İSRAİLİYYAT: İSLAM’A SOKULMUŞ YANLIŞLAR

Yüce İslam Dininin yayılmasından ve cihana hâkim olmasından korkan Yahudiler, Hristiyanlar ve diğer batıl dinlerin azılı mensupları, bu dinin saptırılması ve insanlara menfi yönde anlatılması amacıyla pek çok hurafeler uydurarak, İslam’da olmayan sapık fikirleri İslam’danmış gibi gösterme çabaları 1400 küsur senedir devam etmektedir. Bunların en başında da, İslam’a düşmanlıkta en ileri gidenler, Yahudiler olmuştur.

Allah Teâlâ, İslam dininin yayılması için kitap olarak Kur’an-ı Kerim’i ve Peygamber olarak da Hazreti Muhammed’i (sav) gönderince; Yahudiler bu Peygamberin İsrail oğullarından değil de Araplardan olduğu için, hasetlikleri ve kıskançlıkları yüzünden Hz. Peygambere ve Kur’an’a iman etmediler ve inkâr ettiler. Hâlbuki kendileri, Hz. Peygamberin vasıflarını Tevrat’ta okumuşlar ve Allah’ın (cc) Resulü olduğunu kendi öz oğullarını bildikleri gibi biliyorlardı. Kur’an-ı Kerim’de Bakara Suresinin 89. ayetinde bu durum açıklanmaktadır:

“Vakta ki onlara (Yahudilere) Allah katından yanlarında bulunan (Tevrat’ı) tasdik edici (ve doğrultucu) bir kitap (Kur’an) geldi, ki daha evvel küfredenlerin aleyhine (Allah’tan böyle bir) feth istiyorlardı. İşte (Tevrat’ın şehadet ve sarahatiyle) tanıdıkları o şey (Kur’an) kendilerine gelince ona (hasetlerinden ve mevki hırsından dolayı) küfrettiler. Artık Allah’ın laneti o kâfirlerin tepesine.” (1) Bakara suresi, ayet:89, Hasan Basri Çantay, Kur’an-ı Hakim ve Meali Kerim, cilt:1)

 

İsrailiyyat Nedir?

‘İsrailiyyat’, İsrailiyye kelimesinin çoğuludur. İsrailiyye, İsrailî bir kaynaktan aktarılan kıssa veya hadise manasındadır. İsrail, rivayetlere göre Hazreti Yakup’un (as) ismi veya lâkabıdır. İslam’a ve özellikle tefsir kitaplarına girmiş olan Yahudi, Hristiyan ve diğer dinlere ait kültür kalıntılarıyla, dinin gerek lehine veya aleyhine uydurulup, Hz. Peygambere (sav) ve Sahabe ve müteakip nesillere izafe edilen her türlü haber, ‘İsrailiyyat’ kelimesinin içine girer.

Müslüman görünüp de din ve itikatlarını içlerinde gizleyen sinsi İslam düşmanı grupların gayretiyle, İslam’a yabancı olan, İslam’dan olmayan bazı şeyler zamanla Müslümanlar arasında yayıldı ve bunlardan tefsir kitaplarına girme fırsatı bulanlar dahi oldu. Kur’an-ı Kerim’de kısa olarak bahsedilen bazı hususlar; Tevrat ve İncil’de bulunan veya bunlara inanan çevrelerde şifahi olarak yaşayan mufassal bilgiler ve hurafelerle açıklanmaya, aydınlatılmaya çalışıldı.

Cami ve benzeri yerlerde halka hikâye anlatan kişiler (kasaslar) Kur’an müfessiri olarak ortaya çıktılar. Buldukları malümata, hayallerinden birçok şey ilave ettiler.

Kur’an ve Hadislerle yetinmediler, küçük çapta da olsa, Sahabe asrında dahi ‘İsrailiyyat’ muhtelif yollarla İslami çevrelere girerek, bu rivayetler Tâbîiler devrinde daha da arttı. Asırlar boyunca İslam âlimlerinin bir kısmı tefsirlerde buldukları ‘İsrailiyyat’ı cemaat ve talebelerine, meclislerinin müdavimlerine gözyaşları içinde ve büyük bir aşkla anlattılar.

