Bazı insanların ittifakla kabul edilen özellikleri vardır. Beğenseniz de, beğenmeseniz de hakkını teslim etmek durumunda kalırsınız. Dünyada başka eşi benzeri olmayan bir örnek; hem “Senin getirdiğin dini kabul etmiyorum.” diyerek savaş açacaksınız, hem de, “Şu kıymetli eşyalarımı muhafaza et. Bunları ancak sen koruyabilirsin. Bir tek sana güvenirim.” diyeceksiniz. İşte bu şahika örnek Muhammed’ül Emin’dir. Yalnızca dostları değil, düşmanları bile ona güvenmiştir. Böyle şanlı bir peygamberin ümmeti olmaktan daha kıvanç verici bir durum olabilir mi? Ne kadar sevinsek azdır. Örneğimiz Hz. Peygamber olduğuna göre bizim de görevimiz çevremizde güvenilir insan olmaya çalışmak olmalıdır.
Yıllardan beri konuştuğunuz insanlar, içinde bulunduğumuz çevre, akrabalarımız, iş arkadaşlarımız bize hep şöyle dediler: “Sayınız az. Basında haberiniz çıkmıyor, herhalde faaliyetiniz yok. Size oy versek oyumuz boşa gider, barajı aşamazsınız… Yoksa sizin iyi insanlar olduğunuzdan şüphemiz yok. Genel başkanınız Aykut Edibâli çok dürüst bir insan. Hatta fazla dürüst. Diğer siyasiler gibi yalan dolan bilmiyor. Çizgisini hiç değiştirmedi. Aykut Edibâli çok güzel konuşuyor. Yüreğini ortaya koyuyor. ‘Bana güvenebileceğim bir isim söyle?’ deseniz tereddüt etmeden ‘Aykut Edibâli’ derim. Sizin arkadaşlarınız okuyan, yazan, oturmasını kalkmasını bilen insanlar. Bugüne kadar kimseye bir zararları dokunmadı. Bulundukları yerlerde hemen fark ediliyorlar. Pırlanta gibiler…” Allah’a sayısızlar sayısınca şükürler olsun. Bundan daha güzel ne ola ki? Peki bu kadar güzel meziyet nasıl oluşuyor? Ömrü boyunca kutlu kitabımıza olan hürmetten değil mi? Amblemini bile kitap olarak seçen bir liderin, “Kuran’ın Aksiyon Öğretisi” adıyla ciddi bir eser ortaya koyan yazarın Kur’an’a olan hürmetine şahitlik etmişizdir.
Osman Gazinin Kur’an’a Hürmeti
Şeyh Edebali’nın çadırında Kuran’a olan hürmetinden dolayı sabaha kadar gözünü kırpmayan Osman Gazi’ye belki de cihan devletini kurmak kitaba olan hürmeti sayesinde olmuştu.
Şeyh Edebali’nin evinde misâfir kaldığı bir gece Osman Bey, rûhuna sükûnet veren, nefsinin çırpınışlarını dindiren sohbetin huzûru içinde heyecan dolu anlar yaşamıştı. Bir rivâyette, kendisine yatması için gösterilen odanın duvarında asılı bir Kur’ân-ı Kerîm olduğu için ayağını uzatmayıp, kıvrılarak oturduğu yerde tatlı bir uykuya daldı. Rü’yâsında, Şeyh Edebali’nin göğsünden çıkan ve giderek hilâl şeklini alan Ay’ın, bir ucunun kendi göğsüne girdiğini ve kendisi ile Şeyh Edebali Hazretleri arasından çıkan bir fidanın çınar haline geldiğini ve bu çınarın dallarının üç kıt’aya yayıldığını ve birçok milleti gölgesi altına aldığını gördü. Bu topraklarda haşmetli kule ve kubbeler üzerinde Ezân-ı Muhammedî okunuyor; bülbüller Kur’ân-ı Kerîm tilâvet ediyorlardı. Semânın görülebilen her yeri gülşen olmuştu.
Bu rüya Osmanlılardan önce Selçukluların kuruluşunda da mevcuttur. Anonim Selçuknameye göre, Selçuklular’ın ceddi Lokman (Dukak olmalı) evleneceği zaman zifaf odasında Kurân’ı kerim görmüş, bunun üzerine Lokman bu evi terk ederek başka bir evde zifafa girmiş ve o gece rüyasında Hz. Peygamberi görmüş, Hz. Peygamber Kurân’a gösterdiği hürmetten dolayı kendisinin ve çocuklarının Dünya ve Ahirette izzet ve devlete nail olmaları için dua etmiştir (KÖPRÜLÜ, 1988:8). Sadruddin el- Hüseyni’ye göre ise bu rüyayı gören Selçuk Bey’in babası Dukak olup, Hz. Peygamber’in ve ashabının dualarını almıştır. (TURAN, 1979: 154).
