Varşova Zirvesi: NATO’nun absürt tiyatrosu

Harvey M. Sapolsky

Çeviren: Nizamettin Karabenk

NATO teşkilat olarak Amerika Birleşik Devletlerinin (ABD) Avrupa güvenliğini sağlama örgütüdür. ABD yönetimi Avrupa güvenliğini sağlama işini bedelsiz de yapabilir; NATO’ya üye ülkeler bunu biliyor ve ona göre savunma harcamalarında tahsisat yapıyorlar.    

 

NATO’nun Varşova zirvesi, Polonya başkentti Varşova’da yapıldı, başka bir zirvenin de düzenlenme zamanı geldi bile. Her bir NATO zirvesinin kendine özgü bir teması olur;  katılımcı liderler ailesini bir arada gösteren birkaç fotoğraf karesi, mükemmel düzenlenmiş bir akşam yemeği, resmi bir bildiri, ilgili taraflarca istenmesi halinde başvuru için dört ya da beş sayfa boş beyaz kâğıt, yenilenmiş ortak savuma duygusuyla zirve toplantısının sona ermesi.

 

NATO’nun 2016 Varşova Zirvesi teması, eski Varşova Paktı üyesi olup, şimdilerde ise NATO’ya üye ülkeleri Rusya tehdidinde koruma amaçlı olması hesabıyla bir az ironik olduğu görülüyor. Ancak, Soğuk Savaşın sona ermesinden bu yana olağan olduğu üzere bu tarz Zirve toplantılarında çoğunlukla NATO’nun absürt tarzda tiyatrosu şeklinde gelişme kaydedilir.

 

Rusya yönetimi, hem Avrupa’da ve hem de Kuzey Amerika’da endüstriyel kapasiteye dayalı savaş gücüne erişim olanağı bulunan Birleşik Devletlerinin çok daha üstün düzeyde yaygın askeri gücü etrafında konuşlandırılmış, yaklaşık olarak dokuz yüz milyon kombine nüfusa sahip bir askeri ittifakla savaşa girme riskini göze alabilecek ve NATO üyesi bir ülkeyi işgal edecek durumda değil.

 

Ev sahipliğini Polonya’nın yaptığı Varşova Zirvenin Rusya Devlet Başkanı Putin’in yüreğine korku saldığı iddia edilen ve diğer her bir Baltık ülkesinde birer tabur olmak üzere, rotasyona tabi olarak konuşlandırmak suretiyle toplamda 4000’e varan sayıda asker. Yarı makul olsa da herhangi bir askeri güç dengesi de bu tarzda bir caydırıcılığı sağlayabilir.

 

Rütbe/ünvan beklemeksizin, gönüllü olarak savaşan askerlerden oluşan Rusya Özel Harekât güçlerinin kullanılma olasılığı ve Ukrayna’da konuşlandırılmış “küçük yeşil adamlar” gücünün seferber edilmesiyle Rusya’ya sınırdaş olup, Rusya’nın yeniden silahlandığı yönünde NATO’nun korku salma çığırtkanlığı yapması sonucunda güvenlik endişesi taşıyan ülkelerin yönetimlerine güvenlik sağlamak üzere dört tabur askeri gücün konuşlandırılması fazla bir mali yük getirtmez. Baltık ülkelerinde “küçük yeşil adamlar” gücüne karşı savunma geliştirmek yöresel/bölgesel politik sistemlerin gücünü ifade eder: NATO topraklarından Batı’ya kadar olan coğrafya da, ne kadar küçük veya ne kadar büyük çapta olursa olsunlar,  muharebe birliklerinin savaş düzenine sokulması değil de, yöresel/bölgesel politik sistemlerin adilane itibar görme ve Rusça konuşan azınlıkların etkili bir şekilde entegrasyonu.

 

NATO örgütü, bütün beyaz sayfalar ve etüt grupları için sisteme başkaldıran asilere hadlerini bildirmek üzere yöresel/bölgesel grupları eğittiği coğrafyalar olan Ortadoğu ve Doğu Avrupa’daki azınlıklara tolerans tanınma konusu etrafında gelişen tartışmaları kulak ardı etmek üzere elinden geleni yapacak.

