BARZAN, BARZANİLER VE SİYASİ KÜRTÇÜLÜK

Millet Derneği Kayseri Şubesi Başkanı Mustafa Temizer, verdiği konferansta Barzani ve siyasi Kürtçülük ile ilgili olarak şunları söyledi: 

‘Aileme, Çocuklarıma Ve Kürt Alp Urungu’ma Doyamadan Öldüm’

“İnsanların bir arada olması millet olarak tanımlanması için aynı inanca sahip olmak, aynı dili konuşmak, aynı kanı taşımak yeterlidir. Bunlardan sadece birisinin iki toplulukta aynı anda bulunması onları aynı milletten saymak için yeterlidir. Emperyalist ülkeler, Türk Milleti’nin bir parçası olan Kürt kardeşlerimizi Türk Milleti’nin bünyesinden söküp alarak Türkler arasında bir kardeş kavgasının başlamasını istemektedir. Bu oyuna gelmemek için önce Türk Milleti kavramının ne manaya geldiğini bilmek gerekir.

Hz. Nuh’un oğlu Yafes’in çocuklarından birinin adı Türk’tür. Hz. Nuh’un torunu olan Türk’ten meydana gelen topluluklara Türk Milleti denmektedir. Türk kavramı medeni ve siyasi kavramdır. Kürtlerle ilgili ilk bilgilere ise asırlar önce (6.8.yy) yazılan Yenisey ve Orhun yazıtlarında rastlıyoruz. Yenisey yazıtlarında zamanının hakanının hayatının anlatıldığı mezar taşında, “Aileme, çocuklarıma ve Kürt Alp Urungu’ma doyamadan öldüm.” sözleri yer alıyor. Tarih boyu Türk Milleti’nin etle tırnak gibi ayrılmaz bir parçası olan Kürtler, Yenisey yazıtlarından ‘Milli Misak’a kadar Anadolu’nun ve Türkiye Cumhuriyetinin tüm vatandaşları gibi kaynaşmış bir kardeşler topluluğudur.

 

Allah’ın Ordusu ve Üstünlük Takvadadır

Türk Milleti, tarihte dünyanın yüz akı olmuş millettir. Hz. Peygamber, Seyhun Nehri’ni Türklerin sınırı olarak belirliyor ve “Türkler size saldırmadıkça onlarla savaşmayın!” buyuruyor.

“Allah, Türkleri saltanat burcunda halk etmiştir. Onların uzun bir hükümranlık dönemi olacaktır. Türkçeyi öğreniniz.” “Benim doğuda iskân ettiğim bir millet vardır… Islah için onları görevlendiririm.” uyarılarının Türk Milleti’ni işaret ettiği yorumu yapılmaktadır. Resulullah’ın Türk Milleti için Cundullah (Allah’ın ordusu) iltifatında bulunması, Türk Milleti’nin dünyada farklı bir misyon üslendiğini göstermektedir. Bu, Türkler için ırki bir üstünlük değildir. “Arap’ın Acem’e; Acem’in Arap’a üstünlüğü yoktur. Üstünlük takvadadır.” Allah’ın emirlerini kim daha iyi yerine getiriyor, yasaklarından sakınıyorsa o daha üstündür. Nesep de, Seyyidlik de bir üstünlük değildir. Zira Ebu Lehep de Hz. Peygamberin amcasıydı.

Ancak İslam’a asırlarca yaptığı büyük hizmetlerden dolayı Allah’ın ve Hz. Peygamberin övgüsüne mashar olan, adı anıldığı zaman İslam akla gelen, İslam düşmanlarının, İslam yerine onun adını kullandığı bir millet var ki o da Türk Milleti’dir.

Türk asırlarca İslam’ın bayraktarlığını, hizmetkarlığını yapmış bir topluluğun genel adıdır. Türkçülük bu manada ırkçılık veya bölücülük değil; İslam anlayışı doğrultusunda birliktir, barıştır, haktır, adalettir, gelişmedir, güçtür, yüceliştir.

