Acaba Allah tamamen yok olan bir millete diriliş dilediğinde tek bir dişi ve erkekten tekrar bir millet meydana getirir mi? Dilerse evet. Acaba o topluluğa da sığındıkları yerden kurtuluş için bir kulunu, bir hayvanı rehber gönderir mi?
Millet Partisi Genel Başkanı
Sayın Aykut Edibali’nin, 9. olağan genel kurulunda yaptığı konuşmayı sunuyoruz.
“Herkes bilmeli ki; bu şerefli mücadele yeryüzünde küfür ve nifaktan eser kalmayasıya kadar sürecek ve başarı ile taçlanacak, inşallah.”
Yıllardan beri, yani yarım asra yakın, sürdüğümüz şanlı, şerefli çabayı, mücadeleyi sürdürdünüz. Millet Partisi mensupları! Sizleri saygı ve sevgi ile kucaklıyorum, hoş geldiniz…
Millet Mücadelesinin Amacı ve Hedefi…
Millet Partisi’ni pek çok özelliği içerisinde, unutulmaz hale getiren özellik, mensuplarının sanki çalışmazlarsa dünyada hemen kıyamet kopacakmışçasına, görev aşkıyla, hak rızası için millete hizmet etme çabası içinde oluşudur…
Sırtlarında Türkiye’yi, Orta Doğu’yu, İslam Dünyası’nı, Türk Dünyası’nı ve insanlığı taşıyan insanlar bu insanlar. Sizler o insanlarsınız, o hamillersiniz.
Başlangıcından sonuna kadar yalnızca “Hak” dedik, “Milletim Uyan” dedik. Bunlar boş sözler değil. Sizin, bizim, hepimizin o ulu mahkemede “Ey Allah’ım senin rızan için yapabildiğimiz, bu mütevazı hizmet, kabul buyur… Senin rızan için bir milleti uyandırmaya gayre ettik”, diye gönül rahatlığıyla söyleyebilmek için mücadele ettik.
Biz o ulu peygamberin şu sözünü kulağımıza küpe ettik: “Eğer marufu emretmez, eğriden, kötüden yanlıştan men etmezseniz yakın bir zamanda kıyamet gelir”. Bu ikazı hiç unutmadık. Sonu ne olursa olsun hakkı söyledik, doğruyu söyledik. Din için, devlet için, millet için doğruyu söyledik. Kimsenin, Allah’a çok şükür, kınamasından endişe etmedik. Kimsenin alkışına ihtiyaç duymadık. Rüşvetlere kanmadık, elimizin tersiyle ittik. Bildiğimiz dosdoğru yolda, hakka hizmet yolunda, millete hizmet yolunda çilelere katlandık, yürüdük, koştuk ve bugünlere geldik. Şükürler olsun.
Bu Şerefli Mücadele’nin Kayıpları ve Şehitleri Oldu…
Aramızdan bu mücadele içinde son nefeslerini vererek Cenab-ı Allah’ın huzuruna gidenler oldu, şehitlerimiz oldu. Onlara yüce Allah’tan rahmet, mağfiret; cennet mükâfatı ve Allah’ın hoşnutluğunu, resulün şefaati ve komşuluğunu diliyoruz.
Bu arada bu şerefli mücadelede nefesi kesilen arkadaşlarınız oldu. Geçerli mazereti olanlara da yeni hayatlarında sağlık ve afiyet diliyoruz. Milyonda bir mertebesinde olsa da dünyanın sefil menfaatlerine tamah ederek veya bilmediğimiz mecburiyetleri olan birkaç muannidi de Allaha havale ediyoruz.
Herkes bilmeli ki bu şerefli mücadele yeryüzünde küfür ve nifaktan eser kalmayasıya kadar sürecek ve başarı ile taçlanacak, inşallah.
