KUR’AN; ÖLENLERİMİZ İÇİN DEĞİL BİZİ DİRİLTMEK İÇİNDİR

BİR GELENEĞİN ARDINDAN, DÜŞÜNÜLENLER…

Mevlid, Arapça bir kelime olup, doğum, dünyaya gelme demektir.

Edebî bir terim olarak ‘Mevlid’, Peygamberimizin doğumunu, hayatından kısa pasajları, mucizelerini anlatan mesnevi tarzındaki metinlerin tümüne verilen isimdir. Ayrıca edebiyatımızda edebî bir türdür. Musikî terim olarak ‘Mevlid’, cami ve tekke musikisinin bir türünü ifade eder.   

Toplumumuzda çeşitli vesilelerle Mevlid törenleri yapılır. Bunlar, çocuklarımızın sünnetinde, hacca gidiş-dönüşlerde, askere çocuklarımızı göndermelerimizde, düğünler ve vefat edenlerin ardından icra edilir. Bu toplantılarda Kur’an okunur, dua edilir, Mevlid ve ilahiler okunur. Bu dini muhtevalı toplantıya aileden, komşudan, tanıdıklar çağrılır, mahalle imamının desteği ve talimli yakınlarımız vasıtasıyla olay gerçekleşmiş olur.

Mevlid okumaları, toplumumuzda benimsendiği için, sebepleri oluşunca ihmal edilmeden yapılır. Durumu iyi olanlar da görkemli şeklini tercih eder, sesi, kıraati güzel olan mevlithanlarla bu törenleri yaparlar.

Hanımlar da haftada bir defa olarak, özelliklede cuma günleri evlerde toplanır, Yasin’i Şerifi okurlar, dua ederler, dağılırlar. Güzel bir adettir ancak eksiği vardır. Bu işin tek hüzün verici yanı, bildiğim ve gördüğüm kadarıyla Kur’an’ı Kerim’in hep Arapça’sını okuyup ayrıldıklarıdır. Hiçbir zaman okudukları surelerin anlamını anlam-çalışma konusu yapmazlar. “Kur’an bize ne diyor?” merakından uzak olan bu haftalık okuma buluşmaları eksiktir, beklenen faydayı sağlayamamaktadır. Acı veren bu durumun anlama etkinliğine dönüştürülerek, telafisi gerekir

Müslüman olarak, hep ihmal ettiğimiz önemli bir konu; Kur-an-ı yüzünden okumak ama özünü okumamaktır. Hep okuduk, hatimler yaptık, hafızlar yetiştirdik… Fakat “Allah Kur’an’da bize ne diyor? Neleri helâl, neleri haram kılıyor, kendimize, vatanımıza milletimize dinimize, insanlığa karşı görevlerimizi nasıl tanımlıyor? Kısacası neler emrediyor, neleri nehiy ediyor, öğrenmek için Kur’an mealini okuyup, anlamını tefekkür etmedik, buna fazla çaba sarf etmedik. Böylece Maalesef “Kur’an’ı sadece ölülere okunan bir kitap” haline getirdik. Anlamadan tekrar tekrar okumayı mükâfata layık konumuna taşıdık. Ezberi ve anlamaktan uzak olan tekrarı cazip kılarak gelenekselleştirdik. Hâlbuki Allah, ayetlerinde, “O, sade bir zikir ve parlak bir Kur’an’dır. Hayatı olanı uyandırmak, nankörlere de o söz (azap) hâk olmak için! O’nun (Peygamberin) söyledikleri ancak Allah’tan gelmiş bir öğüt ve apaçık bir Kur’an’dır. Diri olanları uyarsın ve kâfirler cezayı hak etsinler diye…” buyuruyor. (Yasin S. Ayet: 69-70)

Yaptığımız merasimlerde ekseriyetle Kur’an’dan Yasin Suresi ve Merhum Süleyman Çelebi’nin, Peygamber Efendimize yazmış olduğu kaside okunur. Ardından dua yapılarak dini merasim bitirilir. Okunan kaside esnasında Hz. Peygamber’e (sav), sık sık salavat getirerek duygulanırız. Aşr-ı Şerif olan Kur’an okunurken pür dikkat dinleriz, ancak manasını da (mealini de) bilmediğimiz için ayetlerdeki mesajı anlayamayız. Hâlbuki merasimde ölmüşlerimize dua ederken, Hz. Peygamber’e (sav) salavat getirirken esas olan, Şanı Yüce Allah’ın (cc) ayetlerini de anlamak, merasime gelenlere anlatmak olmalıdır.

