ÇANAKKALE GEÇİLMEZ

Ufuklar kararırken emperyal güçler dünyayı kendi aralarında taksim etmiş, Osmanlı Devleti’ni mağlup ederek Şark Meselesinin nihai çözümünü planlamışlardı…!

Savaş öncesi Osmanlı devleti 7.5 Milyon Siterlin’e sipariş ettiği iki gemiyi İngilizler, Almanlara ısmarladığı topları da Almanlar teslim etmemişti.

İngiliz ve Fransızlar için önemli olan Rusya’ya silah ve lojistik destek sağlamak buna karşılık Rus buğdayı ve petrolünü almaktı.

Savaşın kıvılcımı Saraybosna’da tutuşturulmuş, Almanlar Fransa cephesinde saplanıp kalmış, doğu cephesinde Ruslara karşı üstünlük sağlayamamışlardı.

Tüm bunlara karşılık İngiliz ve Fransızlar sömürgelerinde asker devşiriyor, şeytanca plan hazırlamakla meşguldüler… Hint Müslümanlarına Halifeyi kurtarmak için Almanlarla savaştırmayı, Avustralyalılara Hıristiyanlığı kurtarmayı, Senegallilere Türklerin vahşiliği, yamyam oldukları, insan yediklerini anlatarak asker topluyorlardı.

Toplanan Askerler Mısır’da eğitiliyor, aldatılıyor ve Türkler kötülemeye devam ediliyordu… Ruslarla savaşa girildiği günlerde İngilizler Basra’ya Asker çıkarıyor, donanmalarıyla Çanakkale önlerine yığınak yapıyorlardı.

3 Kasım 1914 İlk Hücum

Fransız ve İngiliz Deniz kuvvetlerinin üçte biri, Çanakkale önlerindeydi. İngiliz Başvekili Lord Corc “Harbi Umuminin yegâne sebebi Türkleri boğazlardan atmaktır” derken 3 Kasım 1914’de 18 parçalık itilaf devletleri donanması sağlı sollu Gelibolu ve Anadolu yakasındaki tabyaları bombalıyor, kendilerine göre nabız yokluyorlardı.

19 Şubat’ta 17 parçalık bileşik donanma tekrar Çanakkale boğazına girerek önce mayınları temizliyor ardından kıyılara gün boyu bomba yağdırıyordu. Türk Topçusu bunlara karşılık veriyor, savaş akşama doğru sona eriyordu. Amiral Carden “14 günde İstanbul’a gideceklerini ifade ediyor“. Bunun üzerine batıda Buğday fiyatları düşüyordu.

Payitahtın Anadolu’ya Taşınması

25 Şubat’ta Amiral De Robeck komutasındaki donanma hücuma geçti. Bizim 17 topumuza karşı itilaf devletlerinin 168 topu vardı. Birleşik donanma tabyaları topa tutmuş, İstanbul’da panik başlamış, Hilafetin Anadolu’ya taşınması gündeme gelmişti.

İngiliz savaş bakanlığı Amiral Hamiltonu komutan olarak görevlendirmiş ve 13 Mart’ta Hamilton Çanakkale’ye gelmişti. Quin Elizabet, İnfiksbıl, Ocean, Buveyt, Golyath ve diğerleri artık büyük deniz savaşına hazırdı.

Çörçil ” Donanmamız bir eli belinde, sadece bir elini kullanarak yakarak, yıkarak Çanakkale boğazını geçebilir” diye açıklamada bulunuyordu.

Cevat Paşanın emriyle 17 Mart gece karanlığında Binbaşı Nazmi Beyin komutasında Yüzbaşı Hakkı beyin kaptanlığında Nusret Mayın gemisi 26 mayını Kumbağı ve Soğan dere arasına gece karanlığında dökerek geri çekiliyordu.

Çanakkale Zaferi

18 Mart… Çanakkale Geçilmez… Düşman sabahın ilk ışıklarıyla birlikte bütün zırhlılarıyla hücuma geçerek ilerlemeye, kıyıları dövmeye, bataryalarımızı susturmaya başlamıştı. Gemilerden tabyalara alev, ateş saçılıyor, Türk Bataryaları birer ikişer susturuluyor, gemiler gece Nusret mayın gemisinin döşediği mayınlara çarparak yaralanıp batan gemilerin yanında

“Yoktu ekmeği aşı…

Yoktu toprağı taşı…

Çanakkale’yi taşımıştı sırtında,

Mangal yürekli onbaşı”.

