AFRİN’İN ÖBÜR YÜZÜ

Enver Paşa, söz sahibiydi, bütün yetkiler elinde toplanmıştı ve O, bütün itirazlara, karşı beyanlara ve görüş izharına kulak asmayarak kararını verdi: Sarıkamış Harekâtı yapılacaktı. Ve yapıldı. Binlerce fidanımız, ana kuzusu Mehmetçik’imiz düşmana tek kurşun sıkmadan hayatlarının baharında dondurucu soğuğa dayanamadılar; can verdiler. 

Sarıkamış ne ilkti ne de son. Ondan önce ve sonra ne facialar, ne acılar yaşadık. Hala da yaşamaya devam ediyoruz. Allah yardımcımız olsun.

 

Afrin Zeytin Dalı Harekâtı

En son yaptığımız harekât, 20 Ocak 2018 Cumartesi akşamı başlattığımız Afrin Harekâtı. Bundan önce Fırat Kalkanı vardı. Bundan sonra, Afrin’in devamı mahiyetinde Münbiç olacağa benziyor. (1)

Afrin, vilayetimiz Halep’in bir ilçesi. Suriye karışmadan önce 180 bin dolayında bir nüfusa sahipken Suriye karıştıktan sonra oraya iç bölgelerden gelerek sığınan insanlarla nüfusu 400 binleri bulmuş, Kırıkhan ilçemizle aynı enlem üzerinde Afrin. Kilis ile de aynı boylama yakın noktalarda bulunuyorlar. Afrin, Ankara’ya, Ankara’nın Edirne’ye olan uzaklığı kadar, Ankara’nın Muğla’ya olan uzaklığı kadar bir mesafede bulunuyor. Ankara’ya Kars’tan ve Hakkâri’den ise daha yakın bir mesafede bulunuyor.

Afrin’in yüzde 50’si Arapça, yüzde 40’ı Kürtçe, yüzde 10’u Türkçe konuşuyor. Gönül dilleri ise bir: Hepsi de Allahü ekber, diyorlar. Suriye operasyonları, bu dil birliğini bozma operasyonlarıdır. Bu operasyonlar, yıllara yayılmış zincirleme operasyonlar sürecidir.

Türk Silahlı Kuvvetleri’nin, terör örgütlerinin ocağını söndürme operasyonunu heyecanla karşılıyor ve ordumuzun muzafferiyeti için Kadir Mevla’dan nusret temenni ediyoruz.

Kıbrıs Barış Harekâtı, gönül coğrafyamızı heyecanlandıran ve ayağa kaldıran bir harekât olmuştu. Sadece Türkiye değil, Türk Milleti’ne gönülden bağlı bir dünya renkleri, dilleri farklı milyonlarca insan Mehmetçik’in galibiyeti için dua etmişti Kadir Mevla’ya. Benzer titreşimler görüyoruz Afrin Zeytin Dalı Harekâtı için de. Yüzleri belki kara ama yüreklerindeki iman nurunun şavkı gözlerine vurmuş siyahi kardeşlerimiz kendi öz evlatları, öz kardeşleri için ancak bu kadar olur diyebileceğimiz bir içtenlikle yakarışlar uçuruyorlar Kadir Mevla’ya ordumuzun muzafferiyeti için. İşte bizim zenginliğimiz…

 

Öbür Yüz

İşin öbür yüzü; kılı kırk yaran bir askeri, siyasi ve politik strateji izlememizdir. İzliyor muyuz? Ah keşke…

Suriye’de devlet otoritesine karşı konuşlanmış üç muhalif yapıdan söz etmek mümkündür.

Bunlardan birincisi, DEAŞ veya IŞİD diye isimlendirilen din maskeli terör örgütüdür. Bu örgüt şamar oğlanı olarak kullanılmakta, diğer operasyonlara zemin hazırlamak ya da meşruiyet kazandırmak için kullanılmaktadır. Dünyanın muhtelif yerlerinden eleman temin ettiği gibi lokal sorunlarla etnik ve dini hassasiyetleri kullanarak da eleman devşirmektedir.