Türk Milletine Karşı Girişilen Saldırıların Sebebi
Aziz kardeşlerim; Türk milletine karşı girişilen saldırıların sebebi üzerinde düşünmek gerekiyor. Sebep nedir? Bunlardan birincisi Müslüman olmamızdır. Çünkü İslam dünyasının derleyicisi, toparlayıcısı bu millettir. Yüce Allah’ın peygamberi ve resulü, bu millete bir unvan vermiştir. Cündullah’tır bu unvan. Yani Allah’ın askeridir. Bu millete saygı duyulmalıdır. İnsan olan bu millete saygı duyar, Müslüman olan bu millete saygı duyar. Neden?.. Çünkü bugün bazı devletler, varlıklarını bu milletin kendilerine himaye etmesine borçludurlar. Bu millet, Polonya, Fransa ve pek çok devlet başkanını ağırlamıştır. Bugün Polonya, İsveç, Fransa, Macaristan ve hatta İngiltere varlıklarını bu aziz millete ve şanlı ecdadımıza borçludur.
Hatırlarsınız Almanya’nın tehdit ettiği Fransa, bir cihan devleti olan Osmanlı İmparatorluğu’ndan yardım istemişti. Kanuni’nin Portekiz Kralı’na yazdığı bir mektup vardır. “Portugal Kralına hüküm ki” diye başlar… Demek ki bu millete Müslüman olduğu için, İslam dinine hizmet ettiği için Resulullah’ın, Allah’ın ve İslam dinin tüm düşmanları bu millete düşman olmuştur.
İkinci sebep ise, 14 asırdan beri İslam Dünyası’nı korumak, kurtarmak, kollamak uğruna canını feda ettiği için Türk düşmanları, milletimize düşman olmuştur. Türk milleti gittiği her yerde, verdiği her mücadelede insanlığın onurunu ayakta tutmuştur. Hiçbir yere emperyalist amaçlarla gitmemiştir. Gittiği yerlerdeki seferlerde, zaferlerinde o ülkeyi işgal etme, insanlarını köleleştirme, soyma amacı gütmemiştir. Sebil kanı akmış, fedakârlık etmiş, hiçbir şey almadan geri gelmiştir. Bazıları tenkit eder. Akıl karı mıydı bu dediler. Gitmeli sömürmeli dediler. Türk milletinin en büyük özelliği budur. Hiçbir topluluğu sömürmek için gitmemek.
Onun için Polonya dilinde, Leh Dilinde bir söz vardır: Vistül’de Türk atları sulandıkça Polonya hür kalacaktır. Bir ülkeye gidip de kalpleri fethederek dönenen başka bir topluluk tanımıyorum. Her halde bu özellikler peygamberimizin bahsettiği Cündullah isminin meziyetlerindendir.
Tüm İnsanlık Ve Adalet Düşmanlarının Düşmanlığını Kazandık
Kısaca, Türk milletine yapılan saldırıların temel gerekçesi budur. İnsanlık düşmanları Türk milletine saldırır. İslam düşmanları Türk milletine saldırırlar. Orta doğuda yaşayan bir devlet olduğu için bazılarına göre kutsal topraklar olduğu için emperyalist güçler, zalim güçler Türklere saldırırlar. Amaçları, hedefleri, hayalleri yıllardan yüzyıllardan beri budur. Biz sadece 1071’de Anadolu’ya ayak basmak suretiyle Hıristiyan dininin ve İslamiyet öncesi dinlerin mukaddes topraklarını elle geçirmek suretiyle, var olmamız nedeniyle emperyalistlerin, zalimlerin düşmanlığını kazandık. Tüm insanlık ve adalet düşmanlarının düşmanlığını kazandık. Bu bölgede hakim olduğumuz için, bölgeye göz dikmişlerin düşmanlığını kazandık. Bir tek şeyin yalnızca, Allah’ın, dostluğunu kazandık inşallah buna karşın. Gerisi vız gelir tırısı gider. Dolayısıyla bu milletin, dinine, diline, ahlakına, geçmişine, geleceğine saldıran herkes İslam ve insanlık düşmanı olduğu gibi Türk düşmanıdır. Bunlara asla izin vermeyeceğiz. Ne diyeceğiz Hakk’ın ve milletin sevdalısıyız. Bunun için çok daha fazla çalışacağız.
Milletlerin sıkıntıya düştükleri zamanları elbet olur. Kur’an-ı Kerimde bakınca; karıncaların, bazı hayvanların dile gelip, bazı kavimlere yol gösterdiği anlatılır. Acaba Allah tamamen yok olan bir millete diriliş dilediğinde tek bir dişi ve erkekten tekrar bir millet meydana getirir mi? Dilerse evet. Acaba o topluluğa da sığındıkları yerden kurtuluş için bir kulunu, bir hayvanı rehber gönderir mi? Kura’an’da mübarek bir hayvandan bahsedilir.