İşte bu Seyit Onbaşının ateşlediği topla Ocean gemisi vuruluyor, böylece başlayan savaşta düşman büyük zayiat veriyordu. 7 gemi batmış, kalanlar yaralanmış, hücum yerini geri çekilmeye bırakmıştı. Akşama doğru düşman boğazdan tamamen çekilmiş, mavi sular Türk askerinin kontrolüne geçerek 1683’ten beri devam eden mağlubiyetimiz sona ermiş, düşmana karşı muazzam bir deniz zaferi kazanılmıştı. 2000’den fazla düşman askeri sularda boğulurken sadece 85 Türk askeri şehit olmuş, savaşın birinci bölümü sona ermişti.

Kara Savaşları Başlıyor 

Denizden geçemeyeceğini anlayan itilaf devletleri karadan geçmeyi denediler. Sömürgelerden toplayıp eğittikleri askerleri önce Mısırda topladılar. 75 bin askeri 89 büyük gemi ile 10 Nisan’da Limni adasına, sonra çıkarmanın yapılacağı yerlere taşıdılar.

General Liman Von Sandres’in Tahminleri:

Osmanlı devleti geçen süre içinde 5. Orduyu kurmuştu. Ordu iki kolordudan oluştu. Kolordunun biri Anadolu yakasında diğeri Rumeli yakasında konuşlandırıldı. Başlangıçta asker, silah ve malzeme noksanlığı en üst düzeyde iken zamanlar yüzbinlerce Mehmet Gelibolu’ya getirilmişti. Bu şartlar altında; Osmanlı Ordu komutanlığına Alman Liman von Sandres Paşayı getirmiş, pek çok alman subayı görevlendirilmişti. Liman Paşa planları yaparken İngilizlerin Saros körfezi ve Anadolu yakasındaki Beşike’ye çıkarma yapacağını ileri sürmesine karşılık Türk subaylar, özellikle kaymakam Mustafa Kemal düşmanın Anzak koyu, Suvla’ya çıkacaklarını ifade edip buna göre tertip alınmasını istemişti. Liman paşa yine düşmanın karaya çıkmasına izin verilmesini, düşman yerleştikten sonra cepheden hücum ederek düşmanın mağlup edilmesini istemiş, Türk Subaylar aksine düşman daha kıyıya ayak basar basmaz hücum edilerek düşmanın karaya çıkmaları engellenmelidir görüşünü ileri sürmüşlerdi.

  1. ve 57. Alay Destan Yazıyor

25 Nisan’da İngilizler Seddülbahir, Ertuğrul tabyalarını topa tutarken Fransızlar Kumkapı, Orhaniye tabyalarını topa tutulurken asıl çıkarmaları “Anzak koyuna, Suvla’ya, Morto koyuna” top atışı yapıyorlardı.

Halbuki çıkarmanın olduğu bölgede yeteri kadar askerimiz yoktu. Şartlar aleyhimizeydi. 27. Alay komutanı Mehmet Şevki Bey ve askerleri muazzam direniş göstermiş, fakat düşman çokluğu ve ateş gücü karşısında erimişlerdi. Her şeyin kaybedildiği anda 57. Alay Mustafa Kemal’in komutasında cepheye yetişerek çarpışmaya girmiş, Yarbay Mustafa Kemal, askerlere şu tarihi emri verdi: “Size taarruzu emretmiyorum, ölmeyi emrediyorum. Biz ölünceye kadar geçecek zaman zarfında yerimize başka kuvvetler ve kumandanlar kaim olabilir.”  Bu muharebede 57. alayın 950 askeri şehit olmuş, fakat zaferde kazanılmıştı. Bundan sonra 8.5 ay sürecek savaşlarda 27. ve 57. alayın askerleri zamanla şehit düşecek fakat düşmana adım attırmayacaklardı.

  1. Tümen ve Kanlı Savaşlar

3 Mayıstaki muharebelerde 15. Tümenin 16.000 askerinden ancak 3.500 sağ, diğerleri şehit olmuştu. Çatışmalar denizden topçu atışları, havadan uçaklar ile bomba yağdırmaktadır. Napalm bombaları düştüğü yeri yakmakta, yıkmaktadır. Buda yetmemiş gibi zehirli İngiliz çivileri atılarak zaten ayakkabısı olmayan Mehmetlerin topuklarına batmakta ve ilerleyen günler biçare Mehmetlerin ayağı kangren olarak kesilmesine sebep olmaktaydı.

