DİŞ MACUNUNA KARŞI MİSVAK TOZU

Hayatımız paket halinde: tatil paketi, internet paketi, tarife paketi,… Ve pek tabi market raflarını süsleyen paketli ürünler.

Paketli ürünlerin zararlı olduğunu sağır sultanın dahi duyup dedikodusunu yaptığı günümüzde, bu ürünlerin zararları bilinse de çeşitli sebeplerle kullanımına devam edilebiliyor. Belki kolaycılığa alışıldığından, belki her taraftan “tüketim” propogandası yapıldığından, belki de yerine ne koyulucağı bilinemediği için…

Diş macunundan bahsetmek istiyorum bu yazımda. Leke çıkarıcı, beyazlatıcı etkili, diş hassasiyeti veya tartar oluşumunu engelleyen, vs. pek çok çeşidi olan ve hemen her evde olan diş macunlarından.

Ben bilhassa gıda, temizlik ürünü gibi tüketim ürünleri anlamında geleneksel alışkanlıkları göz önünde bulundurmayı seviyorum. Mantığım şu: dedem nenem zamanında böyle bir ürün var mıydı? Yoksa, doğal malzemeler kullanarak böyle bir ürün elde edilebilir miydi?

Endüstriye ve kimyaya tamamı ile karşı bir insan da değilim aslında. Hayatı kolaylaştırdıklarını kabul ediyorum. Ama her ikisinin de insan, çevre ve diğer canlılara olan etkisini, kültürel ve sosyal yapıya hatta hayat tarzlarına olan etkisini gözlemlemeyi ve fayda-zarar ilişkisini göz önünde bulundurmak gerektiğini savunuyorum. Çünkü günümüzde hayatımızı kolaylaştırdığını düşünerek kullandığımız sentetik pek çok şeyin aslında doğada alternatifi (belki de özü demeliyim) zaten bulunuyor.

Diş macunlarının içinde sentetik ve zararlı pek çok unsur var. Mesela sodyum florur. Fare zehiri ve diş macununun ortak bilişenlerinden. Beyinde birikebiliyor, zeka geriliğine sebep olabiliyor. Mikrop öldürücü özelliği, kemik yapısını güçlendirmesi sebebiyle diş macunlarına ekleniyor.

Titanyum dioksit. Nanoteknoloji bir arkadaş kendisi. Rafine un/şeker/tuz/karbonat gibi ürünlerde, sakız, sabun, şekerleme, paketli vanilya ve kabartma tozu, deterjan, leke çıkarıcı, ilaçlara renk vermek ve koruyucu olarak kullanmak gibi pek çok ürün içinde yer alıyor. DNA ve kromozomlarda hasara sebep olabiliyor. Kanser riskini artırıyor. Vücutta parçalanamıyor. Beyazlatıcı etkisi sebebiyle diş macunlarına ekleniyor.

Sodyum Loril Sulfat (SLS): Garaj zemini temizleyici, motorlar için yağ giderici ve araç yıkama deterjanlarında bulunuyor. Eklendiği ortama köpürme özelliği vermesi sebebi ile temizlik malzemelerinde, bebek şampuanlarında rastlanabilir. Cildi tahriş edici özelliği var. Göz, beyin, kalp, karaciğerde birikebilir, uzun süreli kullanımda ciddi zararlara yol açabilir.

Triklosan: ABD Çevre Koruma Ajansı (Environmental Protection Agency-EPA) tarafından tehlikeli bir böcek ilacı olarak sınıflandırılmış. Deterjan, diş macunu, sabun, tıraş kremi, ıslak mendil gibi ürünlerde antibakteriyel özelliği sebebiyle kullanılıyor. Kas dokusu ve iskelet yapısını olumsuz etkilediği, anne karnındaki bebeğin yeterli oksijen almasını engelleyebileceği yönünde çalışmalar var.

Hidratlı Silika: Kuvars, kum ve çakmak taşında bulunan kristalize bir bileşenden elde edilen, bir çeşit kum. Tartarı yok edip dişleri daha beyaz yapma amacı ile diş macunlarına ilave ediliyor. Aşındırıcı özelliği var. Silika ve silikon içeren ürünlerin diş eti hastalığı, diş çürüğü, hassaslık ve diş eti çekilmesi bulunan kişilerde kullanılmaması tavsiye ediliyor.

