Arkadaş Seçimi

“Bana arkadaşını söyle sana kim olduğunu söyleyeyim” atasözümüz genellikle yanlış arkadaş seçimine vurgu yapmak için kullanılır. Kimi anne babalara göre; başarısızlığın, kötü alışkanlıkların sorumlusu arkadaşlardır. Bu bakış açısı hem çocuğun sorunlarını hem de arkadaşlık ilişkilerinin olumlu etkilerini göz ardı etmektedir. Oysa arkadaşlık ilişkileri çocuğun bedensel, ruhsal ve bilişsel gelişiminde büyük öneme sahiptir. Ayrıca arkadaş seçimi, çocuğa aile tarafından verilen eğitime göre şekillenir. Yani arkadaş seçimi, çocuğun ailesinden edindiği değerlere bağlı olarak biçimlenecektir. Örneğin “hayır” demesini daha küçük yaşlardan başlayarak öğrenen çocuk, istemediği bir davranış ile karşılaştığında bunları kolayca reddedebilir. Bağımsız düşünme yeteneğini kazanmış çocuk, anne babanın kontrolü olmasa da aile değerlerinin yol göstericiliği altında karar verecektir.

Arkadaş ilişkileri çocuğun gelişimi açısından çok yönlü etki ve öneme sahiptir. Bunlardan biri; arkadaş ilişkilerinin çocuğun kişilik gelişimi üzerindeki etkisidir. Çocuğun kendini tanıması ve tanımlaması çevresi ile olan iletişimi içinde şekillenir. Arkadaşları ile olan etkileşim ortamında çocuk hem kendini hem diğer insanları tanır. Yaşıtları içinde kimliğini, güçlü ve zayıf yönlerini keşfeder.

Arkadaş ilişkilerinin ikinci önemli etkisi ise çocuğun sosyalleşmesi ile ilgilidir. Arkadaş grupları çocuğa, başkalarına göre hareket etmeyi, başkalarını ve onların beklentilerini-haklarını hesaba katmayı, grup kurallarına uymayı, grup içi rollerin gereklerini; konuşmak, paylaşmak, şaka yapmak, yardım istemek, işbirliği yapmak, özür dilemek, özrü kabul etmek gibi pek çok temel sosyal davranışı öğretir. Çocuk arkadaşları sayesinde toplumdaki konumunu belirler ve iyi bir yer edinmenin ipuçlarını yakalar. Ergenlik dönemlerinde arkadaş etkisi ana babanın etkisinden daha fazladır.

Arkadaş edinme ve bu arkadaşlığı sürdürebilme becerileri çocuğun psikolojik sağlığını koruma adına da önem taşımaktadır. Bir gruba ait olma, kabul edilme duygusu, özgüveninin ve zorluklarla baş etme becerilerinin gelişimine yardım eder. Aynı dönemi ve aynı sorunları paylaşan insanlarla birlikte olmak güven ve rahatlık hissi verir. Arkadaşlarının yaşantıları, görüş ve düşünceleri onlar için önemli bir bilgi kaynağıdır.

Şu halde özet olarak, arkadaş ilişkilerinin hem bireysel hem toplumsal açıdan çocuğun gelişiminde önemli bir yer tuttuğunu söyleyebiliriz. Bununla birlikte olumsuz akran etkisini de yok sayamayız. Özellikle ergenlik döneminde arkadaşlardan edinilebilecek istenmeyen davranışlar konusunda dikkatli olunması gerekir.

Yanlış arkadaş seçiminden ya da olumsuz akran etkisinden çocuğunuzu korumanın en iyi yolu onunla olumlu ilişkiler kurmaktır. Bu sayede çocuğunuz, arkadaş ilişkilerini ve yaşadığı sorunları başkasıyla değil, sizinle paylaşabilir. Ailesi ile sağlıklı ilişkileri olan çocuklar, arkadaşlarının olumsuz davranışlarından daha az etkilenirler.

