı kendinize kefil tutarak kesinliğe kavuşturduktan sonra yeminlerinizi bozmayın. Unutmayın ki yaptıklarınızı Allah bilmektedir.” (5)

Allah’u Teâla Hazretleri, Mü’minlerin, dava adamlarının dikkatini çekmiş ve uyanık olmaları için de onları uyararak şöyle buyuruyor:

“Onların (insanların)çoğunda ahde vefa bulmadık. Şu bir gerçek ki onların çoğunu yoldan çıkan fasıklar bulduk” (6)

 

Vefasızlığın Önlenmesi

İnsanların imanları güçlendikçe vefasızlıkları azalır zamanla da yok olur. İman zayıfladıkça da vefasızlıklar artar. Bazen da ihanete dönüşür

Hazreti Peygamber, ahde vefasızlığı münafıklığın (dönekliğin) alameti sayıyor. Buyuruyor ki:

“Münafığının alameti üçtür; söz söylerken yalan söyler, vaad ettiği vakit sözünde durmaz, kendisine bir şey emanet edildiği zaman emanete hıyanet eder” (7)

Munafık Kimdir: Sözü başka, özü başka, dışı Müslüman, içi kâfir olan kimsedir.

Munafık’ın Cezası: Cehennemde kâfirlerle beraber olmaktır. Allah’u Teâla hazretleri münafıkların cezasını, feci sonlarını şöyle açıklıyor:

“… Allah (cc) elbette münafıkların ve kâfirlerin tamamını Cehennemde bir araya getirecektir.”(8)

 

Her Devirde Münafıklar Bulunur

Müslümanları kandırmak, tuzağa düşürüp düşmanlık yapmak için her devirde münafıklar bulunur. Özellikle idareciler bunlara karşı uyanık olmalı, bunların tuzağına düşmemeleri için de halkı uyarmaları gerekir. Her ne kadar bugün düşmanlar, düşmanlıklarını her vesileyle ilan edip yapıyorlarsa da münafıkların ihanetlerinin açığına da gizlisine de karşı uyanık olmak gerekir.

Ahde vefasızlık, bazen insanlara bazen topluma bazen de millete ve devlete karşı yapılır. Özellikle millete ve devlete karşı ihanet derecesinde olan vefasızlık, milletin zayıflamasına, toplumun çöküşüne ve neticede devletin de çöküşüne sebep olur.

 

Allah’u Teâla Hazretlerine Bu İhanetin Hesabını Nasıl Vereceksin?

Ankara’da arkadaşlardan toplanan yardımlarla yapılan yurt binasını bir yerlere yaranmak ve yamamak için el koyan sözüm ona hukukçu (!) bunun hesabını Cenab-ı Hakka nasıl verecek?

Bu beyefendi Kur’an-ı Kerim’de ve Hadis-i Şeriflerde, emanete ihanet edenlerle ilgili olarak anlatılan döneklik, ihanet, münafıklık ve vefasızlık sıfatlarından kendisine hangisini yakıştırırsa beğensin alsın. Dilerse hepsini kabul etsin.

Adana’ya yakın illerden birinde çimentosunu, demirini ve parasını vererek yaptırdığımız yurt binasına da Müslüman geçinen din adamları el koymuştur.

Bu muhteremler de Kur’an-ı Kerim’de ve Hadis-i Şeriflerde, emanete ihanet edenlerle ilgili olarak anlatılan döneklik, ihanet, münafıklık ve vefasızlık sıfatlarından kendilerine hangisini yakıştırırlarsa beğensinler alsınlar. İsterlerse hepsini kabul etsinler.

Milletin yardımlarıyla yapılan yurtlara el koyan zatları tevbe etmeye ve emanetleri aslına ve kuruluş maçlarına uygun hale getirmeye davet ediyorum.

Vefasızlığı ihanet edercesine vardıranlar, bunun cezasını hayatta kendisi, çocukları hatta torunları çok feci şekilde ödemektedirler.

Şerif Hüseyin’in vefasızlığını ve ihanetinin cezasını İngilizler tarafından Kıbrıs’a sürülmek suretiyle kendisi çektiği gibi çocukları ve torunları da çekmiştir. İngiliz ajanı oğlu sözde Ürdün kralı Abdullah öldürüldüğü gibi torunları, sözde Irak kralı Faysal ve veliahd Abdu’l- ilah 1958 yılında yapılan ihtilalde öldürülmüşlerdir.

Atalarımız boşuna dememiştir: “Dedelerin zulmünün, ihanetinin, vefasızlığının cezasını çocuklar ve torunlar çeker.”