Görülen odur ki; Suriye’de hedeflenen noktaya doğru gidildikçe DEAŞ gemlenecek edilecek, ihtiyaç olması halinde uyandırılacaktır.

İkinci muhalif yapı pkk/ pyd/ ypg yapılanmasıdır. Emperyalist güçler, Suriye’de Irak’ın kuzeyindeki tip bir yapılanma istemektedirler. Bu isteklerini zamana yaymış olup kimi zaman açıktan, kimi zaman ima ile gündeme getirmektedirler. Bunun en bariz örneği ABD ve Rusya’dır. Başka pek çok devlet dahi bu baklayı dilinin altında saklamakta ya da uygun zamanı beklemekte, alıştırma çalışmaları yapmaktadır. Fransa, Suriye’deki terörist pkk/ pyd’yi devlet statüsünde tasavvur etmekte ve IŞİD militanlarının Kuzey Suriye’de yargılanabileceklerini teklif etmektedir.

Pyd, tehditlere cevap verebilmek için kendi militarist gücümüzü oluşturmalıyız, diyebilmektedir. Ypg/pyd; Suriye Demokratik Güçleri (SDG) adlı siyasi yapılanmaya bağlıdır. Demokratik Güçler ifadesi size bir yerlerden tanıdık gelmiyor mu? Türkiye’de Demokratik Halklar, Suriye’de Demokratik Güçler.

Pyd/ypg; asli olarak bölgedeki terörist gruplardan oluşmuş olmakla birlikte çevresindeki rejimle sorunu olan gayri memnun kitleleri de bünyesine katmak ve onlardan yararlanmak düşüncesine sahiptir.

Üçüncü muhalif yapı, Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) bünyesinde toplamış olan heterojen muhalif yapıdır. İçinde birbirine taban tabana zıt gurupların da bulunduğu devşirme bir yapıdır. Tek ortak nokta rejime muhalif olmalarıdır. Bu ordu, Suriye Ulusal Konseyi adlı siyasi yapılanmaya bağlıdır.

ÖSO, Türk-Amerikan projesi olan eğit donat tasarımı tutmayınca devreye sokulan bir uygulama olmuştur.

 

Asıl Soru: Fırat’ın Doğusu Ne Olacak? Bölgeye Barış Nasıl Gelecek?

ABD’nin 5 bin tırlık malzeme ve mühimmatla takviye ettiği ypg/ pyd/ pkk Fırat’ın doğusunda yerini sağlamlaştırmaya çalışırken biz Fırat’ın batısındaki sineklerle mi uğraşıyoruz?

Sayın Erdoğan; “Bir defa Fırat’ın batısına geçemezler.” derken acaba neyi kastetmişti?

Lütfen dikkat eder misiniz?

Türkiye, Suriye konusunda geçmişte bir yanlışlık yapmıştır. Ancak biz, bu coğrafyada ne sığınmacıyız, ne de misafir. Ve bu coğrafyada adam gibi huzur ve sükûn içinde yaşamak için dün kavgalı da olsak, komşularımızla mutabakat içinde bu bölgeyi birlik içinde ele ele bize göre tasarımlamak zorundayız. (2) Dışarıdan burun sokanlara ihtiyaç duymadan, hiçbir yerel unsuru dışlamadan, farklılıkları fitne konusu değil kucaklaşma vesilesi yaparak. Bunu yapmalıyız Allah rızası için. Biz bunu yaparsak, Allah, bize bir çıkış yolu gösterecektir.

 

……………

(1)Konunun hassasiyeti nedeniyle operasyonun kapsamı ve sonucu ile operasyon öncesi yapılan açıklamaları değerlendirme dışı tutuyoruz.

(2)Türkiye’nin, alt düzeyde de olsa, Suriye ile diyalog kurmasını olumlu bir yaklaşım olarak değerlendiriyoruz ve bunun geliştirilmesini salık veriyoruz.

1 Comment

Yorum Yapın

Navigate