Kendi projesi olmayanlar başkalarının projesine hizmet eder

 

Millet Derneği Kayseri şube başkanı Mustafa Temizer:

Kendi projesi olmayanlar başkalarının projesine hizmet eder

Kayseri Küçük  Meclisi “ Avrupa Birliği “ konulu Aralık ayı toplantısını 3 Aralık Cumartesi günü Kocasinan Belediye Meclis Salonunda yaptı. Millet Derneğini temsilen toplantıya katılan şube başkanı Mustafa Temizer yaptığı konuşmada, “AB Türkiye ilişkilerinin geldiği noktada hükümetin Şanghay’a dönme teşebbüslerini eleştirerek  Ülkemizin kendi projesi olmayacak mı?.. Kendi projesi olmayanlar başkalarının projesine hizmet eder. Hep başkalarına mı hizmet edeceğiz?” diyerek şunları söyledi:    

“Bütün kuruluşların öncüleri kendi menfaatlerini korumak için bir araya gelir. Birliğe  katılacakları  da kendi menfaatlerini korumak, kendi projelerine uymak şartıyla kabul eder. Bu manada Avrupa Birliğinin de Şanghay birliğinin de imtiyazlı kurucuları var.

Millet derneği mensupları olarak imtiyazlı üyelerin olduğu bir ortaklığa baştan itiraz ettik. Sağlam bir inançtan kaynaklanan, doğru bir metotla ortaya konan düşünceler yıllar sonra da geçerliliğini korur. Konuşulduğu günün insanlarına hitap eder, o günün problemlerine çözüm olur. Hz. Peygamberin getirdiği İslam böyledir. Milli şairimiz Mehmet Akif Ersoy’un Safahat’ını açıp okuyun. Sanki bize hitap etmekte, bizi uyarmakta,  bugünün problemlerine çözüm getirmektedir.

Biz o yıllarda “Ortak Pazar millete mezar” diyerek milletimizi uyardık. Bizim duyduğumuz endişeyi duyan bazı arkadaşlarımız da AB bir Hıristiyan kulübü diyerek itiraz etti.  Bizimle birlikte itiraz edenler daha sonra AB anayasasına imza attı. AB günü kutlamaları yapıldı. Gümrük Birliği anlaşması ile iktisadi bağımsızlığımız elimizden alındı.

Batı trenine bindik inmeyiz diyerek ne dedilerse yaptık. Kimliğimizden uzaklaştık

Tanzimatla birlikte yönümüzü batıya döndük ve batı trenine bindik. Bindik binmesine ama inmek istediğimiz her istasyonda inemezsiniz dediler. Bize ödev verdiler.  Şunları yapmazsanız uğrayacağınız öbür istasyonda da inemezsiniz dediler.

Vardığımız her istasyonda yeni ödevler verdiler. Aldığımız her ödevi varacağımız istasyona kadar yaptık ama ödevler hiç bitmedi, bitmeyecek de. Çünkü Avrupa’nın istediği sadece verilen ödevleri yapmamız değildi. Türk milletinin kendi kültüründen,  kimliğinden uzaklaşması; Avrupa kültürü içinde eriyip kaybolması, Hıristiyan kimliğe sahip olmasıydı.

Avrupa hayranlığı ve batı trenine binmiş olmanın gereği olarak bu konuda da epeyce yol kat ettik. Kendi kültürel kimliğimize, inanç ve medeniyet anlayışımıza ters demeden ne istedilerse yaptık.