Kur’an-ı Kerim kendisinden önce indirilmiş olan ilahi kitapları tasdik eden bir mucizedir. Onların tahrif edildiklerini beyan eder. Kur’an’dan başkasına güvenilmez ve Kur’an, hiçbir konuda tahrif edilmiş Tevrat ve İncil’e muhtaç değildir. Ne Kur’an’ın izah ve tefsiri, ne de diğer İslami talimatın açıklanması konusunda bu kitaplar müracaat kaynağı olamazlar. (2) Doç. Dr. Abdullah Aydemir, Tefsirde İsrailiyyat, http://web.itu.edu.tr/)

 

İsrailiyyatın Kısımları

Sened Yönünden

  1. a) Sened ve Metin Bakımından Sahih ve Sağlam Olan İsrailiyyat:

– Buna misal olarak hadis kitaplarında yer almış olan haberleri gösterebiliriz.

 

  1. b) Sened ve Metin Bakımından Zayıf Olan İsrailiyyat:

– Örnek: İbnû Cerir et-Teberi’nin rivayet ettiği ve ‘Arş’ı taşıyan meleklerin tavsifi ile ilgili olan haberdir.

 

  1. c) Mevzu (Uydurma) Olan İsrailiyyat:

– Örnek: Huzeyfe İbn el-Yeman’dan rivâyet edildiğine göre Hz. Peygamber (sav) şöyle demiştir: İsrail oğulları azıp taşkınlıkları başlayınca… Allah (cc) onlara Fars hükümdarı Bahtûnnassar’ı gönderdi. Allah (cc) Bahtünnassar’a 7800 yıl hükümdarlık nasip etti.

Bu haber tamamıyla uydurma olan bir İsrailiyyattır.

 

Konusu Yönünden

  1. İnançla ilgili olanlar
  2. İbadet ve dini ahkâmla ilgili olanlar
  3. Va’z ve nasihat gibi birinci ve ikinci kısımla alakalı olmayanlar.

 

İslâm’a Uyup Uymaması Bakımından:

  1. İslâm’a Uygun Olan İsrailiyyat

İslâm’a uygun olan İsrailiyyattan maksat, sahih sened ve metinlerle muteber hadis kitaplarımızda yer almış olan haberlerdir. Hz. Peygamber’in (sav) veya sahabenin ve sonra gelen nesillerin eski milletlerin -Yahudi ve Hıristiyanlar başta olmaz üzere- daha ziyade dini kültürlerine ait olarak haber verdikleri ve anlattıkları şeylerdir. Yani, bunlar hadistir.

– Örnek: Fatıma Bint-i Kays’ın rivayet ettiği Cesâse kıssası…

 

  1. İslâm’a Zıt Olan İsrailiyyat

Bu kısma giren, -hangi konuya ait olursa olsun- İslâm’ın esasları ile tenakuz halindedir. Bunları aklen ve naklen tasvibe imkân yoktur.

– Örnek: Hz. Süleyman (as) yüzüğünü şeytanın çalması ve onun yerine geçip insanlara hükmetmesi ve Hz. Süleyman’ın (as) şeytanı etkisiz hale getirmesini anlatan hikâye…

 

  1. Tasdik veya Tekzip Edilemeyen İsrailiyyat

Bu tür İsrailiyyat -belki de tasdik veya tekzip edilemeyişinden dolayı- İslami olan eserlerde ve özellikle tefsirlerde geniş yer tutmuştur. Hemen şunu belirtelim ki, tasdik veya tekzip edilemeyen bu tür İsrailiyyat’a da asla Müslümanların ihtiyacı yoktur. Lüzumsuz söz kalabalığından ve hayal mahsulü efsanelerden ibarettir.

