DOĞU TÜRKİSTAN DAVASI TÜRK-İSLAM DÜNYASININ MİLLÎ VE DİNÎ DAVASIDIR’

Sürgündeki Doğu Türkistan Hükümeti Başbakanı İsmail Cengiz, Çin Dışişleri Bakanı Wnag Yi’nin Türkiye’yi ziyareti üzerine bir basın mesajı yayınlayarak iktidarı ve büyük Türk Milleti’ni uyardığı mesajında şu görüşlere yer verdi:

Türkiye, Çin’den Doğu Türkistan’daki insan hakları ihlallerini durdurmasını istemelidir

 Bu bizim insani, vicdani, dini ve milli sorumluluğumuzdur. Aynı zamanda ikili ilişkilerin, kuşak-yol ipek yolu projesinin sağlıklı yürümesi de bu sorunun çözülmesine bağlıdır. Bu husus, Çinli yetkililere aktarılmalıdır. Türkiye, Çin’e mahkûm bir ülke değildir, ancak Çin’in Türkiye’nin iş birliğine ihtiyacı olduğu gerçeği unutulmamalıdır. 3 kıt’anın ortasında yer alan Türkiye, Çin’i Avrupa’ya, Ortadoğu’ya ve Afrika’ya taşıyacak stratejik ve jeopolitik konuma sahiptir. Çin’i besleyen enerji hatlarının ve İpek Yolu güzergahının Avrasya coğrafyası üzerinde olduğu, Türkiye’nin de bu coğrafyanın lokomotif ülkesi olduğu gerçeği unutulmamalıdır. Türkiye’nin bu avantajların ötesinde sadece Çinli yetkililere “Uygurlar bizim akrabamızdır. Devletimizin forsunda Uygurları temsil eden ülke olarak bölgedeki kardeşlerimizin yaşadığı sıkıntılar bizi yakından ilgilendirmekte ve rahatsız etmektedir. Bölgede huzur ve istikrarın sağlanması, ilişkilerimizin her sahada olumlu gelişmesini sağlayacaktır” demesi, Doğu Türkistan’da iddia edilen insan hakları ihlallerinin durmasına, kapıların açılmasına vesile olacaktır.

Ankara, kendisine sığınanların gözyaşlarına mendil olmalıdır

Ankara; mirasçısı olduğu, kendisine sığınan akrabaları Uygurların, (Kazakların, Tatarların, Özbeklerin, Kırgızların, Salur Türkmenlerinin, Nogayların) feryadına tercüman olmak mecburiyetindedir. Dökülen göz yaşlarına mendil tutmak zorundadır.

Amerika, Kanada, Hollanda gibi dini ve milli açıdan hiçbir bağımızın olmadığı ülkeler, Uygur Türkleri’ne yapılanları “soykırım” olarak nitelerken, Fransa, Belçika, Avustralya, Japonya gibi onlarca Hıristiyan ülkesi, Uygurlara reva görülen baskıdan söz ederken, Türkiye’nin kamuoyu önünde yeterli tepkiyi göstermemesi bizleri üzmektedir.

Ancak Türkiye’nin Çinli yöneticilerle yaptıkları ikili görüşmelerde Uygur meselesini sürekli gündeme taşıdıklarını biliyoruz. Soruna çözüm arayışı içinde olduklarını düşünüyoruz.

Türkiye’nin Uygur Türkleri ile ilgili yeterli ve arzu edilen düzeyde, çözüm odaklı politikalar üretmediği görülmektedir. Genelde bu konuyla ilgili kalıcı belirlenmiş milli bir siyasetin belirlenmediği görülmektedir. Vakit geçirilmeden kısa, orta ve uzun vadeli ve kalıcı politikalar üretilmelidir. Yüzyıllardır ilişkilerimizin olduğu Çin ile yine yüzyıllar boyunca her alanda temas kurmaya devam edeceğiz. Özellikle küresel güç olmayı ve ürünlerini sorunsuz pazarlamayı hedefleyen Çin Hükümeti’nin birçok bakımdan Türk Cumhuriyetlerine özellikle Türkiye’ye ihtiyacı olduğu dikkate alınarak, Uygur Türklerini de içinde alan bir milli siyaset geliştirilmelidir.

‘Doğu Türkistan davası Türk-İslam dünyasının dini ve mili bir davasıdır’

Tabii ki, bu noktada OİC, NATO, HABITAT, AGİT gibi uluslararası kurumların; Amerika, İngiltere, Hollanda, Hindistan, Endenozya, Malezya, Japonya, Almanya gibi ülkelerin Çin’e yönelik sergileyecekleri kararlı duruş, ambargo ve benzeri önlemler, Çin Hükümeti’ni geri adım atmaya zorlayacaktır kanaatindeyiz.

Ayrıca şu noktayı da dikkatinize sunmak isteriz ki, Doğu Türkistan davası Amerika’nın, Hıristiyan dünyasının insafına terk edilemeyecek kadar Türk-İslam dünyasının dini ve mili bir davasıdır.

Özellikle Amerika’nın Uygurlara sahip çıkmasının gerisinde, Uygurlara sahip çıkma duygusu kesinlikle yoktur. Amerika’nın milli çıkarları karşısında, Uygurların en küçük bir değeri dahi yoktur. Kanada ve AB ülkelerin bir kısmı gelişmelere “insani” açıdan yaklaşıyor olsa da, Amerika’nın yaklaşımı tamamen çıkarları gereğidir. Çin’i kendisine rakip olarak gören ABD, Demir İpek Yolu Projesi’ni de çıkarlarına uygun görmediğinden AB ve diğer ülkeleri Çin karşısında tavır almaya davet etmektedir. Bu şekilde Çin’i abluka altına almayı hedefleyen ABD, menfaatleri gereği, Uygurları ön cephede kullanarak, Çin’i rahatsız etmeye devam edecektir.

Türkiye bu meselede devrede olmak durumundadır. Türkiye’nin bu mesele ile yakından ilgilenme mecburiyeti ve hakkı vardır.

‘Cumhurbaşkanlığı forsu’ndaki Uygur Devleti ve Karahanlılar Devleti, Türkiye Cumhuriyeti olarak Uygurların mirasçısı olduğumuzun hukuki belgesidir’

 Cumhurbaşkanlığı Forsu’nda yer alan Uygur Devleti ve Karahanlılar Devleti bayrakları, Türkiye Cumhuriyeti olarak Uygurların mirasçısı olduğumuzun hukuki belgesidir.

Türkiye, Çin ile ilişkilerini geliştirirken Uygur meselesini sürekli gündemde tutmalı, Uygurların hak ve hukukunun sağlanmasını, huzur ve istikrar içinde yaşamasını temin edecek önlemler almaya Pekin Hükümeti’ni zorlamalıdır. Uygurların, Türk- Çin ilişkilerinde her alanda “köprü rolünü” oynaması sağlanmalı, aksi halde ilişkilerin sağlıklı yürüyemeyeceği diplomatik lisanla Çin yönetimine aktarılmalıdır.”

Yorum Yapın

Navigate