Giyim ve kuşamımızı, müziğimizi, sosyal hayatımızı, kültür ve medeniyet kalıbımıza göre değil; batı kültür ve medeniyeti anlayışına göre tanzim ettik. Avrupalı olabilmek için güzellik yarışmalarına katıldık. Halk ve sanat müziğimizin yerine Mozart’ı dinledik.  Flarmoni ve Oda orkestraları kurduk. Dans öğrendik. Gençlerimizin rahatça içki içmesi için meyhaneler açtık. Avrupa uyum yasalarıyla zinayı suç olmaktan çıkartıp ahlaksızlığı ve fuhuşu yaydık. Şans oyunları ile kumarı devlet güvencesine aldık. Domuz etini kasaplık et kabul ettik. Ekonomimizi faiz sistemine göre ayarladık… Batı trenine bindik inmeyiz diyerek ne dedilerse yaptık. Kimliğimizden uzaklaştık.

Kimliğimizden uzaklaşsak da, ne batıya ne Müslümanlara benzemeyen bir hale gelsek de bizi trenden indirmediler. Ama tabiri caizse bizi göbeğimizden Avrupa’ya bağladılar. Batıyla sıkı bir ilişki içine girdik. AB ve NATO ülkeleriyle her alanda kısa ve uzun vadeli bir yığın antlaşmalar yaptık. Buna rağmen trenden indirmediler. Çünkü trendeki yolcu Türk’tü. Türk=Müslümandı.

Bu gün madem trenden indirmiyorsunuz biz de yönümüzü doğuya, Şanghay’a çeviriyoruz demek hangi gerçeğin, hangi samimiyetin ifadesidir?.. Çin ile her türlü şartlarda uzlaştığımız füze anlaşmasını batı istemediği için yapamadık.  Ayrıca yönümüzü çevirdiğimiz  Şanghay İş birliği Rusya ve Çin’in güvenliğini sağlamak için kurulmuştur. Avrupa’nın koruyuculuğunu üslenmekten vaz geçip Rusya ve Çin’in koruyuculuğuna soyunmanın Türkiye’ye ne yararı olacak?..

Ülkemizin kendi projesi olmayacak mı?.. Kendi projesi olmayanlar başkalarının projesine hizmet eder. Hep başkalarına mı hizmet edeceğiz?

Cumhuriyetten beri devleti idare eden Atatürkçüler, Avrupa Birliğini Hıristiyan Kulübü olarak görenler neden hep başkalarının projesine hizmet eder?..  Neden Cumhuriyetin ilk yıllarındaki  Balkan Paktı, Sadabat Paktı gibi projeler hatırlanmaz?.. Neden kendi projelerimiz olmaz?..

Milletimiz dürüst ve samimi siyasetçilerin özlemini çekmektedir. Tüm siyasilerimizi dürüst ve samimi olmaya davet ediyoruz. Güvenliğimiz için sağa, sola yalvarmaya, milleti birilerinin kapısında kul köle yapmaya kimsenin hakkı yok.

Bu millet, asil bir millettir. Kendi güvenliğini sağlayacak yeni birlikler, yeni paktlar oluşturacak güçtedir. Yeter ki yöneticiler dürüst ve samimi olsun.

Diğer taraftan sorgulayan bir toplum olmak zorundayız. Kurumların, partilerin, şahısların düşüncelerini sorgusuz sualsiz kabul ediyoruz. Geçen yıllar bu salonda uyum yasaları çerçevesinde Avrupa Birliğinin faziletlerini konuşuyorduk bugün karşısındayız. Yukarıdakiler nasıl düşünmemizi istiyorsa öyle düşünüyoruz.

Batıda sivil toplum kuruluşları hükumetlere etki eder. Onları yönlendirir. Bizde tam tersi oluyor. Hükumet sivil toplum kuruluşlarını kontrol altına alıyor, istediğini yaptırıyor. Sivil toplum kuruluşları olarak birilerinin dediklerini değil kendi isteklerimizi dile getirelim. Her ay bir sivil toplum kuruluşu belirlenen konuyu hazırlansın. Diğer sivil toplum kuruluşlarının kanaatini de ekleyerek raporu Türkiye Büyük Millet Meclisine gönderelim diyorum. Hepinize teşekkür ediyorum.”

 

 

Yorum Yapın

Navigate