ALTIN VE DÖVİZ REZERVLERİMİZ

Yaşadığımız virüs dönemi herhalde hayatımızda unutulmayacak dönemlerden bir dönem olacak. Bu dönemde virüsün kendi etkisi ve yaşattıkları ile beraber, hemen hemen her konuya etkisi de hepimizi düşündürdü. Bu dönemde virüs ile birlikte Merkez Bankası rezervleri de gündeme geldi ve konuşuldu.

Merkez Bankası için “bir ülkenin kumbarası” olarak basitleştirebileceğimiz gibi, o ülkenin ekonomisinin merkezi de diyebiliriz. Merkez Bankalarının her ülke de farklı yapıları olduğu gibi, ülkemizde de “Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası” var. Bildiğimiz gibi bankanın sermayesin tamamı devlete ait olmayıp A,B,C,D tipi hisselerden oluşmaktadır. Yaklaşık %55’lik A tipi çoğunluk hisse devlete ait olduğundan; devletin ekonomik politikaları Merkez Bankası kanalı ile yönetiliyor. Bu sebeple devlet, virüsün doğurduğu olumsuz ekonomik etkileri giderirken mevcut döviz rezervlerini kullanması ile rezervlerin azalmasını da gündeme getirdi.

Rezervlerin azalması ne demek?

Önce rezerv ne demek diye aklımıza takılıyor. Güngör Uras’a göre;” Merkez Bankası; para ve kur politikalarını desteklemek, piyasalara güven vermek, döviz cinsi üzerinden iç ve dış borç servisini gerçekleştirmek, yerel ve dışsal şoklara karşı altın ve döviz biriktirir. Bu birikimlere o ülkenin rezervi” denilir.

İktisatçı Mahfi Eğilmez’e göre de devlet; “oluşabilecek sıkıntıları zamanında giderebilmek için altın ve döviz rezervleri bulundurur”. Siz buna “ihtiyat akçeleri” de diyebilirsiniz.  Atasözümüzden “kara günler ve zor günler için, ak akçeler ve yedek akçeler” saklamak gerektiği anlaşılır.  Rezerv kabul edilen değerlerin en başlıca olanları; başka menkul değerler de olabileceği gibi en belirgin olanları altın ve döviz cinsinden olanlardır.

Ülkemizim altın rezervi yine kısa bir süre önce gündeme gelmiş, var olan “altın stokunun nerede ve ne kadar olduğu “ tartışılmıştı. Bu konu dergimizde de incelenmiş 2014 yılı verilerine göre 520 bin ton olan altın rezervimizin % 87 si yani yaklaşık 450 bin tonu İngiltere de bulunduğu ortaya çıkmıştı. 2020 yılı güncel altın stokları ise; Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası kayıtlarına göre, 2019 yılında 159 tonluk net altın alımıyla dünyada merkez bankaları arasında bu alanda birinci ülke oldu. TCMB’nin kendine ait altın rezervleri bu alımla 412.5 tona çıktı ve Türkiye bu alanda dünya ülkeleri arasında 12. sıraya yükseldi. Dünya Altın Konseyi, merkez bankalarının rezervlerini dolar dışı varlıklarla çeşitlendirmeye çalıştığını belirtiyor. Bu bilgiye göre;  döviz rezervi miktarı azalırken, altın rezervi arttı.

Döviz rezervi neden azaldı?

Merkez Bankası’nın döviz birikiminin bir bölümü “TL” ödeyerek satın aldığı ve kendine ait dövizlerdir. Bir bölümü başkalarına ait kredi olarak, emanet olarak bankaya verilen fakat Merkez Bankası’nın serbestçe kullanabileceği dövizlerdir. Bankanın toplam döviz varlıklarından emanet, borç aldıkları döviz yükümlülükleri çıkınca kalan döviz Merkez Bankası’nın net döviz miktarıdır. Başka ülke veya yurt içi diğer bankalardan karşılıklı anlaşma ve takas yolu ile alınan ve kullanılan döviz tutarlarına “swaplar” denilmektedir. Swaplar ülkelerin pratik yollardan alıp piyasalara sürdüğü emanet döviz tutarları da denilebilir. İşte yaşanan 4-5 aylık dönemde eldeki mevcut döviz rezervleri kullanıldı. Çünkü bu dönemde piyasaların ve bankaların normal işleyişleri bile sağlanamadığından Merkez Bankası rezervleri kullanıldı. Bu uygulamaya yanlış denilemez. Maksat zaten budur. Zor ve sıkıntılı günler için tutulan döviz ve altının kullanılmasıdır. Burada tartışılan konu; döviz rezervleri yetersiz olduğundan normal den fazla azaldı ve eldeki emanet dövizleri saymazsak hiç döviz rezervi kalmadı.

