İSLAM İŞBİRLİĞİ TEŞKİLATI ‘‘ZIRVASI’’

Türk ve İslam dünyası olarak bizler birbirimizi yerken, Asya’nın iki işgalci, komünist ve çıkarcı devleti Rusya ve Çin birbirlerine daha çok yakınlaşıyor, güçlerine güç katıyor, bölgedeki nüfuzlarını artırıyorlar.

Geçtiğimiz günlerde, St. Petersburg Eyalet Üniversitesi’nin fahri doktoraya layık gördüğü Çin Cumhurbaşkanı katil Şi Jinping adına Rusya’da ödül töreni düzenlenmiş. Daha sonra ise iki ülke arasındaki diplomatik ilişkilerin 70. yıl dönümü münasebetiyle Vladimir Putin ve Şi Jinping bir toplantı yapmışlar. Toplantı ikili ilişkiler, ülke ilişkileri ve stratejik ortaklık üzerineymiş. Çin Cumhurbaşkanı Şi Jinping, Çin ve Rusya arasındaki stratejik ortaklığın yeni bir döneme girmesinin beklendiğini belirterek, daha yüksek ve hızlı bir kalkınma dönemi, kapsamlı bir stratejik ortaklık ve ikili ilişkilerin gelişmesi için plan yapacaklarını açıklamış. Putin ile uluslararası ve bölgesel konular üzerinde görüş alışverişinde bulunacaklarını belirtmiş.

Rusya Başkanı Dmitry Medvedev ile de bir araya gelen Şi Jinping bu görüşmelerin daha güçlü bir Çin-Rusya ortaklığı için büyük önem taşıdığını, iki ülkenin ve halklarının çıkarlarını korumak, küresel barış, istikrar ve refah konularında işbirliğine varıldığını açıklamış.

Milliyetleri, kültürleri, inançları farklı olan ancak istila, işgal ve ikiyüzlülük konularında birebir aynı olan Rusya ve Çin pek çok alanda işbirliğine varabiliyorlar. Peki, inanç gibi birleştirici bir ortak değeri olan ve hatta bu değeri adına dahi taşıyan İslam İşbirliği Teşkilatı ülkeleri pek çok ortak değere sahip olmasına rağmen neden işbirliği yapamıyor?!

Mayıs ayının sonlarında Suudi Arabistan’da 14. sü gerçekleştirilen İslam İşbirliği Teşkilatı zirvesinde Müslüman topluluklara yönelik zulüm ve insan hakları ihlalleri konuşulmuş. Ancak ne hikmetse bu İslam İşbirliği Teşkilatı zirvesinde Doğu Türkistan’daki toplama kampları ve bu kamplarda her türlü hak ihlaline maruz kalan Türk ve Müslüman Doğu Türkistanlı kardeşlerimiz gündem oluşturmamıştır!

İslam İşbirliği Teşkilatı’nın kuruluş amacını; ‘‘Kudüs’ün tarihi statüsünü korumak, Filistinlilere karşı uygulanan insanlık dışı ambargoyu ifşa etmek ve Filistinli sivilleri İsrail saldırılarından korumak’’ olarak açıklayan ve ‘‘bu amacı unutursak Allah ve ümmet önünde hesap veririz’’ diyen Dışişleri Bakanımız Mevlüt Çavuşoğlu, 14.sü düzenlenen ve konusu ‘‘hak ihlalleri’’ olan zirvede iki cümle de olsa Doğu Türkistan’daki hak ihlallerinden söz etmemiştir. Peki bu ikilik, bu adaletsizlik karşısında Allah’a hesap vermeyecek miyiz? Filistinlilere yapılan zulme karşı çıkılıyor da Doğu Türkistan’daki Çin zulmüne ve istilasına hangi mantık çerçevesinde sessiz kalınıyor? Çin’i gücendirmekten mi korkuyoruz, yoksa Doğu Türkistan’daki zulmü oradaki soydaşlarımıza reva mı görüyoruz?!

Batılı ülkelerin bile Doğu Türkistan konusunda  sessiz kaldığı için eleştirdiği İslam İşbirliği Teşkilatı, günümüz dünyasının en büyük soykırımı ile karşı karşıya olan Doğu Türkistan Türklerinin uğradığı işgal, tecavüz ve işkenceleri dile getirmeyecekse niye var ki?!

57 üyesi bulunan bu teşkilatta bir tane adaletten yana, vicdanı hür bir devlet adamının çıkmamış olması, her zulüm karşısında aynı tepkiyi ortaya koyamaması İslam İşbirliği Teşkilatı’nın ne kadar ciddiyetsiz bir teşkilat olduğunu, 14 yıldır bu teşkilatın yaptığı göstermelik zirvelerin birer ‘‘ZIRVA’’dan ibaret olduğunu açıkça göstermiştir.

 

Yorum Yapın

Navigate