Bizim mütevazı evimizde bir Kangalımız vardı. Hem bizi koruduğu için hem de soyu nedeni ile bir Sivas Kangalı almıştık. Oldukça dikkat çeken bir hayvan olduğu için mahallenin çocukları bazen rahatsız etmek, bazen de seyretmek için gelip evin duvarının üstüne çıkıyorlardı.
Bir gün mahallenin çocuklarından bir çocuk ve 2 yaşlarındaki kardeşi merak edip köpeği seyretmeye gelmiş. Kardeşinin ayaklarını da bahçe duvarına yaslayarak avluya sarkıtmış. Bir yandan da köpekle konuşuyorlar…
Yengeniz bunu görünce çocuğu ikaz etmiş: “Oğlum kardeşinin ayağını çek en azından, köpek ısıracak”. Çocuk buna cevaben “Yok teyzeciğim, bir şey yapmaz. Ben O’na Kıtmir’in selamını getirdim”…
Mübarek kutsal, tarihi ve ancak tarih şuuruna sahip olan insanların anlayabildiği bir kavram var: Millet. Millet, tarih şuuruna sahip, kurumları olan, idaresi, gayesi hedefi olan bir topluluktur. Bu topluluk ise bir umman gibi çağlayan nehir gibidir. Halk ise bu akan nehirden ezelden ebede giden bu nehirden alınmış bir kâse bir testi su bir kova su mesafesindedir. Halk gider ancak millet baki kalır.
Millet Ne Demek?
Uzun yıllar boyu tartışma konusu olmuştur Türkiye’de. Millet kelimesini içlerine sindiremeyen, kabul etmeyen, etmek istemeyen topluluklar görülmüştür. Millet kelimesi, kavim değildir. Kabile değildir. Etnik bir kök ifade etmez. Millet birlikte yaşama iradesi olan kurumları olan hükümeti devleti kurumları olan amacı olan bir insan topluluğudur. Türk milletinin ideallerinden kökünden geçmişinden geleceğinden koparmak ve kendi vatanında bir azınlık haline düşürmek isteyen, konuşmamın başında ifade ettiğim düşmanlar ülke millet Türklük düşmanları bunu yapmak istemektedir. Buna izin vermemek lazımdır. Buna izin vermeyeceğiz arkadaşlar!
Millet Kelimesi, Din Demektir,
O Din de İslam’dır
Dolayısıyla Millet Partisi gibi bir ismi taşımak Millet ismini taşımak büyük bir sorumluluk almak gerektirir. Bu isim bizim için büyük bir iftihar kaynağıdır. Ayrıca ifade etmeliyim ki millet tarihimize dini terminoloji içerisine baktığımızda, din anlamına, şeriat anlamına gelir. Evet din anlamına gelir. İmamlarımız bir vefat halinde kabre koyarken insanlara verilen bir söz var. Orda imam efendi vefat eden kişinin dinini İslam olduğunu ifade eder. Sorucu melaikelerin sorularını cevaplandırmak konusunda yardımcı olur. Dinin ne? İslam. Peygamberin kim? Hz. Muhammed (SAV). Allah’a inandım, peygamberine inandım ve ben bir Müslümanı’m. Bu konuda yardım edecek; bu dua tüm tarihmiz boyunca söylenene gelmiştir. Aynı zamanda bahsettiğim gibi bu kelime bir insan topluluğunu ifade ettiği gibi ilahi bir kaynağı da işaret etmektedir. Bu ilahi kaynak, millet kelimesi, eşittir din, o da eşittir İslam anlamına gelmektedir.
Tarihi bakımdan ve ilahiyat bakımından durum budur. Sosyolojik bakımdan bir yaşama iradesi, bir gaye, kurumları olan bir insan topluluğudur millet. Millet olmaktan memnunuz, mutluyuz ve Millet Partili olmaktan mutluyuz. Bu mübarek kelimeyi taşımaya ve tüm dünyada bu mübarek kelimenin tanınmasına sağlamaya gayret edeceğiz, başaracağız.