Kıbrıs Türk Milli Varoluş Konseyi: Tarihimizin En Zor Günlerini Yaşıyoruz

Mustafa Aykun- M.Ali Küçükgüzel

Kıbrıs Türk Milli Varoluş Konseyi Başkanı Vedat ÇELİK

 

TMT: Sizi sevgi, saygı ile kucaklıyorum.

Bayrak: Sağ olun, var olun. Bizler Millet Partisi Genel Başkanı, Bayrak Dergisi Kurucusu, başyazarı Aykut Edibali adına buradayız. Kıbrıs davasını savunanların, mücahitlerin yanında olan, kritik zamanlarda size destelerini ortaya koyan Bilge Liderimizin size  ve Kıbrıs Türkü’ne selamlarını getirdik. Saygılarını, sevgilerini getirdik.    

TMT: Çok sağ olun, teşekkür ederiz.

Bayrak: Genel Başkanımızın Kıbrıs’taki bu başarılı harekâtın taçlanması arzusuyla, bir yol göstermek amacıyla “Türkiye’nin Kıbrıs Politikasının Ne Olması Gerekir” isimli eserinde de tam izah etmiş bulunuyor. Derhal kuzeyde bir devletin kurulmasını öneriyordu. O kitabın ilk baskısından seneler sonra çok şükür, Kıbrıs’ta bir Türk Devleti kuruldu.

 

Kıbrıs’ta Son Dönemde Yaşananları Anlatır Mısınız?

Bizler Kıbrıs Türkleri olarak tarihimizin en zor günlerini yaşamaktayız. Bugün, bu güzel adada 445 yıldır (307 yıl hükümran olarak) varlığını sürdüren Kıbrıs Türklerinin adadaki varlığını sonlandırmayı amaçlayan oyunlar oynanmaktadır.

En zor günlerimizi yaşamaktayız çünkü artık bu oyunun son perdesi oynanmaktadır. Adeta tüm dünya el ele vermiş Kıbrıs’ı Türklerden arındırma faaliyeti içine girmiştir. Adamızın Fethedildiği günlerde Akdeniz’in bir Türk Gölüne dönüştüğü konuşuluyordu; bugün Akdeniz’de üzerinde Müslüman Türk’ün özgür yaşadığı tek ada Kıbrıs’tır. Bunu bile içine sindiremeyen batı emperyalizmi Kıbrıs Türklerinin defterini dürme peşindedir.

Ada’da Rumlar Çoğunlukta mı?

1878’lerden başlayarak 82 yıllık İngiliz Sömürge idaresinde, yönetim marifetleri ile işsiz bırakıldık, aşsız bırakıldık, göçe zorlandık. Bugün dünyanın çeşitli ülkelerinde yaşayan 1 milyona yakın Kıbrıs Türk’ü vardır. Bu insanlar gördükleri baskılar nedeniyle malını, mülkünü yok pahasına satıp ülkeden göç etme zorunluluğunda kalmıştır. Eğer bugün Rum nüfusuna göre sayımız bu kadar azaldıysa; bunun nedeni yaşadığımız bu zorluklardan kaynaklanmaktadır.

Kıbrıs Mücadelesi Hangi Aşamalardan Geçmiştir?

Biz 82 yıllık sömürge döneminin ilk 70 yılında hiçbir yardım ve destek almadan, kendi yetersiz imkânlarımızla mücadelemizi sürdürdük. Özgürlüğümüz, egemenliğimiz, 445 yıldır vatan bildiğimiz topraklarımız, bayrağımız, inançlarımız, Anayurdumuzun çıkarları ve onurumuz için mücadele ettik.

Bir yandan İngiliz Sömürge yönetimi ile diğer yandan Kıbrıs Adasını Yunanistan’a bağlamak için sayıca bizden sayıca üstün ve örgütlenerek silahlanmış, her türlü vahşete başvuran Rum Toplumu ile başarılı ve gurur duyduğumuz bir mücadele sürdürdük.

Bu başarımızın arkasındaki etkenler inancımız, soyumuzdan gelen değerlerimiz ve Anavatanımız Türkiye’mize olan tükenmez güvenimizdir.

 

Kıbrıs Cumhuriyeti Kurulduktan Sonra Türk Halkının Durumu Ne idi?

82 yıllık sömürge yönetiminin sonrasında dünyanın büyük ümitlerle desteklediği ama Rumların bitmeyen ENOSİS hayalleri nedeniyle sadece 3 yıl varlığını sürdürebilen ve Kıbrıs Türklerinin eşit iki ortaktan biri olduğu Kıbrıs Cumhuriyeti dönemini yaşadık. Bu dönemde artık İngiliz koloni yönetimi yoktu, ama sömürge olmaktan kurtulduk derken Rum-Yunan kolonisi olma tehlikesiyle karşı karşıya olduğumuzu acı bir şekilde anladık.