Tüm bu acılar yaşanırken Lord Fişher “Allah kahretsin şu Çanakkale’yi orası hepimizin mezarı olacak” demesine karşılık savaşmayı sürdürme konusunda geri adım atmayacaktı.

10 Mayıs muharebeleri kanlı geçmiş, 160 Anzak ölürken 10.000 askerimiz şehit olmuştu.

Sabah Ezanlar Okunurken

Düşman askerlerinin içinde Müslüman askerlerin olduğunu fark eden Tayyar Paşa Sabah şafakla birlikte 50 güzel sesli Müezzine yüksek sesle “ezan okutunca” karşı tarafta kıpırdanmalar başlamış, kağıtlara yazı yazmış taşlara sararak atmış, siz kimsiniz ezan sesi duyduk. Türk tarafından cevapta; Biz Asakir-i Osmani Askeriyiz ya siz kimsiniz.? Hint Müslümanları karşılarında Osmanlı askerinin olduğunu anlayınca savaşmaktan vaz geçmiş, İngiliz oyunu geri tepmişti. Askerler geri çekilmiş, durum Hint Müslümanlarının memleketinde infiallere sebep olmuştu.

Asker kir ve pislik içindedir. Bitlenmiştir. Tifo tifüs yaygınlaşmakta. Bitlerden kurtulmanın tek çaresi Fanilaları çıkarıp karınca yuvalarının üzerine koymaktı. Karıncalar bitleri yiyor, aylar sürecek savaşta karıncalar Mehmedin yanında savaşa iştirak ederek ikinci düşman olan bitleri yiyorlardı. Ölü askerlerin cesetleri üzerine konan sineklerde bir başka dertti. Sinek vızıltıları, kulakları sağır edecek derecede artmıştı.

25 Nisan’da İngilizlere geçit vermeyen Ezineli Yahya Çavuş ve 63 kahraman askeride yad etmek lazım. Bu kahramanlardan geriye kalan Yahya Çavuş ve arkadaşları 5 Haziran Zığındere hücumunda şehit olur vatana karşı görevlerini bihakkın yerine getiriler.

“Bir kahraman takım ve Yahya Çavuştular.

Tam üç alayla burada gönülden vuruştular.

Düşman tümen sanırdı bu şaheser erleri,

Allah’ı arzu ettiler, akşama kavuştular”.

Yüksek sırt, Kanlı sırt, Kabatepe, Conkbayrı muharebelerinde düşman çok sayıda kayıp vermiş, Anzak komutan “Türkler çılgınca saldırıyor, kuvvetlerimizi geriye gemiye bindirelim” demekten başka çare bulamıyorken, Türklerin 2000 kaybı oluyordu. Düşman Ölülerinin ve şehitlerimizin defnedilmesi, yaralıların alınması için geçici ateş kes anlaşması ilan edilmişti.

Burada bir ayrıntıyı ifade etmeme müsaade edin: “Savaşın tüm cephelerde uzaması Almanların işine geliyordu. Savaş ne kadar farklı cephelerde uzarsa Alman askerleri o kadar rahat eder anlayışı hakimdi”.

Anafartalar Zaferi ve En Kanlı Savaş

9 Ağustos’ta birinci Anafartalar muharebeleri başlıyor ve Mustafa Kemal düşmanı bozguna uğratarak Tarihe birinci Anafartalar zaferi olarak geçiyor.  10 Ağustos Savaşın en kanlı günüdür. 18000 şehit verdiğimiz gündür. Conkbayrı ve civarı düşmandan temizlenir. Ogün toplam ölen sayısı 30.000’dir.

25 Ağustos’ta İngilizler gizlice 25.000 askeri Suvla körfezine çıkardılar. Yeniden ciddi ve acılarla dolu bir çatışma başladı. Ancak siper savaşları, Tünel savaşları, lağım savaşları şeklinde savaş uzayıp gitti…….

İngilizler Hamiltonun yerine General Monro getirdiler.

Eylül, Ekim, Kasım aylarında lağım savaşları, mevzi savaşları, siper savaşları devam etti.

Düşman Geri Çekilmekten Başka Çare Bulamıyor

Artık düşman çekilmeye karar vermiştir. Lakin bunun gizli olması gerekir… Her yol denenir ve sahte asker maketleri, yakılan ateşler çıkarılan dumanlar dikilen kızıl haç bayrakları örtme faaliyetleridir.

Soğuklar başlamış Türk tarafında askerler perişandır. Cephede yiyecek yoktur. Giyecekler zaten çok kötüdür. Tam bir felakettir.

