KARINCA İNADI

Çıktım erik dalına 

Anda yedim üzümü 

Bostan ıssı kakıyıp

 Der ne yersin kozumu 

-Derslerini gerektiği özeni göstererek yapmıyor bu çocuk. Bunun için her akşam kendisi ile konuşuyorum, işten geliyorum yine aynı manzara. Bir de bana söz veriyor. Sözüne de sadık değil. Kendisine “bir yalancı olduğunu ve yalancıların sözüne güvenilmeyeceğini” söyledim. Oralı bile olmadı. 

-Bunları söylediğinizde ne bekliyorsunuz kendisinden

-Ne mi bekliyorum? Tek görevi ödevlerini yapmak, onu da hakkıyla yapmasını, başarılı olmasını bekliyorum. 

-Aslında oğlunuzla ilgili çok iyi şeyler istiyorsunuz ve bu niyetle defalarca ona nasihat vermişsiniz, yalancı ve sözünde durmayan biri olduğunu söylemişsiniz. İşe yaramamış bu yöntemler.

-Evet, 1000 kez yaşandı bu. Taş olsa anlar.

-1000 kez yaptığınız şey. Her seferinde sorumluluklarını yerine getirmesi ve sözüne sadık olması için benimsediğiniz bu yöntem amaca uygun değilmiş belli ki. Amacınız ile gayretiniz arasında bir uyuşmazlık var gibi…

Uğruluk yaptı bana 

Bühtan eyledim ona

 Çerçi de geldi aydır 

Hani aldın gözgünü 

-Sigara kullanmasını istemiyorum. Bizim ailede içen biri yoktur. Kızım da dersanede başlamış. Yakışır şey mi bu? Kaç kez çantasını karıştırdım, bulduğum paketi attım. Babası yüz göz olmak istemiyor, sürekli ben konuşuyorum. Sağlığa zararlı olduğunu bilmiyor mu? Böyle biri değildi. Çok değişti.

-Sigara içmemesini, bırakmasını istiyorsunuz. Bunun için neler yaptınız şimdiye kadar?

-Her anne babanın yapacağını. Uzun uzun konuştum. Tehdit ettim. Harçlığını azalttım. Arkadaşları ile konuştum. 

-Kaç kez bu tarz yolları denediniz?

-Kaç kez mi? Sigara içtiğini öğrendiğimden beri neredeyse her görüşmemizde. Her konuşmamızda muhakkak bu konuyu tartışıyoruz. Tadımız tuzumuz kalmadı. 

-Bu metotlar işe yaramadığı gibi ilişkilerinizi de kötü etkilemiş. 

-Evet. Tek konumuz sigara. Başarılı bir çocuk da kendisi. Çok da akıllı.

-Sigarayı bırakma hususunda denediğiniz yollar işe yaramamış. Aynı yöntemler ile defalarca farklı sonuç beklemişsiniz sanki…

Kerpiç koydum kazana

 Poyraz ile kaynattım 

Nedir diye sorana 

Bandım verdim özünü 

-Deli oluyorum. Bu adamın her akşam eve geldiğinde eşyalarını dağıtmasından gına geldi. Bu kadar dağınık olması şart mı? Neredeyse her akşam bu konuda savaş veriyorum. Evleneli 8 yıl oldu bir şey değişmedi.

-Ne zaman başladı bu kavgalar?

-Evliliğimizin başında daha sabırlı idim. Ama çok sürmedi, ilk yıl denilebilir.

-Yani 7 yıldan fazla oldu bu konu hakkında tartışıyorsunuz eşinizle.

-Evet, ve bir arpa boyu yol alamadım. Bir türlü anlamıyor beni. 

-Anladığım kadarıyla siz de onun bu şekilde sizi anlamadığını anlamıyorsunuz Çabalarınız karşısında da her seferinde farklı bir sonuç almayı ummuşsunuz.

İplik verdim cullaha 

Sarıp yumak etmemiş 

Becid becid ısmarlar 

Gelsin alsın bezini 

-Her akşam ödev yapmak bizim evi savaş alanına çeviriyor. Ödevleri yapmak bu kadar zor olabilir mi? Şimdi de online zaten dersler. Tüm gün evin içerisinde olunca tahammülüm giderek azalır oldu. 

-Ödev yapma saatleri kolay geçmiyor.

-Evet, o kadar çok dikkati dağılıyor ki, acaba bu yıl okula vermese miydik diyorum. Bir çalışma kâğıdı için bazen bir saat harcıyoruz. Sürekli yoruldum, sıkıldım diyor. Bunları demese aklına saçma sapan bir şey geliyor onu anlatmak istiyor. Dikkatini ödeve ver diyorum ama ne fayda. Üzerine çok gidince ağlıyor, inatlaşıyor, ödev bitmiyor.

-Anladığım kadarıyla ilişkiniz de bozuluyor. 

-Bozulmaz mı? Evde herkes gergin artık. Yok EBA’ya bağlan, yok ödevlerini yap. Bunları hakkıyla yapmayınca parka, aynı apartmandaki arkadaşlarına da göndermiyorum. Evde daha da hareketli oluyor. 

-Şimdiye kadar dikkatini toplaması için uyarmışsınız, sıkılmaması yorulmaması gerektiğini düşünmüşsünüz, ceza vererek istediği eğlendiği şeylerden mahrum bırakmışsınız, arkadaşlarına ve parka göndermemişsiniz. 

-Evet, okullar açılalı iki ay oluyor ve iki aydır böyleyiz.

-İki aydır bu metotları kullanıyorsunuz ve işe yaramamış. Ödevlerini yapmadığı gibi anne oğul olarak ilişkileriniz de bozulmuş.