Türk’ten ve Tükçülükten rahatsız olanlar; İslam düşmanı, birlik, barış, Hak, hukuk, adalet karşıtlarıdır.

Türk Milleti ailesini yok saymanın, Kürt kardeşlerimizi Türk Milleti ailesinden ayırmaya çalışmanın, Türkçülükle bölücü Kürtçülüğü bir tutmanın, Kürtçülüğün önderi lideri olarak ileri sürülen Barzanilerin dününü bugününü iyi bilmek zorundayız.

 

Barzan Yahudi Öğretisi Kabala’nın Merkezi!..

Barzani aşireti, Irak’ın kuzeyinde yüzyıllardır hüküm sürerken Zibari, Berzenci gibi köklü Kürt aşiretleri ile birlikte yaşayan bir aşirettir. Barzani’nin diğer Kürt aşiretlerinin hiç biriyle yıldızı barışmaz. Buna rağmen Barzani aşireti diğer Kürt aşiretlerinden çok farklı sebeplerle öne çıkarılır. Barzaniler Barzan’da 16. ve 17. Yüzyılda Yahudi mistisizmi Kabala öğretisinin yayılmasında önemli bir rol üstlenir.

Barzan, adeta ikinci Kudüs haline getirilir. Filistin’den Yahudilerin dinlerini ve Kabala’yı öğrenmek için (Kabala; kısaca genellikle Müslüman düşüncesinden etkilenerek ortaya çıktığı kabul edilen Yahudilikte mistik eğilimli bir akım.) Barzan’a gittikleri pek çok kaynakta belirtilir. Hatta Barzan, önce Yahudi hahamlar, sonra belli tarikat şeyhleri ve Kürt milliyetçiliğinin cazibe merkezi olarak varlığını sürdürür.

Barzan, Kabala ve Tevrat merkezi olması dolayısıyla Mesihçi inançların merkezi olur.

Yani Yahudi Mesihçiliği bölgede Barzan merkezli olarak yayılır.

1800’lü yıllardan günümüze kadar Barzan köyü İngiliz, Yahudi, Rus, İran, İsrail ve ABD ajanlarının uğrak yeri olur. Yahudi Kürt Barzani ailesi 19. Yüzyılda birden hidayete ererek(!?) Müslüman olur. Bir asır içinde ya Sünnî, ya Alevî görünerek araziye uyar. Barzan köyünde kurdukları tekkelerde pek çok  mürit yetiştirilir. Yahudi Barzani ailesi Yahudilikten, Müslümanlığa ve tarikatçılığa doğru müthiş bir dönüşüm yaşar.

 

Haham Nathanel Barzani, Haham Samuel Barzani ve Haham Asenath Barzani

Kendisi de bir Kürt Yahudisi olan ve Los Angeles’teki Californiya Üniversitesi’nde (UCLA) öğretim üyeliği yapan Prof. Yona Sabar, 1982 yılında Yale Üniversitesi tarafından yayımlanan ‘‘The Folk Literature of the Kurdistani Jews: An Anthology (Kürdistan Yahudilerinin Halk Edebiyatı: Antoloji) başlıklı kitabında Irak’ta yaşayan Kürt Yahudilerini anlatıyor.

Sabar’a göre, 16-17. yüzyılda Barzani ailesine mensup hahamların kurduğu Yahudi eğitim kurumlarına Ortadoğu’nun hemen her yerinden öğrenci geliyordu. Haham Nathanel Barzani Kerkük, Musul ve Erbil’de çok etkindi, çok zengin bir kütüphaneye sahipti ve kitapların büyük çoğunluğu da el yazmasıydı. Bu kitaplar oğlu haham Samuel Barzani’ye miras kaldı. Kitaptan bir ilginç bilgi daha Samuel Barzani’nin haham olan kızı Asenath Barzani ilk kadın haham olarak ABD Yahudileri tarafından tam 100 yıl sonra kabullenilmiş!..