Yaşayacağına inandığımız Kıbrıs Cumhuriyeti’nin ilk yıllarında köylerimiz basıldı, insanlarımız öldürüldü, savunmasız kadınlar, yaşlılar ve bebekler katliam çukurlarına atıldı, kalanlar daha güvenli bölgelere göç etme zorunluluğunda bırakıldı. Yollardan toplanan insanlarımız sadece Müslüman ve Türk oldukları için vahşice öldürülüp şehit edildiler. Boşaltılan köylerde kalan mallarımız talan edildi, Camilerimiz, okullarımız yıkıldı. BM Raporlarında teyit edildiği üzere bugün 103 Türk köyü haritadan silinmiş durumdadır.

Şimdi oyunun son perdesinde Kıbrıs Türkleri; sahte bir ‘BARIŞ VE ÇÖZÜM’ iddiasıyla, ENOSİS RÜYASI nedeniyle gözü dönmüş, her türlü zulme ve insanlık ayıbı niteliğindeki yöntemlere başvurmaktan kaçınmayan Rum toplumunun insafına terk edilmek isteniyor. Egemen bir Halk olan Kıbrıs Türklerini, geri adım atarak bir toplum veya kabile düzeyine indirgeyip Rum toplumunun esaretini kabul etmeye zorluyorlar.

Müzakerelerde Üzerinde Durulan Federasyon ve Barış ne Anlama Gelmektedir?

Federal çözüm arayışları 50 yıldan beri denenmiş ve miadını doldurmuştur. Öte yandan başta Anastasiadis olmak üzere tüm Rum Yunan Liderliği “Federasyonu içlerine sindiremediklerini ancak vatanı birleştirmek, işgale son vermek ve Türk askerinin gitmesi” için gerekli gördüklerini itiraf etmektedirler.

BM Parametreleri ve AB normları söylemi ile Kıbrıs sorununun “gerçek Federasyon” şeklinde çözümü mümkün değildir. BM Parametrelerinin anası olan 4 Mart 1964 Tarih ve 186 Sayılı BM Güvenlik Konseyi kararı “İki Toplumlu” 1960 Kıbrıs Cumhuriyeti’nin İdaresini öngörmüştür ve Kıbrıs Türklerinin haklarını silah zoru ile gasp eden “Kıbrıs Hükümeti’ne” atıfta bulunmuştur. Bu nedenle BM Parametrelerine göre çözüm “Kıbrıs Cumhuriyeti” temelinde ve çatısı altında bir çözüm demektir ve KKTC’nin varlığını sonlandıracaktır. AB normları uygulanacaktır derken de kalıcı haklarımız olan eşitlik, egemenlik ve iki bölgelilik olmayacak demektir.  Kıbrıs Türk Halkı olarak bu durumu kabul etmeyeceğimiz gibi Anavatanımızın da kabul etmeyeceğinden eminiz.

Rum-Yunan İkilisi ile onların destekçisi Batı Emperyalizmi bu oyunu bir plan uygulaması ile sürdürmektedir. Plan gereği, dünyada ayrılık rüzgârları eserken. Federasyonlar birer birer yıkılırken; dünyada emsali görülmemiş bir yöntemle Kıbrıs’ta iki tarafı birleştirme oyunu oynanıyor.

Planın ilk aşaması büyük bir mücadelenin ürünü olan ve inanılmaz bedeller ödeyerek kurduğumuz Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni ortadan kaldırmaktır.

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin varlığı ve devamı;

Kıbrıs Türklerinin gelecek nesillere bırakacağı en büyük ve değerli mirastır, vazgeçilmezimizdir.

  1. Kıbrıs Türklerinin birinci sınıf vatandaş olarak hür ve egemen bir halk düzeyinde sonsuza dek yaşamasının tek güvencesidir.
  2. Kıbrıs Türklerinin Akdeniz’in yataklarındaki kaynaklardan eşit olarak yararlanmasının tek nedenidir.
  3. Türkiye’mizin de uluslararası hukuka uygun olarak Akdeniz’deki kaynaklardan azami olarak yararlanabilmesinin tek yoludur.
  4. Türkiye’mizin etrafının düşman tarafından sarılmasının önlenmesi için elzemdir.
  5. Mülkiyet sorununun devletler hukukuna uygun olarak Global Takkas yöntemi ile çözülmesi için tek çaredir. Gelin görün ki güya bizim haklarımızı savunmakta olanlar Mülkiyetin bireysel düzeyde çözülmesini önererek Kıbrıs Türklerini adeta sırtından hançerliyorlar. Bu durum sadece 1974’ten beri adada hüküm süren barışın yeniden bozulmasına ve yeniden kavgaların, savaşların yaşanmasına neden olacaktır.

