Suriye Sınırında Patriot Ne Anlama Geliyor?

Patriotlara sığınan iktidarımız ve akıl hocaları, Osmanlı imparatorluğunun cihan savaşı yangınına Alman müttefikimizin emrinde bulunan Göben ve Breslav isimli zırhlıların, boğazı geçerek Sivastopol’u bombalamasıyla nasıl kendimizi cihan savaşının içinde buluverdiğimiz hatırlıyorlar mı acaba?

Bayrak Dergisi 1256

İkibinli yılların başlarında çöken Sovyet Rejimi, aradan geçen on seneyi iyi değerlendirdi ve şimdi “Rusya federasyonu” ismiyle emperyal bir güç olarak kendini konumlayabildi. Anavatandaki Türk devletleri üzerindeki etkisini azaltacağına artırdı. Türkiye’nin bu kardeş devletler üzerindeki etkisi ise ilk günlerin sıcaklığında ve parlaklığında değil… Asya’daki Türk devletlerinin bağımsızlıklarının bulunmadığını ve bu yüzdende bağımsız birer dış siyaset izleyemediklerini söylememiz gerek. Türk Dünyası’nın bağımsızlığa kavuşmuş(!) devletlerinin gerçekten bağımsız ve birlikte hareket etme imkanını yitirmekte olduklarını söylememiz gerek. Şimdi bu dünya üzerinde başka merkezlerin emperyal hırsları ve politikaları etkin. Bazen bölgesel aktör olarak öne çıkarılan Türkiye’nin ve özellikle şu on seneden beri ülke yönetiminden sorumlu olan AKP’nin böyle bir kayıptan kendini sorumlu tutmasını beklemek herhalde mümkün değil. AKP İktidarı’nın Türk Milleti’ni tarihi ve kavmi kökleriyle dostça ilişkileri yok mesabesinde. Ne hikmetse mazlumlar katarında Türk soylular yok. Toplayıcı, bütüncül bir millet ve milliyet tablosunda ayırımcılık ve yörük sırtından kurban kesme anlayışı hakim… Gazze deyince çok üzüldüğünü gösterir, ağlarsın ve tüm imkanı bu konuya tahsis edersin ama Kıbrıs, Kerkük, Karabağ senin meselen değilmiş demek.?!!

Filistin Devleti’ne Doğru

Mamafih Gazze demişken, Filistin’in Gözlemci sıfatıyla da olsa BM’de “üye olmayan gözlemci devlet” statüsüne kavuşmasını sevindiğimizi söyleyelim. Fakat Hemen belirtelim bu durum, Filistin Davası’nın hakkettiği karşılık değildir. Buna rağmen Türkiye siyasetine ve milli hareketlere şeref harfleriyle “Kıbrıs, Kudüs, Türkistan” şiarını yazdırmış bulunan bir hareket ve partinin, Filistin’de Hürriyet ve bağımsızlık için atılan her adımı alkışlamasından daha tabii ne olabilir? Hiç şüphesiz ki “üye olmayan gözlemci devlet statüsü” bu davanın hakkı değildir. Değildir ama Hazreti Mevlana’nın “ben bu işin yalanına cübbemi veririm, gerçeğine hayatımı” sözünü söylemenin yeri…

Kerkük, Karabağ, Filistin

Yıllar önce Türkiye, Kıbrıs Meselesi’yle karşı karşıya kalmıştı. Aynı ittifak sistemi içinde bulunan Yunanistan’ın Kıbrıs Adasını da, Rodos Adası’nı, Girit Adası gibi yutma planları hazırladığı, hatta bu planları uygulamaya koyduğu anlaşılmıştı. Ama ne hikmetse Kıbrıs Türkleri’nin bütün yardım taleplerine rağmen iktidar ve muhalefet böyle faciaya karşı kulaklarını tıkamakta ısrarcıydılar. Onlar için varsa yoksa Türk-Yunan dostluğu vardı. Rum çetelerinin adada estirmeye başladığı terörde canları, ırzları, evleri, tarlaları iş yerleri tehdit altına alınan Müslüman Kıbrıs Halkı’nın Ada’yı terki ile Kıbrıs’ın Yunanistan’a iltihakını sağlayacak ENOSİS şeytani planı uygulanmaya başlanmıştı. Ama bu gerçekleri iktidara da muhalefete de anlatmak imkanı yoktu. Kıbrıs Türkleri’nin uğradığı tecavüzler karşısında anavatanda tam bir sessizlik ve duymazlık hakimdi. Onun için Kıbrıs mücahitleri “bizi EOKA teröristlerinin kurşunu değil Anavatan’ın sessizliği kahrediyor” diyorlardı. Bugün gözlerimizi hangi planın uyutucu nağmeleri yönetiyor? Hepsi de BOB, BİB gibi projeler ile çakışan tatlı, derin uyuşturucu hayaller… Vebali büyük hayaller..

