KÜLTÜR EMPERYALİZMİ 

“İnsanoğlunu yeni doğmuş bir bebek olarak düşündüğümüzde onun hayatı boyunca aldığı, edindiği, beğendiği, sevdiği ve kullandığı maddi ve manevi tüm kazancına kültür diyoruz. Bunlardan bazıları maddi dir. Gözlük, elbise, araç, telefon gibi… Bazıları ise manevidir. Öğrendiği şeyler, bilgiler, beceriler, inançlar, ülküler gibi…” (Aykut Edibali, Hakikatin İzinde İlmi Sağ, sayfa 97, Bayrak Yayınları)

“Emperyalizm; insan ve insan toplulukları üzerinde insan yaratılışına aykırı olarak yapılan açık ve gizli baskı, nüfuz kurma, yönlendirme, yönetme, madden ve manen sömürme eylemidir. Emperyalizm, asırlardan beri milletleri yozlaştırmış, Hak dini ilahi özünden uzaklaştırıp tahrif etmiş ve devletleri yok ederek karanlık hedefine doğru ilerlemiştir. Bu hedef; dünya diktatörlüğüdür.” (A. Edibali, Millet Davası, sayfa 83, Bayrak Yayınları)

Kültür emperyalizmi nedir?

Kültür emperyalizmi; bir ülkenin kendi kültürel değerlerini ve ideolojisini başka bir ülkenin halkına benimsetmesidir. Kültür emperyalizmi, şeklen ayakta durduğu zannedilen toplumları Hazreti Süleyman’ın kurtlar tarafından içi yok edilmiş asasına çeviren, içten içe yok eden beladır. Kültür emperyalizmi, sinsi bir propaganda savaşıdır.

Zamanımızda emperyalizmi tesis eden ideoloji, bütün dünyayı saran Judeo-Grek kültür ve ideolojidir. Bu ideolojiler komünizm ve kapitalizm gibi ideolojilerin anası olup, insan ve eşyanın kanunlarına aykırıdır. Kapitalizm ve komünizm materyalist bir sistem olup, insanın ekonomik bir hayvan olduğu prensibine dayanır. Zira kapitalizm de komünizm de Yahudi-Yunan kültüründen doğan Avrupa kültürünün mahsulüdür.

Avrupa kültürü iki bin yıllık bir tekâmülün neticesidir. Ve kaynakları da; Yunan düşüncesi, Yahudi-Hristiyan ahlakı ve Roma emperyalist hukuk nizamından ibarettir. Avrupa medeniyetine girme ve Avrupa kültürünü taklit; milletleri emperyalizmin avı haline getirmiş ve bu ülkeler sömürgeleşmişlerdir. Osmanlı İmparatorluğundan başlayarak bütün Asya ve Afrika milletleri sömürülmenin ve emperyalizmin kucağına atılmışlardır.

Dünyadaki kültür çeşitleri pek çok kısımlara ayrılmalarına rağmen, bunların tamamını Hak ve Batıl kültürler olarak iki ana grupta toplayabiliriz. Hak kültürler; insanın yaratılış gerçeğine uygun, İlahi kaynaktan ilhamını alan, insanı ve toplumu ebedi saadet ve kurtuluşa eriştiren kültürlerdir. Bu kültürlere örnek olarak, İslam Medeniyet ve kültürlerini gösterebiliriz.

Batıl kültürler ise; insanın yaratılış gerçeğinin dışına çıkmış, hak ve hakikatten sapmış, vehim ve zanna dayanan, insanı ebedi karanlığa sürükleyen kültürlerdir. Bu kültürlere örnek olarak da Yahudi-Hristiyan ideolojisi olan Batı kültürünü ve tevhidin dışına çıkmış, şirk bulaşmış kültürleri gösterebiliriz. Çünkü bu kültürler, ilahi kaynaktan gelen Hak ideolojiden sapmış, batıl kültürlerdir.

Bir milletin kültürünü oluşturan değerler; o milletin dini, dili, medeniyeti, idealleri, ilmi seviyesi, örf ve adetleri, sanatı, tarihi eserleri, ahlaki yapısı, çalışkanlığı, üretimi, teknolojisi, refah seviyesi ve benzeri değerlerdir.

Kültür değerlerinin başında din gelir. Din, yaratılışın hikmeti, varlığımızın felsefesidir. İman, ruhun boşluğunu doldurur.

Dil, milli topluluğun tabii çimentosudur. O, yalnız kişiler arasında bir anlaşma vasıtası değil, belli bir topluluğun kendine göre düşünüşünü, duyuşunu ve dünya görüşünü aksettiren bir aynadır da…

Batıl ideolojilerin hizmetkârlığını yapan emperyalist devletler, bazen topla, tüfekle cephede yıkamadıkları milletlerin milli kültürlerini yıkarak, soğuk harp yöntemiyle onları kendilerine hizmet eden devlet ve millet haline getirmişlerdir.

Bazı Türk ve İslam devletlerinin Batı hayranlığı bunun en bariz örneğidir. Tanzimat’la birlikte başlayan Osmanlı İmparatorluğundaki bazı yöneticiler ve aydın tabakanın Avrupa hayranlığı ve Avrupa medeniyet ve kültürünü kurtarıcı gibi görmeleri, kendi öz milli kültürüne yabancılaşması bunun en belirgin özelliğidir. Bu durum Osmanlı İmparatorluğunu güçlendirmek yerine, bilakis çöküşünü hızlandırmıştır.

