KİM VATANDAŞ KİM YABANCI; TÜRKİYE NE KADAR BÜYÜK?

MUSTAFA GÖKTEKİN

Gönül Coğrafyamız!

Yazının başlığı kim vatandaş kim yabancı; Türkiye ne kadar büyük dedik demesine de yazının cevabını vermeye başlığın sonundan başlayalım isterseniz.

Türkiye’nin yüzölçümü sizce ne kadar?  

Türkiye’nin toprak büyüklüğü ile yani topraklardan oluşan coğrafyası ile fiili gönül coğrafyası aynı mı?

İlgisiz gelecek belki ama Türkiye’nin ikinci dünya harbinde Almanların elinden kurtardığı insan sayısı ne kadar biliyor musunuz?

Son senelerde gözümüze daha çok çarpan ama asırlardır devam eden bir şey var… İslam coğrafyasının neresinde bir sorun varsa, insanlar ne zaman zulüm ve baskı altında kalmışlarsa; ırkına, rengine, kavmine bakmadan ana vatan belledikleri Anadolu’ya sığınıyorlar…

 

Mekke-Medine Kimin?

İslam coğrafyasında kim Mekke’yi Medine’yi Arap toprağı biliyor? Arap Toprağı ise insanlar gitmek için neden yıllarca sıra bekliyor? Neden o yerlerin hasretiyle yanıp tutuşuyor? Bizim ortak malımız değilse bize ne! Değil, elbette değil oralar bütün İslam dünyasının ortak malı; bizim de elbette! Savunmasını ve korunmasını sadece Suud’a bırakamayacağımız kadar kıymetli, mübarek…

Oralar öyle de Anadolu, İstanbul öyle değil mi? Evet, nerede ise bin yıldır Anadolu da, 6 yüz yıldır İstanbul’da sadece Türklerin değil, bütün İslam âleminin ortak malı. Mekke ve Medine’nin dışında harem bölgesi nerede var? İstanbul’da Harem semtinin anlamı ne, hiç düşündünüz mü?

 

Anadolu İnsanı Nereden Geldi?

Bu topraklar üzerinde yaşayan insanların köklerinin hesabını hiç yaptınız mı? Hoş yapmaya gerek yok ama inanın dünyada ne kadar ırk varsa o kadar kökü o ırklara dayanan kendini Türkoğlu Türk hisseden insanımız var. Peki, bütün bu insanların köklerinin yaşadıkları topraklarda değil de Anadolu’da olmalarının sebebi ne? Neden buradalar?

Neden Arakan’daki Müslüman gözünü Türkiye’ye dikmiş ve yardım bekliyor veya yardımı sizden istiyor? Bu insanlar Türk mü veya Türkçe biliyorlar mı? Bosna’da bir o kadar İNSAN neden kendini Osmanlı olarak görüyor ve anavatanının Türkiye olduğu iddiasında? Neden Suriye’deki milyonlarca insan Irak’a gitmedi de Türkiye’ye iltica etti? Türkiye Arap mı?

 

Sorular, Sorular…

Azerbaycanlı kardeşlerimiz bize bazen Ermenilere yakın davrandığımız için gönül koymaktalar niye? Esir Türk illeri yıllar yılı hürriyet için ve ağlamak için Müslümanların Kâbe-i Muazzama’ya dönüp ağladıkları gibi Türkiye’ye dönüp ağladılar, neden? Sorular çok fazla ve bu soruların cevabını bizim, devlet adamlarımızın, en önemlisi de Anadolu Türk insanının vermesi gerekiyor. Bu sorulara hem aklımızla hem de vicdanımızla cevap vermemiz gerekiyor.

 

Vatandaşlarımız Kaç Dil Konuşurdu?

Osmanlı haritasının nerelere kadar uzandığını, nereleri kapladığını, gücünün ise nereleri kapsadığını okuyup bilenleriniz var mı? Daha dün ülkemizin etrafına sanal sınırlar çekilene, yürek sınırlarımız jiletle tellerle çevrilene kadar; Balkanlarda, Kafkaslarda, Arabistan yarımadasında, Afrika’da, Asya’nın içlerinde yaşayan milyonlarca insan, bugünün insanlarının ikinci ve birinci nesilleri Türkiye vatandaşı idi.