Döviz rezervlerin miktarı ne kadar olmalı?

Yaklaşık bilgilere göre net döviz rezervimiz; 2019 sonu itibariyle 40 milyar dolar iken, 2020 Haziran sonu itibariyle 25 milyar dolar civarında. Bankaların elindeki rezervlerin bir kısmı kendine ait değildir. Merkez Bankasının kendine ait olmayan bu tutarlar çıkarılınca “net döviz rezervi” bulunur. Net rezerv den ayrıca emanet olan geçici olarak kullanılan Swap denilen dövizleri de çıkardığımız zaman şu anda Merkez Bankası’nda zor günlerde kullanılacak döviz kalmadığını anlıyoruz. Genel olarak, yerli ve yabancı iktisatçılara göre bir ülkenin rezervi; bir yıllık veya en azından 6 aylık ödenmesi gereken cari döviz tutarları ödeyecek kadar yedek döviz olması gerekir. İktisatçı ve araştırmacı Yusuf Yüksel’e göre son bir yılın ay ay rezerv tutarları Haziran 2020’den, Temmuz 2019’a geriye doğru “net döviz” tutarları aşağıdaki gibidir;

26 Haziran 2020 – 29,1 milyar, Mayıs’ta- 33,0 milyar, Nisan’- 25,2 milyar, Mart’ta 32,6 milyar, Şubat 2020- 38,0 milyar, Ocak 2020 – 36,8 milyar, Aralık 2019 – 40,1 milyar, Kasım 2019 – 38,3 milyar, Ekim 2019 – 35,3 milyar, Eylül 2019 – 35,8 milyar, Ağustos 2019 – 34,9 milyar, Temmuz 2019 – 32,6 milyar dolar.

 Güncel rezervlerimiz ne kadar oldu?

En son olarak; 18.09.2020 tarihli haftalık rezervler, Anadolu Ajansının Merkez Bankası verilerine dayanarak verdiği rakamlara göre ülkemizin “brüt döviz rezervi” 2 milyar 122 milyon dolar azalarak 43 milyar 159 milyon dolar oldu.

Aynı şekilde 18 Eylül 2020 tarihli haftalık altın rezervi ise 253 milyon dolar artışla 43 milyar 161 milyon dolar oldu.

Bu bilgilere baktığımızda borç dövizlerin de içinde olduğu brüt döviz yüksek iken, net döviz rezervinin bir yılda 32.6 milyardan 29.1 milyara düştüğünü görüyoruz. Yaşananları, çalışanlara ve diğer kesimlere destek projelerini düşündüğümüzde normal sayılır. Normal olmayan bir konu varsa;

Birincisi; elde mevcut bulunması gereken yeterli altın veya döviz rezervi bulunmazsa bir ülke için risk ve tehlike var denmektir. Mesela, uluslararası ve diğer spekülasyonlara açık hale gelirsiniz, döviz kurları yükselir. Buna karşı da bir tedbir olan döviz rezerviniz yeterli değilse döviz kurlarını kontrol edemezsiniz. Dövize bağlı tüm ticaretiniz olumsuz etkilenir. Nitekim 2020 Ekim ayı ortaları itibariyle dolar yaklaşık 8 lira oldu. Diğer döviz kurları da aynı şekilde arttı. Ülkemizin dış borçları iki katı artmış oldu. Bu durumun ticarete etkileri henüz hesaplanmış değil. Bu tehlike demektir. İkinci olarak da; her konuda oluğu gibi bu konuda da yeterli ve açık bilginin olmayışı, yedek akçe veya zor durumlar için teminat olan, altın rezervlerinin yurt dışında olması ve bu durumda “yabancı ülkede olan altının zor durumda anlamının kalmaması” ayrıca bu bilgilerin ne kadar doğru ve sağlıklı olduğunun bilinmemesi ve özellikle “yurtdışı swap” denilen Çin ve Katar gibi ülkelerden alınan büyük miktarlardaki dövizlerin hangi şartlar ile alındığının bilinmemesi normal değildir. Bu belirsizlik durumu riskli ve tehlikelidir.

Yorum Yapın

Navigate