Edibâli’nin Kur’an Aşkı
Aykut Edibâli’nin bir televizyon konuşmasında Kur’an’ı anlatırken yaptığı o hareket ne muhteşem bir an yaşatmıştı izleyenlere. Ne demişti hatırlayalım isterseniz:
“Kur’an’ı Kerim’i, Allah’ın kitabını bütün insanlar öğrenecek. En büyük güç budur. Allah’ın sana, herkese ismen gönderdiği bu kitabı, bu açıklamayı herkes okuyacak, öğrenecek. Bu halk Kuran’ı Kerim’in ışığı ile aydınlanmaya başladığı an, hiç şüphe etmiyorum Osmanlının, Selçuklunun hayran olacağı yeni bir dönem olacaktır.
Bir ayette Allah yıldızların doğduğu yere yemin ediyor. ‘Andolsun yıldızların doğduğu yere’ diyor. Eski bütün tefsir kitaplarımızda doğup battığı yer olarak açıklanır, tahminde bulunur. Çünkü tefsir âlimlerimiz, din bilginlerimiz netice itibari ile çağın astronomi bilgileri ile izah edecek, yorum yapacak. Geçen sene Hubble (habıl) teleskopunun büyük keşfi sebebi ile ortaya çıkarıldı. Aynen böyledir: ‘Yıldızların doğduğu yer görüldü.’ Soruyorum ben size İslâm Dünyası, Diyanet İşleri Başkanlığımız, bir yığın âlimimizin hiç dikkatini çekti mi bu konu? Kur’–an’ın mucizevî ihbarı ortaya çıktı. İlme saygınız var ise, akla saygınız var ise yüzyıllar sonra ortaya çıkarılmış olan bu Kur’an mucizesi karşısında bütün insanlık ayağa kalkmalı değil mi? Hıristiyan’ı, Musevi’si, dinlisi, dinsizi. İşte bir gerçek var. Senin bütün astronomi bilgin, fizik bilgin bunu ortaya koyamadı. Nihayet bir Hubble teleskopunun keşfi herkesi hayretler içerisinde bıraktı. 1400 sene evvel gönderilmiş bir kitabın bunu beyan etmesi neyi ispat ediyor? Bütün Hristiyanlar, bütün papazlar, bütün ruhbanlar, bütün hahamlar Allah diyorlar değil mi? İşte yol göründü, işte Allah’ın sözü deyip ayağa kalkmalı ve saygı göstermeli.”
Bu konuşmayı yaparken Aykut Edibâli’nin oturduğu yerden bir ayağa kalkışı var ki o hali yaşayanlar bilir ancak.
Sakıp Sabancı 1998 yılında Amerika Metropolitan müzesinde Hat ve Kuran sergisi açmıştı. Sırf bu hareketi için Aykut ağabey Sabancı’yı tebrik etmişti. Para pul istememiş olmasına ve sadece Kur’an’a olan hürmetine Sakıp ağa hayretler içinde kalmış ve kapıya kadar yolcu etmişti.
Kur’an’ın Aksiyon Öğretisi kitabı yayınlandığı zaman Osman Akkuşak Yeni Şafak gazetesindeki yazısında şu derlendirmeyi yapmıştı:
Aykut Edibâli’nin yeni kitabı Kur’an’ın Aksiyon Öğretisi Bayrak Yayıncılık tarafından yayınlandı. Mücadele Birliği’nin kurucusu fikir ve aksiyon adamı olan Edibâli; hayat, siyaset ve fikir olaylarının, Kur’ân-ı Kerim ışığında tezahür eden mahiyetlerini, esaslarını yorumluyor ve açıklıyor. Edibâli; 1970’li yıllarda bir esir Türkleri anma gününde, kürsüde konuşurken hem kendi ağlamış, hem de herkesi ağlatmıştı.”
Kur’an’ın soylu ışıklarıyla aydınlanan o dahi kafa şimdi kanatlanıp Hakka uçtu. Kur’an-ı Kerime bu kadar büyük bir tazim gösteren, saygı duyan böylesi imanlı bir kula inanıyorum ki Kur’an arkadaş olacaktır. Zaten dünyada da onun başucu kitabı, yoldaşıydı Kur’an.
Ne mutlu ömrünü Hak davaya adayanlara ve bu ikrar ile dünyadan geçip gidenlere.
1 Comment
Allah mekanını cennet eylesin. Bu millet çok büyük bir evladını, bizler de çok değerli bir ağabeyimizi, yol arkadaşımızı ve liderimizi kaybettik.