 

İsrailiyyat Rivayet Etmenin Hükmü

Hz. Peygamber’in (sav) ve O’nun muasırları olan sahabenin sözleri muhteliftir. Bazı sözleri İsrailiyyat’ın naklini tecviz eder gibi görünürken, diğer bazıları da şiddetle yasak etmektedir.

Hz. Peygamber (sav.) “Kur’an’dan başka benden hiçbir şey yazmayın. Kur’an’dan gayri benden bir şey yazmış olan varsa onu imha etsin” buyurmuştur. Kimi zaman da, “Benim sözümü dinleyip belleyen, sonra da onu bellediği gibi başkalarına aktaran kişinin Allah (cc) yüzünü ağartsın” buyurmuştur.

Buradan anlaşılıyor ki, Hz. Peygamber (sav) ve ashabı Tevrat ve İncil gibi muharref kitapların şerhi mahiyetindeki efsanelerin okunmasını ve anlatılmasını hoş görmezlerdi.

 

İsrailiyyat’ın Naklini Tecviz Eden Haberler

Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur: “Bir ayet dahi olsa benden (işittiklerinizi) başkalarına ulaştırın. Ve sizler, Benû İsrâil’den de nakledin: Bunda beis yoktur. Kim bana kasten yalan (söz) isnat ederse o, cehennemdeki yerini hazırlasın.”

Bu tek örneğin dışında Benû İsrail’den haber nakline dâir elimizde hiçbir vesika yoktu. Bazı müellifler, Yahudi ve Hıristiyanlara müracaatı dile getiren ayetlere dikkatimizi çekerek İsrailiyyat’ının naklini tecvize meyletmişlerdir. Oysa bu yanlış seçilmiş bir yoldur.

 

Bazı Özel Durumlar

Hz. Peygamber (sav)’in arkadaşlarından bazısına has olan durumlarda, İsrailiyyat’ın nakli için delil olarak kullanılmak istenmiştir.

 

a- Abdullah ibn Selâm: “Resulullah bana bir gece Kur’an-ı bir gece de Tevrat-ı oku, diye emretti” demiştir.

 

b- Ka’bü’l Ahbar: “Tevrat-ı okumayanlar içinde, Ebu Hureyre kadar ona aşina olanını görmedim” demiştir.

 

c- Bir rivayette Abdullah ibn Amr, Tevrat’ı ezberlemiştir.

 

d- Ebu’l-Cel el-Cevri, yedi günde Kur’an-ı altı günde de Tevrat’ı hatmederdi.

Peygamberimizin (sav) yukarıdaki hadisi söylemesinin hikmetlerinden bazıları şöyledir:

1- Evvela Müslümanlara, Benü İsrâil’den nakil hususunda bir genişlik tanımıştı. Sahabelerin bir kısmı bu işi farz gibi telakki ettiler.

2- Ehl-i Kitaptan (sadece) Kur’an ve hadisin ruhuna uyan haberleri naklediniz, uymayanları değil.

 

İsrailiyyat’ın Sirayetini Kolaylaştıran Mühim Bazı Faktörler

  1. a) Kur’an-ın Ehl-i Kitaba Karşı Tutumu

İslâm’ın iman temellerinden biri “kitaplara” diğeri de “Peygamberlere” saygı ve onları tasdiktir. Kur’an-ı Kerim, ehl-i kitaba iyi muamelede bulunmayı emretmiş, onlara karşı girişilecek bir cidal ve münakaşada dahi iyi muamele sınırlarını aşmamak emredilmiştir.

 

  1. b) Hz. Peygamber ve Sahabenin, Ehl-i Kitaba Karşı Tutumları

Hz. Peygamber’in ve sahabeden bazılarının Yahudi ve Hristiyan hizmetçileri vardı. Ve tabiatıyla bu hizmetçiler en yüksek seviyede insani muamele görüyorlardı. Hz. Peygamber ayrıca hasta olan gayr-i Müslimleri de “iyâdet” (hasta ziyareti) eder, onların hal ve hatırını sorar müsait zemin bulunca da İslâm’ı telkin ederdi.

