OSMANELİ BELEDİYESİ PROF. DR. YUNUS SÖYLET ŞİFALI İÇMELER TESİSİ

Yerel yönetimlerin öz kaynaklarını kullanarak hayata geçirdikleri projeleri çok seviyorum. Bunlardan bir tanesi Bilecik’in Osmaneli İlçesi’nde bulunan ve belediye tarafından hizmete sunulan Prof. Dr. Yunus Söylet Şifalı İçmeler Tesisi.

Yıllardır Bilecik üzerinden geçerek memlekete gidip geliyoruz. Yıllar evvelinde daha çok otobüs firmaları ile yolculuk yaparken, son yıllarda bilhassa kendi aracımızla seyahat ediyoruz. Bunca yıldır yolculuk esnasında nasıl oldu da gözümüzden kaçtı Adapazarı-Bilecek karayolu üzerinde yer alan bu güzel tesis, şaştık kendimize… İnternet üzerinden araştırıp bilgi sahibi olduktan sonra, memleket dönüşü İstanbul’un tantanasına girmeden yol üzerinde bir gece konaklayarak hem dinlenelim hem de görmüş olalım istedik.

Oldukça yağmurlu bir kasım akşamında vardık tesise. Karayolunun hızlı seyir atmosferinden sıyrılınca, bambaşka ve huzurlu bir evrene girmişim gibi hissettim. Tek katlı, müstakil evleri andıran konaklama yerleri inşa edilmiş dağın eteğine. Yağmurun verdiği ferahlıkla beraber hava tertemiz. Sanırım kış ayı olması sebebiyleydi, evlerin ışıkları tek tük yanıyordu. Konaklayan az herhalde diye düşündük. Hiç sorun değildi bu durum bizim için, zira ertesi gün zaten milyonlarla aynı şehri paylaşmak gerçeğiyle yeniden yüzleşecektik.

Minnak evimize girdik, eşyalarımızı bıraktık. Kaldığımız ev-cik 2 oda 1 banyodan ibaretti. Giriş kapısının sağında 1 oda, solunda 1 oda, tam karşısında banyo. Odanın biri oturma alanı olarak düşünülmüş. Açılabilir iki kanepe ve iki adet tek kişilik koltuk mevcut. Odanın ısınması klima ile sağlanıyor. Diğer oda yatak odası. Tek kişilik iki yatak ve bir dolap… Bayıldığım bir husus, yorgan ve yastıkların pamuk olmasıydı. Sevemedim zira elyafı. Yatak odasında klima bulunmuyor. Fakat diğer odadaki klimayı açınca iki oda da ısındı, kışın başlangıcında olmamıza rağmen.

 

Eşyaları bıraktıktan sonra karnımızı doyurmak amacıyla tesisin lokantasına gittik. Yediğimiz bizde kalsın, gördüklerimi anlatmaya devam edeyim.J Başlangıçta demiştim ya, yerel kaynakların kullanılmasını seviyorum diye… Lokantanın içinde küçük bir satış alanı mevcuttu. Yemekten çok aklım onlardaydı. El yapımı sabunlar (Edirne’nin sabunlarına benzer), el dokuması örtüler, Bilecik’in bir köyünden temin edilen çamurdan yapılmış seramik buzdolabı süsleri, çanak çömlek, pin pong topu boyanarak yapılmış Hüsmen Dayı kılıklı-pala bıyıklı emmiler, Bilecikli hanımların el emeği salça, kantaron yağı, tarhana, marmelat, reçel, erişte gibi gıda malzemeleri… Kaynak ve emek yerel, fiyatlar mâkul… Daha ne olsun? Yerli üretime her daim destek! mantığındaki ruhum resmen bir çocuk edasıyla coştu.

 

Yemeğimizi yedikten sonra yeniden minnak evimize döndük. Dinlendik. Tesisin öne çıkan özelliği aslında dağdan gelen ve farklı hastalıklara iyi geldiği İstanbul Üniversitesi tarafından onaylanmış olan tarihi içme suları. Osmaneli Belediyesi’nin internet sitesinde yer verilen bilgiye göre; Emeviler İstanbul’u fethe giderken bu alanda askerler yorgunluklarını gidermek, yaralarını ve hastalıklarını tedavi etmek için Allah’ın bahşettiği şifalı sulardan yararlanmışlar ve hastalıklarına şifa bulduklarını ifade etmişler. İçmeler Tesisi Osmaneli Belediyesi ve İstanbul Üniversitesi ortaklığıyla Bursa-Eskişehir-Bilecik Kalkınma Ajansı (BEBKA) desteği ile “Ver Elini Osmaneli” Projesi kapsamında, 1999 depreminde gördüğü tahribat onarılarak yeniden tesis olarak halkın hizmetine sunulmuş. Tesisten çıkan kaynak sularının analizleri yapılarak başta İstanbul Üniversitesi eski rektörü Prof. Yunus Söylet olmak üzere 7 akademisyen tarafından yapılan bilimsel çalışmalarla böbrek, mide, safra kesesi ve çeşitli deri hastalıklarına şifalı olduğu kanıtlanmış. 100 yatak kapasitesine sahip tesiste ATV parkur alanları, orman içi yürüyüş rotaları, piknik alanlarına yer verilmiş1 (Vaktimiz kısıtlı olduğu için biz göremedik maalesef).

Banyo duşundan gelen su da şifalı su muydu, bilemiyorum. Banyo soğuk olduğu için duş olayını odaklanmadık çünkü. Çeşme suyunun tadı ekşi gibi, değişikti. Muhtemelen kaynak suyuydu.

Yağmurlu bir Osmaneli gecesini huzurlu bir uyku ile geçirip de sabah gün yüzünü görünce, gece karanlığında göremediğimiz detayları da fark etme imkânımız oldu.

Çevredeki dağlarda yeşil, sarı ve turuncunun değişik tonlarına bürünmüş canım ağaçların insanı mest eden görüntüsü, ciğerlerimizin pek de alışkın olmadığı kadar temiz bir hava, Sakarya Nehri kenarındaki lokanta alanı, kuşların şakıması… Aaaah aaah… İnsan böyle güzellikleri görünce bir karavan alıp gezgin olarak yaşayası geliyor. J

Hayat gezip görüp, şükredince güzel a dostlar… Allah sağlık, afiyet ve imkân versin…

Yorum Yapın

Navigate