Tarihçi Ahmet Uçar ise Osmanlı arşivlerinde, Sallum Barzani adlı bir hahamın önce Selanik’e, arkasından da Kudüs’e sürgün edildiğine dair bir belgeden bahsediyor.

Uçar’ın, Osmanlı arşivinde bulduğu bir başka belge de ise 1856’da Sallum Barzani isimli bir hahamın, Musul’dan Selanik’e, oradan da Hahambaşılığın özel ricası ile Kudüs’e sürgün edildiği görülüyor. Belgede 29 Şubat 1856’da Hahambaşı’nca verilen dilekçe Osmanlı hükümetince 11 Nisan’da görüşülerek uygun bulunmuş ve Sallum Barzani 20 Nisan 1861’de Kudüs’e sürülürmüş…

 

Barzaniler Nereden Geliyor? Neden İsyan Ediyorlar?

İlginçtir, Barzani ailesinden çıkan şeyhlerinin hepsi kendilerine Mesih-Mehdi payesi verir. Barzani ailesine ait şeyhler, müritlerine bağımsız Kürdistan fikrini empoze ederler.

Osmanlıda, fikrî eylem anlamında ilk isyanı başlatan Barzani Şeyhi I. Abdüsselam, müritleri tarafından Mehdi olarak kabul edilir.

Müritleri tarafından uçtuğuna inanılan I. Abdüsselam İstanbul’u ele geçirerek halife koltuğuna oturmayı hayal eder. Bir başka şeyh Muhammed Abdürrahim Barzani de müritleri tarafından Mehdi olarak kabul edilir.

Şeyh II. Abdüsselam Barzani ise Osmanlı Türkiye’sine karşı silahlı isyana teşebbüs eden ilk Kürt şeyhidir. Kürt Şeyhi Abdüsselam Barzani, 14 Aralık 1914’te Musul’da idam edilir.

Bir başka Barzani ailesi mensubu Şeyh Ahmet Barzani (1896-1969) kendini, 1927’de önce Mehdi, daha sonra da Kabala’daki adom kadmon (kâmil insan) geleneğine uygun olarak “Tanrı” ilan eder. Şeyh Ahmet Barzani İslamiyet’i, Hıristiyanlık ve Yahudiliği birleştirerek yeni bir din icat etmek ister.

Irak’ın kuzeyindeki Kürt aşiret beylerinin hepsinin köklü bir geçmişi vardır, köklü ailelerden gelirler. Ancak Barzani ailesi için bunu söylemek mümkün değildir. Barzaniler Yahudi kökenlerini gizlemek için Şafi mezhebine inanan Kürtler üzerinden İslam, tarikat üzerinden de siyaset yapmaya yönlendirilirler. Zaman içinde bölgede dini nüfuzlarını artırırlar.

Barzani aşireti, Osmanlının parçalanmasından sonra Türkiye Cumhuriyeti’ne karşı kullanılmak üzere değişen dünya konjonktürüne uygun olarak ABD-İsrail-İngiltere üçlüsünün besleyip büyüttüğü bir “mayın eşeği” olur. Barzani aşireti her fırsatta isyan eder.

Bölgede isyanlar ile Barzani aşiretinin ortaya çıkışı hemen hemen aynı zamanlara denk gelir. Barzani aşiretinin yaklaşık 200 yıllık macerası Osmanlı Türk Cihan Devletinin zayıflaması ile başlar. Aynı tarihler, Siyonistlerin İsrail devletini kurmak için Yemen’den Filistin’e bölgeyi karış karış dolaştığı zamandır.

Abdüsselam Barzani’nin Osmanlı Türk Cihan padişahına yazdığı mektupta dile getirdiği istekler ile PKK’nın veya tarikatçı Kürtçülerin istekleri aynıdır:

“Kürtçenin bölgede resmi dil olması, bölgeye tayin edilecek resmi görevlilerin Kürt olmaları, okullarda Kürtçe öğrenim yapılması…”

Şeyh Abdüsselam, Mesud Barzani’sinin babası Molla Mustafa Barzani’nin ağabeyidir. Yani Mesud Barzani’nin amcasıdır.