 

MEVLİD MERASİMLERİMİZ DAHA ANLAMLI OLSUN

Bir vesileyle Din ve Ahlak Bilgisi Öğretmen arkadaşın sohbetinde dinlemiştim, demişti ki:

“Yakın akrabam bana geldi, ahirete intikal etmiş geçmişlerim için Mevlid okutmak istiyorum ve sizin okumanızı istiyorum” ricasında bulundu. Devamla, “Bizim yöremizdeki Mevlid okutmanın 1,5 saatlik programında, Kur-an’dan bir veya iki Aşır okunur. Okunan kısmın Türkçe meali verilmez. Gazel okurcasına İlahiler, Mevlid ve kaside, peş peşe okunur. Sonunda bir dua yapılır, yemek ziyafetiyle de tören biter. Ben her zaman bu tarz törenlerden üzüntü ve rahatsızlık duyardım. Akrabamdan böyle bir teklif gelince uzun uzun düşündüm. ‘Hayır’ desem olmaz, mademki Mevlid törenleri adet halidir ve mutlaka yapılıyor, ben de bu teklifi kabul ettim.

Mahalle imamını yanıma alarak Merhum Süleyman Çelebi’nin kasidesinden, Mevlid’in sadece giriş ve sonundaki dua kısmını okuduk, sonra, daha çok Kur’an okuduk. Ve okunan her Kur’an Ayetinin Türkçe mealini de verdik.

Örnek olarak Yasin Suresi’ni okuduk, her iki sayfanın sonunda Türkçe mealini verdik. Diğer okuduğumuz ayetlerin mealini de verdik ve dua ile merasimi bitirdik.

Merasim bittikten sonra davetliler sıraya girerek bizi tebrik etti.

İlk defa böyle bir mevlit merasimine tanık oluyoruz hocam çok teşekkür ederiz okuduğunuz Kur’an’ı Kerim’in mealini vermeniz bizi aydınlatmanızdan çok etkilendik büyük istifade ettik Allah’ımızın mesajını bize ilettiniz” dediler.

Hele mahallenin eski muhtarı gelerek;

Hocam, kalbime bir kılçık soktun, dedi.

Hayrola nedir o mesele? dedim.

-Hocam, o gün kıyamet günü “ağızları mühürleriz eller konuşur ayaklar şahitlik eder” dediniz ya ben bittim. Çok konuşan biriyim kendi kendime vay halime dedim!.

Ben de, “O benim sözüm değil Allah’ın kelamıdır” dedim (Yasin Suresi Ayet 65).

-Tamam, hocam ben de biliyorum bu Allah’ın sözü. Demek ki Kuran’ı öğrenmeliyiz, okumalıyız, okumasını bilmesek dahi mealini okumalıyız. Allah razı olsun, siz bize öncü oldunuz rehberlik yaptınız, teşekkür ediyorum hocam.” dedi. Biz, tebessüm ederek ayrıldık.

 

KUR’AN; ÖLÜLERİN DEĞİL, DİRİLERİN HAYAT KİTABIDIR

Mevlid merasimlerini yürütenler, dini görevleri bir kazanç haline dönüştürmeden(!?) davete gelenlere Allah’ın mesajlarını ulaştırmak için çalışmalı, Kur’an’ı anlama ziyafetine dönüştürmeliyiz. Bu alicenaplığı, dirlik-birlik-kardeşliğin, ilahi mesajla gıdalanmanın vakti haline getirerek, coşkulu fırsata dönüştürmeliyiz. Baştan savma, özsüz-anlamsız bir günah çıkarma zannından uzaklaşarak, sebepler vesilesiyle icra ettiğimizin-dillendirdiğimiz kelamın dirilere bir hayat dersi olmasını sağlamalıyız. Çünkü Kur’an; ölülerin değil, dirilerin hayat kitabıdır.

Diyanet İşleri Başkanlığı, yapmış olduğu Kandil günlerini ve Mevlid merasimlerini televizyonlardan yayınlarken, okunan Kur’an surelerinin meallerini ekranlara aksettirirken her okunan aşr-ı şerif’den meali de verilse camideki dinleyici cemaatle birlik de TV ekran karşısındaki milyonlarca dinleyici insanlara da Kur’an mesajını iletmiş olur. Yapacağı bu uygulamayla da topluma daha büyük hizmet etmiş olurlar.

İl ve ilçe müftülüklerince Mevlid merasimleri akıllara tesir eden böylesi bir program dâhilinde ve topluma fayda sağlayan şekillerle sağlansa merasimin kıymeti artar. İçerik, amaçla renklendirilmiş olarak beraberlik faydaya dönüşür.

Ayrıca camilerde, Kur’an kurslarında, Kur’an’ı Kerim öğretilirken mealinin de sunumu yapılırsa iyi olur. İnsanlar Kur’an öğrenirken veya dinlerken aynı zamanda dininin asli kaynağını anlayarak öğrenmiş olurlar. Yakındığımız birçok sosyal olay da asgariye indirmiş oluruz. Allah’ın izniyle.

Yorum Yapın

Navigate