HAVAİ FİŞEK FACİASI

Unutulmamalı ki, iş kazasının vakti saati ve zamanı yoktur. Saniyelik ihmaller ve hatalar kabul edilmesi ve kapanması mümkün olmayan yaralar açan, iş kolları ve sektörler vardır. Bu sektörlerin açtığı unutulmaz yaraların kapanması olası değildir. Maalesef, sektöründe önemli bir yeri olan, sanayi kuruluşumuzdan birisinde, son derece üzücü bir olay yaşandı.

Sakarya’nın Hendek ilçesinde 05.07.2020 tarihinde özel sektöre ait havai fişek fabrikasında yangın çıktı. Fabrikanın deposunda 110 ton patlayıcı olduğu bilgisi verilirken meydana gelen patlamada yedi kişi hayatını kaybetti 114 kişi de yaralandı.

Olayı anlatmamız acımızı dindirmeyecek, ancak bu tür üretimler devam ettiği ve yeterli tedbir alınmadığı sürece de bu acılarla bitmeyecek. Niyazımız odur ki, artık son bulsun. Kaldı ki, faciaların tekerrür etmemesi, acıların dindirilmesi, ocakların sönmemesi, maddi ve manevi kayıpların minimize edilmesi, bizim elimizde.

Ülkemizde “iş sağlığı ve güvenliğini” bir kültür haline getiremediğimiz sürece, bu acıları dindirmemiz mümkün değil. Kültür haline getirmemiz ayrı bir araştırma konusu. Mutat bir teamülümüz var. Her olayın arkasından suçluları bulmak ve cezalandırmak. Bu klasik uygulamadan bir türlü kurtulamadık. Suçlu aramakla çözüm bitmiyor. Suçluyu bulmakla da bitmiyor.  Vahim olayların bir daha yaşanmaması için, kalıcı çözüm yolları bulunmalıdır.  Tekerrürün önlenmesi, iş sağlığı ve güvenliği tedbirinin alınması, üretimin sürekliliği ve sürdürülebilirliğinin sağlanması, ile ilgili ne yapıyoruz.?

İş güvenliğinin sloganı, “Önlemek ödemekten ucuzdur”. Önce bu kavram ruhumuza yerleşmeli. Nasıl önleriz temeline, halk tabiri ile kök nedene inmek gerekiyor. İşyerini kuralım, kervan yolda dizilir, mantalitesinden kurtulalım.

Tabi ki bu olayın neticesinde birileri suçlanacak. Bugüne kadar haklı veya haksız bu suçlamalar oldu da. Hala yargılamaları devam eden olaylar var. Allah korusun yıllardır, Zonguldak ve Soma faciaları, Bayrampaşa Patlamaları, Geyve suçlamaları v.b. Amaç olayın nedenini ortaya koyup, tekrarını önlemek. “Ders alınsaydı tarih tekerrür eder miydi” denilir.

Olayın sebebi şu veya bu şekilde ortaya çıkacak. Basına yansıyan tanık ifadelerini okuduk. Yakın tarih itibari ile, Soma’da da ocakta ısınma vardı, bugünde ürünler ısınmıştı v.b. açıklamalar var. Doğru veya yanlış.

Bu tür olaylara da suçlu aranırken, nedenleri ve tekerrürü, Devletin ve sanayicinin önceliği olmalı.

Bu tür olaylarda, devlet, işveren ve çalışan üçlü saç ayağı sağlam bir zemine basmalı. Hata ve eksiklikler tespit edilmeli. Ülkemizde yeterli tecrübe ve deneyime sahip kadro ve ekiplerde mevcut.

Peki neden bu olaylar yaşanıyor?

Devlet denetimle bu olayları önleyebilir mi? Kanaatimce önleyemez. Sebep? Önce insanlar yaptığı işin zaruretine ve doğruluğuna inanmalı ve kendinden başlamalı. Çözüm; 1-Eğitimde. 2-Empatide. 3-Müeyyide de. Bu saç ayağını da kuracaksınız. Yoksa olmaz ve yine de olmaz.

İşveren önceliği üretime verir, iş güvenliğini ikinci plana atarsa, çalışanlar tedbiri işyeri yetkilileri ve sorumlularını görünce uyar ve uygularsa, devletin de süreklilik arz eden bir çabası yoksa, bu olmazsa olmazların önüne de geçemezsiniz.

Çözüm nedir..?

Bu tür çok parlayıcı, patlayıcı, yanıcı, zararlı ve tehlikeli maddeler sektörlerde, üretim projesi ile birlikte, maksimum tedbirleri ile projelendirilmelidir. Bu projeler işyeri ve çalışan bazlı olmalıdır.

Bu tür işyerlerinde özet olarak,

İşveren tarafından, asli olarak uygun bölge seçimi, plan ve proje uygun iş ekipmanı yerleşimi, işyerinin temeli ile birlikte eş potansiyel baralarla başlayacak, tecrit politikası ile gelişecek, ex-proof ekipmanla yürüyecek, statik topraklama ile detaylandırılacak, otomatik söndürme sistemi ile güvence altına alınacak, yeterli algılama sistemleri ile ihbar sağlanacak ve tehlike başlamadan sistem soğutulacaktır.

Bu temel prensipleri işveren bazlıdır. Tabi ki tedbirleri bunlarla sınırlamak mümkün değildir. Kullanılacak günlük el aletlerinden (ex-proof-kıvılcım çıkarmaz), araçlara, aydınlatmaya varıncaya kadar bu tedbirler devam edecek. Denetim (özel veya kamu) ise hiç aksatılmayacak.

Bu tür işyerlerinde, çalışanlar ise temel itibari ile ruhen hazır olacak. İşe başlamadan fiziki enerjilerini boşaltacak. (Çalışanların üzerindeki Statik elektriğin boşaltılması v.b.)  Bedensel ve ruhsal olarak hazırlanacak. Eğitimle inandırılacak, uygulama ile tedbirler sabitlenecek.

Her çalışan kendi sağlık ve güvenliğini kendisi ön plana çıkarabilecek, kültür seviyesine ulaşacak ki ne zaman dur, ne zaman devam diyecek, bunu bilecek. Bu da tekrar tekrar eğitimle olacak. İnsanlar daima unutmaya ve hataya temayüllüdür. “Et tekraru ahsen velev kane yüz seksen” tabiri, sanayicinin şiarı olacak.

Mevcut açıklamalarda ve röportajlarda, olayı aydınlatacak yeterli bilgiye ulaşılmış değildir. Bu nedenle her türlü yorum sağlıklı olmayacaktır. Bu tür sektörlerde parlayıcı tozların istenmeyen bir anda ortama yayılması durumunda, çalışan üzerindeki statik elektrik yangın ve patlamaya, cihazlarda sürtünme ve benzeri nedenlerle keza statik elektrik oluşması, aydınlatma sisteminin açılıp kapatılması ile oluşacak enerji kaynağı, risk ve tehlike menşeidir. Ayrıca Ürünler ısınmışsa dahi, ısıyı enerjiye dönüştürecek veya açık bir enerji kaynağı olmalı ki, bu vukuat gerçekleşsin.

Rabbim işverenlerimize ve çalışanımıza, risk ve tehlikelerin önlenmesi için, feraset ve basiret nasip eylesin, bu acıları bir daha göstermesin inşallah.

Yorum Yapın

Navigate