 

Diğer bütün NATO zirveleri gibi, Varşova Zirvesi de, savunma harcamalarına ayrılan bütçe tahsisatı somut hedefi olarak üye bir ülkenin Gayri Safi Milli Hâsılasından (GSMH) % 2 oranında tahsisat ayırması zor ve uzak bir hedef görünse de, NATO Organizasyon iradesi üye ülkelerin savunma harcamalarını artırma yönünde kolektif talebi yeniden ele alma önerisinde bulunduğu ifade ediliyor.

 

Yüzde ikilik ( % 2) bütçe tahsisatı anlamsız bir hedef olsa gerek: Şöyle ki; Arnavutluk GSMH’sından % 2 oranında tahsisat önemli bir meblağı oluşturmazken, buna karşılık, Almanya’nın GSMH’sından % 1 oranında bir tahsisat kesinlikle çok büyük bir meblağ anlamına gelir. Yunanistan, yaşamakta olduğu ekonomik krizden dolayı, kritik bir eşikteyken, halkı açısında anlamsız bir girişim olan NATO’nun Afganistan’daki macera operasyonlarına yine de katkı sağlıyor. Danimarka’nın GSMH’sından % 1 oranında finansal tahsisat bu operasyonlar açısında ve de IŞİD örgüne karşı yürütülecek mücadelede çok önemli bir katkıdır. Askeri taburları teşkil etme veya güdülen davanın savunması amacına yönelik savaşçı uçakları üretmenin yanında kolektif savunma politikasına katkı vermenin çok sayıda başkaca yolu var.

 

NATO üyesi ülkelerinin Gayri Safi Milli Hasılalarından % 2 oranında tahsisat yapma hedefi,  ABD Başkanı Barack Obama’nın ve NATO’ya müttefik ülkelerin Amerikan askeri gücü ve vergi mükellefi Amerikalıların sırtından geçindiği iddiasıyla şikâyetçi olan Donald Trump’ın da aralarında bulunduğu kamuoyuna göre belirli kesimlere verilen bir taviz niteliğinde. ABD’nin Avrupa’da sayısı 70.000’i aşan istasyonları varken, oluşturulan diğer birliklerin yanı sıra, rotasyon usulüne göre görev yapabilecek zırhlı tugayların sayısında artış yapma yoluna gidiliyor. Bazı yorumlara göre Rusya yönetimi, Amerikan güvenliğine hiç bir şekilde tehdit teşkil etmeyip, kaybettiği eski cumhuriyetleri sınırlarını kemirmeye çalışıyor. Ancak Başkan Obama ve Amerikan Dış Politikasını yürüten devlet aygıtında görev yapanlar açısından konu ele alındığında, şayet Donalt Trump’ın izlediği politika yanlış ise, kaç müttefik ülkenin kendi savunması için katkı verdiği konusu pek önemli değil.  Ya da aslında dünya politikası için çok önem arz etmeyen veya Doğu Avrupa coğrafyası ile ilgili konular bu duruma dâhil edilmiş oluyor. Birleşik Devletler Avrupa güvenliği sorumluluğunu almak istiyor ve bedelini de bu şekilde ödetecek.

 

Bu konuda duyulan kaygı, Avrupa Birliği marifetiyle organize edilen güvenlik politika seçenekleri de dâhil, alternatif güvenlik politika düzenlemelerinin çokça beğeni alma olasılığı veya düzenlenen güvenlik politikalarının ABD çıkarı açısından zayıf düzeyde kalması yönündedir. Bir örgüt olarak NATO organizasyonu ABD’nin Avrupa güvenliğini sağlama yoludur. Birleşik Devletler yönetimi hiçbir bedel beklemeksizin Avrupa güvenliğini sağlama işine öteden beri zaten istekli. NATO üyesi ülkeler ABD’nin izlediği politikanın bilincinde olup, bu duruma göre savunma harcaması için tahsisat ayırıyorlar. Üye ülke yönetimlerinden GSMH’sından  % 2 oranında savunma bütçesi ayırma isteğinin aslında bu gerçeğin üstünü örtmeye yarayan bir ifadedir.

 

Ve en nihayetinde Karadağ/Montenegro 29. üye ülke sıfatıyla NATO örgütüne dâhil oldu. NATO Anlaşmasının 5. maddesi hükümleri uyarınca ABD, bundan böyle, ihtiyaç duyulması halinde, Karadağ’ı savunmak zorunda. Ve Kardağ yönetimi de omuzlarımıza basarak yükselecek.

 

Kaynak: http://nationalinterest.org/blog/the-skeptics/warsaw-natos-theater-the-absurd-16892

 

 

Yorum Yapın

Navigate