Rumlar Bu Süreçte Nasıl Bir Politika İzliyor?

Kıbrıs Rum Yönetimi bir şaşırtmaca ile ve sanki Kıbrıs’ta kendilerinin tetiklediği bir savaş olmamış ve sanki toplu göç yaşanmamış, bazı bireyler durup dururken kendi iradeleri ile kalkıp başka bir kişinin malını işgal etmişler gibi bir hukuk kuralı uygulamaya çalışmaktadır. Rum yandaşı bazı yöneticilerle medya da bilinçsizce Rum görüşünü desteklemektedir.

Uluslararası teamüle göre Türk ve Rum Yönetimleri ve taraf haline gelmiş Türkiye ile Yunanistan’ın bir araya gelerek bir anlaşma yapmaları ve göç eden insanların mülkiyet sorununu çözmeleri gerekiyordu. Bu anlaşmada Rum tarafının Akritas ve İphestos etnik temizlik planları yaptığı, 15 Temmuz 1974 darbesini yaptığı ve savaşı kaybettiği dikkate alınarak savaş tazminatı ödemesi gerekecek ve malını terk edip Güneye geçen Rumların mal taleplerini de karşılamak zorunda kalacaktı. Rum Yönetimi mallarını terk eden Rumlara, Kuzeye göç edip mallarından feragat eden Türklerin mallarını verebileceği gibi diğer yöntemlerle de onları tazmin edebilecekti. Maalesef Rum Yönetimi ateş keşten sonra anlaşma yapmayı reddetti ve sıcak savaşı soğuk savaşla devam ettirerek savaşı kazanmış gibi şartlar öne sürmeye başladı. Böylece yenik düştüğü 1974 Barış Harekatını kendi lehine zaferle sonuçlandırmaya çalışmaktadır. Rum Yönetiminin amacı 1974 de sıcak savaşta yaşadığı yenilgiyi dolaylı ve hileli bir anlaşma ile zafere dönüştürmektir. Sayın Akıncı, müzakere heyeti ve yandaşlarının mülkiyet konusunda Rum görüşlerini benimsemesi Rum Yönetiminin en büyük başarısıdır

Kıbrıs Ada’sında Türkleri ayakta tutan ve varoluşumuzu sağlayan Anavatan Türkiye olmuştur. 1940’h yılların sonundan itibaren Anavatan’ın Kıbrıs’a el atması maddi ve manevi olarak desteklemesi, burslar, okullar ve öğretmen yardımları sonucunda dinamik, vatanına, bayrağına, milletine, kültür ve ananelerine ve de Anavatanına bağlı bir nesil yetiştirilmiştir. Direnişimizle bugünlere ulaşmamızı sağlayan en büyük etken bu olmuştur. Şimdi bunu bozmaya ve bizi Anavatanımızdan koparmaya çalışıyorlar. Bunun için son aşama Türk askerinin Ada’dan gitmesi ve Türkiye Cumhuriyeti’nin Garantisinin sulandırılmasıdır. Bu şekilde Enosis yolu açık olacak ve II. Girit örneği gerçekleştirilecektir.

Diğer yandan Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin tasfiye edilmesiyle artık ne savunacak bir davamız, ne özgürlüğümüz ne vatanımız ne de egemenliğimiz kalacaktır. Gerek Kıbrıs Türklüğü gerekse Anavatanımız Türkiye’miz için yeni üzüntüler ve sıkıntılar vesilesi olacak bu kısır döngüyü kırmanın yegane yolu Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin Uluslararası Camia tarafından Diplomatik açıdan tanınmasının sağlanmasıdır. Aziz Anavatanımızın buna muktedir olduğuna inanıyoruz. Böylesi bir başarının haklı onurunun Zat-ı Devletleri Başkanlığındaki Türkiye Cumhuriyeti Yönetimine ait olması en samimi dileğimizdir. Yıllarca Aziz Anavatanımızın her türlü desteği sayesinde direndik. Rum ve Yunan’a boyun eğmedik. Ulusal Davamızın bu aşamasında da başta Zat-ı Devletleri olmak üzere mensubu olmakla her zaman iftihar ettiğimiz Büyük Türk Ulusunun müşfik desteğine her zamankinden daha fazla ihtiyaç duyuyoruz.

On binlerce Şehidin Mücahit ve Mehmetçiğin canı, kanı ve alın teri sonucu kurulan ve Otuz Üç yaşını geride bırakan Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin aldatmaca bir Federasyon uğruna tarih sahnesinden silinmemesi için Türk Milletinden anlayış ve destek talep ediyoruz.

DSCF3878

1 Comment

Yorum Yapın

Navigate