Ailelerin kendi arkadaşlarıyla, komşu ve akrabalarıyla kurdukları ilişkilerde gösterdikleri tutum ve davranışlar çocuklar için model oluşturur. Ailenin sahip olduğu, önem verdiği değerler çocuğun arkadaş seçimini etkiler. Tabii ki sözlü olarak ifade edilen değil, davranışlarla yaşatılan değerlerden bahsediyoruz. Çocuğun kişisel özellikleri ve ihtiyaçları da arkadaş seçiminde etkendir. Benzer özelliklere, benzer ailelere, benzer sorunlara sahip olmak çocukları birbirine yakınlaştırır. Bu etkenleri fark eden ve bu süreçlerdeki sorunları gideren aileler çocuklarının doğru arkadaş seçimini destekleyen yaklaşımlar gösterebilirler. Çocuğunuz onaylamadığınız kişilerle arkadaşlık etmeye devam ediyorsa bu ilişkide hangi ihtiyaçlarına cevap bulduğunu sorgulamak, ailelere yol gösterici olabilir.

Çocuklarınızın arkadaşlarını ve ailelerini tanımak, arkadaşları ile vakit geçirebileceği güvenli ortamlar sağlamak, “ hayır” diyebilmeyi öğretmek, arkadaşının hangi davranışından dolayı endişe duyduğunuzu onunla paylaşmak, sağlıklı arkadaşlık ilişkileri kurmasında destekleyici olacaktır.

 

Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde, çok güzel bir ülkede mahalleler varmış. Bu mahallelerin çocukları birbirlerini çok severlermiş. Dışarıdan gelen parolalı bir ıslığa uçarak aşağı iner, beraber olacakları anları iple çekerlermiş. Kavga etseler de kin tutmaz, her gün yeniden dünyalar kurarlarmış. O zamanlar çocuklar okula servisle değil, köşe başında buluşarak giderlermiş. Bilmezlermiş hamburgeri, interneti, cep telefonunu… Bilirlermiş duvarların üzerinde sohbet etmeyi, hatıra defterleri doldurup sevgileri keşfetmeyi… Bilirlermiş horoz şekercisini, macuncunun tornavida ile koyduğu rengarenk macunları…Bilirlermiş torbalarla misket toplamayı; İç içe konan naylon topları, taştan kale direklerini, üç korner bir penaltıyı… Üzerine apartman yapılan top sahalarını, sonra o apartmana taşınan yeni dostları ve onları kapma yarışını…Yoğurtçuyu, kalaycıyı, hallacı… Yakar topun yakışını, mantarlı gazoz kapaklarını, yaldız kazımayı… Yandaki mahalleyle yapılan kavgayı, her kavganın çıkardığı kahramanı, ödleği..Kan kardeşliğini, ip atlamayı, topaç virtüözlüğünü, çelik çomağı, kırılan camları, toplanan paraları, açık hava sinemalarını.

Şimdi çocuklar koca koca apartmanların arasında, nefes alınmaz bir havada, evlerinde, sanal bir dünyada ve yalnız yaşıyorlar. Anneleri, babaları onları hala çok seviyor. Hafta sonları hep beraber avm geziyorlar. Okul servisleri çocukları neredeyse yataklarından alıyor. Babalar şirketlerin bilançolarını, çocuklar da dershane reytinglerini izliyorlar. Hepsi birer test uzmanı, sayısal – sözel yuvarlanıp gidiyorlar. Seksek oynamayı değil ama taban puanlarını çok iyi biliyorlar. Hayata açılan pencereleri Windows… Onlar ekrana, ekran onlara bakıyor ve koca bir hayat dışarıda akıp gidiyor. Her şehrin dışında ağaçlar; tırmanacak, salıncak kuracak çocukları bekliyor. Paylaşmayan, yalnız, kafesler içinde, gürbüz, güvendeki çocukları… Hiç ağaçtan düşmemiş, topu yandaki bahçeye kaçmamış, dizlerinde yara kabukları olmamış çocukları…

Yorum Yapın

Navigate