İNSAN HAKLARI GÜNÜNDE DOĞU TÜRKİSTAN’DA İNSANLIK İHLAL EDİLİYOR

 

Sürgündeki Doğu Türkistan Hükümeti Başbakanı İsmail Cengiz Doğu Türkistan için yardım çağrısı yaparak şunları söyledi:

10 Aralık günü dünyanın gelişmiş ülkelerinde “İnsan Hakları Günü” kutlanırken, 30 milyondan fazla insanın yaşadığı Doğu Türkistan’da insanlık ihlal edilmektedir. Özellikle 2017 yılından bu yana adeta cehennem hayatının yaşandığı Doğu Türkistan’da bir insanlık dramı yaşanmaktadır.türkistan

Kaşgarlı Mahmud’un, Saltuk Buğra Han’ın, Yusuf Has Hacip’in, Gani Batur’un, Osman Batur’un memleketi olan; Göktürklere, Kutluk Devleti’ne, Uygur Devletlerine, Karahan İmparatorluğu’na ev sahipliği yapan Doğu Türkistan’da insani haklardan bahsetmek mümkün değildir. 1955 yılından bu yana Pekin’e bağlı sözde “özerk bölge” statüsünde yönetilen Doğu Türkistan’da tüm insan hakları hasır altı edilmiştir. Özerklik yasası ve azınlıklar hukukuyla ilgili Çin Anayasası’nda birçok yazılı “güvenceler” olmasına ragmen, tanınan tüm “haklar” kağıt üzerinde kalmıştır. Soydaşlarımız adeta ikinci sınıf insan muamelesi görmektedir.

Türklerin anayurt mekanlarından biri olan Doğu Türkistan’da resmi verilere göre yaklaşık bir milyon gayri resmi rakamlara göre ise 3 milyon Müslüman Türk adeta Nazi Tehcir Kampları’na dönüştürülen kamplarda komünist ideolojiye hizmet edecek mankut olarak yetiştirilmek istenmektedir. Neredeyse her aileden bir kardeşimiz, 3’er, 6’ar aylık periyodlarla, güya “zehirlendikleri” gerekçesiyle “Beyin Yıkama Kampları”nda gözetim altında tutulmaktadırlar.

Yaşamın Her Alanında Sıkıntı Var

2017 yılından bu yana bölgeye geliş ve gidişler kısıtlanmış durumdadır. Halkın elindeki bütün pasaportlar toplanmıştır.  Yurt dışında bulunan bütün Uygur ve Kazaklar geri çağrılmış, çağrıya uymayanların aile fertleri tutuklanmış olup, diasporada Çin karşıtı faaliyet içinde olanların bir çoğunun mal ve mülklerine el konulmuştur.

Sözde “Uygur Özerk Bölgesi” adı verilen Doğu Türkistan’da tamamiyle kapalı devre bir yaşam sürdürülmektedir. Sakal ve bıyık bırakmanın; camilerde öğrencilerin, memurların namaz kılmasının, telefonlarda “Allahuekber” gibi dini içerikli yazı ve mesajların, hatta “Selamünaleyküm” diyerek selamlaşmanın dahi yasak olduğu, bölgenin bütün ana caddelerindeki billboard afişlerinde, cami girişlerindeki tabelalarda alenen yazılıdır. Evlerde ne kadar namazlık, tesbih, Kur’anı Kerim ve diğer dini içerikli eşyalar varsa toplanarak meydanlarda yakılaktadır. Ay yıldızlı tişört giymek, sakal ve sarkık bıyık bırakmak, çocuklara Hatica, Muhammed gibi dini isimler koymak ve “Kurtlar Vadisi” videosunu izlemek ile Türkçe şarkılar, ilahiler dinlemek dahil bir çok komik derecedeki yasaklarla ilgili onlarca resim, video, belge göstermek mümkündür. Bu yasaklamaları görmemek, duymamak için “kör ve sağır olmak” lazım.

Doğu Türkistan adeta teknolijik gözaltına alınmıştır. Bölgenin başkenti Ürümçi’de Kaşgar, Hoten şehirlerinde alınan güvenlik önlemleri dünyanın hiçbir yerinde görülmemiş bir boyuta erişmiştir.

Her sokakta, her kapalı alanda yüz tanıma sistemine sahip yüzlerce kameralar monte edilmiştir. Markete girerken dahi gereken dijital kartlar kullanılmaktadır. Esnafın kullandığı bıçakların üzerinde QR takip kodları bulunmakta, kasaplardaki satırlar dahi zincire bağlanmıştır. Cep telefonları ve bilgisayarlara zorunlu takip programları yüklenmiştir…

Velhasıl Doğu Türkistan’da bir insani dram yaşanıyor ve her türlü yazılı, sesli ve görüntülü belgelerle de bu iddialar doğrulanıyor iken; bu mazlumiyetin, bu mağduriyetin, bu insanlık dramının hür dünya ülkelerince, özellikle Türk-İslam dünyasınca görmezden, duymazdan gelinmesini tanımlamakta ve anlamakta zorlandığımızı paylaşmak isteriz.

İnsan olanın, Doğu Türkistan’dan gelen feryada kulak tıkaması mümkün olmaması lazımdır.

Müslümanım” demenin dahi adeta suç olarak görüldüğü Doğu Türkistan’daki inançlara olan baskıya seyirci kalmak her türlü din için günahtır.

Ne insan olarak ne Müslüman olarak ne de Kazak, Kırgız, Özbek olarak bu haksızlıkları görmezden duymazdan gelmemiz elbette mümkün değildir.

Sürgündeki Doğu Türkistanlılar, işgal ve zulüm altındaki soydaşlar, 30 milyon insan… Hür dünyanın desteğine muhtaç, “imdaaat” diye haykırıyor….

30 milyon mazlum, mağdur ve masum insan; 300 milyonluk Türk Dünyası’ndan 85 milyonluk Türkiye’den 1,5 milyarlık İslam Dünyası’ndan insanca yardım bekliyor…  

 

Yorum Yapın

Navigate