Bu coğrafyada insanlar bir tek ülkenin içinde, hiç de sorgu ya da sual edilmeden istedikleri yere gidip ikamet edebilirlerdi. Ticaret yapabilir, aynı devletin güvenliği içinde emin bir halde İstanbul’un himayesinde seyahat edebilirdi. Çünkü bütün bu topraklar bir tek milletin, bir tek ülkenin ve bir tek otoritenin teminatı altında idi. Balkanlardaki Bulgar ile Azerbaycan’daki Türk, Suriye’de ki Arap, Mağrip’teki Berberi aynı ülkenin vatandaşı idi. Hepsi Türk vatandaşı idi.

Bosna Hersek’te yaşayan Boşnak, Sırbistan’da yaşayan Sırplı, Kırım’da yaşayan Kırımlı Tatar, Polonya’da yaşayan Lehli, Macaristanlı Macarlar Osmanlı Devletinin asli vatandaşı ve tebaası idi.

 

20 Bin Osmanlı Yahudisi veya Çocuğunu Satan Afganlı Kadın…

1945 Yılına kadar ikinci dünya harbinde Alman soykırımına uğrayan Yahudiler sırf Osmanlı tebaası (vatandaşı) oldukları için 20 bin Yahudi Fransa Büyükelçimiz Behiç Erkin tarafından vatandaşlık sertifikası verilmek suretiyle kurtarılmıştır, kurtulmalarına vesile olunmuştur.

İstiklal harbinde bize yardıma gelmeye çalışan 100 bin Afganlı Müslümanın yani Hintli Müslüman’ın İngilizler tarafından yollarda telef edildiğini kaç kişi bilir. Afganistan’ı haritada gösterebilecek kaç babayiğit vardır. Ya Şeyh Ahmet Sunisi’yi ve yakınları kimdir? İstiklal Harbinde Anadolu’da savaştığını bilir misiniz? Nerelidir Şeyh Ahmet Sunisi? İnsan pazarında bu milletin İstiklal Harbine para göndermek için çocuğunu satışa çıkaran Hintli anneden kaçımızın haberi vardır?

Bugün Türkiye’nin en büyük bankalarından biri olan İş Bankası’nın sermayesi kimin parası sanıyoruz? Sovyetlerin İstiklal Harbi’nde gönderdiği iddia edilen paraların kimin parası olduğundan haberimiz var mı?

Devlet 23 milyon kilometre kareden fazla yüz ölçüme ya kendisi Anadolu’dan götürüp yerleştirmiş veya gittiği yerlerdeki insanlar gelenlerin dinini imanını ve kültürünü kabullenerek bulundukları yerlerde Anadolu Müslüman Türk kültürünün yaşandığı belde yapmışlar ve gönüllerini İstanbul’a, Anadolu’ya bağlamışlar.

 

Geleceğinizi Biliyordum

Askerimizin gittiği yerlerde Mehmetçik onun için şehit kanları ile boyanmış ay yıldızlı albayraklarla karşılanıyor. Onun için Bosna Hersek’in ta neresinde bir dağın tepesinde kendisine yardım götürülen Boşnak nine Türk görevlilere; “Geleceğinizi biliyordum.” diyor. Onun için Kosova’da, ihtiyarlar tankların tepesine çıkıp; “Sözlerinde durdular Türkler geldi, Türkler geldi.” diyerek gözyaşları ile Mehmetçiğe sarılıp gözyaşları döküyorlar.

Bu kadar büyük bir coğrafyanın mirasçısı olan bir milletin torunlarının kendisine sığınan insanlara verdiği bir lokma ekmek için sızlanmasına hakkı yoktur. Bu kadar büyük bir coğrafyada bakiyeler bırakmış bir milletin torunlarının Arakan’daki, Somali’deki insandan bana ne deme hakları yoktur. Sudan’daki insanların dertleri ile uğraşmak gibi bir zorunluluğunuz vardır. Cezayir’de Fransız’ın yaptığı zulmün hesabı elbette sizden sorulur, sorulmalıdır. Aksi halde dedemiz Barbaros Hayrettin Paşa’nın, Yavuz’un ve Kanuni’nin kemikleri sızlar.

