BİR EĞİTİMCİ İLE SÖYLEŞİ

Eğitim ve öğretim, bir milleti ayakta tutan, büyük hedeflere taşıyan temel dinamiklerimizdendir. Ailesinden iyi bir terbiye ve eğitim görmüş, başarılı bir eğitimcilik yapmış, halen sivil toplum örgütlerinde öğrencilerine fahri kurs veren, aynı zamanda ilerlemiş yaşına rağmen site yöneticiliği yapan değerli emekli öğretmenimiz Nurten Erbilgin İnan ile bir söyleşi yaptık.

— Sayın öğretmenim kendinizi tanıtır mısınız? Tahsil hayatınız ve görev yerleriniz hakkında bizi bilgilendirir misiniz?

— Ben Nurten Erbilgin İnan. Liseyi bitirdim ve evlendim. İlk tayin yerimiz olan Rize’nin Kalkandere ilçesinde iken öğretmen okulu farkı verdim. Daha sonra yüksekokulu bitirdim. Çorum Alaca, Afyon Dinar, Alanya, Antalya’da Barbaros İlkokulu ve Antalya Kolejinde 35 yıl öğretmenlik yaptım.

—  Göreve yeni başladığınız dönemde neler hissettiniz?

— Öğretmenliği hiç düşünmemiştim, ancak göreve başlayınca çok keyif aldım. Çocuklarımı çok sevdim ve çalıştığım için de Allah’ıma hep şükrettim. İşinizi severseniz başarı arkasından geliyor zaten.

—  Hiç unutamadığınız bir anınızı anlatır mısınız?

— Meslek hayatım anılarla dolu. Ancak bir tanesini anlatmak istiyorum. Çorum Alaca’da çalışırken bir öğrencim eli yüzü yaralı geldi. Sorduğum zaman düştüğünü söyledi. Ben teneffüslerde öğretmenler odasına gitmem. Masamda kitap okurum, çocuklarla sohbet ederim, onları dinlemeye çalışırım. Bu öğrencimi biraz sıkıştırdım. Okul dışında simit satıyormuş. Simitleri az sattığı günler anne babadan dayak yiyormuş. Elinden tutup evine gittim. Bu çocuk bir daha yaralanırsa polisle geleceğimi söyledim. Bu etkili oldu, aile de hatadan döndü, aile ve çocuk arasındaki bağ güzelleşti. Hala beni ararlar.

—  Eğitim ve öğretimde ailenin yeni ne olmalıdır?

— Eğitim ve öğretimde ailede özellikle anne, baba, sonra öğretmen, din adamı, sanayiye gidiyorsa ustalar önem taşıyor. İnsanlarla iyi geçinmeyi, büyüklere saygı ve hürmeti, küçüklere örnek olmayı, yalan söylememeyi, çevreye zarar vermemeyi, işini iyi ve sağlam yapmayı ve temizlik kurallarını, aile, öğretmen ve din adamı öğretecek. Çünkü, bu üç ana eğitimci her yerde, hatta mezra da bile var.

—   Aileler çocukları ile yeterince ilgileniyor mu? İlgilenmiyorlarsa nedenleri ne olabilir?

— Aileler çocukları ile yeterince ilgilenmiyorlar. Çevre şartlarının çocukları ne derece olumsuz etkilediğinin farkında değiller. Hele şimdi cep telefonları, kontrolsüz internet ve arkadaş grupları çocukları olumsuz yönde etkiliyor, adeta zehirliyor. Bunda eğitim ve öğretim metodundaki yanlışlıklar önemli rol oynuyor. Bu yanlışlıkların sosyolojik olarak ciddi bir araştırmaya tabi tutulması gerekir. Ayrıca çocuklar alabildiğine israfın içerisine çekiliyorlar. Eğitim ve öğretim sistemi sık sık değiştiği için çöküş var. Bu eğitim ve öğretim sisteminin neden sık sık değiştirildiği sorgulanmalıdır. Ezberci ve taklitçiliğe dayalı bir eğitim sistemi sorgulanmalıdır. Son senelerde sık sık Milli Eğitim Bakanları değişmesine rağmen, her bir bakanın eğitimin sorunlarını çözemediklerinden şikayet etmeleri manidardır. Gelişmiş ülkelerin eğitim programları uzun solukludur. 50-100 yıllık değişmeyen program yapıyorlar. Eğitimde tutarlı olmak çok önemlidir. Nesillerimizin geçmişi ile bağı kopmamalı. Ahlaki değerlerimiz, güzel gelenek ve göreneklerimiz unutulmamalı ve nesillerimize mutlaka öğretilmelidir. Bunlar yapılamadığı için maalesef yavrularımız ziyan oldu ve oluyor. Onun için siyaset kurumu, iktidar ve muhalefet istişare ederek ortak, değişmeyen ve milli bir eğitim politikası belirlemelidir. İktidarlara göre değişen programlar olmamalı. Köklü ve değişmeyecek programlar uygulanmalıdır.

—  Bugünkü eğitim sisteminin aksayan yönleri nelerdir?

—  Eğitim sistemindeki en önemli aksaklık, öğretmen değerinin hiçe sayılması, öğretmenlerin çalışma azminin kırılmasıdır. Devletimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e sorarlar; “Milletvekilleri maaşları ne kadar olsun?”, der ki “Öğretmen maaşlarını geçmesin.”. Yokluğu düşünen, başka işle uğraşmak durumunda olan öğretmen yönlendirici olamaz. Hazreti Ömer halife olunca kendisine ne kadar maaş bağlanmasını soran yetkililere, en düşük memur maaşının bağlanmasını söyler. Büyük devlet adamları, iyi öğretmen ve eğitimcilerin çabalarıyla yetişmişlerdir. Öğretmenlerimizin otorite ve disiplini gittikçe azalmaktadır. Bu da olumsuz bir tablo sergilemektedir.

—   Pandemi süresinde öğrencilerin evde kalmaları onları nasıl etkiledi?

— Öğrencilerin evde kalmaları, ilerde çok büyük sorunlara neden olacaktır. Çocuklar okumuyorlar. Okumayan, okuma sevgisini ve alışkanlığını kazanamamış bir nesil hiçbir zaman ülkeye faydası olamaz.

—  Bu dönemde anne babalara ne gibi önerileriniz olur?

— Anne babalar çocuklarıyla birebir ilgilenecek, kendileri rahat etsinler diye eline telefon vermeyecek, kitap okuyarak örnek olacaktır. Ben teneffüslerde masamda hep kitap okurdum ve gururla söyleyeyim, öğrencilerimin hepsi okumaya düşkündürler.

—  Bayrak Dergisini kaç yıldır takip ediyorsunuz, görüşlerinizi alabilir miyiz?

— Dergiyi uzun zamandır okuyorum, ama yıl olarak hatırlayamadım özür dilerim. Derginizin yazıları güzel, okuyorum ve okumaktan da zevk alıyorum. Emeklerinize ve tüm emeği geçenlere teşekkür ederim.

— Bizi kırmayıp dergimize misafir olduğunuz için biz de teşekkür ederiz. Allah sağlık, sıhhat ve uzun ömürler versin. Eğitim camiamızın sizin gibi fedakar öğretmenlerimize ihtiyacı vardır. Saygılarımızla.

Röportajı Yapan

Osman Soydal

Yorum Yapın

Navigate