AHMET CEVDET PAŞA

“Türk çocuğu ecdadını tanıdıkça, daha büyük işler başarmak için kendinde kuvvet bulacaktır.”

                                                                                                                                          Atatürk

Atatürk’ un bu özdeyişinden hareketle denilebilir ki, geçmişini bilmek, örnek almak. (kuru kuruya taklit demek istemiyorum) hayati bir zorunluluktur. Zira bir ağacın kökleri kurumuşsa, şu veya bu şekilde ağacın kökleriyle ilişkisi kesilmişse, ağaç kurur. Bu anlamda, bugün Ahmet Cevdet Paşa’yı tanıyacağız… Acaba aramızda kaç kişi, özellikle bizi idare edenler, O’ nu ve onun gibilerini bilmeden yazdıklarını okumadan şu ülkeye yön veremeyeceklerini biliyorlar mı?

1822 de Lofça’da doğdu, 1895 de İstanbul –Bebek’te vefat etti. Aslen Kırklareli’nden, “Yukarı Kıranlardandır. İlk öğrenimini Lofça’ da yaptı. Sonra İstanbul’ a gelerek, Çarşamba’daki Papasoğlu Medresesi’ne yerleşti. Fatih Camiinde , devrin tanınmış hocalarından ders gördü. İlâhiyat, hikmet, arap Edebiyatı, matematik, jeoloji, Astronomi okudu. 1846 da Reşid Paşa ile tanıştı.

Bu tanışma, hayatının dönüm noktası oldu. Böylece, medrese ve tekkeden sonra, devlet erkânı çevresine girmiş oldu. Bu arada Ali ve Fuad Paşalarla tanıştı. Siyasi ve idari görevler aldı. 1848 de Fuad Paşa ile Bükreş’e gitti. 1850 de Darûl-muallimin’e müdür oldu, ardından meclis-i maarife aza oldu.

Türkçenin doğru okunup yazılması için “Kavaid-i Lisan-ı Osmani’yi “ yazdı. 1853-54 yıllarında Fuad Paşa ile beraber Mısır’a gitti.

Encümen-i Daniş’in teklifi ile küçük kaynarca Anlaşması’ndan, Yeniçeriliğin kaldırılmasına kadar geçen Osmanlı Tarihini kaleme aldı. Bu arada devrin siyasi ve içtimai olaylarını değerlendirdiği “Tezakir” ‘i yazdı.

Kırım Harbi sırasında, Şeriatin ticaretle ilgili kısımlarını toplayan komisyonun azası oldu.

1857 de Meclis-i âli-i Tanzimat azası oldu. Ceza kanunnamesi, Arazi kanunnamesi, Tapu Nizamnamesini kaleme aldı.

1861 de İşkodra’ya , 1865’te Kozan’a fevkalâde komiser olarak atandı. Gerekli ıslahatı yaparak, buralardaki huzursuzluğa son verdi.

1863 te müfettiş olarak Bosna’da kaldı. Sahip molla’nın başladığı “mukaddime-i İbn-i Haldun’u” tamamladı.

Bir süre Halep valiliği yaptı. Divan-ı ahkâm-ı Adliye reisliği yaptı. Dış ülkelerle artan ticaret ve muamelât için Şeriye mahkemelerini yanı sıra, Nizamiye Mahkemelerinin kuruluşuna çalıştı. Mecelle’yi hazırlayan heyete başkanlık etti.

Beş defa Adliye Nazırı, üç defa Maarif Nazırı, iki defa Evkaf-ı Hümayûn Nazırı, birer defada Dahiliye ve Ticaret Nazırı oldu.

Türkçenin kaidelerini, çocuklara daha iyi öğretebilmek için “Kavaid-i Türkiyye” mantık ilmi için “Miyar-ı Sedad” terbiye ilmi için”Adab-ı Sedad”ı yazdı. Kısas-ı Enbiya ve Teravih-i Hulefa’da , Hz. Adem’den II.Murad’a kadar peygamberlerin ve halifelerin tarihini yazdı. “Maruzat” ise Sultan Abdül – Hamit’ in emri üzerine kaleme aldığı bir eserdir.

  • Bir ömre bunları sığdırmak, araştırma, uygulama nasıl bir aşkın eseridir?
  • O’nun eserlerini Türkiye’de kaç aydın, kaç siyasetçi okumuştur?
  • Okunmuşlarsa anlayabilmişler midir? Hiç düşündünüz mü?

Allah rahmet eylesin! Amin.

 

Yorum Yapın

Navigate