 

  1. c) İslâm’ı kabul eden kimseler, herhangi bir kasıtları olmaksızın eski akide ve dini görüşlerinden bazılarını yeni girdikleri dine ve bunun mensuplarına naklediyorlardı.

 

İsrailiyyat’ı Rivayet Edenlerden Bazıları

1- Sahabeden Olanlar:

Tarihen sabittir ki sahabe, ilim öğrenmeye ve Resulullah’tan zabta büyük önem vermiştir. Fakat sahabeler akıllarına gelen her konuyu mühtedilere sormadılar her cevabı da olduğu gibi kabul etmediler.

 

  1. a) Abdullah ibn Abbas (ra)

Hz. Peygamberin amcasının oğludur: İbnü Abbas mühtedi, Yahudi ve Hristiyanlara bazı konularda sorular sormuş ve onlara müracaat etmiştir.

 

  1. b) Ebu Hüreyre (ra)

İsmi Abdurrahman ibn Sahr’dır. Hz. Peygamberle kısa bir süre bulunmasına rağmen sahabeden en çok hadis rivayet eden zattır. Ebu Hureyre’nin hadis aldığı kimseler arasında yaşlı pek çok sahabenin yanı sıra mühtedilerden Abdullah ibn Selam ve Ka’bül Ahbar’da vardır.

 

  1. c) Abdullah ibn Amr İbnü’l-As (ra)

Abadile’den olan ve babasından önce Müslüman olmuş seçkin bir sahabedir. Geniş bir kültüre sahipti ayrıca Yermük’te iki deve yükü tutarında ehl-i kitaba ait eserler ele geçirmişti.

 

  1. d) Abdullah ibn Selâm (ra)

Aslen Benû Kaynükalı bir Mûsevi’dir: Asıl adı “el-Husyn” dır. Hz. Peygamberin Medine’ye hicretinde Müslüman olmuş ve Abdullah adını almıştır. Bu sahâbe Tevrat’ı iyi bilen bir zâttı ve O’nu okurdu.

 

  1. e) Temim ed-Dârî (ra)

Aslen Yemenli bir Hristiyan aileye mensup olan Temim, hicretin 9. yılında Müslüman olmuştur. Güzel kıssa anlatan ve zeki bir adam olan Temim’den Müslüman camiaya bilhassa Hristiyanlara ait İsrailiyyat’ın geçtiği muhakkaktır.

 

2- Tâbi’îlerden Olanlar

Sahabe dünyayı terk edince Tâbîiler Kur’an tefsiri hususunda sahabeden edindikleri bilginin yanı sıra şiirden, gramerden, tarihten geçmiş ümmetlerin haberlerinden ve İsrailiyyat’tan da istifade ettiler. Burada Kur’an tefsiri hüviyetinde bazı hikâyelere şahit oluruz. İşte bu hengâmede, sahabe devrinde başladığına işaret ettiğimiz İsrailî sızmalar, daha da arttı ve yabancı unsurlar tefsire bolca girdi.

 

  1. a) Ka’bü’l-Ahbar

Aslen Yemen Yahudilerinden olan Ka’b’ın künyesi Ebû İshâk’tır. Hz. Ebû Bekr veya Ömer devrinde Müslüman olmuştur. Bazı siyasi olaylar ve Hz. Ömer’in şehadetinde parmağı olduğu iddia edilen Ka’b vasıtasıyla, tefsire pek çok İsrailiyyat ve efsane girmiştir.

 

  1. b) Vehb ibn Münebbih

Aslen İranlı bir aileye mensup olan Vehb, hicri 34 yılında Yemen’de doğdu. İsrailî rivayetlerin en önemli kaynaklarından biri addedilen bu şahıs Ehl-i Kitabın rivayetlerini çok iyi biliyordu. Onun vasıtasıyla İsrailî rivayetlerden birçoğunun İslâm’a girdiğini söyleyebiliriz.

