“Sevgili Günlük”

Bu iki kelimeyi okumak  çocukluğumuza dair anılar canlandırabilir. Çünkü günlük tutmak, anı defteri veya şiir defteri yazmak, genellikle çocukluk ve ergenlik döneminin faaliyetlerindendir.  Özellikle ergenlik döneminde  kabımıza sığmayıp taşanlar satırlara dökülür. Kimseyle paylaşılmayan düşünceler, duygular, hayaller, hayal kırıklıkları kaleme kağıda anlatılır. Ergenlik döneminin gelip geçici heveslerinden biri gibi görülse de günlük yazmanın pek çok faydası vardır. Birey olmaya çalışan gencin, kendine ait  özel bir alan oluşturma ihtiyacını karşılar. Kimsenin kendisini anlamadığı düşüncesinin baskın olduğu bu yıllarda günlüğüne içini dökmek, kendini ifade edebilmek, pozitif bir ruh hali sağlar. Sadece bu yönüyle bile günlük tutmak çocukların, gençlerin dünyasında işlevsel bir yere sahiptir.

Eh artık büyüdüğümüze göre günlük tutmak bizim için gereksiz diye düşünebilirsiniz. Fakat her yaşta kendimizi içimizden geldiği gibi ifade edebilmeye ihtiyacımız vardır. Günlük hayatta yaşadığımız stresin, sorunların etkilerini azaltmanın yolu duygularımızı paylaşmaktır. Araştırmalar duyguların açığa çıkmasının kaygıyı azalttığını gösteriyor. Aklımızdan, kalbimizden geçenleri  samimi bir şekilde ifade edebilmenin en kolay yolu yazıya dökmektir.  Üstelik zamanla daha iyi anlatabilmek için düzgün cümleler kurmaya,  güzel ve süslü yazmaya çalışmak yazılı anlatım becerimizi geliştirir. Yazılı anlatım becerisinin güçlenmesi, konuşma  ve dolayısıyla  iletişim becerisini olumlu yönde etkiler. Kendi duygularını tanımak ve ifade edebilmek başkalarının da duygularını  anlamayı kolaylaştırır. Bu bakımdan günümüzde çokça üzerinde durulan  “duygusal zeka”yı geliştirmek için de mükemmel bir araçtır.

Diğer yandan  günlük tutarken insan kendini tanır,  yaşamını gözden geçirir. Hatta  bir iç hesaplaşma, günü nasıl yaşadığına dair bir  değerlendirme fırsatı bulur. Geriye dönüp yazdıklarımızı okumak geçmişteki kararlarımıza, düşüncelerimize objektif bir gözle bakabilmemizi sağlar. Bu bakış;  gerçekten ne istediğimizi anlamamıza, isteklerimizi gerçekleştirmek için yollar belirlememize yardımcı olur. Hayallerimizi hedeflerimizi yazmak bizi motive eder. Hayatımızdaki güzel gelişmeleri, başarılarımızı yazmak ve zaman zaman okuyup hatırlamak kendimize olan güvenimizi tazeler. Yani günlük tutmak; duyguları tanıma ve ifade etme, kendini tanıma, hayatı gözden geçirme,   hedef belirleme gibi işlevleriyle özellikle zor zamanlarda bir nevi terapi,  duygusal bir sağaltım görevi görür.  Tam da bu yüzden, içinde bulunduğumuz bu normal dışı dönemde günlük tutmaya başlamak iyi bir fikir olabilir. Araştırmalar, yazan kişilerin bağışıklık sistemlerinin güçlendiğini göstermektedir. J