İtilaf devletleri savaşı kazanamayacaklarını anlamış kaçış yolları aramaktadır. Kasım ve Aralık ayları oyalama, gizleme, sahte kıyıya çıkışlar birbirini izler…  Tek tük yapılan ateşler tam bir örtme faaliyetidir. Binlerce askeri kıyıdan Limni adasına tahliye ederler. 19 aralıkta Gelibolu’dan, 9 ocakta Seddülbahirden çekilen 35.000 asker ile Çanakkale’de düşman kalmamıştır. Savaşı Türk milleti kazanmıştır.

Savaşın Faturası

79.000 Fransız askerinden 47.000 kayıp, İngilizlerin 410.000 askerinden 205.000 kayıp toplamda 252.000 itilaf devleti askeri ölmüş veya esir edilmiştir.

500.000 Mehmetçikten 255.000 şehit, yaralı ve kaybımız vardır.

Metrekareye 6000 mermi düşmüş, 5 litre kan dökülmüştür.

Çanakkale Savaşında; Harbiyeli, Tıbbiyeli, Vefalı, Galatasaraylı ve Anadolu’daki pek çok idadi öğrencisi, 15’liler savaşa iştirak etmişken çok sayıda genç medreselere giderek cepheye gitmemiş olmaları düşündürücüdür.

Çanakkale Savaşının Neticeleri

1-Bu savaş bir yedek subay savaşı olarak tarihe geçmiş, Türkler Çanakkale’ye bir üniversite gömmüşlerdir.

2-İtilaf devletleri Boğazları geçemeyince Rusya çökmüş, komünist bir yönetim işbaşına gelmiştir.

3-İngilizlerin Müslüman sömürgelerinde artık bağımsızlık fikri uyanmış, Güneş batmayan imparatorluk eski gücünü kaybetmiştir.

3- Kendisini yer yüzü tanrısı olarak niteleyen W. Churchill ve müstekbirler siyaset sahnesinden silinmişlerdir.

4-Bu savaştan sonra piyon veya vekalet savaşları başlamış günümüzde hala varlığını devam ettirmektedir.

5-Mehmetçiğin yiğitliği, insani güzellikleri, savaşta bile düşmanına karşı merhametli oluşu hep gündemde kalmıştır.

6-Avustralya ve Yeni Zelanda adlı devletlerin ve milletlerin ortaya çıkmasına sebep olmuştur.

7-Çanakkale savaşı çeliğe, topa, bombaya, uçağa karşı; etin, yüreğin, imanın galip geldiğinin ispatı olmuştur.

8-Mustafa Kemal adlı komutanın tarih sahnesine çıkmasına ve Kurtuluş savaşını yapacak kurmay kadrosunun oluşmasına ve Cumhuriyet’e giden yolun açılmasına sebep olmuştur.

Sonuç olarak Çanakkale Destanı Alman komutanların yanlış yönetme ve emir vermelerine rağmen Esat Paşa, Cevat Paşa, Mustafa Kemal ve yüzlerce kurmay subayın muharebeyi yönetme bilgileri, vatan sevdasından başka bir düşüncesi olmayan, göğüsleri iman dolu kahraman MEHMETÇİĞİN  kazandığı zaferidir……..!

Ruhları şad, makamları Cennet olsun.

Kaynakça:

Mehmet Niyazi, Çanakkale Mahşeri, Ötüken Yayınları, İstanbul, 1998.

Hikmet Özdemir, Salgın Hastalıklardan Ölümler(1914-1918) Türk Tarih Kurumu, Ankara, 2010.

H.Hüseyin Maltepe, Çanakkale Kalbe Gömülen Değerler, İstanbul, 2000.

Aziz Kaylan Çanakkale İçinde Vurdular Beni, Tercüman  1001 Temel Eser, İstanbul, 1975.

Yaşar Ergincan, Çanakkale Kurtlar Sofrasında, İstanbul, 2009.

Yaşar Gürsoy, Atatürk ve Can Yoldaşı Nuri Conker, Sia Kitap, İstanbul, 2020.

Belgelerle Mustafa Kemal Atatürk ve Türk-Yunan İlişkileri, Başbakanlık Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü, Ankara, 2002.

Selahaddin Adil Paşa, Çanakkale Hatıraları, Arma Yayınları, 2001.

Türkiye Cumhuriyeti Tarihi Cilt: I, Atatürk Araştırma Merkezi, Ankara, 2012.

Yeniden Milli Mücadele Dergisi, 1,2,3,4,5,6,7. Ciltler

 

 

 

 

Yorum Yapın

Navigate