Geçmiş Peygamberler ve milletlere ait kıssaların anlaşılmasından maksat, onların tarihlerini nakletmek değildir. Belki muhtelif milletlerin tarihlerindeki bir takım özellikleri belirtmek, diğer Peygamberlerin hayatlarında Hz. Muhammed (sav)’in hayatında karşılaştığı olaylara benzeyen olayları açıklamak, Hak ve hakikatin bir zaman üstün geldiğini göstermek, insanlara teselli vermektir.

 

Yaratılışa Ait Haberlerdeki İsrailiyyat

– Allah Önce Neyi Yarattı?

Eğer bizzat Allah veya onun elçisi Hz. Muhammed (sav) bildirmemişse hiç kimse neyin önce, neyin sonra yaratıldığını; yaratılışta nasıl bir sıranın izlendiğini bilemez. Fakat bu konuda yazılanlar İsrailiyyat’tandır.

 

– Nur Ne Gün Yaratıldı?

Bu konuda Hz. Peygamberin sözü olmadığı, olan bir sözünde Ka’bü’l-Ahbar ve benzerlerinden duyularak nakledilmiş ve O’na izafe edilmiştir, bu konudaki haberler İsrailiyyat’tır.

 

-Arzın Tabakaları ve Altında Üstünde Bulunanlar

-Göklerin Bir Meleğin Üstünde Dönmesi, -Şemaları ve Gökleri Bir Lokmada Yutan Melek,

 

-Güneş, Ay ve Ay’a Vurulan Şamar vb. Hakkında Anlatılanların Pek Çoğu İsrailiyyat’tandır.

Biz gece ile gündüzü (kudretimize delalet eden) iki ayet kıldık da gece ayetini silip (giderip) yerine eşyayı gösterici gündüz ayetini getirdik (El-İsra) ayetinde geçen silmek ifadesiyle ilgili açıklamalar, bir takım İsrailiyyat kitaplarda yer almıştır. Şöyle ki: Cenabı Hakk, Cebrail (as)’e emretti: Cebrail kanadını ay üzerinden geçirdi. Bunun tesiriyle ayın ışığı söndü. Hâlbuki daha evvel nûr (ziya ve ışık) bakımından ay da güneş gibi parlak idi. Bugün Ay’ın yüzeyinde görülen siyahlık bu nedenle olmuştur. Bu yorum Peygamberimize (sav) isnat edilen bir hadiste de yer alır. (Nûh ibn Ebi Meryem), bu zat meşhur yalancılardandır.

 

– Allah Atı Neden Yarattı?

Allah atı cenûb (güney) rüzgârından yaratmıştır. Bu beyanın gerçekte ve İslami esaslarla hiçbir ilgisi yoktur ve tipik bir İsrailiyyat numunesidir.

 

– Hz. Musa’nın Aman Etmesi Şartıyla Firavuna Yaptığı Vaatler:

Bu haberde Hz. Musa’nın Firavuna yaptığı teklifler arasında ikisi bilhassa üzerinde durulmağa değer. (Şarap tatma, içme kudreti iade edilmek, cinsi kudreti geri verilmek…) Bir Allah elçisi; kudreti, kuvveti, içtimai mevkii ne olursa olsun bir kâfire iman mukabilinde şarap vaat etmez; ahlaki yönden bir düşkünlük ifade eden cinsi münasebet kudretinin geri verilmesinden bahsedemez.

 

Rivayetlerle İlgili Bazı Konular

– Hârut ve Marut

Kur’ân-ı Kerim’in en uzun süresi olan El-Bakara’nın 102. ayetinde Babil ülkesine indirilmiş Harut ve Marut isimli iki melekten bahsedilir. Bu ayette aynı zamanda Peygamber Süleyman’a (as) ve sihre de atıf vardır. Son derece kısa sayılabilecek olan bu ayet sebebiyle, tefsirlere onlarca sayfalık bilgi derç edilmiştir. Neticede görüleceği gibi haberlerin hiçbiri, sahih yollarla Hz. Peygamber’e ulaşmıyor. Ve hemen tamamıyla verilen bilgiler İsrailiyyat’a müncer oluyor. Kad-ı Beydavi , Harut ile Marut hakkında söylenen bu meşhur hikaye Yahudilerin uydurmasıdır, diyor.”