 

Gönül Coğrafyamız

Türk Milleti hem tarih coğrafyamızdaki, hem Misak-ı Milli sınırlarındaki ve hem de gönül coğrafyamızdaki her uçan kuştan sorumludur. Oralarda olan insanlara bana ne deme şansı da yoktur, gücenme şansı da yoktur.

İnsanların, ülkemize sığınan, mülteci durumuna düşen dünkü vatandaşlarımız, kardeşlerimize kötü davranmaya, kötü bakmaya, onlara kızmaya ve hakaret etmeye hakları yoktur. O insanların şehirlerde başıboş gezmesi devletin tedbirsizliğidir ve devletin hatasıdır. Devlet bu insanları hukukun içine almaya, onları mülteci durumundan çıkartarak hem kültürümüze, hem ekonomiye katmak için tedbirler almaya geç kalmıştır. Bir an önce bunun tedbirlerini almalıdır. Bunun yapılması çok da zor değildir.

Üstelik iş, evlenme, sığınma gibi saiklerle ülkemize gelmiş eski vatandaşlarımıza, bugünkü kardeşlerimize, “Sen neden geldin?” veya hakarete varan ifadelerle babasının evinden kovar gibi kovmaya yeltenen ve çirkin davranışlar sergileyen insanlarımızın böyle bir haklarının olmadığı hem tarihen, hem vicdanen, hem de dinen haklarının olmadığı aşikârdır. Bizim bu vatanda ne kadar ikamete hakkımız varsa elbette bir Azerbaycanlı kardeşimin de, bir Mağripli kardeşimin de, bir Afganlının da o kadar; en az o kadar hakkı vardır. Burası bütün İslam coğrafyasının anavatanıdır. Türk’ün Azerbaycan ata vatandır. İnsanlar rahat etmek için ana kucağı ister.

 

Anavatan Türkiye…

Bu yazımı okuyan bir kısım dostlarımız bizi anlamakta zorlanacakları için; “Bu ülkenin yerlisi dururken mültecilere mi bakacağız?” diyecekler. Evet, herkesin oturduğu yer kendi yurdu, Anadolu’da bütün İslam dünyasının, Balkanların, Kafkasların, Arabistan yarımadasının, Afrikalının, Asyalının ana vatanıdır. Müslüman Türk Milleti çok büyük bir millettir. Bütün bu milletlerin bağrıdır Türk’ün anayurdu. Bunu bu ülkede yaşayan, bu milletin evladı olan her Müslüman Türk anlamalıdır. Her mağdurun, her mazlumun vebali bizim boynumuzadır. Türkiye işte onun için büyüktür. Müslüman Türk Milleti onun için büyük millettir. Her gelen bağrımızda anasının sıcaklığını merhametini bugüne kadar bulmuştur, bulmalıdır. Herkes bizden şikâyet edebilir yapıp edemediklerimizden ama bizim şikâyete hakkımız yoktur.

Bu ülkeyi ve bu milleti böyle bilmeli ve böyle olması için bu milletin, bu ülkenin her bir evladı kökeni ne olursa olsun geleceğimizi böyle kurmak için elimizden gelen gayreti, çabayı göstermeliyiz. Bu bizim cihadımızdır. Müslüman Türk’ün kendisi için ne üzülmeye ne de kaygılanmaya hakkı yoktur. Onun yeteri kadar sorunu ve kaygısı vardır zaten. Onun 1,5 milyar kaygısı yüreğinin her zerresini yakıp kavurmaktadır.

 

Sınırlarımız…

Bu ülkenin sınırları nerede bir Müslüman Türk varsa ve nerede bir Müslüman varsa, nerede bir mazlum, garip varsa oradan başlar. Biz insanların nereden geldiğine, hangi renk olduğuna ve hangi dili konuştuğuna bakmayız, bakamayız. Biz insanların derdine, mağduriyetine bakarız. Allah (cc) Müslüman Türk’ü böyle bir görevle yaratmıştır. Biz uğradığımız ihanete değil, karşımızdakinin mağduriyetine bakarız, bizim inancımızın bize yüklediği misyon budur.

Yorum Yapın

Navigate