Kin ve nefrete dayalı itibar cellatlığı yapanlara dikkat

 Bir milleti ayakta tutan değerler vardır. Bu değerler dejenere olup yok olmaya başladı mı millet olma özelliğimiz de yavaş yavaş kaybolmaya yüz tutar.

İnanç, dil, kültür, tarih… birliği milleti ayakta tutan değerlerin başında gelir. Millet olarak hayatiyetimizi devam ettirmek istiyorsak değerlerimize sahip çıkmalı, yok olmalarına fırsat vermemeliyiz.   

15 Temmuz darbe girişimi sonrası yapılan ihbarlarla ilgili olarak Ankara Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü tarafından birimlerine yapılan ihbarlarla ilgili bir haber, haberin içeriği ve ihbarcı sayısı çok düşündürücü.

İhbarların büyük bölümünün kişisel problemlerden kaynaklanan kin ve nefrete dayalı, asılsız ihbarlar olduğunu belirten yetkililer, “Asılsız ihbarlar çok vaktimizi alıyor, diğer işlerimiz sıkıntıya giriyor. Vatandaşlarımızı bu konuda duyarlı olmaya davet ediyoruz yapılan ihbarlarda vatandaşların akrabalarını, komşularını hatta eşlerini FETÖ/PDY örgütüne üye oldukları iddiasıyla ihbar etmektedirler. Oğlunu ihbar eden baba, kocasını ihbar eden eş, komşusunu ihbar eden vatandaşların olduğunu” belirtiyorlar.

Yalnız Ankara’da 40 binin üzerinde ihbar yapıldığı dikkate alınırsa ülke genelinde büyük bir ihbar furyası esmektedir. İşin üzücü tarafı ihbarların çoğunun asılsız olması ve nefrete dayanması. Asılsız ihbarlar ve iftiralar insanlar arasında güven duygusunu zedelemektedir. Birlikte olma ve dayanışma ruhu kaybolmaktadır. Toplumu ayakta tutan değerlerin altına adeta dinamitler konulmaktadır. Mü’min feraset sahibi olmalı ve oyuna gelmemelidir.

Emri bil maruf nehyi anil münker görevi ile her mümin sorumludur. İyiliklerin toplum hayatında yaygınlaşması, huzur ve refah için, iyi ve güzel davranışlar takdir edilerek teşvik edilmelidir. Kötülüklerin ve hayasızlıkların ortadan kaldırılması için de herkes gücü nispetinde engel olmaya çalışmalıdır. Gayri ahlaki ve gayri insani davranışlara nemelazımcı bir anlayışla duyarsız kalınamaz. Gücün yetmediği yerde ilgili mercilere durumun bildirilerek göreve davet etmekte bir insanlık görevidir. Bu görevi yaparken de haktan hukuktan ayrılmamak gerekir.

Sosyal bir hastalık olan iftira konusunda uyarılarda bulunan Rasulullah (SAV) insanlardan biat alırken iftira etmemek üzere söz almıştır. Yine, “Kişinin haksız yere bir Müslüman’ın şeref ve namusuna dil uzatması, büyük günahların en büyüklerindendir” (Ebu Davud)  uyarısı ile insanların iftiradan uzak durmalarını istemiştir. Kin ve nefrete dayalı olarak asılsız ihbarlar ve iftiralarla fitne tohumlarının toplum içinde filizlenip yeşermesine fırsat verilmemelidir.

Günün geçerli ve rağbet gören bir suçuyla insanları haksız olarak damgalamak, cezalar almasını sağlamak, itibar cellatlığı yapmak İslam’ın temel ilkelerine aykırıdır.

Peygamberimiz:

“Müslüman o kimsedir ki elinden dilinden başkalarının zarar görmediği kimsedir” (Buhari)

”Allah’a ve ahret gününe inanan, komşusuna eziyet etmesin” (Buhari)

Kuran’da “yakın komşuya, uzak komşuya iyilik edin” (Nisa -36) diye emredilmiştir.

Peygamberimiz komşuluk ilişkilerinin “güven” temeline dayanması gerektiğine dikkatleri çekerek komşusunun şerrinden emin olmadığı kişinin cennete giremeyeceğini belirtmiştir. (Müslim)

Unutmayalım ki, topluluk içinde birçok kötülük, buna karşı zamanında ve yeterli tepki gösterilmemesi sebebiyle yayılmakta ve yerleşmektedir. Olaylara karşı mümince bir tavır sergilemek için kendi heva ve heveslerimiz yerine İslam’ın emir ve yasaklarını dikkate alalım.

Hem ferdi hem de toplumu rahatsız eden, insanlar arsındaki sevgi bağlarını koparan, nefret ve düşmanlıklara sebebiyet veren, büyük bir günah olan iftiralardan uzak durarak birlik ve beraberliğimizi tesis etmek zorundayız.

Yorum Yapın

Navigate