Yahudiler, Hz. Süleyman’ın gömülü olan ve içinde her türlü sihir ve buna ait formüller bulunan kitabını bulmuşlar ve Hz. Süleyman ancak bu sayede yaptığını yaptı diyerek sihri yaymışlardır. Hz. Peygamber Allah tarafından kendisine indirilen vahiylerde Hz. Süleyman’dan bahsedip onun Peygamberlerden olduğunu söyleyince, Medine’deki Yahudiler buna karşı çıkarak yukarıdaki kitabı göstererek onun sihirbaz olduğunu söylediler ve bunun üzerine ayet nâzil oldu.

 

– Tâlût Ve Câlût’a Ait Haberler

Tâlût’la birlikte sebât edip düşman karşısına çıkanların sayısı ile ilgili kısa bir hadis hariç bu konudaki rivayetlerin tamamı İsrailiyyat’tır.

Rivayetlere birkaç örnek:

Bu konudaki rivayetlerden birinde Dâvûd’un şarap içtiğinden bahsedilmiştir. Bugün elde bulunan Tevrat’ta bir Peygamberin içki kullandığı ve iki kızıyla zina edip çocuklarının meydana geldiği kayıtlıdır. İşte bu gibi birçok tahrif ve iftirayı içeren bilgileri İslâmî muhit ve kaynaklara aktarırken çok dikkatli davranılmalıdır.

 

Peygamberlerle İlgili Haberlerdeki İsrailiyyat

A- Hz. Âdem’in Yaratılışı

Hz. Âdem (as) ilk insan ve ilk Peygamberdir. Kur’an’ın birçok ayetlerinde ve birçok hadiste Hz. Âdem’in çeşitli durumlarından bahsedilir. Yaratılışı, Cennet’e girişi, Cennet’ten indirilişi, tevbesi, iblis ile arasında geçenler, zevcesi vs gibi Kur’an-ı Kerim’in öz olarak anlatıp dile getirdiği ve sadece ibret gayesine matuf olan bu konulara pek çok yabancı kaynaklı haberler karışmıştır.

Hz. Âdem’in yaratılışı ile ilgili ayetlerde herhangi bir tafsilat yoktur bu konuda belli bir hadis de yoktur. O halde bu konuda tek kaynak Tevrat ve şerhleri ve İsrailiyyat kaynağı belli şahıslardır ki bunların verdiği bilgilerin ne derece sağlıklı olduğu tartışılır.

 

B- Hz. Âdem’e Secde Etmekten Kaçınan Meleklerin Yakılması Durumu

Kur’an-ı Kerim’in bazı surelerinde, Hz. Âdem yaratıldığı zaman meleklerin ona secde etmelerine dair Cenab-ı Hakk’tan emir almalarından bahsedilir. Böyle bir emir karşısında meleklerin derhal secde etmelerinden başka ne düşünülebilir?

Secde etmekten kaçınan meleklerin bulunması ve yakılması haberi şüphesiz İslâm’ın melek telakkisine, akla ve an’aneye aykırıdır; kabulü mümkün değildir. Allah birçok ayetlerde meleklerin emir alır-almaz derhal secde ettiklerini bildirmiştir. Bu haber ayetlerle açık bir tezat halindedir.

 

C- Havva’nın Yaratılması

Havva Hz. Âdem’in eşinin adıdır. Allah Kur’an-ı Kerim’de Havva’nın sadece Âdem’den yaratılmış olduğunu bildirir ve bunun ötesinde herhangi bir tafsilat vermez. Buna rağmen İslami eserlerde konu ile ilgili bir sürü tafsilat vardır ve bunların çoğu İsrailiyyat’tır.

 

D- İblisin Cennete Girmesi

Kur’an’da, Cennet’te oturan ve orada diledikleri gibi gezip dolaşan Âdem’le eşinin şeytan tarafından iğva edildiği ve nimet dolu bu güzel yurttan çıkarıldığı anlatılır.