Erdoğan-Putin Görüşmesi Suriye’de Kanı Durduracak Mı?

Rusya Federasyonu Başkanı Putin geldi ve Sayın Erdoğan’la konuştu ve ülkesine döndü. Şu an 35 milyar dolarlık bir ticaretimizin olduğu ve yüz milyar dolarlık ticareti hedeflediğimizi öğrendik. Suriye konusu ve NATO’dan istediğimiz patriotlar meselesine gelince Putin başbakanla yaptığı basın toplantısında Türkiye’nin sınır ihlallerinde tedbirler alabileceği ancak patriotların modası geçmiş silahlar olduğunu söyledi… Suriye Meselesi’nde bazı metod farklarının bulunduğunu da belirtti.
Dostluk Ve İşbirliğinden, Nato’nun Yardımına Sığınmak…

Çok Kötü Yönetilmiş Bir Süreçtir Ve Başarısızlıktır!

Ancak Türkiye’nin Suriye’den gelebilecek tehditler karşısında NATO’dan Patriot istemesi ne anlama geliyor, bunu anlamak gerçekten zor! Daha dün denecek kadar yakın bir tarihe kadar Suriye bizim dostumuzdu, pasaportları bile kaldırmış neredeyse bir “Ortak Pazar Suriye” oluşturmuştuk? Sayın başbakanın Suriye rejimini zalim ilan etmesi, halkıyla kavgalı ve gayri meşru sayması ve bir süre sonra Suriye sınırında bir uçağımızın düşürülmesi ve pilotların şehadetinin ve Suriye’ye giden bir Rus uçağının Türkiye’de inişe zorlanmasıyla birlikte Türkiye Suriye ile savaş konumuna geldi. Türkiye’nin Arap Baharı’nın hemen sonrasında Suriye ile savaş durumuna gelmesini isteyen İngiliz politikası aylar sonra Türkiye’yi savaş durumuna getirebildiği için de kendini tebrik ediyordur. Daha önce söylediğimiz gibi mercimek kadar aklı, hafızası ve vicdanı olan insan nereden nereye geldik der ve kendine sorar?! Şimdi, Suriye’nin Türkiye için ciddi bir tehdit haline geldiği, özellikle Sayın Gül’ün, “Suriye’de kimyasal silahların varlığı” iddiasından sonra Türkiye Suriye’de bir rejim değişikliği için NATO’nun gücünü kullanma çabasında!.. Bunu başarı diye yutturmak akıl ve vicdanla alay etmek değildir de nedir?
Patriotlara sığınan iktidarımız ve akıl hocaları, Osmanlı imparatorluğu’nun cihan savaşı yangınına Alman müttefikimizin emrinde bulunan Göben ve Breslav isimli zırhlıların, boğazı geçerek Sivastapolu bombalamasıyla nasıl kendimizi cihan savaşının içinde buluverdiğimiz hatırlıyorlar mı acaba? Patriotlar NATO silahı olarak bize verilecek, acaba tetiği kim çekecek? Düşündünüz mü?

BAYRAK

* Financial Times’ın dünya haberleri sayfalarında Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün Suriye yönetiminin kimyasal silah kullanma ihtimaliyle ilgili uyarısı yer alıyor.
Gül Financial Times’a verdiği röportajda, Şam yönetiminin Türkiye’ye karşı kimyasal silah kullanma ihtimalinden bahsediyor ve bu tehdide NATO’nun sağlayacağı Patriot füzeleriyle karşılık verilebileceğini belirtiyor.
Gül, “Suriye’nin kimyasal silahlara ve bu silahları taşıyabilecek eski Sovyet sistemlerine sahip olduğu biliniyor. Bu anlamda bir çılgınlık yapılması ve böyle bir hamleye girişilmesi ihtimaline karşılık hazırlık planları yapılmalı, NATO’nun şu an yaptığı şey de bu” diyor. Gazete, NATO Genel Sekreteri Anders Fogh Rasmussen’in ittifakın ‘Türkiye’yi korumak için elinden geleni yapacağı” yönündeki sözlerinin de Suriye’deki savaşın bölgeye yayılabileceği kaygılarının altını çizdiğini vurguluyor. Ankara’nın NATO’dan Suriye sınırına Patriot füzeleri konuşlandırılmasını istemeyi değerlendirdiğini belirten Financial Times, Gül’ün sözlerinin Ankara’nın Suriye’nin kendisine karşı kimyasal silah kullanması konusundaki kaygılarını sergileyen şimdiye kadarki en net açıklama olduğunu söylüyor. Ancak Gül, en büyük ve yakın tehditle Suriye halkının karşı karşıya bulunduğunu ekliyor ve ‘Bu durum açıkça devam edemez. Suriye kendi kendini tüketen bir ülke haline geldi” diyor.

 

Yorum Yapın

Navigate