ABD, Rusya, İngiltere, Fransa, Almanya, İsrail, İtalya, Çin ve benzeri emperyalist devletler; gerek misyoner faaliyetleri ile ve gerekse oryantalizm (şarkiyatçılık) faaliyetleri ile sömürecekleri ülkeler üzerinde milyarlarca dolar sinsi ve gizli yatırımlar yapmışlar ve halen de dünyayı tekellerine geçirme savaşları devam etmektedir. Buna örnek olarak da İslam ülkelerini, Anadolu’yu, Türki cumhuriyetleri, Ortadoğu ve Afrika ülkelerini gösterebiliriz.

Bu gün ülkemizde ve diğer Türk – İslam ülkelerindeki genç nüfusun, kendi milli öz kültüründen uzaklaşarak, Batı kültürüne özenme ve taklit etme hastalığı, bu emperyalist ülkelerin o bölgelerde ne derece başarılı olduklarını göstermektedir. Hâlbuki bu emperyalist devletler, Hak’ka değil batıl ideolojiye hizmet etmektedirler. Lakin gelişmesini çeşitli sebeplerle ilerletememiş ülke insanları da, kendilerine sunulan bu zehirli kültürü kurtarıcı gibi görmektedirler veya öyle gösterilmektedir. Yozlaşmış, dejenere olmuş Avrupa kültür ve medeniyetini taklit hastalığı, bir kültür erozyonu neticesidir.

Ülkemizde ve diğer ülkelerde kurulan Amerikan, İngiliz, Fransız, Alman ve benzeri kültür dernekleri ve vakıfları, kültür emperyalizmine hizmet eden birer misyoner ve şer yuvalarıdır.

Bu derneklerin asıl amacı, faaliyet gösterdikleri ülke insanlarının inancını, milli kültürünü yozlaştırıp, kendi gayri milli ve gayri insani batıl kültürlerini empoze etmektir.

Dün Jön Türkler hürriyet adına kendi devletine, padişahına, halifesine Balkanlı komitacılarla birlikte küfürler ve hakaretler savuruyorlardı. Hâlbuki komitacıların ve batılıların bir gayesi vardı da, bunu yapıyorlardı. Bizimkiler ise sadece alet ve vasıta olarak kullanılıyorlardı. Dün Batılılar koca bir imparatorluğu yıkıp, bölüşmek için, Haç’ın karşısındaki en büyük engeli ortadan kaldırmak gayesiyle bu gayreti güdüyorlardı. Bu gün de bu gayeyi bırakmış değillerdir.

Bunca Batılılaşma gayretlerine, Batı’ya yaranmalara ve taklitçiliğe, bizi biz yapan değerlerden çok şeyler feda etmemize rağmen, Batılının, Rus’un gayesinin değişmemesi yahut sadece üslubunu değiştirmesi aklı başında kimseleri şaşırtmayacaktır.

Dün Türk beldelerinin taksimi için planlar hazırlanıyordu. Bu gün de avuç içi kadar Anadolu’yu parçalamak için dışta ve içte çeşitli planlar hazırlanıyor. Yani batıl ve emperyalist güçlerin ideolojileri doğrultusundaki emperyalist planları değişmiş değildir. Hedefleri her ne şekilde olursa olsun, bölmek, parçalamak ve yönetmektir.

Bu gün asırlık bir Yahudi projesi olan Büyük Ortadoğu veya Genişletilmiş Ortadoğu Projesi kapsamındaki Türk ve İslam ülkeleri üzerindeki nihai hedefleri de aynıdır. Çünkü Türk-İslam dünyasının yeniden güçlü tarihi misyonuna kavuşması, Yahudi ve Hristiyan dünyası için büyük bir tehlikedir. Dinler arası diyalog ve Ilımlı İslam Projeleri de, kültür emperyalizmi kapsamında geliştirilen projelerdir.

Her ne kadar sinsi ve şeytani emperyalist amaçları ile saldırırlarsa saldırsınlar, Hak ideoloji batıl ideoloji karşısında daima üstündür. Daima zafer kazanacaktır. Çünkü Hak ideolojiler insan fıtratına uygundur, dayanağı, kaynağı Hakk Teâlâ’dır. Zafer vaadi Allah’ındır.

 

FAYDALANILAN KAYNAKLAR:

1-Hakikatin İzinde İlmi Sağ, A.Edibali, Bayrak Yayınları

2-Millet Davası, A.Edibali, Bayrak Yayınları

3-Yeniden Milli Mücadele Gazetesi, Sayı 548

4-Türkiye’yi parçalamak için 100 plan, Tercüme Yakup Üstün

5-Buhranlarımız, Sait Halim Paşa, Tercüman 1001 temel eser

6-Kendimize geleceğiz, Tahsin Banguoğlu, Derya dağıtım yay.

7-Sosyal Sistemlerin Temelleri, Aykut Edibali, Otağ yayınları

8-Millet Düşmanlarının İhanet Planları, Otağ yayınları.

9-Gerçek Emperyalizm, N.Erişen

Yorum Yapın

Navigate