Sorunlar Virüs Halısının Altına Mı Süpürülüyor?

Mart ayının gelmesinden bu tarafa Koronavirüs ile oturup onunla kalkıyoruz. Haber bültenlerinden siyasilerin gündemine kadar her şeyde gündem virüse odaklanmış durumda. Tüm dünyayı ilgilendiren ve pandemi olarak değerlendirilen bu salgın elbette gündemimizde olmalı, salgının meydana getireceği maddi ve manevi tahribatın bertaraf edilmesi için el birlik çalışarak gerekli tedbirleri almalıyız.

Problemler topyekun ele alınmalı biri ile ilgilenirken diğerleri ihmal edilmemelidir. Bir taraftan salgınla mücadele yürütülürken diğer taraftan da ülkemizi yakından ilgilendiren iç ve dış sorunlar aynı ciddiyet ve hassasiyetle takip edilmelidir.

Sorunlar virüs halısının altına mı süpürülüyor?

Mart ayında virüs ile ilgili ülkemizde olağanüstü tedbirler alınmadan önce yaşanan bir takım olaylar bir anda gündemimizden düştü. Problemlerimiz halloldu da mı gündemden düştü yoksa zamana bırakılarak unutulmaya mı terk edildi? Gündemimizde olan ve ülke olarak gerek iç politika gerekse dış politikamız açısından hayati öneme haiz olan meseleler maalesef çözüme kavuşturulamadan halledilmiş gibi gündemden düşürüldü. Kamuoyunun görmemesi için virüs halısının altına hepsini süpürerek üzerleri kapatıldı. Gerçeklerin üzerini istediğiniz kadar kapatmaya çalışın o gerçekler er veya geç bir gün karşınıza çıkacaktır. Unutmayalım ki güneş balçıkla sıvanmaz.

Hatırlanacağı üzere, virüs olayı patlak vermeden kısa süre önce İdlip’te onlarca Mehmetçiğimiz şehit olmuş Suriye’de takip edilen politika kamuoyunda ciddi manada tepki görmeye başlamıştı. Mehmetçiğimize hain ve alçakça saldıranlar rejim güçleri olarak açıklanmasına rağmen Rusya’nın desteği ile bu saldırının yapıldığı ortaya çıkmıştı. Şehitlerimizin acısı yüreklerimizden soğumadan Suriye konusunu görüşmek üzere önce Putin’in Ankara’ya geleceği açıklandı, o gelmeyince biz ayağına gittik. Büyük bir diplomatik nezaketsizlikle karşılaştık. Hem Suriye politikası hem Rusya da karşılaşılan tavır kamuoyunun tepkisini zirveye taşımışken bir anda Koronavirüs imdada yetişti. Gündemimizden Suriye de Rusya da çıkmış oldu. Ne İdlib ne de Rusya’da yaşanan diplomatik kriz yeterince kamuoyunda tartışıldı.

Yine aynı dönemde Libya’ya asker göndermemiz ve Libya’da çatışmanın açık tarafı olmamız eleştiri konusu olurken oradan da şehit haberlerinin gelmesi kamuoyunun tepki oklarının siyasi otoriteye çevrilmesine sebep olmuştu. Koronavirüs sayesinde Libya’da gündemimizden birden düştü.

Kıbrıs’ta doğalgaz arama çalışmaları, Ege adalarına Yunanistan’ın asker çıkarması ve gözümüzün içine baka baka yine yapılan anlaşmalara aykırı olarak Yunan bayraklarının adalarda çekilmesi ve askeri tatbikat yapmaları koronovirüs gündemi ile gündemde kendisine yer bulamayan milli meselelerimiz arasında yer almıştır.

Koronovirüs iktidara en büyük desteğini ekonomideki kötü gidişin üzerini örtmesine yardımcı olarak göstermiştir. Yıllardır takip edilen beton ağırlıklı yanlış ekonomi politikası, hazine garantili kamu özel işbirliği ile yapılan yatırımlar ekonomimizi uçurumun eşiğine getirmiştir. İşsizlik oranı milyon sayıları ile ifade ediliyor, işyerleri iflas ve konkordatoya başvuruyor, paramız yabancı paraları karşısında değer kaybetmeye devam ediyor, dış ve iç borcumuz tarihin zirvesine ulaşıyor ama ekonomi yönetimi pembe tablolar çizerek ellerinde bulunan kitle iletişim araçları ile milletin gözünü boyamaya devam ediyor. Ekonomide yaşanan sıkıntılar vatandaşın canını yakmaya acı gerçekler gün yüzüne çıkmaya başlayınca iktidarın imdadına yine Koronovirüs yetişti. Başarısızlığın faturası virüse kesilerek gerçeklerle kamuoyunun yüzleşmesi maskelenmiş oldu.