İsrail’in bir asırdır Filistinli kardeşlerimize yaptığı zulüm, uyguladığı soykırım, sık sık Suriye’ye ve Flistin’e yaptığı saldırının sebebi Arabistan’da Şerif Hüseyin’in, Yemen’de de İmam Yahya ve Seyyit İdrislerin kendi devletleri olan Osmanlı devletine karşı ahde vefasızlık ve ihanetinin cezası olsa gerektir.

Gazetemiz Yeniden Milli Mücadele’nin 552 sayısında özellikle Şerif Hüseyin’in vefasızlığı, ihaneti ve ittihatçıların gafletiyle ilgili detaylı bir yazı sunulmuştur.

Rasulullah (sav) ahde vefa hususunda da bütün insanlara özellikle ümmetine en güzel örnektir. Çünkü Allah’u Teâla hazretleri onu bize örnek olarak göstermiştir.

“Andolsun ki, Rasulullah, sizin için Allah’a ve ahiret gününe kavuşmayı umanlar ve Allah’ çok zikredenler için güzel bir örnektir.” (Hz. Peygamber, Allah’ın rızasını kazandıracak davranışlarda bulunmak isteyenler için mükemmel ve canlı bir örnektir.) (9)

 

Rasulullah (sav) Düşmanlarla, Müşriklerle Bile Yaptığı Anlaşmaları Yerine Getirmiştir

Hicretin 6. yılında Kâbe ziyareti için 1400 ashabıyla Mekke’ye hareket etmişti. Cidde yolunda Mekke’nin 27. km yakınında bulunan HUDEYBİYE’ye gelince Mekkeli müşrikler Kabe ziyareti için, Mekke’ye girmelerine izin vermediler. Rasulullah ve ashabı şayet Mekkeliler Kabe ziyaretine mani olursa ve bir anlaşma yapmazlarsa “Ölmek var dönmek yok; ya öleceğiz yahut öldüreceğiz ve şirkin kökünü kazıyacağız.” diye karar alınınca Mekkeliler anlaşmak için beş defa heyet gönderdi. Beşinci heyetin başkanı Süheyl ile altı maddelik bir anlaşma imzaladılar. Bu maddelerden en ağırı; “Mekkelilerden Müslüman olan Medine’ye kabul edilmeyecek. Medinelilerden irtidat edip Mekke’ye iltica eden kabul edilecekti.”

İşte İslam’da bir dönüm noktası olan, İslam’ı cihana duyuran Hudeybiye barışı imzalanmak üzere iken Mekkelilerin baş temsilcisi Süheyl’in oğlu Ebu Cendel Müslüman olduğu için zincire vurularak hapsedilmişti. Bir yolunu bulan Ebu Cendel, bağlı bulunduğu zincirleri sürüyerek Hudeybiye’ye gelince babası Süheyl, boynundan tutup dikenli ve budaklı ağaç dalı ile oğlunun yüzüne vurmaya başladı ve; “Ey Muhammed! Anlaşma gereği oğlumu hemen bana teslim et.” dedi. Hz. Peygamber; “Ey Süheyl, henüz anlaşmayı imza etmedik. Müslüman olan oğlun Ebu Cendel’i bana bağışla.” dedi. Süheyl: “Ebu Cendel’i teslim etmezsen anlaşmayı imza etmem.” dedi. Hz. Peygamber: “O halde Müslüman olan oğlun Ebu Cendel’i himayene al, işkence yapmayacağına dair söz ver.” diye teklifte bulundu ise de baba Süheyl bunu da kabul etmedi.

Hudeybiye’de bulunan Kureyş temsilcilerinden olan Mikrez Bin Hafs ve Huvaytıp İbn-i Abdı’l -Uzza Ebu Cendel’i biz himayemize alıyoruz diyerek Müslüman olan kahraman Ebu Cendel’i bir Türk çadırına kapatıp korudular. (10) Mustafa Asım Köksal. İslam Tarihi Cilt:5-6 Sahife:195-197)

Her hususta insanlara örnek olan Allah’ın Resulü, ahde vefa ve yapılan anlaşmaya sadakat hususunda en güzel örnek olmuştur. Ümmeti olarak bizler de her konuda O’nu örnek almalıyız.

 

……………

  1. Rad/ 13, 19-20
  2. Fetih/ 48; 10
  3. Maide/ 5; 1
  4. İsra/ 17; 34
  5. Nahl/ 16; 91
  6. A’raf/ 7; 102
  7. Sahihi Buhari c: 1, s: 44, Hadis No: 31
  8. Nisa/ 4; 140
  9. Ahzab/33; 21
  10. Mustafa Asım Köksal, İslam Tarihi, c: 5-6, s: 195-197

Yorum Yapın

Navigate