Bir Girift Bilmece ERGENEKON

Muharrem YAKIN

Ergenekon Terör Örgütü Davası Duruşması 20 Ekim 2008 Pazartesi günü Silivri’de başladı. Ancak aşırı izdiham, kargaşa ve yoğun ilgi nedeniyle duruşma 23 Ekim tarihine ertelendi.
Bir Tesbit

Öncelikle başta bir tesbitte bulunalım. O tesbit şudur: Milli iradenin amil, adaletin hâkim olması, bizim en temel arzumuz, kararımız ve temennimizdir. Hiçbir suç cezasız kalmamalıdır. Suç, suçlunun yanına kar kalmamalıdır. Cezalar caydırıcı olmalıdır. Suçun cezalandırılması konusunda zaman aşımı olmamalıdır. Kanunlar, tabii hukuk ve milli iradenin ruhuna uygun olmalıdır. Kanunlar uygulanmak için vaz edilmelidir.          

2008’in Davası

Ergenekon Davası; Asrın Davası, Türk Hukuk Tarihinin en uzun davası, en büyük davası… gibi spotlarla anons edildi. Bunlar herhalde, davanın önemini vurgulamak için seçilen ifadeler olsa gerek. Türk hukuk tarihinde İstiklal mahkemeleri, Yassıada mahkemeleri, Zincirbozan mahkemeleri, Mamak mahkemeleri, İmralı mahkemeleri… var. Susurluk mahkemelerini saymıyorum. Ergenekon’u tanımlarken bunları da göz önünde bulundurarak tanımlamak gerek.

Ergenekon Davası Gerçekten Önemli mi?

Ergenekon Davası, Türk hukuk tarihinin en önemli davası olarak takdim edildiğine göre demek ki önemli bir dava. Acaba gerçekten öyle mi? Öncelikle şunu belirtelim ki her dava önemlidir. Hakkın tahsili ve teslimi, suçun cezalandırılması, adaletin ikamesinden daha önemli ne olabilir?! Atalarımız; “Yer, gök adaletle ayakta durur.” Anlayışına sahiptirler ki bu, ne muazzam bir anlayıştır. Hz. Ebu Bekir, hilafete seçildiği gün yaptığı konuşmada; haksızlığa uğrayanın, yanındaki en güçlü kişi; haksızlık yapanın da yanındaki en zayıf kişi olduğunu vurgulamıştır. Adalet, gerçekten de, mülkün temelidir. Kadir Mevla’nın esma-i hüsnasından biri de el-Adl’dır. Bir kişinin hakkını iade eden bir dava bile değerli iken pek çok sanığın ve tanığın adının geçtiği bir dava, bir kamu davası tabii ki önemlidir. Ergenekon davasını “önemli hale getiren” üç unsur dikkat çekmektedir:

1. Ergenekon davasının iddianamesinde önemli iddialar bulunmaktadır.

2. Davada, tanınmış isimler, sanık durumundadır.

3. Dava, ilk iki özellik nedeniyle basının ve dünyanın ilgi odağı haline gelmiştir. Yoğun ilgi, konuyu önemli bir dava haline getirmiştir.
Ergenekon’un Sonucu Ne Olur?

Ergenekon’un sonucunun ne olacağı, tabiî ki, mahkeme sonucunda belli olacaktır. Ancak davanın sonucu hakkında da öngörülerde bulunulmaktadır. Bu öngörüleri üç gurupta toplamak mümkündür. 1. Çeteler temizlenecek. Bu görüşte olanlar, İtalya’daki temiz eller operasyonuna benzer bir sonuç beklemektedirler. ( Ah, keşke. Nerde?…) 2. Davayı, siyasi bir hınç girişimi olarak değerlendirenler. 3. İddia edildiği büyüklükte bir sonla sonuçlanmayacağını düşünenler. Sorular Sorular Bir yargıya varmadan, kafaları meşgul eden pek çok sorudan bir kaçını sizlerle paylaşmak isterim.

*Silahlı terör örgütü kurmak ve üye olmaktan hakkında dava açılan adam tutuksuz olarak yargılanıyor ve hatta mahkemeye girmekte zorluk çekiyor. *Hemen bütün basın hep aynı haberleri veriyor. Kamuoyu güdülüyor, yönlendiriliyor. Hemen herkes Ergenekon’u konuşuyor.  Adaletin en temel ilkelerinden olan “Maznun masumdur.” İlkesi unutuluyor. *Büyük iddialarla tutuklanan bir sanık, bakıyorsunuz, ertesi gün serbest bırakılıyor. *Terörle, teröristle ilgisi olmayan, olamayacak özel ve tüzel kişilerin adı Ergenekon’suz geçmeyen haber bültenlerinin arasına sıkıştırılıveriyor. Bunu kim yapıyor, niçin yapıyor? *Teröre darbe vurmak için sefere çıkan Mehmetçiğe karşı bu memleketin ekmeğini yiyen bir takım biyolojik varlıklar kalkan oluyorlar, sonra hiçbir şey olmamış gibi ellerini kollarını sallayarak geri dönüyorlar. Bu terör, ya da teröre destek olmuyor. Terör örgütü kurmaktan başka yerlerde divanlar kuruyoruz.

“Davanın başladığı gün, Diyarbakır’a giden Başbakanı; çöp yığınları, kepenkleri kapatılmış dükkânlar ve sokaklar, medeniyetimizden koparılmışların ve manipüle edilmişlerin Türk polisiyle yaptıkları sokak çatışması manzarası karşılıyor. (Medeniyetimizden, deyince; medeniyetler arası diyalog, böyle bir şeydir, zahir! Kim bilir?!) “İstanbul’un göbeğinde belediye otobüsleri kundaklanıyor, hem de sefer halindeyken… Düşünebiliyor musunuz?! Bir değil, üç değil. Başka arabalar kundaklanıyor. Bu memleketin öz sahibi Kürtleri asla temsil etmeyen, Batının, Türk ve Müslüman düşmanı odakların uzaktan kumandalı robotları, İstanbul’da huzuru talan ediyor, sonra bir daha eylem yapsınlar, diye midir, bilinmez, dağıtılıyor, o kadar. Bunu çözemeyen, çözmeyen; bana, ya da bir başkasına ne anlatacak?!.

İmralı’dan Silivri’ye

Bu memlekette, bundan önce de bir mahkeme kuruldu. Mahkeme, bütün dünyaca, gün be gün takip edildi. Mahkeme kararını verdi: Cani idam edilecekti. Hala da edilecek. Silivri’nin sonunu merak edenler için İmralı, belki, bir ipucu olabilir. Bütün bunlara rağmen yine de adaletin kaim, huzur ve sükûnun daim olması en halisane temennimizdir. Ergenekon gündemi, ağzımıza verilmiş bir yalancı emzik mi? Ciddi manada endişelerimiz vardır.
Merhum Necip Fazıl, Sakarya türküsünde şöyle diyordu:

Kaf dağını assalar, belki çeker de bir kıl!

Bu ifritten sualin, kılını çekmez akıl!
Merhum Akif ise davransana, diyor, Safahatında, anlayana:

Ey dipdiri meyyit, iki el, bir baş içindir.

Davransana; eller de senin, baş ta senindir!

Yorum Yapın

Navigate