Diş macunu içeriğinde tartışmaya açık olan daha birçok bileşen var. Ben bir kısmını yazmaya çalıştım. Bir markanın diş macunu içeriğindeki tüm bileşenlerin incelendiği “Otopsi: Diş Macunu” başlıklı yazıya www.zehirsizev.com adresinden göz gezdirmek ufuk açıcı olabilir.

 

Bu kadar kötü haber tellallığından sonra akla gelen soru haklı olarak “iyi de ne kullanalım biz şimdi?” olabilir. Aslında pek çok farklı öneriye ulaşmak mümkün gerek internet ortamında, gerek kadın kuşağı programlarında. ☺

Ben naçizane 4-5 yıldır diş macunu yerine farklı diş temizleyici unsurlar kullanma gayretindeyim mümkün olduğunca. Tecrübe ettiğim kadarını paylaşmak istedim.

Aslında en başta şunu hatırlatmakta fayda var: muhtelif zamanlarda danıştığım tüm diş hekimlerinin ortak yorumu, diş temizliğindeki en temel unsurun doğru mekanik hareketlerle dişi fırçalamak ve diş ipi kullanmak olduğunu belirttiler. Pek çok insanda temizlik algısı köpük ile doğru orantılı. Halbuki köpük temizliğin temel göstergesi değil.

Misvak Tozu: Kendisiyle tanışmam çocukluk yaşlarındayken Hacca yada umreye giden hısım akrabanın dönüşte hediye olarak getirmesiyle olan misvağın, ne yazık ki benim açımdan kullanımı biraz zor. Bilinç altıma “hmmmm” şeklinde inip konuyu irdelesek, muhtemelen çocukken misvağı kullanmayı adabıyla beceremeyip, boğazıma kaçırdığımı sandığım günlere ulaşırız. İş bu sebeple, ben maalesef senelerce uzak durdum misvaktan. Fakat 5 sene kadar evvel minicik bir cam kavanozda misvak tozuna rastlayınca oldukça sevindim ve hemen kullanmaya, tavsiye etmeye, bununla da yetinmeyip eşe dosta hediye etmeye başladım. Kullanımı oldukça basit: diş fırçasını biraz ıslatıp, üzerine yarım çay kaşığı kadar misvak tozu koyup dişleri fırçalamak…

Misvak tozunun diş çürümelerini engellediği ve diş etini güçlendirdiği, ağız kokusunu giderip diş eti iltihaplarını önlemeye yardımcı olduğu belirtiliyor. Aynı zamanda antioksidan özelliğe sahip.

Karbonat yada karbonatlı su: Misvağı uzun süreli kullanım sonucunda dişlerde hafif bir sarılık olduğunu fark ettim. Diş macunlarında beyazlatmayı sağlayan titanyum dioksit ve hidra silika gibi unsurlar misvak tozunda olmayınca, böyle durumlarla karşılaşmayı doğal karşılamak lazım. Sararma olduğunu düşündüğümde birkaç gün yada 1 hafta kadar karbonatla dişlerimi fırçalıyordum. Bu şekilde fırçaladığımda diş minesinde çizilme olabileceği uyarısında bulundu birkaç yakınım. Bu sebeple bir şişeye su ve karbonat ekleyip çalkalıyor ve diş fırçamın üstüne bir miktar dökerek fırçalıyorum. Tadı biraz keskin ama kötü değil. Dikkat edilecek bir nokta, kullanılan karbonatın içeriğinde titanyum dioksit bulunmaması tabi. ☺ Güvenilir yerden almak önemli. Karbonat anti bakteriyel özelliğe sahip.

Hindistan cevizi yağı ile lezzetli karışım: Bu tarifin değişik halleri var. Ben elimdeki malzemelerle kendimce bir karışım hazırladım. An itibari ile evde 3 yetişkin kullanıyoruz, hepimiz de memnunuz.