 

E- Memnu’ Ağaç

Memnu Ağacın Cinsi: Allah Cennet’te bulanan Hz. Âdem ve eşine “Şu ağaca yaklaşmayın” emri verdi. (el-Bakara 2/35)

Kur’an’ı Kerim’de ve Sahih hadislerde bu ağacın ne olduğu adı, cinsi, rengi vs hakkında herhangi bir beyan ve açıklama yoktur.

1- Hz. Âdem’e memnu ağaçtan kim yedirdi? Bu konudaki rivayetlerin çoğu Havva’nın yedirdiği konusunda birleşir fakat rivayetlerin menşei gayr-i İslâmidir.

2- Hz. Âdem ve Eşinin Elbiseleri: Muhtelif eserlerde Cennet’te giydikleri elbiseler konusunda rivayetler vardır. Fakat bunu ispata imkân yoktur.

3- Âdem’le Eşi Açılan Yerlerini Ne ile Örttüler? Bu konuda çeşitli rivayetler vardır. Fakat bunları kanıtlamak imkânsızdır.

 

F- Havva’yla Yılana Verilen Ceza

Tefsirlerde, Hz. Havva’ya ve Yılana verilen ceza hakkında epeyce malumat vardır. Ancak bunlar tümüyle Hristiyan ve Yahudilerden nakledilmiştir.

 

G- Hz. Âdem’in Tevbesi

Hz. Âdem yaptıklarına son derece pişman oldu. Afv, için Allah’a yalvarıp yakardı. Bu konuyu dile getiren ayet şu me’aldedir: “Derken Âdem Rabbinden bir takım kelimeler telakki etti. O da tövbesini kabul etti (el-Bakara 2/37). Âdemin tevbe ettiği zaman Allah’tan alıp bellediği kelimeler şunlardır tarzında yüzde yüz katiyet ifade eden deliller yoktur.

– Ahirete Müteallik Haberlerdeki İsrailiyyat

– Kıyamet Gününde Allah’ın İnmesi

Bu haber Abdullah b. Amr’ın Yermuk’de elde ettiği Ehl-i Kitaba ait eserlerden naklettiği tipik bir İsrailiyyat’tır.

 

İsrailiyyat ve Hurafelerin Zararları ve Sonuç

Hz. Peygamberin çok açık yasağına rağmen, bazı müfessirler Ehl-i Kitapta buldukları şeyleri, sıhhatlerini kontrol etmeden eserlerine almışlardır. Ehl-i Kitabı izlemede belirlenecek yol bellidir. İslâmî esaslarla çatışan şeyleri reddetmek, doğruluğunu ya da yanlışlığını bilmediklerimizi de ne tasdik ne de tekzip etmektir.

Herhangi bir eserde İslâmî yönde küçük veya büyük hataların bulunması bazı insanları, hiç de uygun olmayan bir kanaate sevk ediyor. Bu eserlerin iyi yönlerinden istifade edilip eksikleri tespit edilerek edep ve terbiye dairesinde ilme, akla ve kaynaklara istinaden hataları gösterilebilir ki, bu da çok yararlı bir yol olur.

İslâm son ekmel dindir, Kur’an ve hadislerde mevcut şeyler Müslümanlara bilgi olarak kâfidir. Dini yönde Ehl-i Kitaba asla ihtiyaç yoktur. İsrailiyyat’a Müslümanlar asla muhtaç değildir. Müslümanları bu İsrailiyyat belasından kurtarmak için ise İsrailiyyat’ın ne olduğunu anlatmak ve nelerin İsrailiyyat olduğunu göstermek gerekir. (3)

 

………………..

  1. Bakara/ 2; 89, Hasan Basri Çantay, Kur’an-ı Hakim ve Meali Kerim, c. 1
  2. Doç. Dr. Abdullah Aydemir, Tefsirde İsrailiyyat, http://web.itu.edu.tr/
  3. age

Yorum Yapın

Navigate