“Neden olmasın?” diyorsanız; yetişkinler için gerekli olanlar bir defter ve bir kalemden ibaret. Yazmaya başlamak için de hiçbir yaş geç değil. Fakat çocuklar nasıl günlük yazacaklarını bilmeyebilirler. Bir büyüğün yönlendirmesine ihtiyaç duyabilirler. İşe kullanılacak defterin seçimi ile başlanılabilir. Seçimi kendisinin yapması uygun olacaktır. Yaşına uygun olarak boya kalemleri, süs malzemeleri de kullanılabilir. En önemlisi, günlük tutmanın her gün yapılması gereken, zorunlu bir görev olmadığının açıklanmasıdır. İstediği zaman, istediği kadar yazarak kendi hayat hikayesini oluşturabileceği söylenebilir. Tüm günü değil; önemli görülen bir olayı, öğrenilen bir bilgiyi, bir deneyimi, o güne ilişkin duyguları düşünceleri,  birine anlatmak için sabırsızlanacağı şeyleri  yazabileceği  açıklanmalıdır.  Başarılarına, hayatındaki güzelliklere, olumlu gelişmelere  yer vermesinin iyi bir fikir olacağı  hatırlatılmalıdır. İsterse daha da özelleştirmek ve zenginleştirmek için küçük resimler çizmesi, beğendiği sözleri veya okuduğu kitaptan ilgisini çeken bir iki cümleyi alıntılaması önerilebilir. Gerisi çocuğun ilgisine ve isteğine bırakılmalıdır. Elbette günlük tutma alışkanlığı bulunan, kalemle kağıtla haşır neşir bir ebeveyne sahip olmak motive edici olacaktır.

Tüm bunların dışında günlük tutmak, tarihe bir not bırakmaktır. Hayatımızın en önemli anları, zamanla unutulup gidecek detayları kalıcı olarak yazıya dökülmüş olur. Sadece bizim günlerimiz değil yaşadığımız dönemin olayları ve  etkileri de anılarımızla birlikte satır aralarına kaydedilir. Detaylı yazılmış bir günlük, tarihi bir belge niteliği taşır. Kimse okumasa bile hikayemizi hafızamızda canlı tutmak, istediğimizde geçmişimize doğru bir zaman yolculuğuna çıkabilmek, bizi biz yapan acı tatlı deneyimleri kendi kalemimizden okumak keyif verici olacaktır.

KURŞUN KALEM

Ninesini bir mektup yazarken izleyen çocuk sordu:
– Yaşadıklarımızla ilgili bir hikaye mi yazıyorsun? Yoksa benim hakkımda mı?

Ninesi yazmayı kesti ve torununa şöyle dedi:

– Aslında, senin hakkında yazıyorum. Fakat kelimelerden daha önemlisi, kullandığım kurşun kalem. Umarım büyüdüğünde sen de bu kurşun kalem gibi olursun.

Çocuk merakla kurşun kaleme baktı. Özel bir kalem gibi görünmüyordu.

– Fakat daha önce gördüğüm diğer kurşun kalemler ile aynı!

– Bu, senin nasıl baktığın ile alakalı. Kurşun Kalemin 5 önemli özelliği vardır ki sen onlara sıkıca tutunduğunda ömrün huzur içinde geçecektir.

Birinci özellik: Harika şeyler yapabilirsin ama attığın adımları yönlendiren bir el olduğunu asla unutma. Bizim için bu el Allah’tır ve her zaman kendi kudretiyle bizi O yönlendirir.

İkinci özellik: Zaman zaman her ne yazıyorsam durmam ve kalemin ucunu açmam gerekir. Bu kaleme biraz acı çektirse de sonuçta daha sivri olmasını sağlar. Bu yüzden bazı acılara göğüs germeyi öğrenmelisin, bu acılar seni daha iyi bir insan yapar.

Üçüncü özellik: Kurşun kalem, yanlış bir şey yazdığında bunu bir silgiyle silmene her zaman olanak tanır. Yaptığımız bir şeyi sonradan düzeltmenin kötü bir şey olmadığını anlamalısın, aksine bu bizi adalet yolunda tutmaya yarayan en önemli şeylerden biridir.

Dördüncü özellik: Kurşun kalemin en önemli kısmı, kalemin yapıldığı ahşabı ya da dışarı yansıyan şekli değil, içerisinde yer alan kurşunudur. O yüzden her zaman kendi içine bakmalı, en çok onu korumalısın.

Beşinci özelliği ise her zaman bir iz bırakmasıdır.Aynı şekilde sen de hayatta yaptığın her şeyin bir iz bırakacağını bilmeli ve her hareketinin farkında olmalısın. (HİKAYE ALINTIDIR)

Yorum Yapın

Navigate