İktidar zora girdiği her dönemde ya dışarıda ya da içeride gelişen bir olay hemen imdadına yetişiyor. Kitle iletişim araçlarının büyük kısmı da iktidarın kontrolünde olunca gerçeklerin üzerlerinin örtülmesi de kolaylaşıyor. Bakalım şimdi elimizde virüs halısı var elimize ne geçerse onun altına süpürerek gerçeklerin üzerlerini örtüyoruz. Halının altında süpürecek yer kalmadığında ne yapılacak zamanı geldiğinde onu da göreceğiz.

Virüsün gündemimizden düşürdüğü konular

Suriye’de takip edilen politikalardan kimse bahsetmez oldu. Suriye’de Amerika petrolün olduğu bölgeye hakim oldu terör örgütlerini de bekçi yaptı. Rusya da Suriye’nin bir bölümüne rejim ile birlikte söz sahibi olarak sıcak denizlere inme hedefinde güvenliğini sağlayacak üslerini de kurdu. Önceden tek komşumuz vardı şimdi Suriye’de üç komşumuz oldu. Bizim kazancımız ne oldu?

Nisan ayında aktif hale getirilmesi taahhüdünde bulunulan S 400 ler neden aktif hale getirilmedi? Milyarlarca dolar peşin olarak ödenen paralarımız hangarlarda bekletilecek ve kullanılmayacak olan S 400 ler için mi ödendi? Amerika’dan borç para alabilmek için S400 leri kullanmama garantisi verdik mi?

Nisan ayında Trump’a yardım ile birlikte gönderilen mektupta “Nitekim Suriye ve Libya başta olmak üzere, bölgemizdeki son gelişmeler, Türk-ABD ittifakının ve iş birliğinin en güçlü şekilde sürdürülmesinin ne kadar önemli olduğunu bir kez daha göstermiştir” açıklaması, Suriye ve Libya’da politika değişikliğine gidileceğinin işareti mi? Amerika, Suriye’de terör örgütlerine on binlerce tır silah gönderdiğini, bizi kandırdı diye yaptığımız açıklamanın üzerinden yıl geçmedi. Bu son mektupla dile getirilen işbirliği vurgusu, Suriye’de ABD ile işbirliği aynı zamanda terör örgütleri ile işbirliği değil midir?

Amerika Libya’da karşı tarafımızda olan Hafter güçlerini desteklemektedir. Mektupla verdiğimiz söz Libya politikasını değiştiriyor mu? Libya’da ABD politikasına mı dönüyoruz?

AB günü için yayınlanan mesajda Türkiye olarak, müzakere sürecinde karşılaştığımız tüm zorluklara rağmen stratejik hedef gördüğümüz Avrupa Birliği’ne tam üyeliğe ulaşmakta kararlıyız, açıklaması Avrupa Birliğinden gerekirse çıkarız diye meydan okumalarımızdan vaz geçtiğimizi mi gösteriyor?

Devamlı ekonomimiz üzerinde dış güçlerin oyunu olduğunu söylüyoruz ama suçladığımız, efelendiğimiz aynı dış güçlerden borç para istiyoruz? Kimse düşmanının kalkınması için borç para vermez. Düşman elinde olanı almak, seni batırmak için borç verir. Ya düşman ilan ettiklerimizden borç istemeyelim ya da borç isteyeceksek ve buna da ihtiyacımız varsa ticaretin kurallarına göre tavır ortaya koyalım. Nefret dili yerine devlet dili kullanmak her zaman, her yerde fayda getirir.

İktidar ve onun kontrolünde bulunan kitle iletişim araçları maalesef ülkemizin gerçek gündemi ile değil oluşturdukları sanal gündemlerle kamuoyunu meşgul etmekte, tozpembe çizilen tablolarla göz boyamaya devam etmektedirler. Gerçeklerin acı sonuçları öğrenildiğinde pişmanlıkların bir faydası olmayacaktır. Geç olmadan gerçek gündemimize dönelim, sorunlarımızın üzerine milli mutabakatla gidelim.

Şeyh Edebali’nin Osman Gaziye nasihati herkesin kulağına küpe olmalıdır. “Güçlüsün, akıllısın, söz sahibisin; ama bunları nerede, nasıl kullanacağını bilemezsen, sabah rüzgarında savrulup gidersin.”

 

 

 

Yorum Yapın

Navigate