-Çok, genelde ona çok kızgınım.

-Ne olmasını istiyorsunuz peki, ne olsa kendinizi daha iyi hissedersiniz?

-Ödevlerini daha istekli yapsa mesela. Elbette o bir çocuk, daha oyun döneminde. Ödevler de sıkıcı. Geçen yıl da anaokuluna pandemiden dolayı doğru dürüst göndermedik. Haliyle şimdi saatlerce yazı yazmak çok sıkıcı geliyor. Onu da anlıyorum ama benim de bir çok sorumluluğum var, beni de anlamasını istiyorum tabii. Böyle de deyince çocuktan söz ediyorsunuz diyeceksiniz bana. Bilemiyorum ki.

-Sorununuzu çözmek için seçtiğiniz yöntemlerin işe yaramadığını söylüyorsunuz. Ayrıca oğlunuzdan beklentilerinizin de onun çocuk tabiatına uymadığını. Buna rağmen seçtiğiniz yöntemlerin meseleyi çözmesini beklemişsiniz. Belki de olaya bakışınızın, yöntemlerinizin değişmesi hayatınızı daha da kolaylaştırabilir. 

….

Bir serçenin kanadın 

Kırk katıra yüklettim 

Çift dahi çekemedi 

Şöyle kaldı kazını 

-Şarhoş, ayyaşın teki. Kaç kere uyardım. Hatta bir kere polisi aradım. İçmiş evdekilere bağırıp çağırıyor, affedersiniz küfrediyor. Yazık o insanlara da. Kahvede bunları konuşacağınızı duyunca onu da çağırdım. Ama gelmedi. Hocam siz ne derseniz deyin onlar bu yolu seviyor. 

-Peki, siz ne olsun istersiniz?

-Baksanıza hayatlarını berbat ediyorlar. Başkalarını mutsuz eden kendisi mutlu olabilir mi?

Siz, alkol kullanan kişilerin mutlu olmalarını böylece ailelerinin ve çevrelerinin de mutlu olmasını istiyorsunuz. 

-Evet, ne gerek var bu kadar rezilliğe?

-Peki bunun için neler yaptınız?

-Dedim ya uyarıyorum, hatta sadece alkol kullanmadığını başka şeyler kullandığını da öğrendim. Polis ile tehdit ettim. Selam vermediğim oldu, tartışmalarımızı saymıyorum bile. 

-Bu yöntemler bir işe yaramamış belli ki.

-Hiç yaramadı hem de. Hatta azgınlığı arttı bu adamın. 

-Suçlamışsınız, tehdit etmişsiniz, saygı ve sevgi göstermemişsiniz ve bunlar işe yaramamış. Gördüğüm kadarıyla onun için kötü şeyler düşünüyor ve hissediyorsunuz. Bu durum da anlağım kadarıyla sizin onu sevgisizlik ile cezalandırmanıza yol açıyor. Halbuki amacınız o kişiyi kazanmak. Sanki amacınız ile davranışlarınız arasında bir uyumsuzluk var.

 

Bir sinek bir kartalı

 Salladı vurdu yere 

Yalan değil gerçektir 

Ben de gördüm tozunu 

 

Siz de görüyor musunuz bu tozları? Hatta bazen ortalık toz duman, göz gözü görmüyor. Akşam haberlerinde de söz ediliyor sineklerden, kartallardan. Diyorlar ki kadına yönelik şiddeti engellemek için erkeklere büyük büyük cezalar verilsin, çocuklarımıza kötü insanlar dokunmasın diye okulların kapısına polisler dizilsin. Hasta olanlar doktora gidince iyileşeceklerini, doktorlar da hastaların reçeteye uyacaklarını zannediyor da tavsiyeler havada kalakalıyor. Kötülüğü lanetleyerek, kötü hakkında konuşarak insanların iyileşeceğini zannediyorlar da iyilik sus pus, yoklama yapılsa buradayım diyemeyecek kadar ezik kalıyor bu toz dumanda. Sorunları çözme şeklimiz çoğunlukla ezbere, işe yaramadığı halde hep aynı yöntemlerle devam ediyor. Bu beyhude çaba karşısında sorgulamak yerine sorunu ve kaynağını suçlamak ise yöntemlerimizden sadece biri. Tıpkı karıncalar gibi. Karıncaların yuvasını bozduğunuzda hemen onarmaya başlarlarmış. Gene bozun, gene onarırlarmış. Kaç kez bozarsanız, yılmazlar tekrar başlarlarmış. Bir kişilik betimlemesinde Dostoyevski, Karınca İnadı demiş bu duruma. Bazen uyguladığımız metotlar işe yaramasa da bir karınca gibi inadı aynı usul ve tarzda davranıyoruz. İşe yaramasa da aynı sorunla karşılaştığımızda tekrar aynı şekilde davranıyoruz.  Her seferinde yuvanın yıkılmamasını umarak. 

O anahtarın o kapıyı açmadığını, çocukların aşağılayarak ve döverek uslanmayacağını, şiddetin şiddetle engellenmeyeceğini, hastalık ve sorunlardan sadece gereğini yaparak kurtulabileceğimizi, Allahın kanunlarında değişmenin olmadığına gerçekten inandığımızda, bu inancın yarattığı telaş bizi doğruya yaklaştıracaktır. 

Eğer Hiç Sahip Olmadığın Bir Şeye Sahip Olmak İstiyorsan, O Zaman Hiç Yapmadığın Bir Şey Yap

Nossrat Peseschkian

 

 

Yorum Yapın

Navigate