Güvendiğim, doğal ürünler satan bir dükkandan 20 ml Hindistan cevizi yağı aldım. Cam bir kasenin içine beyaz renkli, merhem kıvamındaki bu yağın tamamını aktardım. Üzerine macun kıvamını yakalayacak şekilde göz kararı misvak tozu ve karbonat ekledim. Son olarak 3 damla nane yağı ilave ettim. Karıştırırken tahta kaşık kullandım (tamamen iç güdüsel olarak). Oda sıcaklığında karıştırarak hazırlarken kıvam olarak biraz yumuşaktı, yine de fırçanın üzerinde durabilecek nitelikteydi. İşim bitip cam kavanoza alınca biraz daha katı bir hale büründü. Yazın çok sıcak gülerinde buzdolabında saklamak gerekebilir.

Hindistan cevizi yağı şahane kokuyor. Aslında yenebiliyor da. Nane yağını da abartılmayan bir miktarda yutmanın sakıncası yok. Karbonat ve misvak tozu da aynı şekilde. Demek istiyorum ki, yutulsa dahi zararı olmayan bir karışım elde edilmiş oluyor. Nane yağı yerine farklı yağlar ilave edilebilir, antiseptik özelliği sebebiyle karanfil tozu eklenebilir.

Ben deneme amaçlı olarak ilk kez Hindistan cevizi yağı aldım. O sebeple az bir miktar tercih etmiştim. Neticede 40 ml’lik küçük bir cam kavanozun yarısından biraz fazla bir karışım elde ettim. Sonuçtan memnun kaldığım için 300 ml’lik Hindistan cevizi yağı almak çoook daha ekonomik olacak.

Uyarı yapabileceğim tek nokta, karışım yağ içerdiği için diş fırçasının ve dişleri çalkalamak amacıyla su alırken ellerin biraz yağlanması. Benim açımdan sorun değil, sabunluyorum elimi, geçiyor. Fırça sapında da bir miktar yağ kalıyor. Her güzelin bir kusuru var durumu yani.

Sıvı propolis: Bazı dişlerimde hassasiyet var. Diş hekimine gidince birkaç kez florur uygulaması yapıldı. Şu an onun hakkında da çekincelerim var. Bir arkadaş propolis damla sürmemi önermişti. Yaklaşık 10 günlük çok da düzenli olmayan bir kullanımla faydası olduğunu hissettim. Ama üzerine biraz daha eğilmem lazım. Propolis damla alırken dikkat edilecek husus, helal sertifikası bulunan ve guvenilir uretim yapan markaları tercih etmek. Propolis çok sert yapılı bir arı ürünü olduğu için en rahat alkolde çözdürülerek damlaya alınabiliyor. Benim kullandığım helal sertifikalı üründe çözücü olarak glikol ve su bulunuyor. Propolis konusu biraz hassas. Kimyager değilim fakat araştırınca glikolun de alkol türevi ve sentetik çözücü özelliği olan bir ürün olduğunu gördüm. Dini hassasiyetler sebebi ile herkes propolis kullanımına sıcak bakmayabiliyor. Benim gönlüm üniversite ARGE çalışması ile ortaya çıkmış ve analizleri olan bir markayı kullanmak anlamında mutmain oldu. Aynı markanın helal sertifikası olmayan propolis damlası da bulunuyor. Propolisle ilgili din alimlerinin de farklı görüşleri mevcut  Özetle, değerlendirmeye açık bir konu.

Benim cephede durumlar böyle… Araştırıp karıştırdıkça farklı seçenekler bulmak mümkün elbette. Diğer taraftan doğal ürünler kullanmanın yada mümkünse kullanılacak ürünlerin evde hazırlanabiliyor olması atık oluşumunu da azaltıyor. Hangi açıdan bakarsak, faydası var yani. ☺

http://www.zehirsizev.com/kisisel-bakim/otopsi-dis-macunu/

https://www.alternatifterapi.com/icerik/dis-macunundaki-5-tehlike

http://www.gimdes.org/triklosan-iceren-urunlerle-gelen-buyuk-tehlike.html

 

 

Yorum Yapın

Navigate