Barzani ailesinin adı yaklaşık 200 yıldır hep isyanlarla, sürgünlerle, İngiliz, Yahudi, Rus, İsrail, İran ve ABD ile birlikte anılmaktadır.

 

Barzan Aşiretinin Kimlik Değiştirme Macerası ve Kerkük’ü İsrail’e Bombalatması

Barzani aşiretinin macerasını üç dönemde ele almak mümkündür.

1- Barzanlı Yahudi Şeyh Taceddin Barzani’nin Barzan köyünde tekke açması.

Şeyh torunu olan “Seyid” Abdülkadir, Kürt Teali Cemiyeti’nin başkanıdır. Atatürk’ün Nutuk’ta yazdığına göre de Koçgiri isyanının elebaşıdır. İdam edilmiştir.

2- Şeyh Taceddin Barzani’nin torunu Şeyhi II. Abdüsselam Barzani’nin, Osmanlıya karşı çıkarak Kürt devleti kurmak için dini otoritesini kullanarak Kürtleri organize etmesi.

3- Mesud Barzani’nin babası Molla Mustafa Barzani’nin, sürgüne gönderildiği Sovyetler Birliği’nden 1958’de Irak’ın kuzeyine dönmesi.

Molla Mustafa Barzani, 1967’de İsrail’e gidiyor, İsrail Savunma Bakanı Moşe Dayan’a Kerkük petrol rafinelerinin planlarını veriyor ve Mart 1969’da Barzani-Mossad işbirliği ile Kerkük rafinerileri bombalanıp çalışamaz hale getiriliyor. Batılı emperyalist güçler ve İsrail bölgede kaos çıkararak emellerine ulaşmak için sürekli Barzanileri kullanıyor.

Bugün Türkiye Cumhuriyeti’nin en önemli milli güvenlik meselesi olan Kürtçü isyanların başlangıç tarihi 19.yüzyıldır.

Barzanilerin tarikatlar yoluyla yaptıkları hainlikler belgelerle ortaya konmuştur. Yunan arşivlerinden alınan resimlere göre Manisa’nın işgalinden sonra Tiyatro izleyen Yunanlı askerlerin yanında altı tane sarıklı sözüm ona hoca kılıklı vatan hainleri vardır.

Bugün Türkiye Cumhuriyeti’nin en önemli milli güvenlik meselesi olan emperyalist güçlerin tahrik ve beslemesiyle oluşan Kürtçü isyanların başlangıç tarihi 19. yüzyıldır. Barzanilerin tarikatlar yoluyla yaptıkları hainlikler belgelerle ortaya konmuştur. Yunan arşivlerinden alınan resimlere göre Manisa’nın işgalinden sonra tiyatro izleyen Yunanlı askerlerin yanında altı tane sarıklı sözüm ona hoca kılıklı vatan hainleri vardır.

Bugün resmi arşiv bilgilerine rağmen Barzani ve Talabani’ye kırmızı pasaport vermenin, “Kürt meselesi benim meselemdir” demenin, Mesut Barzani’yi koruyup beslemenin, “Türkiye seninle gurur duyuyor” sloganıyla Kürdistan bayrağı asarak, ayağına kırmızı halılar sererek devlet başkanı gibi karşılamanın ne manaya geldiğini sorgulamak gerekir…

Hiç bir sorun çözümsüz değil, kendiliğinden de çözülmez. Sorunların çözümü için öncelikle bir mücadele ortaya konulmalıdır.

Milletimize ulaşmak, onları uyandırmak ve teşkilatlamak için gösterdiğimiz gayret ve çabamızda Allah bize güç kuvvet ve azim versin.

Birliğimizi bozmak, gayret ve çabamızı engellemek isteyenlere fırsat vermesin…

Yorum Yapın

Navigate